mürmüdük
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Tem 2009
- Mesajlar
- 6,952
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
- Web Sitesi
- anadoluhaber.blogcu.com
Dünyadaki Cennetin Yeri
Cennet ve cehennem ahiret âlemine mahsus bilinir… Öyledir de… Ama birde dünyaya mahsûs olanı var cennetin. Ve; insanoğlu ona ulaşmakla ahiret âlemindeki cennete vâsıl olur… Hatta öylesi vardır ki, kul’a Yunus Emre Hazretleri’nin dediğini dedirtir bu dünyada:
“Cennet cennet dedikleriÜç beş ırmak üç beş huriİsteyene ver onlarıBana seni gerek seni.”
Erenler bu hâle nasıl düşmüşlerdir? Ne görmüşler ne yaşamışlar da bu enîn (inleme) zâhir olmuştur fâni vücutlarından?
Davete icabeti idrak etmeleri, Erenler tâifesine henüz bu dünyadayken cenneti bahsetmiştir denilebilir. İdrak’in aczini idrak ederek idrak ötesi, idrak üstü hâlin muvazenesini yakalamış olanlardan İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri Ruhu’l Beyan Tefsiri’nde şöyle diyor:
“Celvetiye tarikatımızın merciî olan Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri buyurdular:
‘Cennete davetten murad, insanoğlunun vücudunda bulunan ruh makamına davettir. Sanki insanın kalbine şöyle denilmiştir: Ey insanın kalbi, sen ve eşin taat ve ibadette ruh’a yerleşin. Kalbin eşi de, insaniyetin nefsidir. Ey kalb ve nefs, taat ve ibadette ruh’a yerleşin demektir.’
‘Ondan (Cennet) nimetlerinden bol bol yiyiniz’, yani, İlâhî mârifetlerden bol bol faydalanın. Çünkü ruh, mârifet makamıdır. Marifet ise, taat ve ibadet sebebiyle hâsıl olur.”
Cennete vâsıl olanlar, oradaki nimetlerden bol bol istifade edeceklerine dâir bu âyet-i celîleden müjdeye mazhar oldukları gibi, marifet ehli olanlar henüz bu dünyada iken marifet makamı ruh’un hakikatine mazhar olarak da Cennet nimetlerine kavuşurlar. Fâni âlemin cennet mekânı Ruh’dur, Ruh’un marifetle donatılmasıdır… Anlayanlardan olma duasıyla… Allah Rahman ve Rahimdir… Ganidir.

Cennet ve cehennem ahiret âlemine mahsus bilinir… Öyledir de… Ama birde dünyaya mahsûs olanı var cennetin. Ve; insanoğlu ona ulaşmakla ahiret âlemindeki cennete vâsıl olur… Hatta öylesi vardır ki, kul’a Yunus Emre Hazretleri’nin dediğini dedirtir bu dünyada:
“Cennet cennet dedikleriÜç beş ırmak üç beş huriİsteyene ver onlarıBana seni gerek seni.”
Erenler bu hâle nasıl düşmüşlerdir? Ne görmüşler ne yaşamışlar da bu enîn (inleme) zâhir olmuştur fâni vücutlarından?
Davete icabeti idrak etmeleri, Erenler tâifesine henüz bu dünyadayken cenneti bahsetmiştir denilebilir. İdrak’in aczini idrak ederek idrak ötesi, idrak üstü hâlin muvazenesini yakalamış olanlardan İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri Ruhu’l Beyan Tefsiri’nde şöyle diyor:
“Celvetiye tarikatımızın merciî olan Aziz Mahmud Hüdâyi Hazretleri buyurdular:
‘Cennete davetten murad, insanoğlunun vücudunda bulunan ruh makamına davettir. Sanki insanın kalbine şöyle denilmiştir: Ey insanın kalbi, sen ve eşin taat ve ibadette ruh’a yerleşin. Kalbin eşi de, insaniyetin nefsidir. Ey kalb ve nefs, taat ve ibadette ruh’a yerleşin demektir.’
‘Ondan (Cennet) nimetlerinden bol bol yiyiniz’, yani, İlâhî mârifetlerden bol bol faydalanın. Çünkü ruh, mârifet makamıdır. Marifet ise, taat ve ibadet sebebiyle hâsıl olur.”
Cennete vâsıl olanlar, oradaki nimetlerden bol bol istifade edeceklerine dâir bu âyet-i celîleden müjdeye mazhar oldukları gibi, marifet ehli olanlar henüz bu dünyada iken marifet makamı ruh’un hakikatine mazhar olarak da Cennet nimetlerine kavuşurlar. Fâni âlemin cennet mekânı Ruh’dur, Ruh’un marifetle donatılmasıdır… Anlayanlardan olma duasıyla… Allah Rahman ve Rahimdir… Ganidir.
