Buhârinin tercümesi olan Tecrîdi Sarîhin bir hadîsini açıklayan mütercim, nişan yüzüğü olarak takılan altın yüzüklerin erkeklere haram olmayacağını ifade etmektedir. Biz ise altın yüzüğün erkeklere haram olduğunu biliyorduk. Şimdi ise tereddüde düştük. Acaba bu izah, hadîsi tercüme eden zâtın şahsî fikri mi, yoksa âlimlerin umumî hükmü mü?.
Âlimlerin umumî hükmü olduğunu söylemeye imkân yoktur. Zira bu husustaki delil açık seçiktir.
Resûl- Ekrem Efendimiz bir gün bir eline saf ipekle bir eline de altını almış, çevresindeki müslümanlara göstererek şöyle buyurmuştur
Şu iki nesneyi görüyorsunuz ya, ümmetimin erkeklerine bunlar haram kılınmıştır!
Yani erkekler, ne saf ipekten elbise giyebilirler, ne de altından yüzük takabilirler.
Nitekim bundan sonraki devirlerde âlimler erkeklerin altından yapılmış yüzük kullanmalarını haram bulmuşlardır.
Zikri geçen eserdeki izahında mütercim demek istiyor ki
Resûlüllahın haram olduğunu bildirdiği altın, erkeklerin ziynet olarak kullandığı altındır. Nişanda takılan altın yüzük ise ziynet için değil de, evlilik işareti için takıldığından haram olan ziynet altınından sayılmaz.
Ancak, bu görüş âlimlerin çoğunluğunca, doğru bulunmamıştır. Zira nişanlılık ve evlilik işareti olarak takılan yüzük hanımlar için altından olması gerekliyse de, erkekler için gümüşten de olur, gümüş yüzük bu mânayı daha huzurlu ve uğurlu şekilde ifade eder.
Bu yüzden bir çok kimseler akik taşlı gümüş yüzük takarlar, sünnet olarak bunu kullanırlar.
Erkeklerin nişan yüzüğünden ayrı olarak, başka yüzük takmaları da doğru değildir.
Hele bazı kimselerde kaşı parmak ucu büyüklüğünde altın yüzükler görmekteyiz ki, bunlar bir kompleksin ifadesi gibi geliyor insana.
Adam olanın kafası dolu, gönlü hoş olmalı; bir takım altın, tunç, demir halkalarla insana ne fikir gelir, ne de kerâmet.
Hani anlatırlar ya; bir padişahın sıhhati bozulmuş, neşesi kaçmış. Hekimler muayene edip son çareyi dertsiz bir adamın gömleğini giymesinde bulmuşlar.
Çevredeki neşe ve huzuruyla meşhur olan bir çobanın dertsiz adam olduğunu söylemeleri üzerine çobana gidip, gömleğini Sultan için istemişler. Dertsiz çoban gülerek omuzlarını silkmiş, istediklerini veremeyeceğini söylemiş. Niçin? diye sorunca da şu karşılığı vermiş
Benim gömleğim yok ki? Ben hep çoban kürküyle gezerim.
Kafaya, gönüle fikir ziyneti takmalı, yoksa parmağa, kola takılan maden parçalarıyla huzur gelmez, adam olunmaz.KAYNAK:AHMET ŞAHİN HOCAEFENDİ
Âlimlerin umumî hükmü olduğunu söylemeye imkân yoktur. Zira bu husustaki delil açık seçiktir.
Resûl- Ekrem Efendimiz bir gün bir eline saf ipekle bir eline de altını almış, çevresindeki müslümanlara göstererek şöyle buyurmuştur
Şu iki nesneyi görüyorsunuz ya, ümmetimin erkeklerine bunlar haram kılınmıştır!
Yani erkekler, ne saf ipekten elbise giyebilirler, ne de altından yüzük takabilirler.
Nitekim bundan sonraki devirlerde âlimler erkeklerin altından yapılmış yüzük kullanmalarını haram bulmuşlardır.
Zikri geçen eserdeki izahında mütercim demek istiyor ki
Resûlüllahın haram olduğunu bildirdiği altın, erkeklerin ziynet olarak kullandığı altındır. Nişanda takılan altın yüzük ise ziynet için değil de, evlilik işareti için takıldığından haram olan ziynet altınından sayılmaz.
Ancak, bu görüş âlimlerin çoğunluğunca, doğru bulunmamıştır. Zira nişanlılık ve evlilik işareti olarak takılan yüzük hanımlar için altından olması gerekliyse de, erkekler için gümüşten de olur, gümüş yüzük bu mânayı daha huzurlu ve uğurlu şekilde ifade eder.
Bu yüzden bir çok kimseler akik taşlı gümüş yüzük takarlar, sünnet olarak bunu kullanırlar.
Erkeklerin nişan yüzüğünden ayrı olarak, başka yüzük takmaları da doğru değildir.
Hele bazı kimselerde kaşı parmak ucu büyüklüğünde altın yüzükler görmekteyiz ki, bunlar bir kompleksin ifadesi gibi geliyor insana.
Adam olanın kafası dolu, gönlü hoş olmalı; bir takım altın, tunç, demir halkalarla insana ne fikir gelir, ne de kerâmet.
Hani anlatırlar ya; bir padişahın sıhhati bozulmuş, neşesi kaçmış. Hekimler muayene edip son çareyi dertsiz bir adamın gömleğini giymesinde bulmuşlar.
Çevredeki neşe ve huzuruyla meşhur olan bir çobanın dertsiz adam olduğunu söylemeleri üzerine çobana gidip, gömleğini Sultan için istemişler. Dertsiz çoban gülerek omuzlarını silkmiş, istediklerini veremeyeceğini söylemiş. Niçin? diye sorunca da şu karşılığı vermiş
Benim gömleğim yok ki? Ben hep çoban kürküyle gezerim.
Kafaya, gönüle fikir ziyneti takmalı, yoksa parmağa, kola takılan maden parçalarıyla huzur gelmez, adam olunmaz.KAYNAK:AHMET ŞAHİN HOCAEFENDİ