Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Evlilik Yolunda '' İslamiyete Dayalı Rehberlik '' (1 Kullanıcı)

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
13. Nişan, nihaî karar değildir!

Birbirini görüp, tanıdıktan ve sağduyularıyla “Evlenebilirim!” kararını verdikten sonra, sıra nişanda.

Nişan, sünnet ile de sabit.

Bütün hayatı, iffet ve ahlâkın zirvelerinde olan yüce Nebî’nin (asm) Hz. Aişe vâlidemizle üç yıl nişanlı kaldığını1 temel kaynaklar naklediyor.

Nişan, aynı zamanda yerleşmiş örfî ve güzel bir uygulama.

Hukûkî bir bağlayıcılığı olmamakla birlikte, ahlâkî ve dinî bir noktada kabul görmüş bir müessesedir.

Nişanlılık, “Kesin evleneceğiz!” demek değil. Nişanlılık, gençlerin ve ailelerin birbirini daha iyi tanıma devresidir. Yani, “Evlenip evlenmeyeceğimize sonra karar vereceğiz!” demektir.

Nişan, adaylara, birbirini, ailelerini ve çevrelerini daha iyi tanıma fırsatı verir.

Ne kısa, ne uzun tutulmalıdır.

Önemli olan, adayların hiçbir şüphe ve vesveselere meydan vermeyecek şekilde birbirini tanımaları ve hür irade ile karar verebilmeleridir.

Evlenecek adayların birbirini ve aile çevrelerini tanımaları son derece önemlidir. Zira evlilik, basit bir alışveriş veya kısa bir birliktelik değildir. Hem dünya, hem de sonsuz hayatın huzur ve mutluluğuyla veya şekavet ve mutsuzluğuyla ilgilidir.

Kılı kırk yararcasına bir tanıma devresi olmalıdır nişanlılık. Nişanlılıkta adaylar birbirini yakînen görür. Duyguları, düşünceleri, hayat felsefeleri, meselelere bakış açıları, hedefleri hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olabilirler.

Aileler de, birbirini tanır ve kaynaşıp kaynaşmayacaklarını test ederler.

Burada en önemli husus, tarafların açıklık, şeffaflık prensibini işletmeleridir.

Herkes düşüncelerini, eksiklerini, zaaflarını rahatlıkla ortaya koymalı.

Tâ ki, aldatılmışlık ve aldanılmışlık duygusu ortaya çıkmasın. Zirâ, bunun nasıl sonuçlar doğuracağını kestirmek zor. Evlendikten sonra, nasıl olsa her şey ortaya çıkacaktır.

Evet nişanlandık, ama, bu nihâî bir karar değil, bu bir tanıma ve karar verme sürecidir. Nişanlılık devresinde, adayların, âilelerin birbirini daha iyi tanımalarına iyi bir fırsattır. Nikâh kıyarak, bu fırsatı büyük mahzurlar getiren bir duruma düşürmemek gerekir.

Zirâ, adaylardan birisi herhangi bir sebepten dolayı evlenmek istemeyebilir, kanı ısınmayabilir veya karşı tarafın aile hayatını, eğitim ve terbiye metodunu uygun bulmayabilir.

Nişanlılık merasimi için ve bu sürede birbirine çok ağır şartlar ve hediyeler vermekten de sakının.

“Mutlu Çağın” en mutlu, en bahtiyar aile reisi ve muallimi, rehberi Peygamberimiz (asm), “En hayırlı evlilik, en kolay olanıdır” buyurdu.

Öyle ise, nişanlılık çok daha kolay olmalı. Unutmayın, nişanlılık nihaî bir karar değil ve bozulma riski de taşır. Dolayısıyla, ağır şartlar ve hediyeleşmeler, ağır sonuçlar doğurabilir.


Dipnot:


1- Ebû Dâvud, Nikâh: 31.
 

ebuzer25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ağu 2008
Mesajlar
1,845
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın.

* Kendinizi abartmayın, her şeyi olduğu gibi tavsif edin; sınırlarınızı bilin.

* Sakın kendinizi gerçek dışı vasıflarla tanıtmayın.

* Maske takmayın! Olduğunuz gibi görünün, göründüğünüz gibi olun.

* Muhatabınızı ihmâl edip, kendinizi çok ciddiye almayın. Bilâkis onu ciddiye alın.
cok güzel paylaşımdı gevher kardeşim emegine saglık
 

10un 100ünden

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eyl 2009
Mesajlar
51
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Emeğinize sağlık.Bu önemli konuda geniş bilgiler vermişsiniz.Allah razı olsun.

YÜCE MEVLAM BANA VE TÜM DİN KARDEŞLERİME HAYIRLI EVLİLİK YAPMAYI NASİP ETSİN.BU DÜNYADA ARKAMIZDAN BİZE DUA EDECEK EVLATLAR YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN.KİMSEYE EVDE KALMIŞ GÖZÜYLE BAKILMASIN İNŞAALLAH SELAM VE DUA İLE...

Allahım Hakkımda Hayırlı olana, Gönlümü Razı eyle...
 

VaVeyla

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
11,102
Tepki puanı
22
Puanları
38
Konum
Mevlana diyarı
selamün aleyküm
gerçekten de çok önemli bir konuya değinmişsiniz
merak ettiğimiz bu konuyu ayrıntılı olarak bir başlık altında toplamışsınız
şuan hepsini okuyamadım ama okumayı çok istiyorum
inşallah sık sık bu konuyu ziyeret edip hepsini okuyacağım
allah sizden razı olsun
devamını da bekleriz:)
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın.

* Kendinizi abartmayın, her şeyi olduğu gibi tavsif edin; sınırlarınızı bilin.

* Sakın kendinizi gerçek dışı vasıflarla tanıtmayın.

* Maske takmayın! Olduğunuz gibi görünün, göründüğünüz gibi olun.

* Muhatabınızı ihmâl edip, kendinizi çok ciddiye almayın. Bilâkis onu ciddiye alın.
cok güzel paylaşımdı gevher kardeşim emegine saglık


Rabbim idrak edip , hayatlarına uygulayanlardan eylesin inşaAllah Sevda Hafız kardeşim.
Sizin de gözlerinize sağlık olsun inşaAllah.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
Emeğinize sağlık.Bu önemli konuda geniş bilgiler vermişsiniz.Allah razı olsun.

YÜCE MEVLAM BANA VE TÜM DİN KARDEŞLERİME HAYIRLI EVLİLİK YAPMAYI NASİP ETSİN.BU DÜNYADA ARKAMIZDAN BİZE DUA EDECEK EVLATLAR YETİŞTİRMEYİ NASİP ETSİN.KİMSEYE EVDE KALMIŞ GÖZÜYLE BAKILMASIN İNŞAALLAH SELAM VE DUA İLE...

Allahım Hakkımda Hayırlı olana, Gönlümü Razı eyle...

Amin ...

İnşaAllah yuvalarımız, hem dünya hem de ahiret hayatında bizlere cenneti yaşatacak vasıflarda olur.

Dünya imtihan yeri .
Kimimiz evlilik hayatı ile imtihan olurken , kimimiz de yalnızlıkla imtihan oluyoruz.
Bize düşen her koşulda Rabbimize koşulsuz tevekkül etmek.

Hayırlı geceler kardeşimiz.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
Allah razı olsun.
Biraz yorucuydu ama değdi. :)
Devamı gelir inşaAllah.

Aile kurumu en önemli eğitim yeridir.Bu nedenle bu kurumun temeli sağlıklı atılmalı , islamiyet kuralları ile bir yuva oluşturulmalıdır.
Elimizden geldiğince , aklımıza takılan her soruya cevap verebilecek yazıları paylaşıyoruz ki , islamiyete dayalı bir rehberlik çalışması sunabilelim.

Hayırlı geceler.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
selamün aleyküm
gerçekten de çok önemli bir konuya değinmişsiniz
merak ettiğimiz bu konuyu ayrıntılı olarak bir başlık altında toplamışsınız
şuan hepsini okuyamadım ama okumayı çok istiyorum
inşallah sık sık bu konuyu ziyeret edip hepsini okuyacağım
allah sizden razı olsun
devamını da bekleriz:)

ve aleykümselam Deniz Yıldızı kardeşim...

İnşaAllah yazıların tamamını okuyabilirsiniz , çünkü birbirinden faydalı bilgileri paylaşmış değerli abimiz.

Rabbim cümlemizden razı olsun.
Hayırlı geceler.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
14. Nişanlılık bozulunca…


Evlilikte de nasip ve kısmet cephesini asla unutmayalım. Çünkü, her şey Allah’ın dilemesiyle olur.
Zira, yegâne Mürid ve sonsuz kudret sahibi O’dur. Biz ise, sonsuz derecede âciziz.
Mikroskopla on binlerce defa büyütülüp ancak görülebilen bir mikrop bizi yerden yere seriyor.
Yediğimiz yemekten bile haberimiz yoktur. Lokmaları atıştırıp, gerisine karışmıyoruz.
Her şey yerli yerinde hareket ettiğine göre; birisinin dilemesi ve kudretiyle olduğu apaçıktır.

Öyle ise, her işimizin Allah’ın dilemesine bağlı olduğunu bilip “İnşallah” demelidir. Kur’ân da bunu emrediyor:

“Hiçbir şey hakkında ‘Yarın bunu muhakkak yapacağım’ deme. Ancak, ‘İnşaallah’ deyip Allah’ın dilemesi şartına bağlarsan müstesnadır. Unuttuğun zaman da yine, Rabbini an ve ‘Umulur ki Rabbim beni bundan daha hayırlı ve doğru yola eriştirir’ de.” 1

***

Adamın birisinin dindar bir hanımı varmış. Her meselede “İnşaallah” dermiş. Başkasının da söylemesini istermiş. Çünkü, “İnşaallah!” demek farz. Kocası ise buna fenâ halde sinirleniyormuş.

Bir gün hanımına, “Ben tarlaya gidiyorum, iki saat sonra geleceğim!” demiş. Hanımı:

“‘İnşaallah’ de, bey!” demiş.

“Ne İnşaallah diyeyim. Hava gün güneşlik, gider gelirim!”

Gitmiş. Az sonra hava kararmaya, müthiş bir rüzgâr esmeye ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamış. Kendisini kulübeye zor atmış. Sicim gibi yağmur akşama kadar devam etmiş.

Geç vakitler eve dönen adam, “Güm, güm, güm!” diye kapıyı çalmış. İçeriden hanımı seslenmiş:

“Kim o?”

“Aç hanım aç, inşaallah ben geldim, inşaallah ben geldim!”

***

"Nişanlılık, nihâî bir anlaşma değildir" demiştik.
Şu halde, adaylar biribirini tanıdıktan sonra, ister duygusal, ister başka haklı gerekçelerle evlenemeyecekleri kanaatine varırlarsa, başta taraflar olmak üzere herkes bu karara saygı duymalı.

Yapay, sun’î girişimler ve gerekçelerle nişanlılığı devam ettirmenin vahim sonuçlar doğuracağı unutulmamalıdır.
Hem şunu düşünmeli:

Nişanlılık devresinde ciddî problemler, bakış açıları, yaklaşım tarzları ortaya çıkmışsa; evlilikte bunu katlarcası sökün edecektir. Zira, o zaman “nikâh bağının” verdiği güçle, çok daha ağır beklenti ve davranışlara girilebilir.

Burada nişan bozulunca, bu meseleyi de İslâm hukukuna göre halletmeli.
Hâkim, İslâm olmalı.
Zira, insanlar nefsi, indi, hissi, duygusal yaklaşır, adalet edemez.
Acaba, nişan bozulunca nasıl yaklaşılmalıdır? Nasıl bir tavır, ahlâk, huy sergilemelidir?

* Tarafların birbirini incitmesine gerek yok.

* Evlilik, bir nasip ve kısmet işidir. Bunun için atalarımız, düğünü tamamlanmış, atına binmiş gelin adayı kız için, “Ya kısmet!” derlermiş.

* Hiç şüphesiz, bu meselelerde kaderin de bir tesiri vardır.

Birbirine verilen hediyeler ne olacaktır?

* Erkeğin, mehre dahil olarak sözlü veya nişanlısına vermiş olduğu şeyler, isterse kullanma ile değişmiş olsun, mevcut ise aynen, değilse bedeli geri alınabilir ve iâde edilmeli.

* Erkeğin vefatı hâlinde iâdeler vârislerine intikal eder. Yâni, bu durumda da hediyeler geriye verilmeli. Erkeğin varisleri onları alır.

* Kızın vefatı halinde iâdeler, terekesinden alınır.

* Kızın sözlü veya nişanlısına verilen hediyeler, bağış hükmüne girerler.

* Bir kimse, evlenmek istediği kadına nişan nâmına bir miktar eşya verip de, sonra nikâhtan vazgeçerse ve eşya mevcut ise geri alabilir. Kadın da bunlara karşılık olarak gönderdiği şeyleri mevcutsa geri alabilir.

* Adaylardan birinin diğerine hediye olarak verdiği şey, yok olsa veya kullanılmış ise veyahut hediye alınan tarafın mülkünden çıksa, artık hediye eden tarafın geri almaya hakkı kalmaz.


Dipnot:


1- Kur’ân, Kehf, 23-24.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
15. Nişanlılıkta dinî nikâhtan sakının !


Bazı aileler, nişanlıların daha sık görüşebilmeleri ve haram işlemelerini önlemeye yönelik, güya “imam nikâhı” tedbirini alıyor. Oysa, resmî bir bağlayıcılığı olmayan bu nikâhtan sonra, fecî sonuçlar doğabilir.

Terazilerin bozulduğu, ölçülerin yitirildiği, nefsi arzu ve isteklerin, olumsuz duygu ve hasletlerin tamamen başıboş kaldığı, ahlâksızlık bombardımanının yaşandığı bu zeminde, nişanlılık münâsebetleri de ince bir çizgiyi takip ister.

İki şahit huzurunda (şahitler bunu ilân edecek, kamuya mal edecek mahiyette olmalı) tarafların kabul-icap şartlarını yerine getirdikleri nikâh, meşrû nikâhtır.
Bunun dinisi, imamlısı, imamsızı olmaz.

Nişanlılık devresinde, yalnızca “dini nikâh, imam nikâhı” son derece sosyal, hukukî birçok mahzurlar taşır.
İmam nikâhının / dinî nikâhın devam etmesinin sebebi şudur:

Cumhuriyet öncesinde, nikâhı belediye memurları yerine, resmen imamlar kıyardı. Dolayısıyla onun bir kaydı-kuyudu vardı ve hukukî işlemler, muâmeleler onun üzerine binâ edilirdi. Bugün, imam veya dinî nikâhın resmî ve hukukî hiçbir bağlayıcılığı yoktur.

Hatta, belediye memurunun kıydığı nikâh, imamın kıydığı ve adına “dinî nikâh” denen akitten çok daha güçlü ve makbuldür.

Peygamberimiz (asm)

“Bu evlenmeyi duyurun! Evlenme işlerini mescidlerde yapın! Üzerine de defler çalın! Çünkü, helâl ile haramı ayıran şey, onu duyurmaktır” 1 buyurmuştur.

Evlenmek isteyen kişiler, teferruâtlı bir araştırma yaptıktan, küfüvünü, yâni dengini bulduktan, sözleştikten veya nişanlandıktan sonra, artık birbirini, âile ferdlerini iyice tanırlar.

Nişanlılık ile de aralarında bir akrabalık bağı kuracaklarına dair bir kısım bağlayıcı ve resmî olmayan muamelelerde bulunurlar.
Böylece, hem evlenecek olanlar, hem de onların âile efradı, tanışarak sosyal yapılarını daha iyi tanıma fırsatı yakalarlar.

Nikâh, bir arada yaşamayı, bazı mükellefiyetleri yerine getirmeyi ve cimâyı, yani cinsi münâsebeti meşrû kılan ve şer’î ölçüler dahilinde yapılan bir akit, antlaşmadır.
Diğer bir ifadeyle evlenmek, yuva kurmak, bir arada yaşamak ve neslin devamı için yapılan sözleşmedir.

Sakın, sakın!
Nişanlılık döneminde “dinî veya imam nikâhı” yapmayınız, yaptırmayınız.
Zira, yaptırılırsa, artık dinen, örfen ve ahlâken karı-kocadırlar. Mahremiyet sınırları kalkmıştır...

Ve bir zaman sonra, taraflardan birisi veya her ikisi, evlenmemeye karar verirlerse; mahremiyet sınırlarının ortadan kalkmasından dolayı doğan sonuçlar, hukuken nasıl çözülecektir?
Resmî nikâh olmadığından nasıl sonuçlar doğuracaktır?

Sakın, sakın!
Resmen evli olanlar bile birçok problemle cedelleşip, haksızlıklara maruz kalırken, nişanlıların nikâhlanması intihardan farksızdır!

Veya aileler şu dayatmalarda bulunacaktır:
Madem karı-koca münasebetleri gibi ‘vahim sonuçlar’ ortaya çıktı; öyle ise evlenmelidirler! Peki, bu evliliğin ileride taraflara getireceği vahim sonuçları hesap edebilmek mümkün mü?

Bu arada, vefat, tedâvisi imkânsız bir hastalık da arız olabilir.
Bunlar zamanla ortaya çıkan hususlardır. Nikâh kıyarak, hem nişanlılık devresini, hem evlenecek olanları zor durumlara sokmanın anlamı yok!


Dipnot:

1- Aişe (ra) Rezîn.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
16. Dönüşü olmayan yol hazırlıkları


Nişanlılık devresinde de bütün araştırmaları yaptınız. Başta anne-babanız ve itimat ettiğiniz evli dostlarınızla da istişare ettiniz. Nişanlınızı, ailesini, çevresini tanıdınız. Ve kalbinize karşılık bir kalp bulduğunuza emin oldunuz. Evlenme kararınızı kesin olarak verdiniz. Ve bu sizin son kararınızdır.

Eğer yazılı anlaşmayı yapmadıysanız, geç kalmış sayılmazsınız. Karşılıklı beklentilerinizi, düşüncelerinizi, hedeflerinizi yazın ve altına imzayı atın.

Bir hatırlatma: Mutlu olmak için değil, mutluluğu paylaşmak için evleniyorsunuz.
Mutluluk, evlenir evlenmez hazır bulunan bir olgu değil. Onun hammaddesi sizin istidatlarınıza konmuş. Onu işlemek ve ortaya koymak sizin maharetinize bırakılmış.

Ayrıca evlilik, bütün problemlerin yok olduğu, toz pembe bir hayat değildir.
İnsan olan yerde problem var. Önemli olan bu problemleri kime göre ve nasıl çözeceğinizdir.
Artık, “bence”lerin devri bitmiş, “bizce” başlamıştır. Meselelerinizi birlikte halledeceksiniz.

Problemleri, nikâh ve düğün hazırlıklarına başladığınızdan itibaren çözmeye başlayabilirsiniz.

Birinci problem, düğünden önceki alış veriş. Mutlaka hileye kaçan veya işlerinde hile yapanlar çıkacak. Özellikle hilebazların mebzul olduğu günümüzde… Duygusallığın ve heyecanın önplanda olduğu bu hazırlık devresinde aldanmanız mümkündür ve sizi aldatmak kolaydır. Alacağınız ürünün fiyatı yüksek fiyat çekilebilir. Veya ucuza alayım, derken kalitesini kaybetmiş bir malı alabilirsiniz.
Unutmayın: Alış veriş de bir san'attır. Bu mevzuda mâhir olmayabilirsiniz. Zira, işiniz bu değil! Bir şeyi daha hatırdan çıkarmamalısınız: Esnaf bile, yıllardır bu işi yaptığı halde, o bile malı alırken aldanabilir! Siz haydi haydi aldanırsınız. O zaman ne yapmalısınız? Bir bilene danışın ve onunla birlikte çıkın…

Dikkat edin: Bazı kampanyalar, indirim ayaklarına, çeşitli tuzaklarla dolu...
“İndirim!” değil, adeta “bindirim!”
Ev eşyalarından düğün salonuna, verilecek diğer hizmetlere kadar tuzak.

Meselâ, düğün salonu kiralayacaksınız. Öncelikle mekân işletmecisinin imkânlarını öğrenin. Size ne hizmetler verip vermeyeceklerini tesbit edin. İsteklerinizi sıralayın. Fiyat listesi alın ve diğer yerlerdeki fiyatlarla karşılaştırma yapın. Ve mutlaka, nişan, düğün yapan ailelerle görüşün. Ardından isteklerinizi mutlaka yazılı hâle getirin, sözleşmeye dökün. Aksi halde, size verilen sözlerin bir çoğu yerine getirilmeyebilir.
Sözleşmek, yazmak ve şahit tutmak Kur’ân’ın emri, Peygamberimizin (asm) hararetle tavsiyesidir. “Söz uçar, yazı kalır” denmiştir…

Hazırlık safhasında her şeyden de mühim mesele şu: Evinizi eşya mezarlığına çevirmeyin! Japonlar son derece sade, basit, yalın, mütevazi yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar, Japonlara göre ruhen tekâmül edememiş, hayatın mânâsını anlayamamış, zavallı kimselerdir. Böyleleriyle; ‘Evini mezat salonuna çevirmiş zavallı’ diye eğlenirler.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
17. Çeyizin en hayırlısı

Çeyiz, bir bakıma hayata hazırlık malzemelerini toplamaktır. Yani, evlilik ve aile hayatının malzemelerini.
Çeyiz işine nereden başlayacaksınız?
Önce şu soruyu kendinize sorun:

Bu hususta kimi örnek almalıyız?

Hz. Peygamber (asm), kızı Fatıma (ra) ile Hz. Ali’nin (ra) evliliklerini, aile yapılarını bir prototip olarak Müslümanlara örnek olarak sundu.
O (asm), kızını evlendirmekle ondan kopmadı. Daima onları gözetledi, yardımcı oldu.
Yine her sabah onları namaza kaldırdı.
Bir yola veya sefere çıkacağı zaman en son Hz. Fatıma (ra) ile vedalaşırdı. Dönüşte de hanımlarından önce ona uğrardı.

Evet, Hz. Peygamber (asm) bu yeni yuvaya çok önem veriyor; İslâm ümmetinin geleceğini bu yuvanın etkileyeceğini bilerek onları yönlendiriyor, eğitiyordu.
Hz. Ali (ra) ve Hz. Fâtıma (ra) arasında işbölümünü bizzat kendisi yapmıştı.

Babasından ayrılıp Hz. Peygamber (asm) mescidine bitişik, zemini toprak eve yerleşirken çeyiz ve ev eşyası olarak şunları götürmüştü:
Üç adet minder, bir halı. bir yastık, iki eldeğirmeni, bir su tulumu, bir su testisi, meşinden bir su bardağı, bir elek, bir havlu, bir koç postu, eski bir kilim, hurma yaprağından örülmüş bir sedir, iki elbise, uzunlamasına örttüklerinde ayakları enlemesine örttüklerinde başlarını açıkta bırakan bir küçük yorgan.

Çeyizlere her türlü eşyayı koyuyoruz.Kitap neden yok?
Oysa çeyiz sandıklarının yarısı kitaplardan oluşmalı. Hayat kitapla başlar!


Sonra şunu kesinlikle uygulayın:
Önce kendiniz kitap okuyun.
Okuma alışkanlığınız yoksa bile, kitabı açın, bakın ve kapatın. Zira, gözleriniz fotokopi makinesi gibi, sayfalardakileri zihninize, beyninize yerleştirecektir.
Ardından da çocuklarınıza, kızlarınıza kitap okumalarını tavsiye edin. Bunu fiilen yapın. Ki, en etkili bir metot budur.

Hediyeleşmelerinizi kitaba çevirin.
Alacağınız bir kilo pasta, baklava ağzımızı tatlandırıp bir iki dakika içinde bitiyor. Ama, kitap öyle mi? Ömür boyu bizi tatlandırır, zevklendirir.

Gençler; evlenmeyi düşünüyorsunuz; ne yapacaksınız?
Önce iki açıdan şanslı olduğunuzu düşünün:

Bir: Eskiden bu konular pek konuşulmaz, biraz da ayıp sayılırdı. Bazıları da başkalarına sormaya cesaret edemezdi.

İki: Eskiden doğru dürüst istifade edilecek kitaplar, eserler yoktu. Var idiyse de herkes ulaşamıyordu.

Şimdi, kitaplar, dergiler, bazı tv programları oldukça faydalı bilgiler ihtivâ etmekte, aydınlatıcı tavsiyeler yapmaktadır.

Bence yemek yemeyi, uyumayı, bir meslek öğrenmeyi öğrendiğimiz; bunların eğitimini aldığımız gibi; evlenmenin de eğitimini almalıyız.
Çünkü, hayatımızın en önemli kararlarından biridir. Üstelik bu, sadece dünya huzûr ve mutluluğumuzu değil, ebedî hayatımızı da ilgilendirmektedir.

Öyle ise, çeyiz sandığımıza kitap koymalı.

Tuhaf değil mi? Basit işler öğrenmek için zamanımızı, mesaimizi, paramızı harcıyoruz da; hayatımızın en önemli dönüm noktası, en mühim meselesi için pek kafa yormuyoruz. Gençlerin de kafa yormalarına zemin hazırlamıyoruz!

***

Hz. Ali (ra), Fatımatü'z-Zehrâ’yı nikâh edeceği zaman, satılması için zırhını pazara gönderdi. Zırhın parası ile düğün masrafı yapacaktı. Hz. Osman (ra) pazardan geçerken, Hz. Ali’nin zırhını tanıdı. Dellâlı çağırdı:

“Bu zırhın sahibi buna ne kadar istiyor, gel parasını vereyim” buyurdu.

Evine gittiler. Zırhı dellâldan alıp parasını verdi. Sonra bu zırhı yanında dört yüz dirhem daha ilâve ederek Hz. Ali’ye (ra) gönderdi.

“Bu zırh, İslâma hizmet edecek senden başkasına lâyık değildir. Bu dört yüz dirhemi de düğününe harca ve bizi mazur gör” buyurdu.
 

mümine_171

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ağu 2009
Mesajlar
29
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Evlilikle ilgili hadislerden bir demet:

* “Ey gençler topluluğu! Gücü yeteniniz, evlensin. Çünkü bu, gözü haramdan daha iyi korur, edep yerini de. Gücü yetmeyen ise, oruç tutmalıdır. Çünkü orucun, şehveti kırma özelliği vardır.” (Buhârî)

* “Dünya bir metadır. Onun en iyi metaı ise, saliha bir kadındır.” (Müslim)

* “Evlenen, îmanın yarısını tamamlamış olur, kalan yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!” (Taberânî)

* “Hanımı olmayan adam yoksuldur, yoksul.”

“Çok malı olsa da mı?”

“Çok malı olsa da.”

“Kocası olmayan kadın yoksuldur, yoksul!”

“Çok malı olsa da mı?”

“Çok malı olsa da.” (Buhârî)

* “Evlenme işi için, iki kişi arasında aracılık yapmak, en üstün aracılıklardandır.” (İbni Mâce)

* “Dininden ve ahlâkından hoşnut olduğunuz biri sizden kız istemeye gelirse, verin! Vermezseniz, yeryüzünde kargaşa ve büyük bozgunculuk olur.” (Tirmizî)

* “Kadınlarınızın hayırlısı ile evlenmeye bakın. Denginiz olanlarla evlenin! Birbirlerine denk olanları evlendirin.” (İbni Mâce)

* “Benden sonra, erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir sınanma sebebi bırakmadım.” (Buhârî)

* “Birbirini sevenler için nikâh kadar güzel bir şey görülmemiştir!” (İbn Mâce)




Allah razı olsun inşallah. Rabbim hepimize islam ve iman ışığında evlilikler ve hayatlar nasip etsin inşallah
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
Evlilikle ilgili hadislerden bir demet:

* “Ey gençler topluluğu! Gücü yeteniniz, evlensin. Çünkü bu, gözü haramdan daha iyi korur, edep yerini de. Gücü yetmeyen ise, oruç tutmalıdır. Çünkü orucun, şehveti kırma özelliği vardır.” (Buhârî)

* “Dünya bir metadır. Onun en iyi metaı ise, saliha bir kadındır.” (Müslim)

* “Evlenen, îmanın yarısını tamamlamış olur, kalan yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!” (Taberânî)

* “Hanımı olmayan adam yoksuldur, yoksul.”

“Çok malı olsa da mı?”

“Çok malı olsa da.”

“Kocası olmayan kadın yoksuldur, yoksul!”

“Çok malı olsa da mı?”

“Çok malı olsa da.” (Buhârî)

* “Evlenme işi için, iki kişi arasında aracılık yapmak, en üstün aracılıklardandır.” (İbni Mâce)

* “Dininden ve ahlâkından hoşnut olduğunuz biri sizden kız istemeye gelirse, verin! Vermezseniz, yeryüzünde kargaşa ve büyük bozgunculuk olur.” (Tirmizî)

* “Kadınlarınızın hayırlısı ile evlenmeye bakın. Denginiz olanlarla evlenin! Birbirlerine denk olanları evlendirin.” (İbni Mâce)

* “Benden sonra, erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir sınanma sebebi bırakmadım.” (Buhârî)

* “Birbirini sevenler için nikâh kadar güzel bir şey görülmemiştir!” (İbn Mâce)




Allah razı olsun inşallah. Rabbim hepimize islam ve iman ışığında evlilikler ve hayatlar nasip etsin inşallah


Rabbim cümlemizden razı olsun.
İnsanın dünyada ki cenneti '' Yuvası '' dır.
Rabbim evli olanlarmızın yuvalarını cennete çevirsin ; bekar olanlarımıza da Kendisinin rızası doğrultusunda hayırlı yuvalar kurmayı nasip etsin.

Hayırlı geceler.
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
selamunaleykum gevher kardeşim
aslında okuyorum bu formu sürekli:)
arada yazabiliyorum
yazacakda cok şey var aslında
ki gününümz zamanında
çok ince bir konu
madem ki yazıyorum
bireşeyle ilave etmek geldi içimden
:)

ALLAH IM HERKESİN YUVASINA SAĞLIK,HUZUR ,MUTLULUK VE BEREKET NASİP ET
AMİN
BEKAR OLAN KARDEŞLERİMİZİ HAYIRLI BİR EŞ NASİP ET
AMİN
COCUK SAHİBİ OLMAK İSYETEN KARDEŞLERİMİZİ HAYIRLI EVLATLAR NASİP ET
AMİN
ALLAH IM
BİZLERİ DPĞRU VE HAK YOLDAN AYIRMA
YUVAMIZDA TEBESÜÜME EKSİK BIRAKMA AMİN


ALLAHA EMANET OLUN
VE
COK MUTLU KALIN
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
selamunaleykum gevher kardeşim
aslında okuyorum bu formu sürekli:)
arada yazabiliyorum
yazacakda cok şey var aslında
ki gününümz zamanında
çok ince bir konu
madem ki yazıyorum
bireşeyle ilave etmek geldi içimden
:)

ALLAH IM HERKESİN YUVASINA SAĞLIK,HUZUR ,MUTLULUK VE BEREKET NASİP ET
AMİN
BEKAR OLAN KARDEŞLERİMİZİ HAYIRLI BİR EŞ NASİP ET
AMİN
COCUK SAHİBİ OLMAK İSYETEN KARDEŞLERİMİZİ HAYIRLI EVLATLAR NASİP ET
AMİN
ALLAH IM
BİZLERİ DPĞRU VE HAK YOLDAN AYIRMA
YUVAMIZDA TEBESÜÜME EKSİK BIRAKMA AMİN


ALLAHA EMANET OLUN
VE
COK MUTLU KALIN


Ve aleykümselam Gülnisa kardeşim...

Gözlerinize sağlık olsun, vakit ayırıp okuyorsunuz .
Dualarınıza gönülden AMİN diyorum.
Rabbim dünyada ki cennetimiz olan ''YUVA''larımızda rızası doğrultusunda yaşamayı nasip etsin cümlemize.

Hayırlı geceler dilerim değerli kardeşim.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
18. Kader, kısmet ve evlilik


Kız gelin olmuş, ata binmiş, “Ya kısmet!” denmiş.
Gerçekten de öyle değil mi?
Taraflar görüşmüş, konuşmuş, araştırmış, evlenmeye karar vermiş, bütün hazırlıkları tamamlamış, ama bir vesileyle sonuç olumsuz çıkabiliyor!
Dolayısıyla yanlış anlaşılan meselelerden birisi de “evliliğin kaderle” ilgisidir.

Evlenme çağına gelen kimi gençler ve aileleri, “Allah kimi yazdıysa o olur!” diyor ve ciddî girişimlerde bulunmuyor.
Veya, “Bunca araştırmama ve titiz davranmama rağmen, istediğimle evlenemedim, kısmetime başkası çıktı!” diyerek kadere itiraz oklarını yöneltiyor.

Burada dikkate alınmayan husus, evliliğin de büyük çapta “hür irade” çerçevesinde olmasıdır.
Evet, her şey yazılmıştır. Ama, bu yazmak, emir ve cebir tarzında değildir. “Olmuş, olacak her şeyin levh-i mahfuzda yazılması” demek olan kader, Allah’ın “ilim sıfatı”na bağlıdır, yoksa irade sıfatına değil…
Yani bilmek ve yazmak, yaptırımı gerektirmiyor.
Diğer bir ifadeyle, Allah hangi eşi seçeceğimizi bilip yazdığından dolayı seçmiyoruz; Allah onu seçeceğimizi bildiği için yazıyor!
Onun için, “Kader, ilim nev'îndendir. Yani nasıl olacaksa, öyle bilinmesidir. Yoksa malûm, ilme tabi değildir” denmiştir. Yani, bilmek ve önceden yazmak, “yapma”yı gerektirmez.

Meselâ astronomi âlimleri, seneler önce, güneş ve ay tutulmasını bilip dakikası dakikasına yazarlar. Ve gerçekten de, aynı saatlerde tutulurlar! 100 bin astronomi uzmanı bir araya gelse, “Filan zamanda ay ve güneş tutulacak!” diye yazsa, elbette onlar yazdı diye ay veya güneş tutulmaz!
Güneş ve ay, ilim adamları bilip yazdı diye tutulmuyor, bunların tutulacağını bildikleri için ilim adamları yazıyor! Güneşin tutulacağının önceden bilinmesi “ilim”dir, tutulması ise “malûm”dur.

Aynen öyle de, Cenâb-ı Hak, ezelî ilmiyle, kiminle evleneceğimizi bilir ve yazar. O yazdığı için evlenmiyoruz, kiminle evleneceğimizi bildiği için yazıyor.

Evlilik de hür irademiz dahilinde olduğundan Peygamberimiz (asm),
“Nutfeleriniz (spermleriniz) için dikkat ediniz, onu nereye koyduğunuza dikkat ediniz.” 1
“Kadınlarla dört haslet için evlenilir. Malı, asaleti, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanı tercih et ki, mutlu olasın.” 2
“Kadınların en hayırlılarıyla evlenmeye bakın” 3 diyerek eş seçiminde dikkatli olmayı, derinlemesine araştırmayı tavsiye etmiştir.

“Kader ve evlilik” mevzuunda dikkate almamız gereken diğer bir nokta da şudur: Yukarıdaki hüküm geneldir. Ama herşeyde olduğu gibi, bu hususta da istisnalar vardır.

Rahim, Âdil ve Hakim-i Mutlak olan Allah, bilemediğimiz pek çok hikmete binâen, sevdiği ve razı olduğu kullarının birbirleriyle evlenmelerine bir sebep yaratır.

Meselenin diğer boyutu da şudur:
İmtihan için yaratıldığımıza, “Doğrusu, mallarınız ve evlâtlarınız bir imtihandır” 4 buyurulduğuna göre, dindar veya geçimsiz, huysuz bir eşle de imtihan edilebiliriz.

Gayet tabiî ki, öğrencinin, bir işe girmek isteyenin, “Bana niçin böyle sorular soruyorsunuz?” deme hakkı olmadığı gibi; bizim de kısmetimize itiraz hakkımız yoktur. Vazifemiz, bizi yaratıp, kendine kul ve muhatap kabul eden; sayısız dahili ve harici nimetler veren Rabbimize teşekkür etmektir.
Ayrıca, bizim vazifemiz; imtihan gereği, elimizden gelen çalışma, araştırma, incelemeyi yapmak; takdir-i İlâhiyeye karışmamaktır.
Zira, biz, kişi ve olaylara anlık hazır zaman kareleri ile dar açıdan bakarız. Arkalarındaki hikmetleri ve güzellikleri göremeyebiliriz.
Bunun için Kur’ân’da, “Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır” 5 diye beyan edilir.

Dipnotlar:

1- Keşfü’l-Hafa, 1: 302.; Camiü’s-Sağir, 3:237.
2- İbn-i Mace, Nikâh, 6.
3- Age, 48.
4- Kur’ân, Tegabün, 15.
5- Kur’ân, Bakara, 216.
 

gulum.se

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
3,801
Tepki puanı
16
Puanları
38
Yaş
40
selamün aleyküm gevher abi ...
Dogru konuşmak gerekirse ilk başlarda konunuz çok ilgimi çekti ama sonralari okumamaya başladim. Aman dedim nasil olsa daha evliligi düşünmüyorum dedim..
Ama işte rabbim ne zaman karşimiza ne çikaracagini bilemiyoruz..
Ve daha düşünmüyorum derken bugun evlilik hazirliklarini yapiyorum...
Hayirlisi olsun inşallah. Zamanin bize ne getirecegini bilemiyorum...
şimdi en son eklediginiz konuyu okudumda gerçekten çok güzel ve yaşayan daha iyi anlayabiliyor..
Inşallah kaldigim yerden hepsini okuyacagim...
Allah c.c razi olsun böyle güzel bir konuyla bizlere işik tuttugunuz için...
Rabbim sevabini kat kat versin inşallah..
Allaha emanet olunuz inşallah...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt