Peygamber Efendimize tabi olalım
İşte, bu kadar ümmetine düşkün olan Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselamın şefaatine nail olabilmek için ona mutabaat etmemiz lazımdır. Onun sünneti seniyyesine sarılmalı, her şeyimizle ona benzemeye çalışmalıyız.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)i sevmek, herkese farzdır. Zaten, Cenab-ı Hakkı sevmek de buna bağlıdır. Allahu Teala’nın sevgili Peygamberini sevmedikçe, ona uymadıkça, Allah-u Teala’yı sevmek saadeti ele geçmez.
Allahu Zülcelâl ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olunuz ki Allah’ta sizi sevsin.” (Âl-i İmran; 31)
Allahu Teala, Habibi’ne böyle demesini emir buyurmaktadır. Saadete kavuşmak isteyen kimse, bütün adetlerini, ibadetlerini ve alış verişlerini, kısaca tüm yaşamını onun gibi yapmaya çalışmalıdır.
Bu dünya hayatında görüyoruz ki bir kimsenin sevdiğine benzemeye çalışanlar, benzemeye çalıştığı kimseyi sevene, sevimli ve güzel görünürler. Bunun gibi, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)i sevenleri de Allah-u Zülcelâl sever. Bundan dolayı, görünen ve görünmeyen bütün iyilikler, bütün üstünlükler, ancak Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve selem)i sevmekle ele geçer.
Allahu Teala, sevgili Peygamberini, insanların en güzeli, en iyisi, en sevimlisi olarak yarattı. Her iyiliği, her güzelliği, her üstünlüğü onda topladı. Ashâb-ı kiramın hepsi, ona âşık idiler. Hepsinin kalbi, onun sevgisi ile yanıyordu. Onun ay yüzünü, nur saçan cemalini görmeleri, lezzetlerin en tatlısı idi. Onun sevgisi uğruna canlarını, mallarını feda ettiler. “Allah’ı seviyorum” diyenlerin, ashâbı kiram gibi olmaları lazımdır.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve selem)e tam ve kusursuz tabi olabilmek için onu tam ve kusursuz sevmek lazımdır. Tam ve olgun sevginin alameti de ona tam olarak mutaabat etmektir. Onun sünneti seniyyesine uymaktır.
Allahu Zülcelâl, cümlemize O’nun sünneti seniyyesine uyabilmeyi nasip eylesin (Âmin)