Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dünya'da her istediğimiz niçin olmaz? (1 Kullanıcı)

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamun aleyküm niğdeli kardeşim Rabbim razı olsun sağolasınız paylaşımınız için..adı üstünde işte DÜNYA..her istedeğimiz olsa idi ahiret yahutta cennet olurdu adı..dünya bir numune,bir sergi yeri..bizlere düşen dünyayı bir imtihan yeri olarak bilmek ve kalben bağlanmamak..hakiki ve ebed vatanımızı kazanmak için vargücümüzle hatta daha da fazlasıyle çalışmak en önemli vazifemiz olsa gerek..Rabbimiz bizleri yaratılış gayemize aykırı hareket etmekten muhafaza etsin inşAllah..paylaşımınız için teşekkür ederim kardeşim..Rabbime emanet olunuz..Rabbim yar ve yardımcımız olsun,selamun aleyküm

ve aleyna aleyküm selam Recep kardeşim. amin, Rabbul alemin cümlemizden razı olur inşaAllah. Yorumunuz için sağolasınız. Rabbimiz c.c. razı olsun kardeşim.
Duanıza amin inşaAllah..Allah-u Zülcelal fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin, asıl vazifesini unutanlardan eylemesin inşaAllah. Siz de Rabbimize c.c. emanetsiniz.
ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatuhu
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Rabbinin hükmüne razı olan rahat eder.

Kadere teslim olan kederden kurtulur.
Elindekine kanaat edenin geçimi kolay ve huzuru çok olur.
Cenab-ı Hakkı tanıyan mü’min kimseye haset etmez
Haset eden mesut olmaz.


aminnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn

B) B) B)..
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bu durumda kul iki şeyden birini yapar; ya yüce Rabb’inin verdiğine razı olur rahat eder, ya da itiraz ile her anı sıkıntı içinde geçer. İtirazına tövbe etmezse sıkıntı ve azabı ahirette de devam eder





SELAMÜN ALEYKÜM KARDEŞİM
GÜZEL BİR PAYLAŞIM, YÜREĞİNE SAĞLIK
TAMAHKARLIK, MÜSLÜMANIN FITRATI İLE ÖRTÜŞMEZ
ALLAH"A EMANET OLUNUZ
SELAM VE DUA İLE

ve aleyna aleyküm selam Resul abi..Sağolasınız..Rabbimiz c.c bizleri kanaatkar kullarından eylesin inşaAllah. Siz de Rabbimize c.c emanet olun abi. selam ve dua ile..
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Rabbinin hükmüne razı olan rahat eder.
Kadere teslim olan kederden kurtulur.
Elindekine kanaat edenin geçimi kolay ve huzuru çok olur.
Cenab-ı Hakkı tanıyan mü’min kimseye haset etmez
Haset eden mesut olmaz.
 

Bahar_58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ocak 2007
Mesajlar
3,673
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Dünyada mutluluk nefsimizin her istediğini elde etmek ve onun keyfince yaşamak değildir. Mutluluk elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir. Bu da yüce Yaratıcı’nın takdir ve taksimine razı olmakla olur.




Kul elinden geleni yaptıktan sonra yüce Mevla’sına güvenmelidir. O’nun her hükmünün bir hayır taşıdığını bilmelidir. Verdiğine şükür, vermediğine sabretmelidir. İnsan yapmadığı hayırlar için nefsine kızabilir; fakat niye istediklerimi yaratmıyor ve vermiyor diye yüce Yaratıcı’sına kızma, sitem ve serzeniş hakkı yoktur.

Selamun Aleyküm
Cok Güzel Anlatilmis Paylasimin icin ALLAH Razi Olsun__Emegine Saglik Kardesim__B)
 

@ebruli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
811
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Konum
belcika /bursa
ALLAH razi olsun bizle bu konuyu paylastiginiz icin.

Dünyada mutluluk nefsimizin her istediğini elde etmek ve onun keyfince yaşamak değildir. Mutluluk elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir. Bu da yüce Yaratıcı’nın takdir ve taksimine razı olmakla olur.

baska soze ne hacet
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Dünyada mutluluk nefsimizin her istediğini elde etmek ve onun keyfince yaşamak değildir. Mutluluk elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir. Bu da yüce Yaratıcı’nın takdir ve taksimine razı olmakla olur.



Kul elinden geleni yaptıktan sonra yüce Mevla’sına güvenmelidir. O’nun her hükmünün bir hayır taşıdığını bilmelidir. Verdiğine şükür, vermediğine sabretmelidir. İnsan yapmadığı hayırlar için nefsine kızabilir; fakat niye istediklerimi yaratmıyor ve vermiyor diye yüce Yaratıcı’sına kızma, sitem ve serzeniş hakkı yoktur.

Selamun Aleyküm

Cok Güzel Anlatilmis Paylasimin icin ALLAH Razi Olsun__Emegine Saglik Kardesim__B)

ve aleyküm selam Bahar kardeşim..Teşekkür ederim. amin,ecmain.. Allah c.c. yazan mübarekten de razı olsun inşaAllah güzel kardeşim..Rabbimize c.c. emanet ol . selam ve dua ile ..B) B)
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
ALLAH razi olsun bizle bu konuyu paylastiginiz icin.

Dünyada mutluluk nefsimizin her istediğini elde etmek ve onun keyfince yaşamak değildir. Mutluluk elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir. Bu da yüce Yaratıcı’nın takdir ve taksimine razı olmakla olur.

baska soze ne hacet

selamun aleyküm ebru kardeşim..amin, ecmain olsun inşaAllah..Allah'a emanet olun.selametle kalın..
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
"Dünya ile ne işim var. Dünya ile benim ilişkim,
bir yaz günü dinlenmek için bir ağacın gölgesine oturup,
biraz sonra bırakıp giden yolcunun haline benzer." (Ahmed bin Hanbel, İbn Hıbban, Beyhaki)
 

M DENIZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2006
Mesajlar
1,228
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
ankara
SELAMUN ALEYKÜM GÖNLÜ GÜZEL KARDEŞİM HAYIRLI SABAHLAR OLSUN..
ŞÖYLE Bİ DÜŞÜNELİM HERKESİN DUALARI KABUL OLSA. CENNETE VEYA CEHENNEME GEREK KALMAZ DEMİ... İNSANLAR AHİRETİ UNUTUR....DÜNYADA OLMAMIZIN HİÇ Bİ ANLAMI KALMAZ...
Bİ SOHBETTE DUYMUŞTUM ALLAH(C.C), KULLARIM DÜNYADAKİ KABUL OLMAYAN DUALARININ KARŞILIĞINI BURDA KAT KAT FAZLASINI ALACAKLARINI BİLSELERDİ ETTİKLERİ DUALARIN KABUL OLMAMASI İÇİN DUA EDERLERDİ DİYE ANLATILMIŞTI...
RABBİM BİZLERİN HAKKIMIZDA HAYIRLI OLAN İSTEKLERİMİZİ DUALARIMIZI KABUL ETSİN İNŞALLAH...
RABİA KARDEŞİM RABBİM SENDENDE RAZI OLSUN BU GÜZEL YAZILARINLA GÖNLÜMÜZÜ GÖZÜMÜZÜ AÇIK TUTMAMIZA VESİLE OLUYOSUN...
YARADANA EMANET OL.. SELAMUN ALEYKÜM...​
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
SELAMUN ALEYKÜM GÖNLÜ GÜZEL KARDEŞİM HAYIRLI SABAHLAR OLSUN..​



ŞÖYLE Bİ DÜŞÜNELİM HERKESİN DUALARI KABUL OLSA. CENNETE VEYA CEHENNEME GEREK KALMAZ DEMİ... İNSANLAR AHİRETİ UNUTUR....DÜNYADA OLMAMIZIN HİÇ Bİ ANLAMI KALMAZ...
Bİ SOHBETTE DUYMUŞTUM ALLAH(C.C), KULLARIM DÜNYADAKİ KABUL OLMAYAN DUALARININ KARŞILIĞINI BURDA KAT KAT FAZLASINI ALACAKLARINI BİLSELERDİ ETTİKLERİ DUALARIN KABUL OLMAMASI İÇİN DUA EDERLERDİ DİYE ANLATILMIŞTI...
RABBİM BİZLERİN HAKKIMIZDA HAYIRLI OLAN İSTEKLERİMİZİ DUALARIMIZI KABUL ETSİN İNŞALLAH...
RABİA KARDEŞİM RABBİM SENDENDE RAZI OLSUN BU GÜZEL YAZILARINLA GÖNLÜMÜZÜ GÖZÜMÜZÜ AÇIK TUTMAMIZA VESİLE OLUYOSUN...

YARADANA EMANET OL.. SELAMUN ALEYKÜM...

ve aleyna aleyküm selam ve rahmetullahi ve berakatuhu benim derya gönüllü abim..Hayırlı akşamlar olsun abim..Rabbul alemin razı olsun güzel yorumunuz için, çok teşekkür ederim.. Haklısınız abi, "Allahü teâlâ, Kıyamette, duası dünyada kabul edilmeyen kula (Dünyada ettiğin duana karşılık şu sevapları veriyorum) buyuracak, o kadar çok sevap verecek ki, o kimse, (Keşke dünyada hiçbir duam kabul edilmeseydi) diyecektir. (T.Gafilin)"

Okuduğum değerli bir kitaptan bir kısmı sizlerle paylaşmak istedim..Kitabı okumanızı da tavsiye ederim abi acizane..:) Mevla Teala bildiklerimizle, öğrenmiş olduklarımızla amel edebilmeyi de nasip eylesin inşaAllah..

Arefenizi ve mübarek kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım Murat abim.Rabbimiz c.c. sevdiklerinizle, hayırlısıyla nice bayramlara ulaşmanızı nasip eylesin inşaAllah..Dualarda yer almak dileğiyle.. baki selam ve aciz dualarım ile..B) B)

001.JPG
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İnsan yapmadığı hayırlar için nefsine kızabilir; fakat niye istediklerimi yaratmıyor ve vermiyor diye yüce Yaratıcı’sına kızma, sitem ve serzeniş hakkı yoktur.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
Cevap kolay: Kul olduğumuz için olmaz.

Her istediği olan, sadece yüce Allah’tır. O, bu sıfat ve yetkide tektir, ortağı yoktur. Kul kulluğunu bilsin, haceti için Rabb’ine yönelsin, verilmeyince sabredip rıza göstersin diye her istediği verilmez.

Bir de dünya ile cennetin farkı bilinsin diye kula burada her istediği verilmez. Cennette ise kulun bütün istedikleri verilir. Bu yüce Allah’ın cennete giren kullarına bir vaadi ve müjdesidir. O ‘nun vaadi hak, gerçekleşmesi muhakkaktır.
Kul dünyada bir şeyin olmasını ister; Yüce Allah’ın da o konuda bir istediği vardır. Kulun istediği şey Allah’ın istediğine uyarsa yaratılır; uymazsa yüce Allah’ın istediği olur.

Bu durumda kul iki şeyden birini yapar; ya yüce Rabb’inin verdiğine razı olur rahat eder, ya da itiraz ile her anı sıkıntı içinde geçer. İtirazına tövbe etmezse sıkıntı ve azabı ahirette de devam eder.

Dünyada mutluluk nefsimizin her istediğini elde etmek ve onun keyfince yaşamak değildir. Mutluluk elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir. Bu da yüce Yaratıcı’nın takdir ve taksimine razı olmakla olur.

Kul elinden geleni yaptıktan sonra yüce Mevla’sına güvenmelidir. O’nun her hükmünün bir hayır taşıdığını bilmelidir. Verdiğine şükür, vermediğine sabretmelidir. İnsan yapmadığı hayırlar için nefsine kızabilir; fakat niye istediklerimi yaratmıyor ve vermiyor diye yüce Yaratıcı’sına kızma, sitem ve serzeniş hakkı yoktur.

Mümin günahları dışında başına gelen her şeyi hoş görmekle rahat eder. Vermeyince Mevla, ne yapsın Mecnun ile Leyla.


Rabbinin hükmüne razı olan rahat eder.
Kadere teslim olan kederden kurtulur.
Elindekine kanaat edenin geçimi kolay ve huzuru çok olur.
Cenab-ı Hakkı tanıyan mü’min kimseye haset etmez
Haset eden mesut olmaz.



Alıntı: AİLE SAADETİ / S. MUHAMMED SAKİ EROL
Semerkand Yayınları

esselamu aleyküm kardeşim
ne güzel bi yazıyı alıntı yapmışsın
rabbul alemin bazı kullarına vermez
o ister yine vermes ister yine vermez
onun yakarışı rabbul aleminin hoşuna gider
o öyle bi Allah derki öyle bi isterki
her yönüyle kabulüdür rabbisinin onun hakkında verdiği takdire
ve
vermeyince ne yapsın mecnun ile leyla
çok güzel sonlandırmış mübarek
a.e.o hayırlı geceler
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
esselamu aleyküm kardeşim
ne güzel bi yazıyı alıntı yapmışsın
rabbul alemin bazı kullarına vermez
o ister yine vermes ister yine vermez
onun yakarışı rabbul aleminin hoşuna gider
o öyle bi Allah derki öyle bi isterki
her yönüyle kabulüdür rabbisinin onun hakkında verdiği takdire
ve
vermeyince ne yapsın mecnun ile leyla
çok güzel sonlandırmış mübarek
a.e.o hayırlı geceler

ve aleyna aleykesselam kardeşim. hayırlı geceler..
kitabın bu kısmı benim de ihtiyacım olduğu bir zamana tevafuk etmişti. yazan mübarekten Rabbul alemin razı olsun inşaAllah. Rabbimiz; hakkımızdaki her takdirine razı olanlardan eylesin, biz sabırsızlara bu şuuru versin inşaAllah..
Mevlaya c.c. emanet..dua ile inşaAllah..
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Kul elinden geleni yaptıktan sonra yüce Mevla’sına güvenmelidir. O’nun her hükmünün bir hayır taşıdığını bilmelidir. Verdiğine şükür, vermediğine sabretmelidir.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Allah Asla Terketmez




Allah insanlara mühlet verir. Şu dünyayı bir imtihan ve ‘sınanma’ yeri olarak yaratmıştır; ve şu dünyada, insanlık tarihinin iki ana akımını bu ‘mühlet’in içinde sınar. Mühlet verir; ama asla terketmez.

BİR BÜTÜN olarak insanlık tarihine baktığımızda, karşımıza çıkacak en çarpıcı vâkıalardan biri, ‘dalgalanmalar’dır. Bir fert olarak kendi hayat tarihçemizde de bir dizi ‘dalgalanma’ yaşanır durur.

Bu gelişler ve gidişler, inişler ve çıkışlar insanın yüreğini helecana sürüklese bile, önemli ve değerlidir. Zira, Kadîr-i Rahîm nasıl deniz içindeki balıkları denizin akciğeri hükmündeki dalgalar sayesinde suya karışan oksijenle besliyorsa, insan da bu dalgalanmalar ve gelgitler ile beslenir durmaksızın...

Nitekim, şöyle hayatımızın en verimli, en semereli, sonuçları itibarıyla en bereketli zamanlarına bakalım: Bu zamanlar, dalgaların şaha kalktığı musibet anlarıdır. İnsan musibetlerin insanı alabildiğine sıktığı o dalgalanma anlarını sükûnla, sabırla ve “Bu olayla bana ne söyleniyor?” sorusuna cevap arayışıyla geçiriyorsa, yaşadığı acılardan hayat boyu tadılacak tatlı sonuçlar çıkarır. Yüreğinin daraldığını hissettiği o zamanlarda, hayat boyu teneffüs edeceği hakikat oksijenleri bulur.

Velhasıl, ‘dalgalanmalar’ suretinde akseden bu ‘sınanma’ anları, gerçekte hayata tadını ve anlamını veren anlardır. Ama bu, bu anlarda, az önce sözünü ettiğimiz hali yaşayanlara mahsus kalır. Öte yanda ne yazık ki bu kadar açık mesajlara rağmen ne ders, ne de ibret alanlar vardır.

Manidardır, kendi hayatlarından bu ders ve ibret çıkarma inceliğinden mahrum olanlar, bir bütün olarak insanlık tarihinden de aynı dersi ve ibreti çıkaramayacak kadar kördürler. O yüzden, hayat çizgilerini kesintiye uğratan, hayat ritimlerini bozan, hayat anlayışlarını sorgulanır duruma getiren ‘sınanma’ anlarında, Kur’ân’ın deyişiyle, ‘ne tevbe eder, ne de hatırlarlar.’ Bu olayın niye yaşandığını sormaz; bilakis inat ve isyanlarını arttırırlar. Arızanın asıl sebebini farkedebilecekleri müthiş imkânları, mağrurcasına giriştikleri ‘balans ayarları’ ile kısa vadeli ucuz kârlara, ama sonucu hüsran olan adımlara dönüştürürler. Bu hüsranların en büyüğü ise, kabrin öte tarafında durmaktadır. Ölüm ötesinde; kimi yüzlerin utancından mosmor, korkusundan bembeyaz, kahrından kapkara kesildiği o günde yaşayacakları en büyük hüsran ise henüz akıllarının ucunda dahi değildir.


Allah insanlara mühlet verir. Şu dünyayı bir imtihan ve ‘sınanma’ yeri olarak yaratmıştır; ve şu dünyada, insanlık tarihinin iki ana akımını bu ‘mühlet’in içinde sınar. Ölüm ötesinde hakikatın mutlak hükümranlığı vardır; ama imtihan gereği, şu dünyada, ‘günler döndürülür.’ Hakikat nurları kâh her tarafı kaplar, kâh gizlenir. Kâh gündüz olur, kâh gecenin karanlığı çöker insanlığın üzerine. Kâh baharlar ve yazlar yaşanır, kâh güzler ve kışlar. Bu gelgitler ve ‘dalgalanma’lar hengâmında, insanlar sınanırlar: O’na teslim olanlar veya nefsine teslimiyeti tercih edenler, O’na itaat edenler veya isyan edenler, O’nun emrine uyanlar veya emrine başkaldıranlar, O’nu tanıyanlar veya O’ndan gafil olanlar, O’nu bilenler veya unutanlar... şu dünya hayatının akışı içinde, bu ‘dalgalanmalar’la ayrışır durmaksızın.

Mü’minler, bu ‘mühlet’in şuuruyla, ne zafer anlarında ‘gurur sarhoşu’ olur; ne de ucu cehenneme uzanan ateş ırmaklarının yolcularının galebe çalıyor gözüktüğü anlarda ümitsizliğe kapılırlar. Aksine, böylesi anlarda sabır, teslimiyet, tevbe, tevekkül, tefekkür, dua, tezekkür, iltica, istiğfar, iztiâze, istiâne.. gibi bir dizi ubudiyet haliyle donanırlar. Gerçi dünyanın onlara dar geldiği, herşeyin çıkmaz gözüktüğü, Kıyameti çok yakınlarında hissettikleri anlar bile yaşanır. İbrahim (a.s.) ateşe atılır. Musa (a.s.) önünde deniz, ardında Firavun ordusu; bir an kalakalır. İsa (a.s.) için ölüm tezgâhları kurulur, bütün kavim Lût’un (a.s.) kapısına dayanır. Mağaradaki Nebî (a.s.m.) ile müşrikler arasında üç adımlık bir mesafe kalır. Bedir’de mü’minler üç kat güçlü bir orduyla karşılaşır. Bütün âlem-i İslâm, bir yanda Moğol, öte yanda Haçlı orduları arasında sıkışıp kalır. Batının, İslâm âleminin yarıdan çoğunu sömürgeleştirdiği; kalan kısmını da fikrî esaret altına aldığı ‘sömürgecilik’ günleri yaşanır.

Ama Allah asla terketmez. O, ‘imkânsız’ın onun için ‘imkânsız’ olduğu bir Kadîr-i Mutlak’tır. O herşeye Kâdir’dir; hiçbir şey, hiçbir sebep ona karşı duramaz. O Latîf’tir; ‘sebeplerin sukut ettiği’ sanılan noktada dahi, herşeye nüfuz eder ve aşılmaz sanılan engelleri aşarak lütfuyla mü’minleri sevindirir. O Habîr’dir; kapalı kapılar ardında alınan ‘gizli’ kararların hiçbiri O’ndan saklanabilmiş değildir. O Azîz’dir; her türlü sebebin üstündedir, ve emrine dil uzatarak izzetine sataşanları, cümle âleme zelil ve maskara eder. O Cebbar’dır; herşeye boyun eğdirir. O Müheymin’dir; kullarını koruyup gözetir. O Muğîs’tir; ‘herşey bitti’ sanılan anlarda dahi, kullarını alıp kurtarır. Ve, eğer hikmeti iktiza ederse, Serîü’l-Hisab’dır; gerekirse, hesabı çabucak görür.

Hem, Hakîm’dir de. Hikmeti gereği, şu dünyayı bir ‘meydan-ı imtihan’ olarak yaratmıştır—tâ ki, elmas ruhlar ile kömür ruhlar tanınsın ve bilinsin. Zaten o yüzden mühlet verir.

Ne ki, kimileri bu mühleti, ne yaparsak yanımıza kâr kalıyor şeklinde yorumlar; ‘duruma hâkim’ oldukları zannına kapılırlar. İnananlar ise, Allah’ın kimilerine verdiği mühleti, eğer her gün ve her saat O’nun güzel isimlerini teneffüs etmekte ihmale düşerlerse, “Acaba terk mi edildik?” korkusuyla karşılarlar.

Hayır! Allah mühlet verir; ama asla terketmez.

Bu muhakkak bilinmelidir.

METİN KARABAŞOĞLU
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
ALLAH'A neden zengin olmadığımı sordum.
Bana, bin kralın servetine sahip olan ama onu paylaşacak kimsesi olmayan yalnız bir adam gösterdi.

Neden yakışıklı olmadığımı sordum.
Bana, herkesten daha yakışıklı olan ama kendini beğenmişliğiyle çirkinleşmiş birini gösterdi.

Neden yaşlanmama izin verdiğini sordum.
Bana, bir trafik kazasında yaralanıp yerde yatan 16 yaşındaki genci gösterdi.

Neden daha büyük bir evim olmadığını sordum.
Bana, küçücük kulübelerinden çıkarılıp sokağa atılmış altı kişilik bir aileyi gösterdi.

Neden çalışmam gerektiğini sordum.
Bana, okumayı hiç öğrenemediği için iş bulamayan bir adam gösterdi.

Neden çok meşhur biri olmadığımı sordum.
Bana, eğlence ve paranın bittiği dakikada ortadan kaybolan bin arkadaşlıkla dolu bir sosyal yaşamı gösterdi.

Neden daha zeki olmadığımı sordum.
Bana, doğuştan deha olup, bilgisini hastalıklı bir şekilde kullanan, ve ömrünün geri kalan kısmını hapiste geçiren birini gösterdi

Neden bu kadar fedakarlık etmem gerektiğini sordum.
Bana, sevgili Peygamberinin (s.a.s) yaptığı fedakârlıkları gösterdi.

Ve işte o zaman, sahip olduklarımın, bana verilenlerin kıymetini anladım. Hepsinin de, paha biçilmez derecede kıymetli olduklarını...

RABİA NAZİK KAYA
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Hak, şerleri hayreyler, zan etme ki, gayr eyler,
ârif anı seyr eyler, Mevlâ görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Sen Hakka tevekkül kıl, tefvîz et ve râhat bul!
Sabr eyle ve râzı ol, Mevlâ görelim neyler,
neylerse, güzel eyler


Kalbin ana bend eyle, tedbîrini terk eyle!
Takdîrini derk eyle, Mevlâ görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Hallâku Rahîm oldur, Razzâku Kerîm oldur,
Fa’âlü Hakîm oldur, Mevlâ görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Bil Kaadıyı hâcâti, kıl ana münâcâtı!
Terk eyle mürâdâtı, Mevlâ görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Bir iş üstüne düşme, olduysa inâd etme!
Hakdandır o, red etme, Mevlâ, görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Hakdandır bütün işler; boşdur gamu teşvişler,
ol, hikmetini işler, Mevlâ görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Hep işleri fâyıkdır, birbirine lâyıkdır,
neylerse, muvâfıkdır, Mevlâ, görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Dilden gamı dûr eyle, Rabbinle huzûr eyle!
tefvîz-i umûr eyle, Mevlâ, görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Sen adli, zulm sanma, teslîm ol, nâra yanma!
sabr et, sakın usanma, Mevlâ, görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Deme, şu niçin şöyle, bir nicedir ol öyle!
bak sonuna, sabr eyle, Mevlâ, görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.


Nâçâr kalacak yerde, nâgâh açar, ol perde,
dermân eder her derde, Mevlâ, görelim neyler,
neylerse, güzel eyler.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
“Rabbini bilen; O'nu sever,
Dünyayı bilen; ondan yüz çevirir.”

Hasan-ı Basri (r.a) Hz.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt