Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Deprem ve Müslümanlar? (1 Kullanıcı)

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya

57304.jpg


"Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan "Ne oluyor buna?" der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. "

(Zilzâl Sûresi: 1-5.)

Şu sûre katiyen ifade ediyor ki, küre-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor, bâzan da titriyor.

Mânevî ve ehemmiyetli bir cânibden, şimdiki zelzele münâsebetiyle altı yedi cüz'î suâle karşı, yine mânevî ihtar yardımıyla cevapları kalbe geldi.
Tafsîlen yazmak kaç defa niyet ettimse de, izin verilmedi.
Yalnız icmâlen, kısacık yazılacak.

Birinci suâl:

Bu zelzelenin maddî musîbetinden daha elîm, mânevî bir musîbeti olarak, şu zelzelenin devamından gelen korku ve me'yusiyet, ekser halkın ekser memlekette gece istirahatini selb ederek, dehşetli bir azab vermesi nedendir?

Yine mânevî cevap:
Şöyle denildi ki: Ramazân-ı Şerîfin terâvih vaktinde, kemâl-i neş'e ve sürur ile, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkıları ve bâzan kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübârek merkez-i İslâmiyetin her köşesinde câzibedarâne işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.

İkinci suâl:
Niçin gâvurların memleketlerinde, bu semâvî tokat, başlarına gelmiyor; bu bîçare Müslümanlara iniyor?

Elcevap:
Büyük hatâlar ve cinâyetler, tehir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinâyetler, tâcil ile küçük merkezlerde verildiği gibi; mühim bir hikmete binâen, ehl-i küfrün cinâyetlerinin kısm-ı âzamı, mahkeme-i kübrâ-i haşre tehir edilerek, ehl-i imânın hatâları, kısmen bu dünyada cezası verilir.

Üçüncü suâl:
Bâzı eşhâsın hatâsından gelen bu musîbet, bir derece memlekette umumi şekle girmesinin sebebi nedir?

Elcevap:
Umumi musîbet, ekseriyetin hatâsından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zâlim eşhâsın harekâtına fiilen veya iltizâmen veya iltihâken taraftar olmasıyla, mânen iştirak eder, musîbet-i âmmeye sebebiyet verir.

Dördüncü suâl:
Mâdem bu zelzele musîbeti hatâların neticesi ve keffâretü'z-zünubdur. Mâsumların ve hatâsızların o musîbet içinde yanması nedendir?
Adâletullah nasıl müsaade eder?

Yine mânevî cânibden elcevap:
Bu mesele sırr-ı kadere taallûk ettiği için, Risâle-i Kadere havale edip, yalnız, burada bu kadar denildi:
Yani, "Bir belâ, bir musîbetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zâlimlere mahsus kalmayıp, mâsumları da yakar."
(Enfâl Sûresi: 25.)

Şu âyetin sırrı şudur ki:
Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dâr-ı teklif ve mücâhededir. İmtihan ve teklif, iktizâ ederler ki, hakikatler perdeli kalıp, tâ müsâbaka ve mücâhede ile, Ebû Bekir'ler âlâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebû Cehil'ler esfel-i sâfilîne girsinler.
Eğer mâsumlar böyle musîbetlerde sağlam kalsaydılar, Ebû Cehil'ler, aynen Ebû Bekir'ler gibi teslim olup, mücâhede ile mânevî terakkî kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı.

Mâdem, mazlum zâlim ile beraber musîbete düşmek, hikmet-i İlâhiyece lâzım geliyor; acaba o bîçare mazlumların rahmet ve adâletten hisseleri nedir?

Bu suâle karşı cevaben denildi ki,
o musîbetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var.
Çünkü, o mâsumların fânî malları, onların hakkında sadaka olup, bâkî bir mal hükmüne geçtiği gibi, fânî hayatları dahi bir bâkî hayatı kazandıracak derecede, bir nevi şehâdet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve dâimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında, aynı gazab içinde bir rahmettir.
(Sözler 14. Sözün Zeyli)

Bediüzzaman Said Nursi



SÖZLÜK:
ADÂLETULLAH : Allah'ın adâleti.
ÂLÂ : Üstün, yüce, çok yüksek.
AZÂB : Acı, ceza, işkence.
BELÂ : Afet. Sıkıntı. Tasa, kaygı. Musibet.
BÎÇARE : Çaresiz, zavallı.
BİNÂEN : Bağlı olarak, dayanarak, -den dolayı, bu sebepten.
CÂNİB : Yan, yön, cihet, taraf.
CÂZİBEDARÂNE : Çekici bir şekilde.
CİLVE : Görünme, akis, yansıma; Allah'ın isimlerinin varlıklar üzerinde aksederek görünmesi.
CÜZ'Î : Azdan olan, parçaya âit olan, pek az, kıymetsiz.
DÂR-I TEKLİF : Allah'ın teklif ve emirleri ile vazifeli olunan yer, dünya.
EHL-İ KÜFÜR : İnkârcılar. Küfre gidenler.
EKSERİYET : Çoğunluk.
ELÎM : Acı veren, çok acıklı, üzüntü veren.
ESFEL-İ SÂFİLÎN : Aşağıların en aşağısı; Cehennemin en aşağı tabakası.
EŞHAS : Şahıslar.
FÂNÎ : Geçiçi, sonu olan, son bulan.
GÂVUR : Kâfir.
GAZAB : Hiddet, öfke, dargınlık, kızgınlık.
HEVESKÂRÂNE : Günahlı işlere hevesli olarak, istekli bir şekilde.
İCMÂLEN : Kısaca, özet olarak.
İHTAR : Hatırlatma, îkaz, uyarma, dikkat çekme.
İKTİZÂ : Gerekme, gerektirme, lazım gelme, işe yarama, icab etme.
İLHÂM : Allah tarafından kalbe ihsan edilen feyiz ve hakîkatler.
İLLİYYUN : (İlliyyîn) (Aliyyu. C.) Cennetin en yüksek tabakası. Ahirete giden tam kâmil mü'minlerin yeri. Hafaza meleklerinin divanları ismidir ki, salihlerin amelleri oraya yükseltilir. Ahirette yüksek dereceye, dergâh-ı rızâya en yakın olan derecedir.
İLTİHAK : Karışma, katılma, yapışma, bitişme.
İLTİZAM : Taraftarlık.
İLTİZAMEN : Taraftarlık yoluyla, iltizam suretiyle.
İŞTİRAK : Ortaklık, katılma
KEFFÂRETÜ'Z-ZÜNÛB : Günahların keffâreti, mü'minlere, işledikleri günahların affı için Allah tarafından verilen hastalık ve musîbetler
KEMÂL-İ NEŞE : Tam neşe.
KISM-I ÂZAM : Büyük bir bölüm.
KÜRE-İ ARZ : Yerküre; dünya.
MAHKEME-İ KÜBRÂ-YI HAŞİR : Yeniden dirilişten sonraki büyük mahkeme.
MAHSUS : Ayrılmış, tâyin edilmiş.
MÂNEVÎ : Mânâya âit, maddî olmayan.
MÂSUM : Günâhı, kötülüğü olmayan, suçsuz.
MAZHAR : Nâil olma, şereflenme, kavuşma, ortaya çıkma ve görünme yeri.
ME'YUSİYET : Ümitsizlik.
MERKEZ-İ İSLÂMİYET : İslâmiyet merkezi.
MEŞAKKAT : Sıkıntı, güçlük, zorluk.
MEYDAN-I TECRÜBE : İmtihan meydanı.
MUSÎBET : Belâ, felâket, hastalık, dert, sıkıntı, ezâ, başa gelen acı durumlar.
MUSÎBET-İ ÂMME : Genel musibet.
MUVAKKAT : Geçici; kısa bir zaman, vakitli, fâni.
MÜCÂHEDE : Cihad etme, çarpışma, gayret.
MÜNÂSEBET : İki şey arasındaki uygunluk, yakınlık, bağlılık, yakışmak, vesile, alâka.
MÜSÂBAKA : Yarışma.
NÂS : İnsanlar.
RAMAZAN-I ŞERİF : Mübârek Ramazan.
RİSÂLE-İ KADER : Bediüzzaman Said Nursinin Kader Risâlesi.
SADAKA : Allah rızâsı için fakirlere verilen para, mal gibi şeyler.
SELB : Zorla alma, kapma, ortadan kaldırma, giderme, izâle.
SEMÂVÎ : Cenâb-ı Hak tarafından gönderilen, gökten gelen.
SIRR-I KADER : Kaderin Gizli hakikati. Gizli işi. Herkese söylenmeyen yönü.
SÜRUR : Neşe, sevinç.
ŞAHADET : Allah (C.C.) rızâsı yolunda hayatını fedâ etmek. Din için muharebeden şehitlik.
TAALLÛK : Alâkalı oluş; âit olma.
TÂCİL : Acele ettirme, hızlandırma, çabuklaştırma.
TAFSİLEN : Etraflıca bilgi vererek.
TEHİR : Ertelemek.
TEKLİF : Vazifelendirme, sorumlu tutma.
TERAKKÎ : Yükselme, ilerleme.
TERÂVİH : Ramazan gecelerinde kılınan ve sünnet olarak kılınan yirmi rekatlık namaz.
VAHİY : Bir fikrin, hakikatin veya emrin Allah tarafından peygambere bildirilmesi.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamüaleykum...

Esselamüaleykum...

"Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan "Ne oluyor buna?" der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. "

(Zilzâl Sûresi: 1-5.)
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Selamünaleyküm kıymetli abimiz..

Rabbim razı olsun önemli bir konu emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler.

Kula bela gelmez Hak yazmayınca,
Hak bela yazmaz kul azmayınca.

Değerli abimiz bu dünyada yaşananların elbette ki bazıları müslümanlar için bir uyarı niteliğindedir veya günahlarının cezasını bu dünyada çekmesidir.
Bizim hayır sandığımızda bir şer, şer gibi gördüğümüzde de mutlaka bir hayır vardır bunu yalnız yüce Yaradanımız bilir..
Her türlü bela ve musibetlerden , doğal afetlerden Allaha sığınırız..
selam ve dua ile...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...

Selamünaleyküm kıymetli abimiz..

Rabbim razı olsun önemli bir konu emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler.

Kula bela gelmez Hak yazmayınca,
Hak bela yazmaz kul azmayınca.

Değerli abimiz bu dünyada yaşananların elbette ki bazıları müslümanlar için bir uyarı niteliğindedir veya günahlarının cezasını bu dünyada çekmesidir.
Bizim hayır sandığımızda bir şer, şer gibi gördüğümüzde de mutlaka bir hayır vardır bunu yalnız yüce Yaradanımız bilir..
Her türlü bela ve musibetlerden , doğal afetlerden Allaha sığınırız..
selam ve dua ile...

Allah CC. cümlemizden razı olsun değerli kardeşim...

Bizim şer gördüklerimiz hayır, hayır gördüklerimiz şer olabilir...
En iyisini Rabbimiz bilir...


Yüce Allahımızın merhametine bakalım ki;
Biz kusurlu müslümanların cezalarını bu dünyada verip, inşallah cennetine günahsız olarak gönderiyor...
Ama müslüman olmayanların cezasını ise haşire, ahirete bırakıyor...

Allah CC. yar ve yardımcımız olsun...
Bu dünyadan günahsız olarak ayrılmak duasıyla inşallah...
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
39

57304.jpg


"Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan "Ne oluyor buna?" der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. "



Mâdem, mazlum zâlim ile beraber musîbete düşmek, hikmet-i İlâhiyece lâzım geliyor; acaba o bîçare mazlumların rahmet ve adâletten hisseleri nedir?

Bu suâle karşı cevaben denildi ki,
o musîbetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var.
Çünkü, o mâsumların fânî malları, onların hakkında sadaka olup, bâkî bir mal hükmüne geçtiği gibi, fânî hayatları dahi bir bâkî hayatı kazandıracak derecede, bir nevi şehâdet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve dâimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında, aynı gazab içinde bir rahmettir.
(Sözler 14. Sözün Zeyli)

Bediüzzaman Said Nursi



.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/I][/B]

Esselamu Aleyküm değerli abimiz..
Rahman c.c. ebeden razı olsun...
Kıymetli bir paylaşım,Rabbimizin c.c.merhameti ne kadar güzel ifade edilmiş...
Rahman c.c. herdaim merhametine sığınmaktayız..
Selametle kalınız
selam ve duayla
Rahman c.c. emanetsiniz
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...



Esselamu Aleyküm değerli abimiz..
Rahman c.c. ebeden razı olsun...
Kıymetli bir paylaşım,Rabbimizin c.c.merhameti ne kadar güzel ifade edilmiş...
Rahman c.c. herdaim merhametine sığınmaktayız..
Selametle kalınız
selam ve duayla
Rahman c.c. emanetsiniz

Allah CC. cümlemizden razı olsun inşallah kardeşim...
Depremi ben 1995'te Afyon-Dinar'da yaşadığım için biliyorum...
Allah CC. kimsenin başına vermesin inşallah...
Merhametini eksik etmesin Rabbimiz üzerimizden...
Allaha emanet olun...
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
abicim Allah razı olsun..kelime anlamlarını da eklemişsiniz ;)

el cevap: şükran ceziran ;)
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamüaleykum...

Esselamüaleykum...

abicim Allah razı olsun..kelime anlamlarını da eklemişsiniz ;)

el cevap: şükran ceziran ;)

Allah CC. cümlemizden razı olsun kardeşim inşallah...
Okuyup, anlayıp, nasihat alanlardan olmak duasıyla...
Şükran Kesiran...:a12:
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt