Bak...
Bak...
Dünyaya bak
Sonra daralt pencereyi; yaşadığın ülkeye...
Ve şehrine..Sonra evine...
Daha daralt ya da genişlet kainat kadar!
İçine, sana bak!..
Ne görüyorsun?..
Keşmekeş, bin çeşit huzursuzluk, gözyaşı, ıstırap mı?..
Öyleyse düşün; neden?..
Neyi kaybetti ki insan?..
Ve neyin sancısında?..
Ya da neyi bulamıyor ki?..
O'nu mu?
Cevaplar bin gizemli sır içinde...
Arala pencereni...Ötene, ötelere bak!..
Bil ki O;
Sana en Sevgili...
En merhametli...
O, sen bıraksan da seni;
Seni asla bırakmayandır...
Kulak versen mahlukata;
O akışa, o çağrışa, o yanışa...
Başın döner, mest olursun O'nu tesbihlerinden...
Yani?..
Yani, O daima hazir ve nazir...
Gaib olan sensin...
O hep sende...Seninle...
Görmesen de aslında sen de maddeten, her an onunlasın,
Zerrelerinin tek tek şehadetiyle...
Öyleyse?..
Sorgula içini!
Sen! Sen neredesin...
Bir sen vardır sende senden içeru...
İşte anla;
Ayrı düşünce senden, sen O'ndan ayrı düştün...
Neredesin?..
Ara seni...
Bil ki;
Seni bulduğunda O'na kavuşacaksın...
Bil ki;
O'nu bulmanın yolu, seni aramaktır.
Durma!
Çok geç olmadan ara seni...
Ki, O'nu bulasın...Aleme sultan olasın...
Ve...
Ol cümlesi, şu sırdandır;
Kim ki kendini bildi, işte o Rabb'ini bildi."