Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Elhamdülillah (3 Kullanıcı)

**RaNa**

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Haz 2011
Mesajlar
3,597
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
32
İnsan olma hakkını bana lütfettiğin için,
Elhamdülillah,
Sana asi olduğum halde beni rızıklandırdığın için
Elhamdülillah,
Hatasını anlayan kalp verdiğin için
Elhamdülillah,


ALLAH razı olsun..
 

huzur8

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Şub 2008
Mesajlar
323
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ELHAMDÜLİLLAH
ELHAMDÜLİLLAH
ELHAMDİLİLLAH
ben seni bıraktığımda sen beni bırakmadıgın için...
 

leyla-1

Altın Üye
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
40,073
Tepki puanı
6,057
Puanları
163
Yaş
51
Elhamdülillah
elhamdülillah
elhamdilillah
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
İlmin ile meşgul edip cahil sıfatından koruduğun için
Elhamdülillah,
Bilmediğine düşman olanlardan uzaklaştırdığın için
Elhamdülillah,
ALLAH RAZI OLSUN..
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
ELHAMDÜLİLLAH
Her sabah uyandığımda atıyorsa kalbim
Elhamdülillah,
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
İlmin ile meşgul edip cahil sıfatından koruduğun için
Elhamdülillah,
Bilmediğine düşman olanlardan uzaklaştırdığın için
Elhamdülillah,
ALLAH RAZI OLSUN..
 

Yagmurbey

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
3,482
Tepki puanı
0
Puanları
36
Elhamdulillah
Elhamdulillah
Elhamdulillah
Elhamdulillah

ALLAH kabul etsin..
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
İnsan olma hakkını bana lütfettiğin için,
Elhamdülillah,
Sana asi olduğum halde beni rızıklandırdığın için
Elhamdülillah,
Hatasını anlayan kalp verdiğin için
Elhamdülillah,


ALLAH razı olsun..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
“Bir insanın hayatında iki büyük gün vardır, doğduğu gün ve neden doğduğunu keşfettiği gün.”
William Barclay

Arkadaşlar yeniden -üçüncü kez- merhaba. Nasılsınız? Biraz daha ayrıntılı sorarsak, nasıl hissediyorsunuz kendinizi şu anda?
Kızgın?
Dingin?
Sıkıntılı?
Mutlu?
Şükran dolu?
Bomboş?
Hissiz? Gururlu?
Hı?Tam olarak nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
Bu gerçekten önemli, şu anda kendini nasıl hissettiğini tanımlayabilmek ve tanımlamak ö-nem-li. İnsana şifa verecek kadar önemli.

2 ay geçti gitti, zaman akıyor. Biz akıyoruz. Zorunlu olarak gelişim yönüne. Sıkıntıyla ya da huzurla, ama muhakkak gelişim yönüne
. Kendini daha iyi tanımaya çalışanlar ve kendiyle yüzleşmek istemeyenler gibi iki grup insandan bahsedebiliriz belki ama, yine de yön daima gelişim yönüne.
İşte bu, hayatın itici gücü. Benim en çok şükrettiğim şeylerden biri, hayatın itici gücü.

E neler yaptım bunca zaman gelişim yönünde?
Elbette yeni kitaplar okudum, yeni şeyler düşündüm, yeni hayaller kurdum, yeni uygulamalar yaptım, rutinime devam ettim, sıkıntı hissettim, mutluluktan uçtum, korktum, kızdım, kendimi tıkanmış hissetim, acizlik, zavallılık hislerini tattım, kendimi cesur hissettim…
Yani hepimiz gibi bir sürü çeşit çeşit şey. Bir sürü deneyim.

Siz neler yaptınız?
Sen neler yaptın? Şükrettin mi?
Sedona yöntemini öğrendin mi?
Kendini ve başkalarını takdir ettin mi?
Kendimi takdir ediyorum çünkü…yle başlayan kaç cümle kurdun?
Hazır takdir etme konusu açılmışken hemen söyleyeyim, ilk atölye çalışmamı (workshop) yapmış bulunmaktayım.
Yani yöneticiliğini benim yaptığım ilk atölye çalışması. Psikolojik danışman bir arkadaşlımla beraber yönettiğimiz “Lisa’nın öyküsü – Kendini ve Başkalarını Takdir Etme” başlıklı atölye çalışmamızı 14 görme engelli arkadaşla, gönüllü olarak yaptık
. Güzel geribildirimler aldık.
Çok mutlu olduğum, hoş, haz dolu bir deneyimdi.

Benden şimdilik bu kadar olsun
. Okumam gereken tıp konuları, çözmem gereken sorular beni bekler. E şunun şurasında TUS’a ne kaldı? Psikiyatr olmama ne kaldı?
Numunelik bir psikiyatr olmama ne kaldı?
Psikoterapist kimliğimin psikiyatr kimliğimi eritmesine ne kaldı? Hayat seni çooook seviyorum.
Şükrediyorum
Bilgisayarımın varlığı için şükrediyorum. Bilgisayarın tuşlarına basabilen parmaklarım için şükrediyorum.
Sağlıklı bir zihnim olduğu için şükrediyorum.
Gözlerimin varlığı için şükrediyorum.
Omuzlarımın varlığı için şükrediyorum.
Bedenimin varlığı için şükrediyorum.
Saçlarımın varlığı için şükrediyorum.
Ayaklarımın, dizlerimin varlığı için şükrediyorum.
Sırtımın varlığı için şükrediyorum.
Şükretmeyi bildiğim için şükrediyorum.
Kendimi şükretmeye, şükran duygusuna yönlendirdiğim için şükrediyorum.
Hayatın bana sunduğu para için şükrediyorum.
Arkadaşlarımın varlığı için şükrediyorum. Kitapların varlığı için şükrediyorum. Suyun varlığı için şükrediyorum.
Hayatımı her gün biraz daha zenginleştirmeye yönelik attığım adımlar için şükrediyorum. Varlığım için, bu hayatı deneyimlediğim için şükrediyorum.
Şükretmenin önemini bildiğim için şükrediyorum. Hayatın bana sunduğu her şeyin değerini bilmeye niyetlendiğim için şükrediyorum.
Okuduğum okulun değerini biliyorum, bunun için şükrediyorum.
Batı tıbbıyla barıştım, bunun için şükrediyorum.
İnsana daha derin bir şekilde yaklaştığım için şükrediyorum.


Soru
Sana verilen bir hediyenin sırf kutusunu beğenmedin diye, içini açmaz mısın?


Paylaşım
Kendinle ilgili bir şeyi, biriyle paylaşırken 2 yaklaşım vardır:
1) Yaptığımdan/yaşadığımdan suçluluk duyuyorum ve/veya utanıyorum. Ve feci sıkıntı veriyor bana. Acil birine anlatmam gerekiyor. Ve böylece yaşadığım sıkıntıdan kurtulmak istiyorum. Acizim, zavallıyım. Umuyorum ki o kişi bana şefkat gösterir. Buna muhtacım.
2) Kendimle barışığım, huzurluyum, keyifliyim. Tam şu anda bu yaptığım/yaşadığım şeyle ilgili bir konu açıldı. Ya da bana bir soru soruldu. Ben de paylaşmayı uygun buldum. O kişinin anlattığım bu şeyle ilgili yorumu beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Ben kendime sevgi ve kabul veriyorum. Sadece paylaşmayı uygun gördüm. Keyifle paylaştım.
Bir nolu yaklaşım içinde kendinizi bulursanız, bağımlı olduğunuzun farkına varın ve kendi üzerinizde çalışın. Kendinizi huzurlu ve keyifli hissetmek için başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğünün hiçbir önemi olmadığını fark edin.
Sizin kendinizi nasıl hissettiğinizi, başkalarının değil, sizin kendi hakkınızdaki düşünceleriniz belirler. Kendiniz hakkında olumlu düşünün. Kendinizi iyi hissedin. "Bilse ne der," düşüncesi yerine "Kendimle barışığım," "Kendimi her halime kabul ediyorum," düşüncelerini düşünmeyi seçebilirsiniz. Aksi halde, başkaları sizin için olumlu düşünceler de beslese, siz kendi hakkınızda olumlu düşünceler düşünmezseniz kendinizi iyi hissedemezsiniz.
6 milyar kişi de sizinle ilgili olumlu düşünceler düşünse, siz olumsuz düşünüyorsanız eğer, kendiniz hakkında, kendinizi kötü hissedersiniz.
 

Yagmurbey

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
3,482
Tepki puanı
0
Puanları
36
İnsanlara teşekkür eden dil ile süslediğin için,
Elhamdülillah,


ALLAH razı olsun KARDEŞ
 

Dağ Çiçeği

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2007
Mesajlar
1,779
Tepki puanı
0
Puanları
36
Yaş
53


Elhamdülillah..demeyi nasip ettiğin için bile binlerce kez Elhamdülillah...
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
ELHAMDÜLİLLAH
Her sabah uyandığımda atıyorsa kalbim
Elhamdülillah,
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Hamd : “Bir ihsana karşı kalbin medih ve şükür duygularıyla dolması ve o ihsan sahibini tâzim etmesi”

Hamd ile şükür ilişkisi umum husus olarak özetlenebilir. Yani her şükür aynı zamanda bir hamddir. Ancak her hamd şükür değildir. Hamd, bize ve bütün mahlukata yapılan ikram ve izetleri Allaha takdim etmektir. Şükür ise daha hususi olarak bize yapılan ikramlara karşılık gelir. Bu nedenle şükür kelimesi hamdin yerini tutamaz. Hamd daha geniş ve şumüllüdür.

Kur’an’ın hülâsası olan Fatiha sûresi, “Âlemlerin Rabbine hamd” ile başlar. Demek ki âlemlerin terbiye edilmeleri insan için bir ihsan, bir ikramdır; Ona Rabbinin bir lütfudur.

Güneş bir terbiyeden geçmiş de ziya veriyor, ısı veriyor; gezegenlerini etrafında döndürüyor. Onu böylece terbiye eden Allah’ı medih ve sena ederiz. Bir de bu terbiyenin insana bakan ciheti var. Güneşin böylece terbiye görmesi sayesinde insanoğlu ondan istifade edebiliyor. Yâni, bu terbiye insana bir ihsan. Bu ihsana karşı da Rabbimize şükür borçluyuz. İşte hamd, bu medihle bu şükrü birlikte ifade eden mühim bir zikir.

Oksijenle hidrojeni ayrı ayrı terbiye eden, sonra bunların ikisini yeni bir terbiyeden geçirerek su hâline getiren Rabb-ül Âlemin’e hamdederiz. Zira, su yaratmak, nehir, göl, deniz yaratmak Allah’ın azim bir sanatı olduğu gibi insanoğluna da büyük bir ihsanıdır.

Gözümüzü görmeğe, elimizi tutmağa, ciğerimizi solunuma uygun olarak terbiye eden Rabbimize hamdederiz.

Dünyanın Güneş etrafında, Ay’ın da Dünya etrafında döndürülmesi büyük bir kudret tecellisi olduğu gibi, insan için büyük bir İlâhî ihsandır ve ikramdır. Onları böylece terbiye eden Allah’a hamdederiz.

Mü’minler için cenneti, kâfirler için cehennemi terbiye eden Hâlıkımıza hamdederiz.

Kur’an-ı Kerim'in “Rabb-ül Âlemin’e” hamd ile başlayıp, “Rabbünnâsa” sığınmakla son bulması ne kadar mânidardır. Rabb-ül Âlemin; bütün âlemlerin terbiye edicisi. Rabbünnas da insanı bütün organlarıyla ve bütün duygularıyla terbiye eden Allah. Âlemlerin terbiyesi, insana baktığı, insanın faydalanmasına en uygun şekilde yapıldığı için, âlemleri terbiye eden ancak insanın Rabbidir. Bir diğer ifadeyle insanın Rabbi ancak âlemleri terbiye eden zât olabilir. İşte insan bu tabloyu tefekkür ettiğinde ruh ve kalbi sonsuz bir minnet, medih ve şükür ile dolar. Allah’a sonsuz hamdeder.

Fikrimize kâinat kitabını okuma gücü veren, kalbimize iman ve marifeti yerleştiren Rabbimize hamdederiz. Kalb gözümüzü hidayetiyle açması ve bize kendini bildirmesi, tanıttırması, sevdirmesi, Allah’ın en büyük bir ihsanı bir ikramı olduğu kadar, en ince bir san’atıdır da. Dünün nutfesi bugün Rabbini tanıyor, O’nu seviyor, O’nun san’atlarını tefekkür edebiliyor.

San’atkârını bilen eser, kâtibini tanıyan kitap... Bunlar beşer hayâlinin erişemeyeceği noktalar. İşte hidayetle nurlanan bir mü’minin kalbi, Allah’ın böyle harika bir san’atı.

İnsan kendisinde tecelli eden bu kemal için hem Rabbini medih ve sena eder, hem de bu büyük lütuf karşısında O’na sonsuz derecede şükreder.

Hamd sadece insana mahsus değil. Diğer mahlûkların da en azından hâl diliyle hamdleri vardır. Bir yıldız, Allah’a hamdeder; yok iken var olduğu için. Zira, yoğu var etmek hem İlâhî bir san’at, hem de o yıldıza bir ihsandır.

Bir çiçek de Allah’a hamdeder. Suyu, toprağı terbiye ederek çiçek hâline getirdiği için Allah’ı hâl diliyle medih ve sena ettiği gibi, kendisine çiçek olmayı lütfettiği için de yine Rabbine şükreder. İşte bu medih ve şükür onun hamdidir.

Diğer varlıkları da bunlara kıyas ettiğimizde, her varlığın Allah’ı tesbih ettiği gibi O’na hamd de ettiğini bir derece hissedebiliriz.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Hamd : “Bir ihsana karşı kalbin medih ve şükür duygularıyla dolması ve o ihsan sahibini tâzim etmesi”

Hamd ile şükür ilişkisi umum husus olarak özetlenebilir. Yani her şükür aynı zamanda bir hamddir. Ancak her hamd şükür değildir. Hamd, bize ve bütün mahlukata yapılan ikram ve izetleri Allaha takdim etmektir. Şükür ise daha hususi olarak bize yapılan ikramlara karşılık gelir. Bu nedenle şükür kelimesi hamdin yerini tutamaz. Hamd daha geniş ve şumüllüdür.

Kur’an’ın hülâsası olan Fatiha sûresi, “Âlemlerin Rabbine hamd” ile başlar. Demek ki âlemlerin terbiye edilmeleri insan için bir ihsan, bir ikramdır; Ona Rabbinin bir lütfudur.

Güneş bir terbiyeden geçmiş de ziya veriyor, ısı veriyor; gezegenlerini etrafında döndürüyor. Onu böylece terbiye eden Allah’ı medih ve sena ederiz. Bir de bu terbiyenin insana bakan ciheti var. Güneşin böylece terbiye görmesi sayesinde insanoğlu ondan istifade edebiliyor. Yâni, bu terbiye insana bir ihsan. Bu ihsana karşı da Rabbimize şükür borçluyuz. İşte hamd, bu medihle bu şükrü birlikte ifade eden mühim bir zikir.

Oksijenle hidrojeni ayrı ayrı terbiye eden, sonra bunların ikisini yeni bir terbiyeden geçirerek su hâline getiren Rabb-ül Âlemin’e hamdederiz. Zira, su yaratmak, nehir, göl, deniz yaratmak Allah’ın azim bir sanatı olduğu gibi insanoğluna da büyük bir ihsanıdır.

Gözümüzü görmeğe, elimizi tutmağa, ciğerimizi solunuma uygun olarak terbiye eden Rabbimize hamdederiz.

Dünyanın Güneş etrafında, Ay’ın da Dünya etrafında döndürülmesi büyük bir kudret tecellisi olduğu gibi, insan için büyük bir İlâhî ihsandır ve ikramdır. Onları böylece terbiye eden Allah’a hamdederiz.

Mü’minler için cenneti, kâfirler için cehennemi terbiye eden Hâlıkımıza hamdederiz.

Kur’an-ı Kerim'in “Rabb-ül Âlemin’e” hamd ile başlayıp, “Rabbünnâsa” sığınmakla son bulması ne kadar mânidardır. Rabb-ül Âlemin; bütün âlemlerin terbiye edicisi. Rabbünnas da insanı bütün organlarıyla ve bütün duygularıyla terbiye eden Allah. Âlemlerin terbiyesi, insana baktığı, insanın faydalanmasına en uygun şekilde yapıldığı için, âlemleri terbiye eden ancak insanın Rabbidir. Bir diğer ifadeyle insanın Rabbi ancak âlemleri terbiye eden zât olabilir. İşte insan bu tabloyu tefekkür ettiğinde ruh ve kalbi sonsuz bir minnet, medih ve şükür ile dolar. Allah’a sonsuz hamdeder.

Fikrimize kâinat kitabını okuma gücü veren, kalbimize iman ve marifeti yerleştiren Rabbimize hamdederiz. Kalb gözümüzü hidayetiyle açması ve bize kendini bildirmesi, tanıttırması, sevdirmesi, Allah’ın en büyük bir ihsanı bir ikramı olduğu kadar, en ince bir san’atıdır da. Dünün nutfesi bugün Rabbini tanıyor, O’nu seviyor, O’nun san’atlarını tefekkür edebiliyor.

San’atkârını bilen eser, kâtibini tanıyan kitap... Bunlar beşer hayâlinin erişemeyeceği noktalar. İşte hidayetle nurlanan bir mü’minin kalbi, Allah’ın böyle harika bir san’atı.

İnsan kendisinde tecelli eden bu kemal için hem Rabbini medih ve sena eder, hem de bu büyük lütuf karşısında O’na sonsuz derecede şükreder.

Hamd sadece insana mahsus değil. Diğer mahlûkların da en azından hâl diliyle hamdleri vardır. Bir yıldız, Allah’a hamdeder; yok iken var olduğu için. Zira, yoğu var etmek hem İlâhî bir san’at, hem de o yıldıza bir ihsandır.

Bir çiçek de Allah’a hamdeder. Suyu, toprağı terbiye ederek çiçek hâline getirdiği için Allah’ı hâl diliyle medih ve sena ettiği gibi, kendisine çiçek olmayı lütfettiği için de yine Rabbine şükreder. İşte bu medih ve şükür onun hamdidir.

Diğer varlıkları da bunlara kıyas ettiğimizde, her varlığın Allah’ı tesbih ettiği gibi O’na hamd de ettiğini bir derece hissedebiliriz.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Hamd : “Bir ihsana karşı kalbin medih ve şükür duygularıyla dolması ve o ihsan sahibini tâzim etmesi”

Hamd ile şükür ilişkisi umum husus olarak özetlenebilir. Yani her şükür aynı zamanda bir hamddir. Ancak her hamd şükür değildir. Hamd, bize ve bütün mahlukata yapılan ikram ve izetleri Allaha takdim etmektir. Şükür ise daha hususi olarak bize yapılan ikramlara karşılık gelir. Bu nedenle şükür kelimesi hamdin yerini tutamaz. Hamd daha geniş ve şumüllüdür.

Kur’an’ın hülâsası olan Fatiha sûresi, “Âlemlerin Rabbine hamd” ile başlar. Demek ki âlemlerin terbiye edilmeleri insan için bir ihsan, bir ikramdır; Ona Rabbinin bir lütfudur.

Güneş bir terbiyeden geçmiş de ziya veriyor, ısı veriyor; gezegenlerini etrafında döndürüyor. Onu böylece terbiye eden Allah’ı medih ve sena ederiz. Bir de bu terbiyenin insana bakan ciheti var. Güneşin böylece terbiye görmesi sayesinde insanoğlu ondan istifade edebiliyor. Yâni, bu terbiye insana bir ihsan. Bu ihsana karşı da Rabbimize şükür borçluyuz. İşte hamd, bu medihle bu şükrü birlikte ifade eden mühim bir zikir.

Oksijenle hidrojeni ayrı ayrı terbiye eden, sonra bunların ikisini yeni bir terbiyeden geçirerek su hâline getiren Rabb-ül Âlemin’e hamdederiz. Zira, su yaratmak, nehir, göl, deniz yaratmak Allah’ın azim bir sanatı olduğu gibi insanoğluna da büyük bir ihsanıdır.

Gözümüzü görmeğe, elimizi tutmağa, ciğerimizi solunuma uygun olarak terbiye eden Rabbimize hamdederiz.

Dünyanın Güneş etrafında, Ay’ın da Dünya etrafında döndürülmesi büyük bir kudret tecellisi olduğu gibi, insan için büyük bir İlâhî ihsandır ve ikramdır. Onları böylece terbiye eden Allah’a hamdederiz.

Mü’minler için cenneti, kâfirler için cehennemi terbiye eden Hâlıkımıza hamdederiz.

Kur’an-ı Kerim'in “Rabb-ül Âlemin’e” hamd ile başlayıp, “Rabbünnâsa” sığınmakla son bulması ne kadar mânidardır. Rabb-ül Âlemin; bütün âlemlerin terbiye edicisi. Rabbünnas da insanı bütün organlarıyla ve bütün duygularıyla terbiye eden Allah. Âlemlerin terbiyesi, insana baktığı, insanın faydalanmasına en uygun şekilde yapıldığı için, âlemleri terbiye eden ancak insanın Rabbidir. Bir diğer ifadeyle insanın Rabbi ancak âlemleri terbiye eden zât olabilir. İşte insan bu tabloyu tefekkür ettiğinde ruh ve kalbi sonsuz bir minnet, medih ve şükür ile dolar. Allah’a sonsuz hamdeder.

Fikrimize kâinat kitabını okuma gücü veren, kalbimize iman ve marifeti yerleştiren Rabbimize hamdederiz. Kalb gözümüzü hidayetiyle açması ve bize kendini bildirmesi, tanıttırması, sevdirmesi, Allah’ın en büyük bir ihsanı bir ikramı olduğu kadar, en ince bir san’atıdır da. Dünün nutfesi bugün Rabbini tanıyor, O’nu seviyor, O’nun san’atlarını tefekkür edebiliyor.

San’atkârını bilen eser, kâtibini tanıyan kitap... Bunlar beşer hayâlinin erişemeyeceği noktalar. İşte hidayetle nurlanan bir mü’minin kalbi, Allah’ın böyle harika bir san’atı.

İnsan kendisinde tecelli eden bu kemal için hem Rabbini medih ve sena eder, hem de bu büyük lütuf karşısında O’na sonsuz derecede şükreder.

Hamd sadece insana mahsus değil. Diğer mahlûkların da en azından hâl diliyle hamdleri vardır. Bir yıldız, Allah’a hamdeder; yok iken var olduğu için. Zira, yoğu var etmek hem İlâhî bir san’at, hem de o yıldıza bir ihsandır.

Bir çiçek de Allah’a hamdeder. Suyu, toprağı terbiye ederek çiçek hâline getirdiği için Allah’ı hâl diliyle medih ve sena ettiği gibi, kendisine çiçek olmayı lütfettiği için de yine Rabbine şükreder. İşte bu medih ve şükür onun hamdidir.

Diğer varlıkları da bunlara kıyas ettiğimizde, her varlığın Allah’ı tesbih ettiği gibi O’na hamd de ettiğini bir derece hissedebiliriz.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt