Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Din ve medeniyet (1 Kullanıcı)

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Müslümanlar, İspanya’da evler, konaklar, saraylar inşa ettiler. Mektepler, hastaneler kurdular. Üniversiteler tesis ettiler. Bu üniversiteler, bütün dünyaya bir nur kaynağı oldu.
Bugün Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’da fen çok ilerledi, dev sanayiler kuruldu. Uzay yolculuğuna başlandı. Fakat, hiçbirinde huzur sağlanamadı.
Patronların israfı ve sefaheti, işçilerin sefaleti giderilemedi. Komünistlerde devlet, milleti yıllarca sömürdü. Milyonlarca insan, boğaz tokluğuna, aç, çıplak çalıştı. Zalim, kan dökücü bir azınlık, bunların sırtından geçindi. Saraylarda zevk ve safa sürdüler, her kötülüğü yaptılar.
Fakat, her türlü teknik gelişmeye rağmen, İslâm dinine uymadıkları için rahata, huzura kavuşamadılar. İslâm ülkeleri de, medeniyette, fende geri kaldıkları için, İslâm ülkelerinde de, Osmanlıdan sonra huzur sağlanamadı.
Medenî olmak için
Medenî olmak için, dinimizin bildirdiği ibadetler yapıldığı gibi, fende, teknikte çalışmak, başarmak lazımdır. Çünkü Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifler, fende, sanatta ilerlemeyi emrediyor.
Mesela, hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, fende ilerleyen, sanat sahibi olan kulunu elbette sever) buyuruldu. Başka bir hadis-i şerifte de, (Allahü teâlâ, kulunun sanat sahibi olduğunu görmeyi elbette sever) buyuruluyor. Dünya tarihlerinin sözbirliği ile överek yazdığı, gözleri kamaştıran İslâm medeniyetini, İslâm dinine uyanlar meydana getirdi.
Fakat, medenî olmak için, yalnız bunu başarmak yetişmez. Kazanılan nimetlerin, adaletle paylaşılması, çalışanın emeğine, hakkına kavuşması lazımdır. Bu adalet de, ancak dine uymakla elde edilir. Bugün Avrupa, Amerika çalışma prensipleri açısından İslâmiyete uygun olarak çalıştıkları için, işlerinde başarılı oluyorlar.
Fakat, kazançlarını Kur’an-ı kerimdeki adalet esaslarına göre paylaşmadıklarından rahata, huzura kavuşamıyorlar. Sınıf mücadelesinden kurtulamıyorlar. Kur’an-ı kerime uymayanlar, aslâ mesut olamaz.
Uyanlar, müslüman olsa da, olmasa da, inansa da, inanmasa da, uydukları kadar, dünyada faydasını görür. İnanarak uyanlar ise, hem dünyada, hem ahirette faydasını görürler. Dünyada, rahat, huzur içinde yaşarlar.
Fen bilgileri, rahat için, huzur için, medeniyet için lazım olan vasıtaları, sebepleri hazırlar. Din bilgileri de, fennin hazırladığı aletlerin, rahat için, huzur için ve medeniyet için kullanılabilmelerini sağlar.
Asırlardır, İslâm devletleri, insanlığa gerçek medeniyeti gösterdiler. Bugün kökünü kazımak için her türlü işkenceyi reva gören Avrupa’yı, Ortaçağ karanlığından kurtaranlar müslümanlar oldu. Müslümanlarla yakın münasebetlerinin olmadığı hâllerini, kendileri anlatıyorlar.
Hissiyatına kapılmadan, gerçekleri dile getiren tarihçi John W. Draper bu gerçeği şöyle itiraf ediyor:
“O zamanki Avrupa tamamiyle barbardı. Hıristiyanlık, onları barbarlıktan kurtaramamıştı. Vahşî bir hayatları vardı. Pislik içinde yaşarlardı. Kafaları, hurafelerle doluydu. Doğru dürüst düşünmek özelliğine bile malik değildiler. Adi, basit kulübelerde yaşarlardı. Eğer kulübenin zemininde veya duvarlarında bir hasır örtüsü varsa, bu büyük bir zenginlik işareti sayılırdı. Yedikleri, yabanî fasulye, havuç gibi sebzeler, bazı otlar, hatta bazan ağaç kabuklarıydı. Elbise olarak, uzun müddet dayandığı için dabağlanmamış hayvan postları kullanıyorlar ve bunun için çok pis kokuyorlardı.
Müslümanlardan öğrendiler
Müslümanlar gelince, onlara, her şeyden önce temizliği öğrettiler. Müslümanlar, günde beş defa yıkanıyorlardı. Onların da günde hiç olmazsa bir kere yıkanmasını sağladılar. Sonra, onların üzerinden pis kokulu, parça parça olmuş, bitlerle dolmuş olan hayvan derilerini çıkarıp atarak, onlara güzel kumaşlardan, renkli ipliklerden örülerek yapılmış olan kendi elbiselerinden verdiler. Onlara yemek pişirmesini, yemek yemesini öğrettiler. İspanya’da evler, konaklar, saraylar inşa ettiler. Mektepler, hastaneler kurdular. Üniversiteler tesis ettiler. Bu üniversiteler, bütün dünyaya bir nur kaynağı oldu. Her tarafta bahçeler yaptılar. Memleket, güllük gülistanlık oldu. Vahşî Avrupalılar, bütün bunları ağzı açık, şaşkınlık ve takdirle gördüler ve yavaş yavaş medenî olmaya başladılar.”

Mehmetoruc.com
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt