Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Demokrasi küfür nizamı(mı)dır onu almak, tatbik ve davet etmek haram(mı)dır? (1 Kullanıcı)

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
59- HAŞR SÛRESİ
Sûre, adını ikinci ayette geçen “el-Haşr” kelimesinden almıştır. Haşr, toplamak demektir. Sûrede başlıca, Medine’de yaşamakta olan ve Hz.Peygamberle yaptıkları antlaşmaya ihanet ederek İslâm toplumunu ortadan kaldırmak üzere Mekkeli müşriklerle ittifak yapan Nadîroğulları’nın Medine’den topluca sürülmesi hadisesi ile
Yahudilerle antlaşma yapan münafıklar konu edilmektedir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
2. O,kitap ehlinden inkâr edenleri ilktoplu sürgünde yurtlarından çıkarandır.Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah’ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle,hem de mü’minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri, ibret alın.
3. Eğer Allah, onlar hakkında sürülmeye hükmetmemiş olsaydı, muhakkak kendilerine dünyada azap edecekti. Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır.
4. Bu, onların Allah’a ve Resûlüne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah’a karşı gelirse bilsin ki, Allah’ın
azabı şiddetlidir.

5. (Savaş gereği,) hurma ağaçlarından her neyi kestiniz, yahut (kesmeyip) kökleri üzerinde dikili
bıraktınızsa hep Allah’ın izniyledir. Bu da fasıkları rezil etmesi içindir.
6. Onların mallarından Allah’ın, savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar için siz, at ya da deve
koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini, dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah’ın her şeye hakkıyla gücü yeter.
7. Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar;Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar,içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin.Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.
8. Bu mallar özellikle, Allah’tan bir lütuf ve hoşnudluk ararken ve Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.
9. Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş
olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin
cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

10. Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”
11. Kitap ehlinden o inkâr eden kardeşlerine, “Yemin ederiz ki, siz (Medine’den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin hakkınızda asla kimseye boyun eğmeyiz. Eğer size karşı
savaşılırsa, size mutlaka yardım ederiz” diyerek münafıklık yapanlara bakmaz mısın?
COLOR="#008080"]Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.[/COLOR]
12. Andolsun, eğer (kardeşleri Medine’den) çıkarılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Kendilerine karşı savaşılırsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile andolsun mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.
13. Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu,
onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir. 14. Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar.Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır.Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.
15. Onların durumu, kendilerinden az öncekilerin (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlar (Bedir’de)
yaptıklarının cezasını tatmışlardır. Onlara (Ahirette de) elem dolu bir azap vardır. 16. Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der; insan
inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım”
der.

17. Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte
zalimlerin cezası budur.
18. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla
haberdardır.

19. Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.
20. Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
21. Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.

22. O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da,görünen âlemi de bilendir. O,
Rahmân’dır, Rahîm’dir.

23. O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi,
düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.

24. O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.


SON SÖZ...:
Siz kimsiniz ki Vatana ihaneti savunuyorsunuz...Mülkün Sahibi Allah C.C. nun bu Devleti sevdiğini... Gerçek Müceddidler aracılığı ile aktardığı ve övdüğü halde dil uzatabiliyorsunuz...Bu Ülke Yüce Türkiye Cumhuriyetidir...Siz ... Şeytan lainin arkadaşı olmuşsunuz...Sizi Allah C.C. na havale ederiz...
 

çelebiler

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
21 Tem 2012
Mesajlar
75
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Ülkeler müslüman yada kafir olmaz.İçindeki insanların ekserisi hangi inançta ise o yönde yönetilir.Ülkemize "kafir devlet" demek içinde bulunduğunuz ülke sebebiyle sizi de kafir yapar.Bu ülkeyi oluşturan unsurlar bizleriz.T.C kafir devlet değildir.Bu topraklar İslam toprağıdır yönetim şekli ne olursa olsun fark etmez.

Demokrasinin küfür nizamı olup olmadığına gelince,öncelikle bu tip tartışmaların müslümanları kendi ülkelerinden,devletlerinden ve hükümetlerinden soğutmak için müslümanlar arasına kasıtlı atılan tartışmalar olduğunu düşünüyorum.

Çünkü bu tartışmalar yüzünden müslümanlar bu ülkemizde yabancılaştırılarak,devlet kademelerinde bulunmaktan imtina ettiler.Böylece ülkemizde devletk ademelerinde İslama,müslümanlara karşı bir yönetim geleneği gelişti.Müslümanlarda hayatın her alanında geriledi.Sosyal,siyasi,iktisadi,sanat,ilim,bilim ve spor hiçbir alanda söz sahibi olamadık.

Bu sebeptendir ki bu tip tartışmaları kim çıkartırsa çıkartsın müslümanların arasına onları devletle düşman ederek devletten uzaklaştırarak ülkeye yönetimini yeniden ele almak isteyen unsurlar olarak görüyorum.

Demokrasi yada herhangi bir yönetim şekline küfürdür diyemezsiniz.O yönetim şeklinin nereden çıktığı onu küfür yapmaz.O yönetim şeklini uygulayan insanların muamelatı İslama yada küfre hizmet eder.

İslamda ülke yönetim şekli belirtilmemiştir.Allah'ın bizden istediği sadece hak ve adaleti koruyan bir yönetim kurmamızdır.Bu yönetime isterseniz demokrasi deyin.isminin önemi yoktur.Demokrasiyi hak ve adalete işler şekilde idame ettirirseniz.O da Allah'ın razı olacağı bir yönetim olur.
 

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Bu fikirler, eğer ihanet mahsulü değilse ancak gaflet ve cehalet mahsulüdürler. Kesinlikle İslâm’i bir zihniyete ait değildirler. Müsteşrik kâfirlerin takriben bir asır önce ekmiş olduğu tohumlarla ümmetin bağrında biten ayrık otlarıdır. Bunu böyle bilip böyle değerlendirmek gerekir. İslâm şeriatına dayanmayan her fikrin merdud olduğu bilinip sahiplerinin suratına fırlatılmalıdır. Ümmetin, özellikle de İslâm'a tekrar yönelmiş durumda olan genç neslin akıllarını, zihinlerini İslâm kisvesine büründürülmeye çalışılan böylesi fasit ve merdud fikirler ile kirletmeye kimsenin hakkı yoktur. İslâm’i zihniyete sahip olmayan insanlar, birtakım İslâm’i malumata sahip olsalar da küfrün taşeronu olmaktan kurtulamazlar. Bu fikirlerin sahiplerine, kendilerine gelip, mevcut maslahatçı veya şartlara ve koşullara teslimiyetçi İslâm esaslarına dayanmayan düşünce yapılarını top yekûn çöpe atıp, İslâm’i düşünce sistemini ve zihniyetini korumak için çalışmalarını ve Allahu Teala'dan hakkıyla korkmalarını tavsiye ediyoruz.
BU DURUMDA İSLÂM BİZDEN NE YAPMAMIZI İSTİYOR?-a- İslâm'ı Tekrar Hayata Hakim Kılmak İçin Çalışmanın Farziyeti:-
 

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
İDEOLOJİK VE VAKIAYA TESLİMİYETÇİLİK DAVETLERİ ARASINDA DEĞİŞİM DAVETÇİLERİ


--------------------------------------------------------------------------------


Çökmüş bir toplumda ideolojik davetin aynı zamanda siyasi bir hareket olduğu bilinen bir olgudur. Böylesi bir davetin söz konusu toplumu kalkındırmaya yönelik, aksiyonu zorunlu kılan bir misyonu vardır kuşkusuz. Toplumun, içinde bulunan yaygın ve egemen değer yargılarının ve toplumda uygulanır durumdaki sistemin düşüklüğü/düzeysizliği ile toplumun çöküşü arasında nasıl bir paralellik varsa yine, toplumun içindeki egemen yaygın değerler silsilesinin ve toplumda uygulanır durumdaki sistemlerin ileriliği/düzeyliği ile toplumun kalkınması arasında aynı paralellik vardır. O halde ideolojik bir davetin misyonu, toplumu; sistemlerinin ve üzerinde egemen olan yaygın anlayışlarının değişimi ile değiştirilmesi noktasında olacaktır. Yani söz konusu ideoloji ile tastaban çelişir durumdaki değer yargıların, sistemlerin, duygu ve düşüncelerin; doğru ve düzeyli değer yargıları, sistemler, duygu ve düşünceler ile yer değiştirmesi için, egemen olan yaygın anlayışlar ve sistemler ile bir anlamda çekişme yolu ile değişim.

Bu, ideolojik davetin; ortaya çıktığı ilk günden bozuk/yozlaşmış yapı ile çatışması anlamına geliyor. Çünkü o,
DEOLOJK VE VAKIAYA TESLMYETLK DAVETLER ARASINDA DEM DAVETLER
 

çelebiler

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
21 Tem 2012
Mesajlar
75
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Hüseyin Bey siz Allah adına İslam dinini kendinize göre yorumlayarak ideolojik sistem haline getirmeden önce,İslam'daki devlet nizamı konularına bu kadar meraklıysanız,darül harpte yaşayan müslümanların ne yapması gerektiğini öğrenerek,ülkenize gelin.

Uzaktan yapacağınız yorumlar sizi yanıltacaktır.Boşuna hariçten gazel okumayın.
 

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
NE DİYEYİM!
EĞİTİME İHTİYAÇ VAR.
İYİ ARAŞTIRIR SORARSAN T.C. DE DARUL KÜFÜR=DARUL HARP'TIR
SELAM VE DUA İLE...
"Bir kavim nefislerindekileri değiştirmedikçe Allah onların halini değiştir*mez" (13/11)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt