Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

efendimizin sav sureti (1 Kullanıcı)

mzumrutcu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Tem 2012
Mesajlar
324
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Çok güzel ALLAH razı olsun ::)
 

canfeda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Tem 2012
Mesajlar
166
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
ÇOK GÜZEL PAYLAŞIM Allah razı olsun kardeşim.
 

canfeda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Tem 2012
Mesajlar
166
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
HİLYE-İ ŞERİF VE FAZİLETLERİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dünyadan ahirete göç edecekleri zaman ashab-ı kiram ''Ya Resulallah'Senden sonraya kalıp da cemalini göremezsek halimiz nice olur?'' diye ağlaştılar.Sonra kızı Hz.Fatıma boynuna sarılıp ''Ey Babacığım! Senin cemalini cemalini göremeyeceğiz halimiz nice olur''diye ağladı.O zaman Resullullah Efendimiz şu sözleri söyledi:''Ey kızım Fatıma,ashablarım geliniz.Size vücudumun cevmini yazdırayım.Beni görmek istediğiniz vakit okuyup yüzünüze sürün,hemen beni görmüş gibi olursunuz.Ben dahi sizden razı olurum.
Her kim ümmetimden olup da beni görmek istediği vakit okuyup yüzüne sürerse cehennem ona haram olur.
Her kim onları yükseğe kaldırıp bakarsa ve bana muhabbetle bağlanırsa Allahu Teala ona cehennemi haram kılar,o kişi kabir azabından emin olur.
Mahşer günü çıplak olarak haşre girmez,sırat köprüsünü yıldırım gibi geçer ve benimle birlikte cehennete girer.O kişi yönetici ise muradına erer.
Allahu Teala ona düşmanlarına karşı yardım eder.Butün şeytanların şerrinden korur.Her korkusundan emin olur.Her kim bunları yanında taşırsa Allahu Teala And cennetlerini ona konak yapar.
Ulemanın beyanına göre içinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in cemal-i şerifi bulunan eve felaket uğramaz,şeytan ve fakirlik girmez,ateşte yanmaz.
Üzerinde taşıyan kişi her türlü müsibetten korunur.
Ömür ve devleti uzun olur.
Ahiret belalarından emin olur.Her ne niyetle kırk gün okursa muradı hasıl olur.
Ölümden sonra kefenine koyduan kabir azabı görmez.Yetmiş melek ona dua ve istiğfar eder.


NOT: Hilye-i Şerif okumadan ve bakıp yüzüne sürmeden evvel üç defa salavat-ı şerif okunması uygun olur.

Binlerce salat ve selam Sevgili Peygamberimize,ailesine ve ashabına olsun...
Ne mutlu Hz.Peygamberin sevgisiyle dolu bir kalbe sahip olanlara!
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
Allah razı olsun, önceden de okumuştum ve o kadar çok merak ediyorum ki anlatamam. :)
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
HİLYE-İ ŞERİF VE FAZİLETLERİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dünyadan ahirete göç edecekleri zaman ashab-ı kiram ''Ya Resulallah'Senden sonraya kalıp da cemalini göremezsek halimiz nice olur?'' diye ağlaştılar.Sonra kızı Hz.Fatıma boynuna sarılıp ''Ey Babacığım! Senin cemalini cemalini göremeyeceğiz halimiz nice olur''diye ağladı.O zaman Resullullah Efendimiz şu sözleri söyledi:''Ey kızım Fatıma,ashablarım geliniz.Size vücudumun cevmini yazdırayım.Beni görmek istediğiniz vakit okuyup yüzünüze sürün,hemen beni görmüş gibi olursunuz.Ben dahi sizden razı olurum.
Her kim ümmetimden olup da beni görmek istediği vakit okuyup yüzüne sürerse cehennem ona haram olur.
Her kim onları yükseğe kaldırıp bakarsa ve bana muhabbetle bağlanırsa Allahu Teala ona cehennemi haram kılar,o kişi kabir azabından emin olur.
Mahşer günü çıplak olarak haşre girmez,sırat köprüsünü yıldırım gibi geçer ve benimle birlikte cehennete girer.O kişi yönetici ise muradına erer.
Allahu Teala ona düşmanlarına karşı yardım eder.Butün şeytanların şerrinden korur.Her korkusundan emin olur.Her kim bunları yanında taşırsa Allahu Teala And cennetlerini ona konak yapar.
Ulemanın beyanına göre içinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in cemal-i şerifi bulunan eve felaket uğramaz,şeytan ve fakirlik girmez,ateşte yanmaz.
Üzerinde taşıyan kişi her türlü müsibetten korunur.
Ömür ve devleti uzun olur.
Ahiret belalarından emin olur.Her ne niyetle kırk gün okursa muradı hasıl olur.
Ölümden sonra kefenine koyduan kabir azabı görmez.Yetmiş melek ona dua ve istiğfar eder.


NOT: Hilye-i Şerif okumadan ve bakıp yüzüne sürmeden evvel üç defa salavat-ı şerif okunması uygun olur.

Binlerce salat ve selam Sevgili Peygamberimize,ailesine ve ashabına olsun...
Ne mutlu Hz.Peygamberin sevgisiyle dolu bir kalbe sahip olanlara!

Bunu okumaya çooooook ihtiyacım vardı, Allah razı olsun. :) :) :)
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Hazret-i Peygamber bütün yaratılışların en güzeli idi.
Azalaranın hepsi birbirine uygundu. Kıyafetinde aşırılık yoktu, yakışıklı idi.
Mübarek vücudu güçlü ve kuvvetli idi.
Ne zayıf, ne de semizdi; orta halde idi, etleri sıkıca idi.
Nurlu cildi ipekten yumuşaktı.
Lâtif cisminin kokusu çok hoş idi.
Okşadığı şeylerden günlerce güzel kokular alınırdı.
Pak vücudu beyazdı, nurlu idi.
Bu beyazlık içinde hoş bir pembelik parıldardı.
Pek sevimli olan mübarek boyu, ne kısa ve ne de uzundu.
Bununla beraber yanında bulunanlardan daima uzun görünürdü.
Göğsü berrak ve mübarek omuzlarının arası genişti.
Nurlu omuzlarının arasında güvercin yumurtası gibi bir kırmızı ben vardı ki, bu "Nübüvvet Mühürü" idi.
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Parmakları uzunca, bilekleri kalınca idi.
Mübarek başı uyumlu ve çok güzel bir ölçüde büyükçe idi.
Ön dişleri seyrekçe idi. Söz söyledikçe inci danelerinden daha berrak olan dişlerinin parıltısı görülürdü.
Parlak alnı genişti.
Hilâl kaşları uzunca idi.
Kaşlarının arası açıkça idi.
İki kaşının arasında öfkelendiği zaman, kabarıp beliren bir damar vardı.
Letafet nişanı olan kirpikleri, uzun ve siyahdı. Mübarek sakalı sıkça idi, bir tutam boyunda bulunurdu.
Ahirete göçmeleri sırasında mübarek başının ve sakalının beyaz kıllarının sayısı henüz yirmi kadardı.
Sünbüllerden daha zarif ve daha hoş kokulu bulunan saçları ne pek kıvırcık, ne de pek düzdü ve boyca kulak yumuşaklarını geçmezdi.
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Evet...
Peygamber Efendimizin bütün azaları, bütün duyuları ve kuvvetleri pek mükemmeldi.
Başkalarının göremeyecekleri ve duyamayacakları kadar uzak yerlerde bulunan şeyleri görür, sesleri de işitirdi.
Pek vakarlı olan yürüyüşü, yokuştan aşağı iner gibi hızlıca idi.
Onda her yönden bir mükemmellik ve üstünlük görünürdü.
O'nu ilk gören kimse, muhabbet içinde kalırdı.
O'nunla görüşüp konuşmak şerefine kavuşan kimse, O'na karşı derin bir sevgi duyardı.
Onun yüksek hallerini görüp anlatanlar, O'nun bir dengini ne daha önce, ne de sonra görmediklerini itiraf ederlerdi.
Sonuç olarak: O, bir letafet ve mükemmeliyet mucizesi idi.
Sallallahu aleyhi ve Sellem.
 

sinemm89

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
601
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
HİLYE-İ ŞERİF VE FAZİLETLERİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dünyadan ahirete göç edecekleri zaman ashab-ı kiram ''Ya Resulallah'Senden sonraya kalıp da cemalini göremezsek halimiz nice olur?'' diye ağlaştılar.Sonra kızı Hz.Fatıma boynuna sarılıp ''Ey Babacığım! Senin cemalini cemalini göremeyeceğiz halimiz nice olur''diye ağladı.O zaman Resullullah Efendimiz şu sözleri söyledi:''Ey kızım Fatıma,ashablarım geliniz.Size vücudumun cevmini yazdırayım.Beni görmek istediğiniz vakit okuyup yüzünüze sürün,hemen beni görmüş gibi olursunuz.Ben dahi sizden razı olurum.
Her kim ümmetimden olup da beni görmek istediği vakit okuyup yüzüne sürerse cehennem ona haram olur.
Her kim onları yükseğe kaldırıp bakarsa ve bana muhabbetle bağlanırsa Allahu Teala ona cehennemi haram kılar,o kişi kabir azabından emin olur.
Mahşer günü çıplak olarak haşre girmez,sırat köprüsünü yıldırım gibi geçer ve benimle birlikte cehennete girer.O kişi yönetici ise muradına erer.
Allahu Teala ona düşmanlarına karşı yardım eder.Butün şeytanların şerrinden korur.Her korkusundan emin olur.Her kim bunları yanında taşırsa Allahu Teala And cennetlerini ona konak yapar.
Ulemanın beyanına göre içinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in cemal-i şerifi bulunan eve felaket uğramaz,şeytan ve fakirlik girmez,ateşte yanmaz.
Üzerinde taşıyan kişi her türlü müsibetten korunur.
Ömür ve devleti uzun olur.
Ahiret belalarından emin olur.Her ne niyetle kırk gün okursa muradı hasıl olur.
Ölümden sonra kefenine koyduan kabir azabı görmez.Yetmiş melek ona dua ve istiğfar eder.


NOT: Hilye-i Şerif okumadan ve bakıp yüzüne sürmeden evvel üç defa salavat-ı şerif okunması uygun olur.

Binlerce salat ve selam Sevgili Peygamberimize,ailesine ve ashabına olsun...
Ne mutlu Hz.Peygamberin sevgisiyle dolu bir kalbe sahip olanlara!

allah razı olsun kardeşim çok faydalı bir paylaşım emeğine sağlık
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Şu an fark ettim yazdığım üç yazının kaynağını yazmamışım ...Ömer Nasuhi Bilmen 'in Büyük İslam İlmihali 'nden alınmaydı...Hakkı Hakkı olana aktaralım istedik...
 

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
31
Konum
İstanbul
Rabbim peygamber efendimizi görmeyi nasip etsin inşallah (Amin)
 

AcizBirKul.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
635
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Sahâbe-i Kiram'dan Câbir bin Semure radiyallahü anh de Efendimiz Aleyhisselât-u Vesselam'ın fiziki halini şu vasıflarla tanıtmıştır. Demiştir ki:
* Ben mehtaplı bir gecede Peygamber Aleyhisselam'ı gördüm. Üzerinde bir cübbe vardı. Rasulüllah'ın nurlu yüzü ile ay'ın yüzünden hangisinin daha güzel olduğunu tesbit etmek maksadıyla önce Allah'ın Rasûlünün yüzüne baktım; daha sonra da ay'ın yüzüne baktım. Vallahi bana göre, Peygamberimiz Efendimizin o mübârek yüzleri Ay'dan çok daha güzeldi
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
Peygamberimiz'in Şemaili
Hazreti Ali, (ALLAH ondan razı olsun), Hazreti Peygamber (ALLAH'ın salât ve selamı Onun üzerine olsun)' i vasfettiği zaman, şöyle buyurdu:
Hazreti Peygamberin boyu ne çok kısa, ne de çok uzundu, orta boyluydu. Ne kıvırcık kısa ne düz uzun saçlı; saçı, kıvırcıkla düz arasında idi. Değirmi (yuvarlak) yüzlü, duru beyaz tenli, iri ve siyah gözlü, uzun kirpikliydi. İri kemikli ve geniş omuzluydu. Göğsü, ortadan karnına kadar kılsızdı. İki avucu ve tabanları dolgundu. Yürüdüğü zaman, sanki yokuş aşağı iner gibi rahatlıkla ilerlerdi. Sağına ve soluna baktığında bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında "Nübüvvet Mührü" vardı. Bu Onun sonuncu peygamber oluşunun nişanesi idi. O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu, en arkadaş canlısıydı. Kendilerini ansızın görenler Onun heybeti karşısında sarsıntı geçirirler, fakat üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, Onu her şeyden çok severlerdi.

Oturuş tarzları
Peygamberimiz (sav) kimseye darlık vermemek için,ashab içinde ayaklarını uzatıp oturdukları vaki değildir. Umumiyetle kıbleye müteveccih otururlardı. Yanlarına gelen misafirlerin altına çoğu zaman sırtlarında ki abayı serer ve otururlardı. Bazen de misafirlerine kendi minderlerini verirlerdi.
Konuşmaları: Peygamberimizin konuşmaları tatlı ve tesirli idi. Söz söyledikleri zaman gür ve yüksek sesle, kelimeleri tane tane söylerdi. Hatta dinleyenler sözlerini ezberleyebilirlerdi. Sözlerini umumiyetle üç defa tekrar ederler,konuşma esnasında başını yukarıya kaldırırlardı. Kimseye fena söz söylemez ve kimsenin sözünü kesmezdi. Boş söz asla konuşmazlardı.
Peygamberimizin ilk zevceleri Hz. Hatice (ra) validemizin ilk kocasından Hind adında bir oğlu vardı. Hz. Hind (ra) iyi bir hatipti. Hz. Hasan bir gün Hind'e "Peygamberin konuşma tarzı nasıldı?" diye sormuş. O da: "Peygamber daima düşünür ve sükutu ihtiyar ederlerdi. Lüzum hasıl olmadıkça konuşmazlardı. Konuştukları zamanda her kelimeyi açık ve fasih olarak söylerlerdi. Elleriyle işaret ettikleri zaman bütün kolunu kaldırırlardı. Bir şeye taaccüb edince elini içeri çevirirlerdi. Bazen bir şey söylerken iki elini birbirine çarparlardı. Söz esnasında latife yaparak, gözlerini öne indirirlerdi. Nadiren güler,f akat ekseriya tebessüm ederlerdi.
Bazı rivayetlere göre de Peygamberimiz hiçbir zaman kahkaha ile gülmemişlerdi. Resul-i Ekrem hiddetli hallerinde de, normal zamanlarında da daima hakkı söylerlerdi. Kendileri güzel konuşurlar ve güzel konuşmayanlara da iltifat etmezlerdi. Konuşulması ve anlatılması gereken bazı şeylere kinaye yolu ile işaret ederlerdi. Kendileri sustukları zaman ashab konuşurlardı.

Giyinişleri
Resul-u Ekrem hazretleri giyinişlerinde muayyen bir tarz takip etmezler; izar, rida,gömlek ve cübbeden ne bulurlarsa onu giyerlerdi. Sade giyinmeyi severler,yeşil elbiseden hoşlanır ve ekseriya beyaz giyerlerdi. Bazen işleme kaftan giydikleri de olurdu. Beyaz tenlerine çok güzel yakışan atlastan bir kaftanları vardı. Elbiselerini topuktan aşağı uzatmazlardı. Sarığının taylasanını omuzları arasına sarkıtırlardı. Bazı rivayetlere göre Allah'ın Resulü Hulle-i humra denilen,üzerinde kırmızı çizgiler bulunan yemen kumaşı kullanırlardı. Resulullahın irtihalini müteakip Hz. Aişe O'nun son dakikaları esnasında giydikleri elbiseyi halka göstermişlerdi. Bunlar yamalı bir örtü,el dokuması sert bir entariden ibaretti. Peygamberimizin ayakkabıları sandal şeklinde olup,bağları bağlanıp bu suretle ayaklarını tutarlardı.

Umumi adetleri
Peygamberimiz umumiyetle sağ eliyle iş görmeyi severlerdi. Ayakkabılarını giyerken önce sağ ayakkabılarını giyerlerdi. Camiye girerken önce sağ ayağıyla adım atarlar,şayet birşey dağıtacak olursalar sağında bulunanlardan başlar ve bir iş yapacakları zaman besmele çekerlerdi. Elbiseyi de önce sağdan giyerler,soldan çıkarırlardı.
Hz. Enes (ra) diyorlar ki:
"Resulullah(sav) bir gün evime gelerek su istediler,ben de süt getirdim. O'nun solunda Hz. Ebubekir,önünde Hz. Ömer,sağ tarafında da bir bedevi oturuyordu. Peygamberimiz sütü içtikten sonra Hz. Ömer kabı Hz. Ebubekire uzatmak istemişti. Resul-u Ekremse sağ tarafında bulunan bedeviye ikramını istemişti."
Peygamberimiz ashabı künyeleriyle çağırır çocuğu olan kadınlara da künyeleriyle seslenirlerdi. Çocuğu olmayan kadınlara da bir künye bulur ve öyle seslenirlerdi. Böylece herkesin gönlünü hoş ederlerdi.

Yemek yiyiş tarzları
Peygamberimiz zâhidane bir hayat yaşadıklarından,bulduklarını yerler ve kalabalıkla yemekten zevk duyarlardı. Yemeği yere diz çöküp,iki ayağı üzerine oturarak,besmele ile yerlerdi. Sıcak yemek yemezle ve sıcak yemekte bereket olmayacağını söylerlerdi. "Sıcak yemekte bereket yoktur. Allah-u Teala bize ateş yedirmez. Öyle ise yemeği soğutun" buyurmuşlardır.
Bir gün Hz. Osman Rasulullah'a palûze yemeği getirdi. Resul-u Ekrem yemeği yedikten sonra "Bu nedir ve nasıl yapılır?" diye sordu. Hz. Osman "anam babam sana feda olsun ya Resulullah! Yağ ile balı tavaya koyar ateşle eritiriz. Sonra buğday ununun özünü alır,tavaya dökeriz. Sonra katılaşıncaya kadar karıştırırız. Sonra gördüğünüz gibi helva olur." dedi. Peygamber de " gerçekten güzel yemek " buyurdular.
Allah Rasulü elenmemiş arpa unundan yapılan ekmeği yerler,salatalığı da taze hurma ve tuz ile yerlerdi. Su içerken üç kerede içmeyi adet edinmişlerdi. Her defasında besmele ile başlar ve hamd ile bitirirlerdi. Cemaat için su veya süt içtiklerinde kabı hemen sağındakine verir, böylece devretmesini arzu ederlerdi. İçtikleri kaba üflemezler,nefes vermezlerdi. Kabı uzaklaştırdıktan sonra nefes alır veya verirlerdi. Evin içinde bir cariyeden daha utangaç hareket ederler,yemek istemezler; ancak sofra kurulursa yerlerdi. Yedirilinden yer,içirilinden içerdi. Yiyecek ve içeceği bizzat kendisi aldıkları da olurdu.

Yolculuk esnasında adetleri
Peygamberimiz cihad ve umre için yola çıktıkları zaman,kendilerine refakat edecek zevcelerini de kura ile tayin ederlerdi. Peygamber umumiyetle perşembe günleri yola çıkmaktan hoşlanırlar, sabah erkenden yola çıkmayı tercih ederlerdi. Bineğine binerken" Bismillah" derler, üzerine yerleşince üç defa tekbir getirerek,hamd ederlerdi. Yolda tepeye çıktıkça tekbir, yokuş indikçe de tesbih ederlerdi. Yolculuktan dönünce önce camiye giderler, iki rekat namaz kılarlar,sonra evlerine giderek aileleriyle görüşürlerdi.
Allah Rasulü yolda yürürken sağa sola bakmadan,adeta bir yokuştan aşağı iner gibi kolaylık ve süratle yürürlerdi. Yürüme esnasında küçük fakat sık adım atarlardı. Yanlarında gidenler çoğu zaman geri kalır veya güçlükle yetişebilirlerdi. Bir şeye veya bir yere bakmak icap ederse bütün vücutları ile dönüp öyle bakarlardı.

Hz. Ali'nin (r.a.) beyanına göre Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.):
* Uzuna yakın orta boylu, iri kemikli, iri yapılı, güçlü kuvvetli ve yakışıklı bir insandı.
* Cildi yumuşak, teni kırmızıya çalan beyazdı.
* Kirpikleri siyah ve uzundu.
* Gözleri kara ve büyükçe idi.
* İki kaşının arası açık, fakat kaşları birbirine yakındı.
* Saçları ne dümdüz ne de kıvırcıktı.
* Sakalı sık ve bir tutamdı.
* Büyük başlı ve hilâl kaşlıydı.
* Alnı yüksek, burnu çekme, boynu uzun, göğsü genişti.
* Karnı ile göğsü bir idi, şişman değildi. Zayıf da değildi, sıkı etliydi.
* Ayaklarının altı çukur idi; düz taban değildi.
* Gözleri uzağı görür, kulakları uzaktan ses alırdı.
* Ağızları genişçe idi.
* Dişleri sıktı.
* Yüzünün bütün çizgileri görünürdü.
* Omuzları etli, omuz kemikleri enliydi.

Ebu Hureyre (r.a.) Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.)'i tanıtırken şu vasıflarla vasfetmişti:
* Peygamberimiz Efendimiz, orta boylu idi, fakat uzuna daha yakındı.
* Beyaz tenli idi.
* Sakal kılları siyahtı.
* Dişleri çok güzeldi.
* Gözlerinin kirpikleri sık ve uzundu.
* İki omuz arası genişti.
* Yanakları ne şişkin ne de çöküktü.
* Ayağının bütünüyle yere basardı.
* Bütün vücuduyla öne döner ve bütün vücuduyla arkaya dönerdi.
* Ne O'ndan önce ve ne de O'ndan sonra güzellikte O'nun gibisini görmedim.
Sahâbe-i Kiram'dan Câbir bin Semure (r.a.) de Efendimiz Aleyhisselât-u Vesselam'ın fiziki halini şu vasıflarla tanıtmıştır. Demiştir ki:
* Ben mehtaplı bir gecede Peygamber Aleyhisselam'ı gördüm. Üzerinde bir cübbe vardı. Rasulüllah'ın nurlu yüzü ile ay'ın yüzünden hangisinin daha güzel olduğunu tesbit etmek maksadıyla önce Allah'ın Rasûlünün yüzüne baktım; daha sonra da ay'ın yüzüne baktım. Vallahi bana göre, Peygamberimiz Efendimizin o mübârek yüzleri Ay'dan çok daha güzeldi.
Sahâbe'den Berâ bin Azib (r.a) de Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimizi şöyle vasfetmiştir:
* Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) orta boylu idi.
* İki omuzlarının arası genişçe idi.
* Mübarek başlarından omuzlarına doğru uzanan saçları, kulak yumuşağına kadar inerdi.
* Peygamber Aleyhisselam (s.a.v.) o kadar güzeldi ki, ben ondan daha güzel bir kimse görmedim.
 

nun vakti

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2012
Mesajlar
35
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
İçim gidiyor ya:( bir kere görebilsem keşke:(
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt