eskilerde okur yazarlar EN AZ üç dil biliyordu.. Lisan-ı Osmanî (harf inkilabı ve TDK akabinde Türkçe deniyor), Lüğat'ül-Arabî ve Zebân-ı Farisi..
Ki, bu mesleklerini öğrenmelerine engel değil bilakis inkişaflarına vesile oluyordu.. Hatta daha öncesine gidip, Mevlana'yı ele alalım..
Günlük konuşması, muhabbet dili Türkçe; sohbetleri, Vahiy ve Hitabet dili Arapça (örn. Muallakat-ı Seb'a/Yedi Oturum/Yedi Sohbet eseri.. vs.) ve şiirleri, aşk ve edebiyat dili Farsça'dır (Mesnevî..)..
Çok dillilik veya karma.. Çok güzel ve en uygunudur.. Ama kardeşlerim, harf inkılabından sonra bu seçenek Milli Eğitim Sisteminin genelinde muhal ama özelinde örn. ilahiyat vs. mantıklı görünüyor.. Çünkü bu inklaplardan sonra bu dillerden uzaklaşılmış oldu.. Dolayısıyla öğrenmek, hele yanlış dil eğitiminin uygulandığı ülkemizde hayli zaman alır ki.. Kişinin kendi branşını öğrenmesini de eklersek insanlar verimli olmaya başlayacağı zamanda bir ayağı çukurda hale gelmiş olurlar..
Bu yüzden, bu şartlar altında tüm branşlarda ana dilde eğitim en uygunudur.. Ama özel/ilgili dallarda örn. EDEBİYAT, İLAHİYAT vs.. öğrencileri Farsça ve Arapça eğitim görmeli.. TIP ve FİLOLOJİ dallarında anglosakson
İngilizce vs. eğitim olmalı..
ve eee87 hocam işsizlik sorunu dil bilmeyle değil temelde çözümlenmeli.. Zira, gerekli veya gerekmediği halde dil bilen (ya da torpil bilen) işi kapacak ama diğeri illa ki boşta kalıcaktır.. Herkesin okur-yazar olması ve hatta yabancı dil bilmesi durumunda (2023 ??? komedisi) dil bilenleri elemek için başka şeyler çıkacaktır.. Örn. şu andaki İngilizce öğretmeni atama sınavları (KPSS).. Dilin kralı hocalarımıza, ingilizce biliyor musun, öğretebilir misin diye sorulmuyor sınavlarında.. Mat., İnkılap Tarihi, Coğrafya biliyorsan gel! Yoksa özele.. Ne alakaysa?
Neyse.. Eğitim sistemi yanlışlığı hakkında söz çok.. Ne tuhaf ki, öneri ve değişiklik de bir o kadar çok (her gelen bakanla bir eğitim sistem inkılabı, son dönemde 4.4.4 vs.) olmasına rağmen bir ilerleme de yok..