Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ey Suskun Sevgili, Dokun Hayatıma Rahmetinle Dirileyim... (1 Kullanıcı)

nazli64

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2008
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Web Sitesi
nazli64.blogcu.com
Geçen yıl ramazan ayının son günleriydi. Akşam ezanına bir saat olmasına rağmen gazi hastanesinde MR çektirmek için sıramı bekliyordum. Benimle birlikte yaklaşık beş veya altı hasta daha bekliyordu. Benim yanımda yirmi yaşlarında bir delikanlı onun yanında annesi ve babası oturuyordu. Annesi çantayı açıp oğluna ve kocasına yiyecek bir şeyler uzattı yemeye başladılar. Diğer hastalarsa söylenmeye başlamışlardı. Şu saat oldu hala sıra gelmedi üstelik orucuz, bize sabaha sıra gelmez diyorlardı. Yanımdaki delikanlı bir den annesine dönerek. “ Anne oruç ne demek? İnsanlar neden oruç tutarlar? Annesi ise bilmiyorum dedi. Babasına sordu babası ise tam bilmiyorum ama din öyle emrettiği için olmalı dedi. Delikanlı babasına din niye öyle emretmiş bir din niye insanların aç kalmasını ister ki ? baba başını salladı, delikanlı ve babası aynı anda bana doğru baktılar. Hastalar içinde benden başka örtülü yoktu sanırım bunun için olmalı ki sorularının cevabını benden bekleyip bana bakışlarını dikip sessiz ama bakışlarıyla benden cevap beklediler. Önce hiç duymazdan geleyim dedim ama çocuklarına cevap veremeyen anne baba bakışlarını üzerimden çekmeden benden bir açıklama bekliyorlardı. Niyetleri neydi bilmiyordum belki cevap veremeyip rezil olmamı, içeriğini bilmediğim bir dini körü körüne yaşadığımı görüp eğlenecekler miydi, yoksa gerçekten merak mı etmişlerdi. Durum ne olursa olsun ben orucun mahiyetini açıklamaya karar vermiştim ve söze başladım.

Orucu farklı yönlerden ele almalıyız;

1) Orucun psikolojik etkileri: İnsanoğlu hayatının her döneminde arzu ve isteklerinin esiri olmuştur. Gözünün gördüğü, gönlünün arzuladığı, canının çektiği her şeye sahip olmak ister. Ama hayatın gerçekleri her zaman buna müsaade etmez. İstediğini elde edemeyen nefiste şu belirtiler ortaya çıkar.

a) İstediği ile arasına giren sebeplere kızgındır.

b) Kendi sahip olamadıklarına başkalarının sahip olduğunu görünce o kişileri kıskanır ve düşmanlık duyar.

c) Hırslanır ve arzularına ulaşmak için öyle an olur ki, ahlaki, vicdani ve meşruu sınırların ötesine geçer toplumun düzenini bozar.

d) arzusunu elde edemeyişinden hayata küser.

e) Çoğu zaman istediklerini elde edemeyişini kendi beceriksizliğine bağlayıp sürekli kendini suçlar ve kendiyle barışık değildir, bu durum onda aşağılık kompleksi geliştirir. Bütün bu olumsuzluklar insan psikolojisini bozar ve bizi çağın hastalığı olan depresyona sürükler.

Oruçlu bir kişi nefsinin istek ve arzularına otuz gün boyunca sabreder. Meşruu olmayan halleri bir kenara bırakın, helal olduğu halde eşine dokunmaz, mutfağındaki yiyeceklere dokunmaz, çok kızgın olsa bile orucun şartı gereği susar. Kendi nefsine harcama yapmak yerine fakirler için harcama yapmayı ön planda tutar. Zoru başarmak sabırla olur, sabırsa irademizi güçlendirir. Güçlü bir iradeye sahip olanlar öyle her zorlukta yıkılıp dağılmazlar. Ellerinde olanla mutlu olmayı bilirler, Kendilerini nefislerine teslim etmeyip, nefislerinin dizginlerini kendi ellerine almışlardır, bu yüzden daha sakin daha huzurlu bir yaşamları vardır. Hem kendileriyle hem hayatla barışıktırlar. Akşam iftar sofrasına oturduğunda zoru başarmanın keyfini yaşar. Bir görevi yerine getirmiş olmanın hafifliğini Allah’ı razı etmenin huzurunu yaşarlar. Bir fakirle paylaşmışsa rızkını onun gözlerindeki pırıltıyla aydınlanır yürekleri. İftar sofrasında yeniden keşfeder ekmeğin suyun değerini zira açlıktan kıvranan insana bütün dünya nimetlerini sunsanız diğer yanda da ekmek ve suyu, kesinlikle birincil ihtiyacı olan ekmeği suyu tercih edecektir. İşte oruç bütün dünya nimetlerinin sıfırlandığı iftar sofrasında bir dilim ekmeğin insan mutluluğu için yeniden keşfidir. Bu yüzden İman edenler her yemek sonrasında içinde bulundukları olumsuzlukları bir yana bırakıp, Rabbim bu günde karnımızı doyurdun hamdolsun sana derler. Kaderlerine razı hallerinden hoşnutturlar.

2) Orucun sosyal etkileri: Oruç yeme içme yasağıyla, açın ve açlığın yeniden keşfidir. Fakir için bir kase çorbanın aslında büyük nimet olduğunu anlamanın, zengin için ise fakirin halini anlamanın yoludur oruç. İnsan kendi bünyesinde bizzat yaşamadığı hiçbir şeyi anlayamaz. Tanışık olmadığı hiçbir duyguyu kavrayamaz. İnsanlar topluluk halinde yaşar bir bireyin yaşadığı olumsuzluklar ister istemez tüm toplumu etkiler. Aç ve çaresiz biri kendine yardım eli uzatılmıyorsa mutlaka yolsuzluğa hırsızlığa başvuracaktır buda toplumun huzurunu bozacak. İnsanlar güvensizlik, kuşku, korku ile iç içe yaşayacaktır. İslam sosyal bir dindir bu yüzden İslam’ın olmazsa olmaz şartıdır zekat ve sadaka. İslam’ın özüdür paylaşmak ve sosyal düzeni sağlamak. Açın halini anlamanın en güzel yoludur oruç.

3) Orucun toplumsal huzur açısından etkisi: Oruçlu insan yeme içme yasağının yanı sıra dilini kontrol altına alıp; kırıcı, yaralayıcı, kışkırtıcı, yalan, iftira ve dedikodu mahiyetinde sözlerden uzak durur. Gözünü haramdan korur. Rızkını haramdan korur. Elini ve bedenini haramdan korur. Adaletli, merhametli, cömert saygılı, anlayışlı ve sevgi doludur çevresine karşı. Oruç toplum huzuru açısından bütün bu güzel hasletlerin yaşandığı en yoğun dönemdir. Otuz gün bu güzel değerlerin pratiğini yapan bireye artık hayatı boyunca bunları yaşamak zor gelmez, toplumsal ahlak ve huzur böylece sağlanmış olur.

4) Orucun sağlığımız üzerindeki etkileri: "Oruçlu insanda uyarılan salgılar azalır. Mide, bağırsak sistemi istirahata çekilir. Yani bir ay süresince bu sistem kendini yeniler ve organize eder. Diğer zamanlarda çokça tüketilen sigara, alkol gibi zararlı maddelerin daha az alınması da bu sistemin yenilenmesini hızlandırır. Bu da direkt olarak mide, bağırsak ve karaciğeri hem dinlendirir, hem de kendilerini yenilemelerine fırsat verir" Sürekli yeme alışkanlığından kaynaklanan obezite (şişmanlık) hastası olanların vücutları dinlenir ve yeme alışkanlıklarını düzenlemeleri için bir fırsat doğar. İnandığı dinin gereği olan bir ibadeti yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşar. Bir psikoloji dergisinde dünya bazındaki verilerde bir dine inananların ve bu dinin gereğini yerine getirenlerin psikolojik açıdan daha sağlam oldukları ifade edilmektedir.

Delikanlı anne ve baba büyük bir şaşkınlıkla dinleyip, baba zor duyulur bir sesle, meğerse oruç ne kadarda önemli bir ibadetmiş doğrusu insan hiçbir kavram üzerinde detaylı düşünmediği için her şeyin anlamı havada kalıyormuş dedi. Anne ise samimi olduğuna inandığım bir sesle teşekkür ederken beni gülümseten delikanlı oldu. Elinde yarısını yediği sandviçi annesine uzatıp bunu ezandan sonra yesem olur mu? dedi.
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
selamün aleyküm ellerine sağlık kardeşim
Allah celle celalüh senden razı olsn
güzel bir paylaşım nasplendik allah razı olsun

selam ve dua ile
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt