ayşe-rana
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Tem 2008
- Mesajlar
- 1,732
- Tepki puanı
- 46
- Puanları
- 48
- Yaş
- 51
EN GÜZELE ABLA OLDU; HZ. ŞEYMA (R.A)
Elvida ÜNLÜ
O KÜÇÜK GÖZLERLE
Hz. Şeyma (r.a)
Beni Sad yurdunun güzel kızı, güzel ablasıdır.
En güzele abla olmuştur.
Suyu güzeldir Beni Sad’ın, havası güzeldir, toprağı güzeldir.
Dili tatlıdır insanlarının, güzeldir.
En güzel insan Hz. Muhammed de (s.a.v) Mekke’nin diğer bebekleri gibi bu yurtta sütanne elinde büyüdü.
Süt ablası Şeyma ve diğer kardeşleriyle birlikte büyüdüler.
Onlar yaz sıcağında dışarıda oyunlar oynardı da anneleri Halime (r.a)
“Bu sıcakta oynamayın. Çocuklara zarar verir bu sıcak” derdi.
Hz. Şeyma da (r.a) şöyle cevap verirdi:
“Anneciğim biz sıcağı hiç hissetmiyoruz. Muhammed’in (s.a.v) başında bir bulut var.
O nereye gitse bulut da oraya gidiyor. O dursa bulut da duruyor.
Ben de O’nun yanında duruyorum. Sıcak bize hiç dokunmuyor o zaman.”
O küçük gözler şimdi bir mucizeye şahit oluyor.
Mucize bir insana;
Doğumu mucize, yürümesi, konuşması…
Hz. Şeyma (r.a) zamana şahit oluyordu.
Küçük gözleri ne büyük şeyler görüyordu…
O MISRALARI OKUR ŞİMDİ ZAMAN
Yıllar geçmişti.
Hz. Muhammed’i (s.a.v) kucağına alıp kırlarda dolaşırken okuduğu şiirleri hatırlar mıydı Hz. Şeyma?
Zaman bir kenara yazmıştı şiirleri.
Unutmamıştı.
Ve gün gelmiş hatırlatmıştı.
“Ey Rabbim, kardeşim
Muhammed’i (s.a.v) bizde bırak
Sonra O’nu,
itaat edilen bir efendi olarak
Düşmanlarını da yüzüstü gelmiş göreyim
O’na ebediyen devam eden bir şeref ve izzet ver.”
Allah’ın Rasulü, sevgilisiydi.
İnsanlar da seviyordu O’nu.
Kimseye nasip olmamıştı sahip olduğu izzet ve şeref, olmayacaktı.
En nefret edeni şahsına kızamazdı.
En çok yalanlayanı şahsını yalanlayamazdı.
Getirdiklerini yalanlardı.
Çağrısına kızardı.
Çünkü kanlarına dokunurdu.
Asil-köle-zengin-fakir ayırmıyordu
Olacak iş miydi?
Oluyordu, olacaktı.
MEDİNE’Yİ YAŞAMAK
Huneyn Günü sonrasıdır. Müslümanlar sarsıntı geçirmiş sonra Allah Rasulü’nün (s.a.v) etrafında toplanmışlardı da Allah’ın yardımı yetişmiş, kurtulmuşlardı.
Pek çok ganimetle birlikte altı bin esir alınmıştır. Esirler arasında Hz. Muhammed’in (s.a.v) içinde büyüdüğü toprakların insanları da var. Beni Sad yurdunun insanları. Ve sütkardeşi Şeyma da (r.a) esirler arasındadır.
O’nun Allah Rasulü’nün (s.a.v) kardeşi olduğunu anlayan sahabiler kendisini alarak
Peygamberimiz’e (s.a.v) getirdiler.
Şimdi Allah’ın Rasulü’nün (s.a.v) karşısında duran Şeyma (r.a) küçükken okuduğu şiiri hatırlar mı bilinmez ama zamanın ve zeminin bu şiiri bir kenara yazdığı ve tekrar tekrar okuduğu ortadadır.
“Ey Muhammed, ben senin sütkardeşinim.
Birlikte büyüdük biz.”
Allah Rasulü (s.a.v) sütannesi ve kardeşlerini uzaktan uzağa hatırlamış kendilerine hediyeler göndermiştir. Fakat o yıllardan sonra bu ilk karşılaşmadır. Ve Peygamberimiz (s.a.v) kendisini tanıyamamıştır.
“Sütkardeşim olduğunu hatırlatacak bir delilin var mıdır?”
“Evet, ey Muhammed, ben seni sırtımda taşırdım da sen böyle bir gün benim sırtımı ısırmıştın.
O yara izi hala durur.”
Ve gösterdi Hz. Şeyma (r.a)
Hatırladı, tanıdı Peygamber (s.a.v)
Hemen hırkasını yere sererek kız kardeşini üzerine oturttu.
Hz. Şeyma (r.a) kardeşinin çağrısına kulak vererek iman etti. Peygamberimiz (s.a.v) kız kardeşine iki tercih sundu:
“Ey kardeşim, istersen benimle kal. Ve hak ettiğin izzet ve ikramla yaşa. İstersen kabilene dön.”
“Ey Allah’ın Rasulü, bir kabilem yok. Çünkü onların hepsi esirdir.”
Allah Rasulü (s.a.v) kendi payına düşen esirleri serbest bıraktı. Bir namaz vaktinde arkadaşlarına Abdulmuttalipoğulları hissesine düşen esirleri serbest bıraktığını açıkladı. Peygamberlerini örnek alan arkadaşları da kendi paylarına düşen esirleri serbest bıraktılar.
Ve tek kalemde altı bin esir hürriyetine kavuştu.
Görülmüş, duyulmuş şey değildi.
Altı bin kişi az önce esirdi
şimdi hür,
Az önce zelildi, şimdi şerefli,
Az önce mağluptu, şimdi muzaffer.
Ellerinin bağından kurtuldular.
Bu kurtuluşla kalplerinin bağı da çözüldü.
“Allah u Ekber!”
Diyerek Müslüman oldular.
Eleri çözülürken
kalpleri de çözüldü.
Medeni dünyamız o medeniyete ermek için geriye kaç kez sarmalı zamanı, kaç kere
Medine’ye varmalı?
Medine’yi yaşamalı
GEÇMİŞİMİ VE GELECEĞİMİ
Beni Sad yurduna döndüler.
Daha dün Peygamber’le savaşmak için çıktıkları topraklarına döndüler.
Bilmezlerdi, aslında kendileriyle savaşırlardı.
Kendileriyle savaşları bitmişti şimdi.
Muhammed’in (s.a.v) hatıraları
hala durur bu topraklarda.
Hep duracak bu topraklarda,
Tüm topraklarda durduğu gibi.
Belki dönemeyeceklerdi
bir daha topraklarına
Peygamber (s.a.v)
büyüktü de döndüler.
Peygamber (s.a.v)
inceydi de döndüler.
Peygamber (s.a.v)
affediciydi de döndüler.
Tek kalemde altı bin kişiyi hür kılacak kadar.
Asırları hür kılacak kadar.
ÇOCUKKEN TOHUM EKMEK
“Bu benim öyle bir kardeşimdir ki
O’nu annem dünyaya getirmemiştir.
Babamın, amcamın
soyundan da değildir.
Ama ona canım fedadır.”
Bir çocuk ağzından dökülen, çocukça dizelerdir bunlar.
Lakin büyük şeyler söyler.
Büyük şeyler görür,
büyük şeyler gösterir.
Çocuk gözlerle gördü,
çocukken gördü.
Çocuk kalbiyle sevdi,
daha çocukken sevdi.
Gün geldi sevgisi, hürmeti, hizmetiyle felah buldu.
Kendisiyle birlikte
binlerce insan felah buldu.
Aynı anda iki hürriyete
kavuştular.
alıntıdır.