Siyahgulsevdalisi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Haz 2006
- Mesajlar
- 2,046
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
ERKEKLER DİKKAT!
Bir sene önce "Hanımlar dikkat!" başlığı altında bir yazı yazmıştık. Bu yazımızda Müslüman hanımlara hitap ederek hanım kardeşlerimizin evlilik içinde dikka etmeleri gereken birçok hususu dile getirmiştik. Ve yazımızın sonunda da erkeklere de bu hususta söyleyeceklerimizin olduğunu yazmış; ancak bu güne kadar yazma fırsatı bulamamıştık. İşte bu yazımızda erkek kardeşlerimizin evlilikte dikkat etmeleri gereken hususları ele almaya çalışacağız.
Yalan söyleme
Hayatta hiçbir zaman yalan söyleme. Senin bir defa yalanını yakaladılar mı artık kimse doğru söylediklerine de inanmaz. Hele hele hanımına hiç yalan söyleme. Çünkü hanım, efendisine saygı duyar ve onun kendisinden üstün bir insan olduğunu kabul eder. Senin yalanını yakaladığı zaman bütün dünyası yıkılır. Artık senin her şeyine şüphe ile bakar. Hanımına duyurmak istemediğin bazı sırların olabilir. Söylemek mecburiyetinde değilsin. Sükût eder, geçiştirirsin. Ama bir meseleyi yalan söyleyerek kapatmaya kalkışma. Bu son derece yanlış bir iştir.
Her sırrını söyleme
Herkesin kendine göre sırları vardır. Olmalıdır da. Çok açık olmak ilk nazarda güzel gibi gözükse de hiç de iyi değildir. Hususî hayatından mecbur kalmadıkça kimseye söz etme. Bugün iyi niyetle ve hasbıhal olsun diye söylediğin şeylerin, yarın senin aleyhine kullanılarak karşına çıktığını görürsün ve o zaman çok üzülürsün. Bugün dost olan birinin, yarın düşman olmayacağını nereden bilebilirsin? Hanımına da her şeyi söylemek mecburiyetinde değilsin. Hanımlar sır saklamakta biraz daha zayıftırlar. İş hayatındaki gelişmeleri ve çalışmaları evine taşıma. Evinde müzakereye açma. İş hayatında acı günlerin olduğu zaman hanımına söyleyerek onu üzme ve onu da işin içine sokma. Sevinçli bir durum olduğu zaman bile anlatmana gerek yok. Evinde olanları da işyerinde konuşma. Senin koruyamayıp dudaklarının arasından çıkan sırların bir defa dudaklardan döküldü mü artık onu kimse tutamaz. Atalarımız:
"Sırrını söyleme dostuna. O da söyler dostuna. Saman doldururlar sonra postuna" demişlerdir.
Kibirli olma
Allahu Teâlâ'nın en çok gazabını celbeden huy, insanların kibir göstermesidir. Kibirli olma. Hele hanımına ve çocuklarına karşı sakın kibirlilik gösterme. Daima alçakgönüllü ol. Hanımını küçük görme. Hor görme. Kibirli bir idâreci memurları tarafından hiç sevilmez. Seviyor gibi gözükürlerse de sevmezler. Üç kıtaya sahip Osmanlı devletinin padişahlarına merasimlerde:
"Gururlanma padişahım, senden de büyük Allah var." diye bağırırlardı. Hem kibirlenecek, kendimizi büyük görecek neyimiz var oğlum. İlk doğuş şeklimizi düşünsek yeter. Kimin kimden üstün olduğunu ancak Allah bilir. İnsanlar için mühim olan Allah'a olan yakınlıktır. İnsanın kıymeti bununla ölçülür. Onu da Allah'tan başka kimsenin bilmediğine göre neyimizle kibirleneceğiz.
Temizliğe dikkat et
Vücut temizliğine dikkat et. Hanımına rahatsızlık verecek durumlardan kaçın. Sigara içme. Ağız ve sigara kokusu, içmeyenlere çok kötü gelir. Ağzını ve dişlerini her yemekten sonra güzelce yıka. İnsanlar birbirlerinin en çok ağızlarına bakarlar. Eşine nefret verecek ağız kokularını yok et. Hanımından izinsiz soğan sarımsak yeme. Yiyecekseniz beraber yiyin. O zaman birbirinizi rahatsız etmezsiniz. İçki kokusundan bahsetmeye lüzum bile görmüyorum. Bir Müslümanın içki içebileceğini düşünemiyorum. Kocası içki içen bir kadın ne büyük ıstıraplar çeker. Allah onlara sabırlar versin. Evin erkeğinin sigara içmesi, içki kullanması başlı başına bir felâkettir. Böyle bir baba, bu kötülüklerden ailesini nasıl uzak tutacak? Onlara "sigara içmeyin", "içki içmeyin" diye ne yüzle söyleyecek. Hülâsa oğlum:
Sen hanımının, senden hiçbir ücret istemeden senin her türlü hizmetine koşan bir hayat arkadaşın olduğunu unutma. Ona pis kokularla ve pis kokulu şeylerle yaklaşarak kendinden nefret ettirme. Daima temiz ol ve güzel kokular sürün. Sık sık yıkan. Onun yanına ter kokusu ile bile yaklaşmamaya gayret göster. Mutluluğun yolu karşılıklı haklara riâyet etmekten geçer.
Haram yedirme,
Emanete ihanet
etme
Hanımına ve çocuklarına sakın haram yedirme. Hırsızlık malını ve sana emanet olarak bırakılmış malları zaten yedirmezsin. Bunları söylememe lüzum yok; ama gene de söylemiş olmak için söylüyorum. Emanet mal deyince aklıma geldi: Bir emanet vardır ki, onu herkes bilmez. İslâm dininin gelişip yayılması için toplanıp sende emanet olarak bulunan paraya da çok dikkat et yavrum. O paranın kuruşunu bile ne kendin ye, ne de çoluk çocuğuna yedir. Bu felâketlerin en büyüğüdür. Beytülmale ihanet, ihanetlerin en büyüğüdür. Allah rızası için verilmiş ve Allah yolunda harcanacak olan para veya mallar artık Allah'ındır. Emanetleri kendi paralarının yanına bile koyma. Onu apayrı tut. Eğer onlara ihanet edersen, dünya ve âhiretin mahvolur.
Zekatı verilmemiş
malı yedirme
Sen sen ol, çoluk çocuğuna zekâtı verilmemiş maldan yedirme. Her sene muntazam olarak zekâtını hesap et. Zekâtını din için ve dinin yükselmesi için ver. Malını temizle ve çoluk çocuğuna o maldan yedir. O zaman ailenizde huzur artar.
Çocuklarının
günah işlemelerine
göz yumma
Çocukların küçüklüğün verdiği bazı sebeplerle doğruyu yanlışı ayıramazlar. Onlar herhangi bir günah işlerlerse, hiç vakit kaybetmeden onları ikaz et. "Adam sen de, çocuktur" deyip geçme. Alışkanlık hâline geliverir ki, o zaman bıraktıramazsın.
Cömert ol
Cömert ol. Cimri olma. Bilhassa çoluk çocuğuna karşı cimrilik gösterme. Hanımına sık sık hediyeler al. O ısmarlamadan ihtiyacı olan bir şeyi alıp getiriverirsen, onu haddinden fazla memnun eder, gönlünü alırsın. Çocuklarına da cömert davran. Allah'ın gönderdiği kazanç ve rızklardan yeteri kadar onlara ver. Sıkıntıda bırakma. Yalnız onlara kanaat etmeyi de öğret. Daha doğrusu insan denen yaratığı anlat. İnsanın arzularının bitmeyeceğini, insanın gözünün doymayacağını söyle. İnsanın, bir yere gelince, kendini frenlemesinin gerektiğini öğret. İyilik ve ihsan yoluyla insanlara yaptıramayacağın şey yok gibidir. Elin açık olsun, cömert ol; ama israf da etme. Lüzumsuz harcama da yapma. Osmanlı padişahlarının iyilik ve ihsanları dillere destandı. Son devir Osmanlı padişahı meşhur Sultan Abdülhamid birçok paşalarına hep iyilik ve ihsanlarda bulunarak, devlete hizmetlerini sağlamıştır. Osman Gazi bu hususta oğlu Orhan Bey'e şöyle vasiyet etmiştir:
"Oğlum, insan iyilik ve ihsanın kuludur. İyilik ve ihsanda bulunursan hizmet ettirirsin."
Tedbirli ol
"Dünyanın kırk türlü hâli vardır." derler. Çok doğrudur. Dünyanın iyi günleri de vardır, kötü günleri de. Kara gün için bir kenarda biraz paran bulunsun. Neyin ne zaman lâzım olacağı hiç belli olmaz. Kırılan ve eskiyen şeylere üzülme. Yalnız sen tedbirde kusur etme. Tedbirini aldıktan sonra kırılan şeylere müteessir olma. Bir eşya kırıldı diye kalp kırma. Kalp, eşyadan daha kıymetlidir.
Bugünkü nesil
Bugün insanlık pek büyük bir bunalım içinde. Her ne kadar her ihtiyaçları kolayca karşılanıyor gibi geliyorsa da rûhen huzursuz, perişan. Bence bugünkü nesil, haram yiyiciliğin cezasını çekiyor.
Müslümanlara Cenabı Hak daha bu dünyada iken bazı sıkıntılar verir ki, ikaz olup günahı terk etsinler. Kâfirlerin ise, cezalarının tamamı öbür dünyaya kalmıştır. Bunun böyle olduğunu bilmeyen bazı Müslümanlar hayrete düşmekte hatta ileri geri konuşmaktadırlar. Âhiretin sıkıntısının yanında dünyanın sıkıntısı bir hiç menzilesindedir. Âhiretteki nimetleri ve sıkıntıları dünyada anlatabilecek ne akıl mevcuttur, ne de dil.
Kazancın varsın az olsun. Sen sakın çoluk çocuğuna haram yedirme.
Namuslu ol
Eğer namusunu başkalarından korumak istiyorsan, evvelâ kendin namuslu ol. Âlemin namusuyla oynayan bir ahlâksız sence makbul müdür? Birisi pencereden aileni gözetlese, yolda giderken kız kardeşine, hanımına, halana, teyzene, baldızına lafla veya elle sarkıntılık etse, rahatsız etse, eyvallah der misin? Şüphesiz demezsin. İşte insanlık budur. İşte bu istemediğin hareketleri sen de başkalarına yapma. Sokağa çıkar çıkmaz rast geldiğin kadın ve kızlara gözlerinle, dilinle ve elinle tecâvüzde bulunma. Bu kötülükler gafletten ileri gelir. Sen gafillerden olma. Allah gafilleri sevmez. Bu gibi kötü fiiller, insanın kalbini öldürür, ibadet aşkını yok eder. İnsanı hem dünyada hem âhirette rezil eder.
Namazla emret
Hanımına ve çocuklarına namazla ve oruçla emret. Bu Allah'ın emridir. Çocukların, yedi yaşına girmeden namaz kılmalarını öğrensinler. Tam yedi yaşına girdiğinde namaz kılmalarını söyle, EMRET. On yaşında ise, kılmadıkları takdirde hafif döverek namaz kılmalarını temin et. Ergenlik çağına girmeden çocuklarında namaz kılmak, artık bir alışkanlık hâlini alsın. Âkil bâliğ olduktan sonra ısrarlarına rağmen kılmazlarsa, artık dövmeye başvurma. Yapacak uzunboylu bir şeyin yok. Hanımın da öyle. Eğer bütün ısrarlarına rağmen namazını kılmıyorsa, döverek kıldırman icap etmez. Ne yapalım; cennete gitmek istemeyenleri zorla cennete sokmaya kimsenin gücü yetmez. Cennet de hak, cehennem de. Dileyen cennetlik amel yapar, dileyen cehennemlik amel. Peygamber Efendimiz bile o güzel konuşmalarıyla cennete ve kurtuluşa davet ettiği hâlde nice kimseler onu kabul etmediler.
Kayınvalidene ve kayınpederine alâka ve yakınlık göster. Onlar da senin bir nevi annen ve babandırlar. Kayınpeder kelimesinin aslı, "kaim peder" yani "baba yerine kaim, Kaynana kelimesinin aslı, "kaim ana" yani "ana yerine kaim" kimse demektir. Bu sebeple anne ve baba diye hitap edilmektedir. Hanımının yanında onların aleyhinde sakın konuşma. İyi olmaz. Hanımın üzülebilir. Başkalarının yanında da konuşma. En azından gıybet olması açısından haramdır. Bıktırmadan onları beraberce ziyaret edin, hâl ve hatırlarını sorun. Onlar hep sizin mutlu olmanızdan huzur duyarlar. Eğer size bir şeyler diyorlarsa, sizin iyiliğiniz içindir. Sizin kötülüğünüzü, bile bile istemezler.
Ev işlerinde
yardımcı ol
Bir erkek hanımını yalnız geceleri değil; gündüzleri de sevmeli ve düşünmelidir. Onu sırf şehevî arzularını tatminden dolayı değil; eşi, hayat arkadaşı, dostu, saadet ve sevgi kaynağı, çocuklarının şefkatli annesi diye sevmelidir. Hanım ise, kocasına son derece hürmetle bağlanmalıdır. Karı koca yakınlığı bütün yakınlıklardan daha büyük bir yakınlık ifade eder. Gece gündüz bir arada yaşayan, bir yastıkta, bir yatakta yatan, fikirleri ve emelleri bir, başka türlü hangi yakınlık vardır? Hem erkek ve hem de hanım bu hisleri bilmeli ve bunlara göre kendilerini ayarlamalıdırlar. Kadınlar erkeklere nispetle zayıftırlar demiştik. Kendi vazifeleri olan ev işlerinde bile istenilen ölçüde başarılı olamadıklarını görürsün. Zaman zaman yardıma ihtiyaçları olur. Yardımcı oluver. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz'in, elbisesinin söküğünü kendisinin diktiği rivayet ediliyor. O büyük Peygamber, müstesna insan, böyle yaparsa, bize ne yapmak düşer; sen anla. Boş zamanlarında yardımcı olursan, senden hiçbir şey eksilmez. Kadının evinin işlerini yapması, çamaşırlarını yıkaması, yemeğini hazırlaması dinen vaciptir. Yapmazsa Allah indinde günahkâr olur. Kocasına itaat etmeyip, bu işleri yapmadığından dolayı kocasının gönlünü kırarsa, cennete giremez.
Yalnız burada bir noktaya dikkatini çekmek isterim: Erkeğin, hanımını, saydığımız bu işleri yapmadı diye dövmeye hakkı yoktur. Yani koca, hanımını bunları yapmaya zorlayamaz. İslâm'da "Hanım bunları yapmaya mecbur değildir." sözü, "bunlar hanıma zorla ve döverek yaptırtılamaz." mânasınadır. Yoksa kadına evin içindeki işleri yapması dinen vaciptir.
Bütün bunlara rağmen hanımının yetişemediği yerleri sen tamamlayıver. Rahat edersin. Arkadaşlarının, yarenlik yaparken kullandıkları laflara kulak asma. Sen kendine Peygamber Efendimizi örnek al.
Hadis-i Şerif
Hazreti Aişe Validemizden rivayet olunuyor: Hazreti Aişe Validemize sordular:
"Resûlullah Efendimiz evde bulunduğu zaman ne yapardı?" Hazreti Aişe Validemiz şöyle cevap verdiler:
"Sizden birinizin yaptığı gibi davranır, şunu düzeltir, bunu giderir ve ev halkının zor işlerinde onlara hizmette bulunur, onlar için et doğrar, evin temizlik ve düzeniyle uğraşır, hizmetçiye hizmetinde yardımcı olurdu." (Taberânî)
Kıskanç ol;
ama ölçülü...
Kıskanç ol; ama kıskançlıkta haddi aşma. Peygamberimiz:
"Kıskanmak imandan, kıskanmamak ise, münâfıklıktan ileri gelir." buyurmuştur. Kıskanma ile vesvese ve tecessüsü karıştırmamak lâzımdır. Bir erkek hanımını ve yakınlarının hanımlarını, Müslümanların hanımlarını yabancılardan kıskanır ve onları yabancılarla haşir neşir olmaktan korursa bu, dinî bir gayretten ve imandan gelen kıskançlıktır. Her Müslüman erkekte bulunması gereken bir haslettir. Fakat bir erkeğin sabah evden çıktıktan sonra evinde bıraktığı hanımı hakkında hiçbir şey bilmediği ve görmediği hâlde "Benim hanım acaba şu anda ne yapıyor, acaba falanla mı konuşuyor, acaba falan kimseyle yakınlık mı peydah ediyor?" gibi düşüncelere saplanması bir vesvesedir ve geçimsizliğe sebeptir. Bir adamın şüphe edilecek bir şey görmediği ve duymadığı hâlde hanımını kıskanması, Allahu Teâlâ'nın sevmediği bir kıskançlıktır. Çünkü bu Kur'anı Kerim'de kötülenen "sûi zan"dır.
Yine bir hadisi şerifte:
"Ben hakikaten kıskancım. Bir kimse kıskanç değilse, onun kalbi eğridir." buyrulmuştur.
Kıskanç olmayan erkek; hanımı yabancı erkeklerle konuşurken, tokalaşırken, kendisinden habersiz bir hâlde evini terk edip istediği yerde dolaşırken, kocasından habersiz yabancı erkeklerle seyahat ederken, bir yere misafirliğe gidildiğinde hanımının erkeklerle oturmasına ses çıkarmayan ve bunu normal gören erkek demektir.
Peygamber Efendimizin, damadı Hazreti Ali Efendimiz'e nasihati şudur:
"Yâ Ali! Sen kıskanç ol. Allahu Teâlâ kıskanan kimseleri sever."
Kapını, pencereni, perdelerini açık tutma. Peygamber Efendimiz:
"Bir kapı açık bırakılmışsa, hem kapıdan içeri bakan, hem de kapıyı açık bırakan ikisi de günahkârdır", buyurmuşlardır. Hâsılı oğlum; hanımı yabancılardan korumak mânasına gelen kıskançlık, güzel; vesveseye düşerek hanımının her şeyinden şüphe etmek mânasında bir kıskançlık çirkindir.
İhtiyaçlarından
kısma
"Kendisine bol masraf yaptığı hâlde çoluk çocuğunun nafakasını kısan kimse, benim şefaatime nail olamaz." buyuran Fahrı Kâinat Efendimiz, imkânları olduğu hâlde çoluk çocuğuna cimrilikte bulunan kimseleri kötülemiştir. Yine bir hadisi şeriflerinde Peygamber Efendimiz:
"Bir kimse Allah yolunda bir altın harcasa, bir fakire bir altın verse, çoluk çocuğunun nafakası için de bir altın verse, ailesine verdiği bir altın, Allah indinde sevapça hepsinden üstündür."
Bir sene önce "Hanımlar dikkat!" başlığı altında bir yazı yazmıştık. Bu yazımızda Müslüman hanımlara hitap ederek hanım kardeşlerimizin evlilik içinde dikka etmeleri gereken birçok hususu dile getirmiştik. Ve yazımızın sonunda da erkeklere de bu hususta söyleyeceklerimizin olduğunu yazmış; ancak bu güne kadar yazma fırsatı bulamamıştık. İşte bu yazımızda erkek kardeşlerimizin evlilikte dikkat etmeleri gereken hususları ele almaya çalışacağız.
Yalan söyleme
Hayatta hiçbir zaman yalan söyleme. Senin bir defa yalanını yakaladılar mı artık kimse doğru söylediklerine de inanmaz. Hele hele hanımına hiç yalan söyleme. Çünkü hanım, efendisine saygı duyar ve onun kendisinden üstün bir insan olduğunu kabul eder. Senin yalanını yakaladığı zaman bütün dünyası yıkılır. Artık senin her şeyine şüphe ile bakar. Hanımına duyurmak istemediğin bazı sırların olabilir. Söylemek mecburiyetinde değilsin. Sükût eder, geçiştirirsin. Ama bir meseleyi yalan söyleyerek kapatmaya kalkışma. Bu son derece yanlış bir iştir.
Her sırrını söyleme
Herkesin kendine göre sırları vardır. Olmalıdır da. Çok açık olmak ilk nazarda güzel gibi gözükse de hiç de iyi değildir. Hususî hayatından mecbur kalmadıkça kimseye söz etme. Bugün iyi niyetle ve hasbıhal olsun diye söylediğin şeylerin, yarın senin aleyhine kullanılarak karşına çıktığını görürsün ve o zaman çok üzülürsün. Bugün dost olan birinin, yarın düşman olmayacağını nereden bilebilirsin? Hanımına da her şeyi söylemek mecburiyetinde değilsin. Hanımlar sır saklamakta biraz daha zayıftırlar. İş hayatındaki gelişmeleri ve çalışmaları evine taşıma. Evinde müzakereye açma. İş hayatında acı günlerin olduğu zaman hanımına söyleyerek onu üzme ve onu da işin içine sokma. Sevinçli bir durum olduğu zaman bile anlatmana gerek yok. Evinde olanları da işyerinde konuşma. Senin koruyamayıp dudaklarının arasından çıkan sırların bir defa dudaklardan döküldü mü artık onu kimse tutamaz. Atalarımız:
"Sırrını söyleme dostuna. O da söyler dostuna. Saman doldururlar sonra postuna" demişlerdir.
Kibirli olma
Allahu Teâlâ'nın en çok gazabını celbeden huy, insanların kibir göstermesidir. Kibirli olma. Hele hanımına ve çocuklarına karşı sakın kibirlilik gösterme. Daima alçakgönüllü ol. Hanımını küçük görme. Hor görme. Kibirli bir idâreci memurları tarafından hiç sevilmez. Seviyor gibi gözükürlerse de sevmezler. Üç kıtaya sahip Osmanlı devletinin padişahlarına merasimlerde:
"Gururlanma padişahım, senden de büyük Allah var." diye bağırırlardı. Hem kibirlenecek, kendimizi büyük görecek neyimiz var oğlum. İlk doğuş şeklimizi düşünsek yeter. Kimin kimden üstün olduğunu ancak Allah bilir. İnsanlar için mühim olan Allah'a olan yakınlıktır. İnsanın kıymeti bununla ölçülür. Onu da Allah'tan başka kimsenin bilmediğine göre neyimizle kibirleneceğiz.
Temizliğe dikkat et
Vücut temizliğine dikkat et. Hanımına rahatsızlık verecek durumlardan kaçın. Sigara içme. Ağız ve sigara kokusu, içmeyenlere çok kötü gelir. Ağzını ve dişlerini her yemekten sonra güzelce yıka. İnsanlar birbirlerinin en çok ağızlarına bakarlar. Eşine nefret verecek ağız kokularını yok et. Hanımından izinsiz soğan sarımsak yeme. Yiyecekseniz beraber yiyin. O zaman birbirinizi rahatsız etmezsiniz. İçki kokusundan bahsetmeye lüzum bile görmüyorum. Bir Müslümanın içki içebileceğini düşünemiyorum. Kocası içki içen bir kadın ne büyük ıstıraplar çeker. Allah onlara sabırlar versin. Evin erkeğinin sigara içmesi, içki kullanması başlı başına bir felâkettir. Böyle bir baba, bu kötülüklerden ailesini nasıl uzak tutacak? Onlara "sigara içmeyin", "içki içmeyin" diye ne yüzle söyleyecek. Hülâsa oğlum:
Sen hanımının, senden hiçbir ücret istemeden senin her türlü hizmetine koşan bir hayat arkadaşın olduğunu unutma. Ona pis kokularla ve pis kokulu şeylerle yaklaşarak kendinden nefret ettirme. Daima temiz ol ve güzel kokular sürün. Sık sık yıkan. Onun yanına ter kokusu ile bile yaklaşmamaya gayret göster. Mutluluğun yolu karşılıklı haklara riâyet etmekten geçer.
Haram yedirme,
Emanete ihanet
etme
Hanımına ve çocuklarına sakın haram yedirme. Hırsızlık malını ve sana emanet olarak bırakılmış malları zaten yedirmezsin. Bunları söylememe lüzum yok; ama gene de söylemiş olmak için söylüyorum. Emanet mal deyince aklıma geldi: Bir emanet vardır ki, onu herkes bilmez. İslâm dininin gelişip yayılması için toplanıp sende emanet olarak bulunan paraya da çok dikkat et yavrum. O paranın kuruşunu bile ne kendin ye, ne de çoluk çocuğuna yedir. Bu felâketlerin en büyüğüdür. Beytülmale ihanet, ihanetlerin en büyüğüdür. Allah rızası için verilmiş ve Allah yolunda harcanacak olan para veya mallar artık Allah'ındır. Emanetleri kendi paralarının yanına bile koyma. Onu apayrı tut. Eğer onlara ihanet edersen, dünya ve âhiretin mahvolur.
Zekatı verilmemiş
malı yedirme
Sen sen ol, çoluk çocuğuna zekâtı verilmemiş maldan yedirme. Her sene muntazam olarak zekâtını hesap et. Zekâtını din için ve dinin yükselmesi için ver. Malını temizle ve çoluk çocuğuna o maldan yedir. O zaman ailenizde huzur artar.
Çocuklarının
günah işlemelerine
göz yumma
Çocukların küçüklüğün verdiği bazı sebeplerle doğruyu yanlışı ayıramazlar. Onlar herhangi bir günah işlerlerse, hiç vakit kaybetmeden onları ikaz et. "Adam sen de, çocuktur" deyip geçme. Alışkanlık hâline geliverir ki, o zaman bıraktıramazsın.
Cömert ol
Cömert ol. Cimri olma. Bilhassa çoluk çocuğuna karşı cimrilik gösterme. Hanımına sık sık hediyeler al. O ısmarlamadan ihtiyacı olan bir şeyi alıp getiriverirsen, onu haddinden fazla memnun eder, gönlünü alırsın. Çocuklarına da cömert davran. Allah'ın gönderdiği kazanç ve rızklardan yeteri kadar onlara ver. Sıkıntıda bırakma. Yalnız onlara kanaat etmeyi de öğret. Daha doğrusu insan denen yaratığı anlat. İnsanın arzularının bitmeyeceğini, insanın gözünün doymayacağını söyle. İnsanın, bir yere gelince, kendini frenlemesinin gerektiğini öğret. İyilik ve ihsan yoluyla insanlara yaptıramayacağın şey yok gibidir. Elin açık olsun, cömert ol; ama israf da etme. Lüzumsuz harcama da yapma. Osmanlı padişahlarının iyilik ve ihsanları dillere destandı. Son devir Osmanlı padişahı meşhur Sultan Abdülhamid birçok paşalarına hep iyilik ve ihsanlarda bulunarak, devlete hizmetlerini sağlamıştır. Osman Gazi bu hususta oğlu Orhan Bey'e şöyle vasiyet etmiştir:
"Oğlum, insan iyilik ve ihsanın kuludur. İyilik ve ihsanda bulunursan hizmet ettirirsin."
Tedbirli ol
"Dünyanın kırk türlü hâli vardır." derler. Çok doğrudur. Dünyanın iyi günleri de vardır, kötü günleri de. Kara gün için bir kenarda biraz paran bulunsun. Neyin ne zaman lâzım olacağı hiç belli olmaz. Kırılan ve eskiyen şeylere üzülme. Yalnız sen tedbirde kusur etme. Tedbirini aldıktan sonra kırılan şeylere müteessir olma. Bir eşya kırıldı diye kalp kırma. Kalp, eşyadan daha kıymetlidir.
Bugünkü nesil
Bugün insanlık pek büyük bir bunalım içinde. Her ne kadar her ihtiyaçları kolayca karşılanıyor gibi geliyorsa da rûhen huzursuz, perişan. Bence bugünkü nesil, haram yiyiciliğin cezasını çekiyor.
Müslümanlara Cenabı Hak daha bu dünyada iken bazı sıkıntılar verir ki, ikaz olup günahı terk etsinler. Kâfirlerin ise, cezalarının tamamı öbür dünyaya kalmıştır. Bunun böyle olduğunu bilmeyen bazı Müslümanlar hayrete düşmekte hatta ileri geri konuşmaktadırlar. Âhiretin sıkıntısının yanında dünyanın sıkıntısı bir hiç menzilesindedir. Âhiretteki nimetleri ve sıkıntıları dünyada anlatabilecek ne akıl mevcuttur, ne de dil.
Kazancın varsın az olsun. Sen sakın çoluk çocuğuna haram yedirme.
Namuslu ol
Eğer namusunu başkalarından korumak istiyorsan, evvelâ kendin namuslu ol. Âlemin namusuyla oynayan bir ahlâksız sence makbul müdür? Birisi pencereden aileni gözetlese, yolda giderken kız kardeşine, hanımına, halana, teyzene, baldızına lafla veya elle sarkıntılık etse, rahatsız etse, eyvallah der misin? Şüphesiz demezsin. İşte insanlık budur. İşte bu istemediğin hareketleri sen de başkalarına yapma. Sokağa çıkar çıkmaz rast geldiğin kadın ve kızlara gözlerinle, dilinle ve elinle tecâvüzde bulunma. Bu kötülükler gafletten ileri gelir. Sen gafillerden olma. Allah gafilleri sevmez. Bu gibi kötü fiiller, insanın kalbini öldürür, ibadet aşkını yok eder. İnsanı hem dünyada hem âhirette rezil eder.
Namazla emret
Hanımına ve çocuklarına namazla ve oruçla emret. Bu Allah'ın emridir. Çocukların, yedi yaşına girmeden namaz kılmalarını öğrensinler. Tam yedi yaşına girdiğinde namaz kılmalarını söyle, EMRET. On yaşında ise, kılmadıkları takdirde hafif döverek namaz kılmalarını temin et. Ergenlik çağına girmeden çocuklarında namaz kılmak, artık bir alışkanlık hâlini alsın. Âkil bâliğ olduktan sonra ısrarlarına rağmen kılmazlarsa, artık dövmeye başvurma. Yapacak uzunboylu bir şeyin yok. Hanımın da öyle. Eğer bütün ısrarlarına rağmen namazını kılmıyorsa, döverek kıldırman icap etmez. Ne yapalım; cennete gitmek istemeyenleri zorla cennete sokmaya kimsenin gücü yetmez. Cennet de hak, cehennem de. Dileyen cennetlik amel yapar, dileyen cehennemlik amel. Peygamber Efendimiz bile o güzel konuşmalarıyla cennete ve kurtuluşa davet ettiği hâlde nice kimseler onu kabul etmediler.
Kayınvalidene ve kayınpederine alâka ve yakınlık göster. Onlar da senin bir nevi annen ve babandırlar. Kayınpeder kelimesinin aslı, "kaim peder" yani "baba yerine kaim, Kaynana kelimesinin aslı, "kaim ana" yani "ana yerine kaim" kimse demektir. Bu sebeple anne ve baba diye hitap edilmektedir. Hanımının yanında onların aleyhinde sakın konuşma. İyi olmaz. Hanımın üzülebilir. Başkalarının yanında da konuşma. En azından gıybet olması açısından haramdır. Bıktırmadan onları beraberce ziyaret edin, hâl ve hatırlarını sorun. Onlar hep sizin mutlu olmanızdan huzur duyarlar. Eğer size bir şeyler diyorlarsa, sizin iyiliğiniz içindir. Sizin kötülüğünüzü, bile bile istemezler.
Ev işlerinde
yardımcı ol
Bir erkek hanımını yalnız geceleri değil; gündüzleri de sevmeli ve düşünmelidir. Onu sırf şehevî arzularını tatminden dolayı değil; eşi, hayat arkadaşı, dostu, saadet ve sevgi kaynağı, çocuklarının şefkatli annesi diye sevmelidir. Hanım ise, kocasına son derece hürmetle bağlanmalıdır. Karı koca yakınlığı bütün yakınlıklardan daha büyük bir yakınlık ifade eder. Gece gündüz bir arada yaşayan, bir yastıkta, bir yatakta yatan, fikirleri ve emelleri bir, başka türlü hangi yakınlık vardır? Hem erkek ve hem de hanım bu hisleri bilmeli ve bunlara göre kendilerini ayarlamalıdırlar. Kadınlar erkeklere nispetle zayıftırlar demiştik. Kendi vazifeleri olan ev işlerinde bile istenilen ölçüde başarılı olamadıklarını görürsün. Zaman zaman yardıma ihtiyaçları olur. Yardımcı oluver. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz'in, elbisesinin söküğünü kendisinin diktiği rivayet ediliyor. O büyük Peygamber, müstesna insan, böyle yaparsa, bize ne yapmak düşer; sen anla. Boş zamanlarında yardımcı olursan, senden hiçbir şey eksilmez. Kadının evinin işlerini yapması, çamaşırlarını yıkaması, yemeğini hazırlaması dinen vaciptir. Yapmazsa Allah indinde günahkâr olur. Kocasına itaat etmeyip, bu işleri yapmadığından dolayı kocasının gönlünü kırarsa, cennete giremez.
Yalnız burada bir noktaya dikkatini çekmek isterim: Erkeğin, hanımını, saydığımız bu işleri yapmadı diye dövmeye hakkı yoktur. Yani koca, hanımını bunları yapmaya zorlayamaz. İslâm'da "Hanım bunları yapmaya mecbur değildir." sözü, "bunlar hanıma zorla ve döverek yaptırtılamaz." mânasınadır. Yoksa kadına evin içindeki işleri yapması dinen vaciptir.
Bütün bunlara rağmen hanımının yetişemediği yerleri sen tamamlayıver. Rahat edersin. Arkadaşlarının, yarenlik yaparken kullandıkları laflara kulak asma. Sen kendine Peygamber Efendimizi örnek al.
Hadis-i Şerif
Hazreti Aişe Validemizden rivayet olunuyor: Hazreti Aişe Validemize sordular:
"Resûlullah Efendimiz evde bulunduğu zaman ne yapardı?" Hazreti Aişe Validemiz şöyle cevap verdiler:
"Sizden birinizin yaptığı gibi davranır, şunu düzeltir, bunu giderir ve ev halkının zor işlerinde onlara hizmette bulunur, onlar için et doğrar, evin temizlik ve düzeniyle uğraşır, hizmetçiye hizmetinde yardımcı olurdu." (Taberânî)
Kıskanç ol;
ama ölçülü...
Kıskanç ol; ama kıskançlıkta haddi aşma. Peygamberimiz:
"Kıskanmak imandan, kıskanmamak ise, münâfıklıktan ileri gelir." buyurmuştur. Kıskanma ile vesvese ve tecessüsü karıştırmamak lâzımdır. Bir erkek hanımını ve yakınlarının hanımlarını, Müslümanların hanımlarını yabancılardan kıskanır ve onları yabancılarla haşir neşir olmaktan korursa bu, dinî bir gayretten ve imandan gelen kıskançlıktır. Her Müslüman erkekte bulunması gereken bir haslettir. Fakat bir erkeğin sabah evden çıktıktan sonra evinde bıraktığı hanımı hakkında hiçbir şey bilmediği ve görmediği hâlde "Benim hanım acaba şu anda ne yapıyor, acaba falanla mı konuşuyor, acaba falan kimseyle yakınlık mı peydah ediyor?" gibi düşüncelere saplanması bir vesvesedir ve geçimsizliğe sebeptir. Bir adamın şüphe edilecek bir şey görmediği ve duymadığı hâlde hanımını kıskanması, Allahu Teâlâ'nın sevmediği bir kıskançlıktır. Çünkü bu Kur'anı Kerim'de kötülenen "sûi zan"dır.
Yine bir hadisi şerifte:
"Ben hakikaten kıskancım. Bir kimse kıskanç değilse, onun kalbi eğridir." buyrulmuştur.
Kıskanç olmayan erkek; hanımı yabancı erkeklerle konuşurken, tokalaşırken, kendisinden habersiz bir hâlde evini terk edip istediği yerde dolaşırken, kocasından habersiz yabancı erkeklerle seyahat ederken, bir yere misafirliğe gidildiğinde hanımının erkeklerle oturmasına ses çıkarmayan ve bunu normal gören erkek demektir.
Peygamber Efendimizin, damadı Hazreti Ali Efendimiz'e nasihati şudur:
"Yâ Ali! Sen kıskanç ol. Allahu Teâlâ kıskanan kimseleri sever."
Kapını, pencereni, perdelerini açık tutma. Peygamber Efendimiz:
"Bir kapı açık bırakılmışsa, hem kapıdan içeri bakan, hem de kapıyı açık bırakan ikisi de günahkârdır", buyurmuşlardır. Hâsılı oğlum; hanımı yabancılardan korumak mânasına gelen kıskançlık, güzel; vesveseye düşerek hanımının her şeyinden şüphe etmek mânasında bir kıskançlık çirkindir.
İhtiyaçlarından
kısma
"Kendisine bol masraf yaptığı hâlde çoluk çocuğunun nafakasını kısan kimse, benim şefaatime nail olamaz." buyuran Fahrı Kâinat Efendimiz, imkânları olduğu hâlde çoluk çocuğuna cimrilikte bulunan kimseleri kötülemiştir. Yine bir hadisi şeriflerinde Peygamber Efendimiz:
"Bir kimse Allah yolunda bir altın harcasa, bir fakire bir altın verse, çoluk çocuğunun nafakası için de bir altın verse, ailesine verdiği bir altın, Allah indinde sevapça hepsinden üstündür."