Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Doğal ve yapay kıvrak zekâ (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
DOĞAL VE YAPAY KIVRAK ZEKÂ

Kendi kendine oluştuğundan kıvrak zekâda asıl olan, doğal olmasıdır. Zira kıvrak zekâ, sözgelimi tehlike anında veya karşı karşıya kalınan bir riskten kurtulma olayında ortaya çıkar. Ortaya çıkarken de doğal bir şekilde belirir. Çünkü tehlikeden kurtulmak için hızlı bir şekilde, çok hızlı karar vermek gerekir. Kıvrak zekâ, kişinin kritik durumdan kurtulması için geçerli olduğu gibi, hemen hemen her şey için de geçerlidir.

Ancak Batı, İslâm Dünyası'nı kuşatırken Müslümanların, yavaş düşünmelerini ve yavaş karar vermelerini öngören fikirleri de beraberinde getirdi. Batılılar, İslâm Ülkelerini siyâsi olarak ele geçirirken buralarda araştırma, yani yavaş düşünme eylemini pratiğe geçirdiler. Güçsüzün güçlüye özenmesi gayet doğal olduğundan Müslümanlar, Batılıların bu yöntemini taklit ettiler. Bu yüzden temkinli ve şüpheci bir anlayışla ele alınan ilk fikirler, pratiğe geçirilir hale geldi ve böylece yavaş düşünme doğdu. Artık üzerinde enine-boyuna düşünülmesi gerekmeyen mekanik konular dahil her şey, araştırma, inceleme ve düşünme alanına girmiş oldu. Sonunda yavaş düşünme ve yavaş karar alma, genelde bütün insanlarda; özelde fikirle uğraşan kişilerde meleke haline geldi. Böylece "kıvrak zekâ" yetilerini yitirdiler. Hatta neredeyse aşırı tehlikeli durumlarla karşı karşıya kalma durumları haricinde "kıvrak zekâ", yok olmaya yüz tuttu.

Bu durumda kıvrak zekâyı, dahası zekâ kullanımını ortaya çıkarmak için, yapay eylemlere girişmek gerekiyordu. Daha da önemlisi bu eylemin, yapaylıktan kurtarılıp doğal bir eyleme dönüştürülmesi gerekiyordu. Zira kıvrak zekânın doğal olması gerekir. Onun sürekli yapay kalması doğru olmaz. Zira bu yapay eylem kıvrak zekânın, insanda doğal olarak ve kendiliğinden oluşması için bir geçiş aşamasıdır. O halde "doğal kıvrak zekâ", temel hedeftir ve olması gereken de budur. Yapaylık, "doğal kıvrak zekâ" eylemini oluşturmak ve onu yapaylıktan uzaklaştırmak için bir araçtır. Bu yüzden "doğal kıvrak zekâ" eylemi temel hedef; "yapay kıvrak zekâ" eylemi ise, temel olan "doğal kıvrak zekâ" eylemine ivme kazandıran bir ara araçtır. Zaten "kıvrak zekâ" dendiğinde, "doğal veya kendiliğinden kıvrak zekâ" kavramı kastedilmektedir. Zira kıvrak zekâ, bir şey hakkında kıvrak karar verme mekanizmasıdır. Bu mekanizma ise, ancak yapaylıktan uzak olduğunda kurulabilir. Zira yapaylık, fayda unsurundan ve gereken işlemi yürürlüğe koyma fonksiyonundan yoksundur. Yapaylık, "kıvrak zekâ" ile yavaş düşünme arasında bir konumu, dahası yavaş düşünmeyi kıvrak zekâya transfer etme konumunu ifade eder. Bu da amaç değil, araç niteliğinde geçici bir konumdur ki son derece doğaldır.

Bu bağlamda, "doğal kıvrak zekâ" temeldir. Ya da en azından böyle olması gerekir. O halde "kıvrak zekâ" derken, "doğal kıvrak zekâ" anlaşılmalıdır. Ancak bölgedeki insanların özellikle Müslümanların, hâlâ yavaş düşünmeye sarılmaları ve kıvrak zekâdan uzak olmaları realitesini göz önünde bulundurarak, önce "yapay kıvrak zekâ"nın meydana getirilmesi yolunda çaba göstermek gerekir. Bu yüzden "yapay kıvrak zekâ"dan söz etmek gerekir. Tabi bu düşünme biçimi, bir amaç olarak değil de bir araç olarak algılanmalıdır.

"Yapay kıvrak zekâ", ancak zekânın kullanılmasıyla ortaya çıkabilir. Ne var ki, zekânın da doğal bir biçimde kullanılması zorunluluğuna rağmen, kültürel ve siyasî emperyalizmin sonucu olarak zekânın kullanılması da yapay bir hal almıştır. Bu nedenle işe, öncelikle zekâyı yapay olarak kullanmaktan ve yine yapay olarak kıvrak zekâyı oluşturmaktan başlamak gerekir. Başka bir ifâdeyle, kasıtlı olarak bu yapaylığı oluşturmak; kıvrak zekâyı izlemek gerekmektedir.

Bilinçli bir şekilde, söz konusu yapaylığı oluşturmak gerekir dedik. Peki ama neyin bilincinde olacağız? Bilinçli olarak hangi eyleme girişeceğiz? İşe, zekânın kullanılmasından başladığımıza göre ve bu aşamada "dikkat etme" unsuru, karşımıza çıkan ilk unsur olduğuna göre bilinçli olarak olaylara, olgulara dikkat etmek gerekir. Bilinçli olarak olgulara, olaylara "dikkat etme" öğretimle, egzersizlerle elde edilebilmesine rağmen, kendiliğinden ve doğal olarak elde etmek en iyi yoldur. Bu da, çeşitli fikirleri ortaya atmak ve doğru olduklarına inandıkları takdirde insanlara, bu fikirleri vermekle mümkündür. Başka bir ifadeyle insanlar, bazı mefhumları aldıklarında onlara, bilinçli bir şekilde olaylara ve olgulara "dikkat etme"lerinin gerektiği telkin edilmelidir. Bir olay veya olguyla karşı karşıya kaldıklarında, bu olayları ve olguları kavramak için kendilerini, bilinçli olarak "dikkat etme"ye zorlamaları; yani önce zekâlarını yapay bir biçimde kullanmaları ve bu yolda bir meleke kazanana dek buna devam etmeleri gerekir. Bu şekilde zamanla hızlı düşünmeye sahip olmak mümkündür. Bu nedenle bilinçli bir şekilde olaylara, olgulara "dikkat etmek", ilk dayanak noktasıdır. Fakat bu öğretimle, alıştırmalarla olmaz. Bu, kafalarında birtakım mefhumların oluşması için insanlara, doğrudan veya dolaylı olarak delilleriyle birlikte fikirler aşılamakla mümkündür. Kişinin kafasında bir takım mefhumlar oluştuğundan kişi, bu mefhumları alıp kullanır ve böyle bir durumda "zekâ kullanımı" da gerçekleşmiş olur. Bu arada kıvrak zekâ yetisi de kazanılmış olur. İlk başta kıvrak zekâ, yapay bir şekilde sağlansa da zamanla ve tekrar suretiyle doğal bir mecraya girer. O halde bilinçlilik ve performans gösterme; sadece yapay olarak geliştirilmiş kıvrak zekânın değil, aynı zamanda doğal kıvrak zekânın garantisidir.

Daha önce verilen benzin örneğindeki benzin, aşırı tehlikeyle karşı karşıya kalma veya kendini gizli bir krizin içinde bulma durumundan doğmuş olabileceği gibi, aynı zamanda bilinçli olarak da caddeye dökülmüş olabilir. Benzin olayıyla karşı karşıya kalan bir insan, performansını ve bilinçli "dikkat"ini bu olaya yönelttiği zaman, caddede akan sıvının mahiyeti hakkında enine-boyuna düşünür. Kişi, akan sıvının benzin olduğunu fark etse dahi bu sıvının, kasıtlı olarak mı caddeye döküldüğü yoksa tehlikenin, kendisinden mi doğduğu hususunu, ancak "dikkat" ederek algılayabilir. Şayet kendiliğinden doğan bir tehlikeyse, söylenecek bir şey yoktur. Ama kasıtlı olarak dökülmüşse işte bu, inceleme konusudur. Zira olaydaki bu kasıtlılık, "dikkat"i; ardından aklın veya zekânın kullanılmasını; daha sonra da kıvrak zekâ eylemini doğuran bir faktördür.

Süleyman Hakîm'in; iki annenin de üzerinde hak iddia ettiği çocuğun, gerçek annesini bulmak amacıyla ikiye bölünmesini önerdiği örnekte ise Süleyman Hakim, iki kadının bu öneri karşısındaki tutumlarını öğrenmek için, bilinçli ve kasıtlı olarak bu öneride bulunmuştu. Başka bir ifadeyle, bölünmenin sonuçlarını önceden kestirerek, böyle bir öneride bulunmuştur. Artık karar, iki kadına bırakılmıştır. Dikkat ve zekânın kullanımı, bölünme önerisi ve iki kadının vereceği karara göre ayarlanmıştır. Sonuçta Süleyman'ın, zekâ kullanımı sayesinde beklediği gerçekleşmiş; çocuğun gerçek annesi öneriyi reddederken, sahte anne kabul etmiştir. İşte Süleyman'ın, zekâ kullanımından beklediği de kabul veya ret cevabıdır. Verilen cevabın sonucu, kıvrak zekâyı doğurmuş; böylece çocuğun hangi anneye ait olduğu problemi çözülmüştür.

Burada gerçekleşen kıvrak zekâ, zekâ kullanımından; zekâ kullanımı, dikkat etme olgusundan; bu olgu ise bilinçli ve kasıtlı olma unsurundan kaynaklanmıştır ki bu, bütün işlerde izlenmesi gereken ilk adımdır. Söz konusu aşamalar, bir halden başka bir hale dönüşmüş olsa da dönüşümler, yapaylıktan uzak doğal bir seyirde ve belli bir metot çerçevesinde gerçekleşmiş; beklenen sonucu vermiştir. Bu yüzden yapılan işlem, yapay bir işlem görüntüsü verse de metot, gerektiği şekilde uygulamaya konduğu takdirde, doğala yakın bir çizgide varlığını sürdürür. Bir süre sonra zekâ kullanımı ve kıvrak zekâ, tam anlamıyla doğal bir mecraya girmiş olur. Böyle bir yol izlendiği takdirde kıvrak zekâyı daha iyi kullanma fırsatı doğar ve beklenen doğal sonucu verir. Bu yüzden zekânın kullanımına veya kıvrak zekâya doğal seyrini vermek için, uzun uzun beklemeye gerek yoktur.

Bunun için zekânın kullanılmasında ve kıvrak zekâyı oluşturmadaki yapaylığın, doğal zekâya ulaşma yolunda uzun zaman isteyen zor bir işlem olduğu düşünülmemelidir. Burada üzerinde önemle durulması gereken nokta yapaylığı, en güzel şekilde icra etmektir. Eğer yapaylık, en iyi şekilde icra edilip beklenen gerçekleşmişse, burada doğal kıvrak zekâ vardır ve ilk yapay işlemden başlayarak, doğal bir mecraya girmiştir. Dahası bu şekilde yapılan bir işlemde, yapaylığın izine de rastlanmaz. İlk aşamadaki yapay hızı, ikinci aşamada doğal hız takip etmesine karşın işlem, yapay hızın yer aldığı ilk andan itibaren doğal bir seyir alır. Çünkü olguyu iyi bir şekilde işleme koyma ve beklenenin otomatik bir şekilde gerçekleşmesi eylemleri sayesinde bu yapaylık, silik kalır. Doğallığın görüntüsünü veren bu eylemde, yapaylığın izine rastlanmaz.

Kültürel ve siyasî emperyalizm ile, sömürgeci kâfir Batı ajanlarının duygu ve düşünme üzerinde bıraktığı izler bizi, böylesi yapay bir eyleme mecbur kılmaktadır. Onların, her şey hakkında fikir yürütme ve her şeyi araştırma yolunda bizlere empoze ettikleri bu sinsi plan bizleri, kıvrak zekâdan yoksun bırakmıştır. Eğer böyle bir şey olmasaydı, böylesi yapay işlemlere girişmezdik. Zira böyle bir durumda kıvrak zekâ ve zekânın kullanılması, doğal bir biçimde gerçekleşir; insanların zihinleri bu denli karmakarışık olmazdı. İnsanlar, araştırmayı gerektiren konuları araştırır; araştırma ve inceleme gerektirmeyen konularda kıvrak zekâya başvururlardı. Bu nedenle insanların tarihe gömülen özünü geri getirmek, o kadar zor bir eylem olmasa gerek. Zorla da olsa böyle bir dönüşüm gerçekleştirilebilir. O halde her halükarda, kıvrak zekâ yetisini doğal bir biçimde somutlaştırmak, biricik hedef olmalıdır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt