Peygamberin bile şerrinden Allah’a sığınma ihtiyacını hissettiği Deccal, iman ehlinin, O’ndan çok daha fazla Allah’a her fırsatta sığınacağı en büyük beladır. Hiçbir dünyevi afet ve musibet Deccal’inki kadar tahripkar değildir, olamayacaktır. Nedir Deccal? Deccal; (mübalağalı olarak) yalandır, hiledir, aldatmadır.
Yalan ve hile/aldatma anlamına gelen “decl’in” mübalağalı vezni olan “deccal”, aşırı derece yalan söyleyen, aldatan, hile yapan anlamına gelir.
Deccal’in bir başka manası ise “karıştırmaktır.”
Neyi karıştıracak? Hakkı batıl ile karıştıracak.
Kelime manası yalanda, hilede ve aldatmada aşırı gitmek olsa da, kavramsal olarak Deccal; hak ile batılı, iman ile küfrü, tevhid ile şirki birbirine karıştırandır.
Deccal ile ilgi bize en gerekli bilgiyi veren hadis–i şerif ise şöyledir.
Hz. Huzeyfe b. Yeman hazretlerinden gelen rivayete göre, O Hz. Peygamber’in (as) şöyle buyurduğu işittiğini söyledi:
“Deccal çıktığı zaman yanında bir su, bir de ateş bulunacaktır. Fakat halkın ateş sandığı soğuk bir sudur. Soğuk su sandığı ise yakıcı bir ateştir. Deccal’in zuhuru zamanında sizden her kim işitirse ateş suretinde gördüğü tarafta bulunsun. Çünkü o, tatlı bir sudur”
(Sahih–i Buharî Muhtasarı, c.9, s.184).
Ahir zamanda bir çok Deccal meydana çıkacağı ifade edilmekle beraber bunlardan en azgını Hz. Hüzefye hadisinde bahsedilen Deccal’dir.
Ateş ve su birbirinin zıdd–ı kamili olan iki şeydir.
İman ve küfür gibi. Hak ve batıl gibi. Cennet ve cehennem gibi.
Müslim’in Hz. Eb Hureyre’den (ra) yaptığı rivayete göre Deccal, cennet ve cehennemi temsil eden birtakım harikalar göstereceği anlamına gelir. Bu da Müslümanlar için en büyük imtihandır.
Bütün bu ve benzeri haberlerden şu neticeye kolaylıkla ulaşmamız mümkündür ki, Deccal, dini, dinî kavramları kullanacaktır.
Dinî kavramları kullanarak halkı/iman edenleri aldatacaktır.
Birbirinin zıttı kavramları birbirine karıştıracak, hakkı batıl, batılı hak; tevhidi şirk, şirki tevhid şeklinde takdim edecektir.
Hak budur diye insanlara sunduğu şeyin aslında batıl, batıl dediği şeyin ise hak olduğu, tevhid dediği şeyin şirk, şirk dediği şeyin ise tevhid olduğu ve bu yolla insanları aldatacağı anlaşılmaktadır.
Ahir zamanda Müslümanlar için en büyük tehlike Deccal tehlikesi olsa gerektir.
Çünkü aldatmanın, hele de bu adatmanın iman–küfür, tevhid–şirk, hak–batıl için söz konusu olduğunu düşündüğümüzde deccal belasının ne kadar büyük bir bela olduğunu daha kolay anlarız. Deccal’in şerrinden kurtulmanın ancak “furkan” ölçüsünde bir iman ile mümkün olabileceği düşünebilir.
Deccal ile kavga yapacak olan “Mehdi” de işte bu “furkan” düzeyinde bir imana sahip olan kişidir.
Furkan; hak ile batılı, iman ile küfrü, tevhid ile şirki ayrıştırma kabiliyetidir.
İçinde yalandan, hileden, aldatmadan, karıştırmadan/bulamadan izler taşıyan her hareket ve düşüncede “deccalizm” bulaşmıştır.
Bu hile, yalan, aldatma ve karıştırma/bulama imanî konularda yapılıyor ise, izleri taşımaktan öte bir durum söz konusudur.
Kaç on yıldır insanımız hemen hemen her konuda aldatılmıyor mu?
Hz. Peygamber efendimizin (sa) duasıyla bitirelim.
“Ya Rabbi! Deccal’in şerrinden sana sığınırım.”
Yalan ve hile/aldatma anlamına gelen “decl’in” mübalağalı vezni olan “deccal”, aşırı derece yalan söyleyen, aldatan, hile yapan anlamına gelir.
Deccal’in bir başka manası ise “karıştırmaktır.”
Neyi karıştıracak? Hakkı batıl ile karıştıracak.
Kelime manası yalanda, hilede ve aldatmada aşırı gitmek olsa da, kavramsal olarak Deccal; hak ile batılı, iman ile küfrü, tevhid ile şirki birbirine karıştırandır.
Deccal ile ilgi bize en gerekli bilgiyi veren hadis–i şerif ise şöyledir.
Hz. Huzeyfe b. Yeman hazretlerinden gelen rivayete göre, O Hz. Peygamber’in (as) şöyle buyurduğu işittiğini söyledi:
“Deccal çıktığı zaman yanında bir su, bir de ateş bulunacaktır. Fakat halkın ateş sandığı soğuk bir sudur. Soğuk su sandığı ise yakıcı bir ateştir. Deccal’in zuhuru zamanında sizden her kim işitirse ateş suretinde gördüğü tarafta bulunsun. Çünkü o, tatlı bir sudur”
(Sahih–i Buharî Muhtasarı, c.9, s.184).
Ahir zamanda bir çok Deccal meydana çıkacağı ifade edilmekle beraber bunlardan en azgını Hz. Hüzefye hadisinde bahsedilen Deccal’dir.
Ateş ve su birbirinin zıdd–ı kamili olan iki şeydir.
İman ve küfür gibi. Hak ve batıl gibi. Cennet ve cehennem gibi.
Müslim’in Hz. Eb Hureyre’den (ra) yaptığı rivayete göre Deccal, cennet ve cehennemi temsil eden birtakım harikalar göstereceği anlamına gelir. Bu da Müslümanlar için en büyük imtihandır.
Bütün bu ve benzeri haberlerden şu neticeye kolaylıkla ulaşmamız mümkündür ki, Deccal, dini, dinî kavramları kullanacaktır.
Dinî kavramları kullanarak halkı/iman edenleri aldatacaktır.
Birbirinin zıttı kavramları birbirine karıştıracak, hakkı batıl, batılı hak; tevhidi şirk, şirki tevhid şeklinde takdim edecektir.
Hak budur diye insanlara sunduğu şeyin aslında batıl, batıl dediği şeyin ise hak olduğu, tevhid dediği şeyin şirk, şirk dediği şeyin ise tevhid olduğu ve bu yolla insanları aldatacağı anlaşılmaktadır.
Ahir zamanda Müslümanlar için en büyük tehlike Deccal tehlikesi olsa gerektir.
Çünkü aldatmanın, hele de bu adatmanın iman–küfür, tevhid–şirk, hak–batıl için söz konusu olduğunu düşündüğümüzde deccal belasının ne kadar büyük bir bela olduğunu daha kolay anlarız. Deccal’in şerrinden kurtulmanın ancak “furkan” ölçüsünde bir iman ile mümkün olabileceği düşünebilir.
Deccal ile kavga yapacak olan “Mehdi” de işte bu “furkan” düzeyinde bir imana sahip olan kişidir.
Furkan; hak ile batılı, iman ile küfrü, tevhid ile şirki ayrıştırma kabiliyetidir.
İçinde yalandan, hileden, aldatmadan, karıştırmadan/bulamadan izler taşıyan her hareket ve düşüncede “deccalizm” bulaşmıştır.
Bu hile, yalan, aldatma ve karıştırma/bulama imanî konularda yapılıyor ise, izleri taşımaktan öte bir durum söz konusudur.
Kaç on yıldır insanımız hemen hemen her konuda aldatılmıyor mu?
Hz. Peygamber efendimizin (sa) duasıyla bitirelim.
“Ya Rabbi! Deccal’in şerrinden sana sığınırım.”