Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

En değerli varlık İnsandır -1- (1 Kullanıcı)

Mekkavi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Nis 2012
Mesajlar
100
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
82
Web Sitesi
www.ibrahimbeser.com


B i s m i l l â h i r r a h m a n i r r a h i m
Esselâmu aleykum..


Konu : En değerli varlık İnsandır -1-

İnsan oğlu o kadar değerli bir varlık ki onu Cenabı Allah kendi ruhundan üfleyerek yaratmış. Bu değerli insanın iç ve dış organlarını kusursuz olarak en güzel şeklide sıfır hata ile kulu’nun bedenine yerleştirmiş ve azalarımızı dilediğimiz şekilde kullanabilmemiz için bize bir çok yetenekler ihsan etmiştir.

“Sonra şekillendirdi, ona kendi Ruhundan üfledi.” (Secde sûresi 9. âyet)

“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin sûresi 4.âyet)


Türlü hastalıklardan korunması ve bedenini savunabilmesi için en ince ayrıntısına kadar tam teşekküllü bir hastaneden daha üstün bir niteliğe sahip olacak şekilde donatmıştır.

“Hastalandığım zaman bana şifa verendir.” (şuara Sûresi 80.âyet)

Yüce Yaradan insana öyle değer vermiş ki, dünyadaki bütün varlıklar ve göklerdeki her şey; kuşları, hayvanları, denizleri, denizlerdeki balıkları, havayı, oksijeni, suyu, ağaçları, taşı, toprağı, dağları, demiri, yer altı, yer üstü madenlerini ve daha sayamadığımız bir çok nimetleri insanoğluna hizmet etmek için yaratmış bir kısmını istifadesine sunmuş, bir bölümünü de onun tasarrufuna bırakmıştır.

Yukarıdaki Allah yaratıklarının tamamı canlıdır. Ancak bizim sınırlı aklımız bunu idrak edecek kapasiteye sahip değildir. Taki ölüm öncesi göz perdemiz açılınca gerçekleri ancak o zaman görebileceğiz.

“Andolsun ki sen bunun farkında değildin, biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir (denilir).”(Kaf sûresi 22. âyet)

Diğer taraftan böylesi kıymetli İnsanın hayatının idamesi ve korunabilmesi için Kura’nı kerim şöyle buyuruyor ;

“Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur.” ( Mâide sûresi 32 . âyet )

İnsan oğlunun özelliklerinden bazıları şöyledir : Akıllı oluşu, el kol kulak göz ve ayaklarını dilediği gibi kullanabilmesi, beden güzelliği, düşünme yeteneği, okuması, yazması, konuşabilmesi, duyguları, gülmesi, ağlaması, temiz yiyecek ile beslenmesi, her türlü buluşlar icat etmesi, diğer bazı yaratıkları kendi hizmetinde kullanabilmesi, iyi, kötü, doğru, yanlış, güzel, çirkin, kavramlarına sahip olması ve daha bir çok güzel hasletler, İnsan oğlunun özelliklerindendir.

“O göklerde ve yerde ne varsa hepsini size boyun eğdirmiştir.” (Casiye sûresi 13. âyet)

Örneğin; balığı tutup yiyoruz, balık itiraz etmiyor ; tavuğu ve diğer hayvanları kesip yiyoruz, hiç biri itiraz etmiyor, hayvanı yularından tutup istediğin yere götürüyoruz bize direnmiyor ve diğerleri…

İşte bütün bu mahlûkat hiç itiraz etmeden İnsana hizmet etme görevlerini yapmaya devam ederken aynı zamanda da alemlerin Rabbine tespih ediyorlar, zikrediyorlar, Secde ediyorlar.

“Yedi gök, dünya ve bunların içinde bulunanlar ona tespih eder. Onu övgü ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz onların tespihini anlayamazsınız. O çok Halim ve bağışlayandır.” (İsrâ suresi 44.âyet)

Yukarıdaki âyetin Kuran da ki yorumu da şöyledir ;
(Tabiat ilimlerindeki keşifler, bu âyetin açıklanmasına yardımcı olmuştur. Önceleri cansız, hareketsiz oldukları sanılan varlıklarda dahil olmak üzere bütün eşya atomlardan meydana gelmiştir. İşte atom çekirdeklerinin etrafındaki elektronlar, sürekli ve muntazam bir şekilde çekirdeğin etrafında dönmektedirler ki onların bu dönüşleri ve böylece ilâhi kanuna en ufak bir sapma göstermeksizin boyun eğmeleri Kura’nı Kerim tarafından Rabbimizi tespih olarak nitelendirilmiştir.)

Ve bu kıymetli varlığa yani insana, kesintisiz canları pahasına hizmet vermelerinin nedeni ise yüce Allah’ın buyruklarına istisnasız olarak tam itaatle boyun eğerek görevlerini yerine getirmektir.

Onlar istisnasız görevlerini yerine getirirken, insanlardan bazılarının ise İslâm dini ve uygulamaları ile uzaktan yada yakından ilgisi olmayanlar da vardır. Dünya hayatını piyangodan elde ettiklerini sanıp ayak ayak üstüne atarak, dünyanın her türlü tadından ve zevkinden istifade etme yarışına girmişlerdir .

“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir öğünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir.” (Hadid sûresi 20. âyet)

“Onları biraz faydalandırır, sonra kendilerini ağır bir azaba sürükleriz.” (Lokmam sûresi 24. âyet)


Peki ne oluyor da her fırsat bulduklarında Cenabı Hakka isyan etmek için yarış halinde oluyorlar.?

Nedeni şöyle açıklanabilir : Merhametli yüce Allah’ın, lütuf ve keremi ile ikram ettiği nimetlerin her türlüsünü istedikleri zaman anında elde ettikleri içindir.

“O zalimler ise şımartıldıkları refahın peşine düştüler ve hepsi de suçlu oldular.” (Hud sûresi 116. âyet)

Çok iyi biliyoruz ki Yüce Allah bir ülkeye iki yıl hiç yağmur yağdırmaz ise kuraklıktan dolayı, açlıktan kemik ve deri halinde kalan insanlar, süslü görkemli lüks villalar bir tarafta dursun, bikini giyerek sahillerde bronzlaşmayı Düşünebilirler mi? Veya modayı takip ederek açlıktan içine çökmüş göbeklerini, erkekler baksın diye teşhir edebilirler mi? Veya bu yıl başında yeni yıla hangi içki ile girmeyi düşüne bilecek halleri varmıdır? Ve diğer aksi davranışlar ile ilgili her hangi bir eylemde bulunabilecek kadar takatleri var mıdır? Hayır kesinlikle yoktur.

Onların sadece bir kuru ekmeye ihtiyaçları vardır, eğer kuru ekmeği bulurlarsa onu çöpe atabilirler mi? Hayır kesinlikle atamazlar, bütün bu hususlar bizlere bir şeylerin ters gittiğini anlatmaktadır. Bu felâketten ancak yüce Rabbimiz dilerse bu insanları kurtarabilir.

“Allah, güven ve huzur içinde olan bir şehri misâl verir ki, o şehrin (halkının) rızgı her taraftan bol bol gelirdi, fakat Allah’ın nimetlerine karşı nankörce davrandılar, bu yüzünden Allah, onlara açlık ve korku elbisesini giydirdi.” (Nahl sûresi 112. âyet)

Dolayısıyla bütün bu olumsuzlukları gördükleri ve bildikleri halde yüce Allah’ın buyruklarına boyun eğmeyerek neden isyanı tercih ediyorlar?

“Yemin olsun ki biz bu Kurân’da insanlar için çeşitli misaller vermişizdir. Yine de insanların çoğu inkârlarında ısrar ederler.” (İsra sûresi 89. âyet)

“Ey insan seni cömert olan Rabbine karşı aldatan (kışkırtan) nedir? ” (İnfitar sûresi 6. âyet)

İşte lütuf ve kerem sahibi yüce Allah, yaratmış olduğu kullarına karşı olan merhametinden dolayı yağdırmış olduğu yağmurlara ve sayısız nimetlere teşekkür etmeyen ve ona secde etmeyerek buyruklarını yerine getirmeyenlerle ilgili Kuran’ı kerimdeki Ayeti kerimeler şöyledir :

“Söyleyin bana şimdi içtiğiniz suyu gördünüz mü? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?” (Vâkıa sûresi 68. 69 âyetler)

“Allah size vermiş olduğu rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır onlar, azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar.” (Mülk sûresi 21.âyet)


Yaklaşık aradan on beş asır geçmiş olmasına rağmen Kuran’ı Kerimde ki buyruklardan hiç biri bugünkü yaşantımıza ters düşmemektedir. O, insanlar için bir ışıktır. Tersini bekleyenlerin elleri hep boş kalmıştır. Yani insanoğlunun şimdi ve ileride ulaşacağı medeniyetler Kuran’ı Kerimi hiç aşamayacaktır.

Cenabı Allah müminleri Kuran’ı Kerimden ve peygamberimiz s.a.v.’in yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzelliklerini nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v.’e Cennette komşu eylesin.

Sevgiler ve saygılar… Hoşçakalın… Mekkavi…
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt