Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dava Adamı (1 Kullanıcı)

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Aziz, muhterem kardeşim, Madem ki İslâmın her derdine razı olduğunu bildiriyor­sun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle: Vazifen, dikenler arasından güller toplamaktır. Ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin. Çöllere sürülürsen kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen ısınla seb­­ze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak, yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa ışık, paslı vicdanları gö­rürsen ümit, imansız kalp­lere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç olacak, sen getirdiğin için ceza gö­receksin, sen konuştuğun için mahkum olacaksın. Ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden geçeceksin. Candan, gönülden Kur’ân’a sarılacak­sın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep ede­ceksin. Kimse ile görüş­türmezlerse, mecnun olup çöllere dü­şeceksin. Leyla arar gibi Nur arayanları bula­caksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin. Makamlar, servetler verirlerse, nefsini unutacaksın. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önün­de demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan oymak gerekirse, iğne ile oyacaksın. Unutma! Nerede olursan ol, küfrün ve cehlin tâ temelini çürüteceksin. Bir gün Kur’ân etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten, ah­lâk­tan kale­ler di­keceksin. Kaleler fedâi ister, nasıl olsa sen de içinde fedâi ola­cak­sın. Bu mektubu okuyunca, Mesnevî’yi okuyan Yunus Emre gibi, “Uzun olmuş” di­ye­ceksin. “Onun gibi ben olsa idim, ete kemiğe büründüm, Yunus diye gö­rün­düm, derdim” dediği gibi, sen de “Ne lüzum vardı uzun uzun yazmaya, kısaca Kur’ân tale­besi olacaksın de­seydin yeterdi” diyeceksin. Haklısın, zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince, kılıçtan keskincedir. Her kişinin yolu değil, “er” kişinin yoludur. Seni bütün ruh u canımla kucaklar, gözlerinden öper, du­a­larına mukabele eder, Allah’ın rızası dairesinde buluş­mak üzere mektubuma son verirken, dalâlete düşen din kardeşlerimin kısa bir zamanda sizin gibi hidayete ermele­rini Ce­nâb-ı Vacibü’l-Vücud olan Hazret-i Allah’tan niyaz ederim. Âmin! Pür kusur kardeşiniz

Zübeyir GÜNDÜZALP
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,266
Tepki puanı
3,644
Puanları
163
Yaş
47
selamün aleyküm adı güzel kardeşim.
Rabbim bizi bu yolda yalnız bırakmasın inşallah.
selam ve dua ile.....hayırlı cumalar güzel kardeşim.
 

meltem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
1,782
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
sonsuznurr.blogcu.com
Selamunaleyküm bacımm...

Allah azze ve celle razı olsun ...

okadar güzel bir yazı ki inan tekrar tekrar okudum...

Allah büyüklerimizden ebeden razı olsun...

İslâm'a köle olan, her türlü esaretten kurtulmuştur. Taş duvarların arasında olan mahkûm, iman ile şükreder, hayal ile dünyayı dolaşır. Sabır ile hakkına razı olur. İnancını yerine getiremeyen insan, her yerde mahkûmdur. Davalar bazen hapishanelerde, bazen mezarlıklarda yükselir. Dava adamları. Çokları bu dünyadan gitti. Fakat iz bıraktılar. Medeniyet onların elinde parladı. İnsaniyet, onların hayatından ilham aldı. Dava adamı ufka yürür. Konaklanacak her yeri geçer. O, ufku yakalamak için yürür... Dava insanı olabilme temennisiyle... selametle bacım...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Selamunaleyküm nurum nurum...

Allah azze ve celle razı olsun ...

okadar güzel bir yazı ki inan tekrar tekrar okudum...

Allah büyüklerimizden ebeden razı olsun...

İslâm'a köle olan, her türlü esaretten kurtulmuştur. Taş duvarların arasında olan mahkûm, iman ile şükreder, hayal ile dünyayı dolaşır. Sabır ile hakkına razı olur. İnancını yerine getiremeyen insan, her yerde mahkûmdur. Davalar bazen hapishanelerde, bazen mezarlıklarda yükselir. Dava adamları. Çokları bu dünyadan gitti. Fakat iz bıraktılar. Medeniyet onların elinde parladı. İnsaniyet, onların hayatından ilham aldı. Dava adamı ufka yürür. Konaklanacak her yeri geçer. O, ufku yakalamak için yürür... Dava insanı olabilme temennisiyle... selametle bacım...


_________aleykum selam güzel kardeşim..
dava adamını ne güzel anlatmışsın .. dava adamı olamıyorsak bile dava adamı olmuş büyüklerimizin izinden gitmeliyiz...
önden giden atlı olamıyorsak önden gidenleri takip etmeliyiz... inşaALLAH .. rabbim bu şuuru bizlere versin..
zor zamanda bu davaya sevdalanmayı zor zamanda yigit olmayı.. ama o kadar kolay degil.. hele bizler için hiç.....hiç kolay degil

rabbim razı olsun bacım
selam ve dua ile___________
 

meltem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 May 2006
Mesajlar
1,782
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
sonsuznurr.blogcu.com
önden giden atlı olamıyorsak önden gidenleri takip etmeliyiz... inşaALLAH .. rabbim bu şuuru bizlere versin..
Amin Amin inşaallah ....
Rabbim bu yolda konaklamadan büyüklerin izinde ,önden giden atlıların izinde
yetişen nesiller nasip etsin ...(AMİN)
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Dava adamı… Hangi dava? Kur’an’ın ifadesiyle, ‘dağların bile üzerine almaktan korktukları’ dava… ‘İnsandan başka her şeyin üzerine almaktan korktuğu’ dava… Onun büyüklüğünün farkında olanları inim inim inleten, dizlerinin bağını çözen, mağaralarda inzivaya çektiren, çöllerin yalnızlığına sürükleyen dava… Kendini kendine unutturan, kalabalıklar içerisinde yalnızlaştıran bu dava nasıl bir davaydı?...

Evet, bu, kulluk davasıdır ki her şeyin sahibi olan Hz. Allah’ın (cc), insana yüklediği en büyük görevdir. “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk yapsınlar diye yarattım.” (Zariyat, 56) buyruğu ile insana görevini bildiren Allah-u Teala, bu ağır yükü insana vermiştir.

(alıntı)
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Gönüllerimizin süruru Hz. Muhammed Mustafa (sav)’i; varolan bütün acılarla, bütün sıkıntılarla, yetimlikle ve daha niceleriyle sabrettiren dava kulluktu.

Bu öyle büyük bir davaydı ki Hz. Ebu Bekir (ra)’a malını-mülkünü feda ettiren; Hz. Ömer (ra)’a, kendisine ölümü hatırlatacak bir adam tutturan… Bu öyle bir davaydı ki Hz. Ali (kv)’i savaş meydanlarının aslanı yapan; Hz. Osman (ra)’ı, meleklerin bile haya edecekleri bir kişi haline getiren; Hz. Bilal (ra)’ı koskoca kayaların altında inleten, ateşten kumların üzerinde sabrettiren…

Evet, bu öyle bir dava ki ruhlarını Allah’a sattıran, O’nu razı ve memnun etmek için her türlü acıya katlandıran… O’nu hoşnut edebilmek için dünyanın bütün belalarına, yürekleriyle set oldukları dava; kulluk…
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,159
Tepki puanı
8,246
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Aziz, muhterem kardeşim, Madem ki İslâmın her derdine razı olduğunu bildiriyor*sun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle: Vazifen, dikenler arasından güller toplamaktır. Ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin. Çöllere sürülürsen kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen ısınla seb**ze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak, yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa ışık, paslı vicdanları gö*rürsen ümit, imansız kalp*lere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç olacak, sen getirdiğin için ceza gö*receksin, sen konuştuğun için mahkum olacaksın. Ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden geçeceksin. Candan, gönülden Kur’ân’a sarılacak*sın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep ede*ceksin. Kimse ile görüş*türmezlerse, mecnun olup çöllere dü*şeceksin. Leyla arar gibi Nur arayanları bula*caksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin. Makamlar, servetler verirlerse, nefsini unutacaksın. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önün*de demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan oymak gerekirse, iğne ile oyacaksın. Unutma! Nerede olursan ol, küfrün ve cehlin tâ temelini çürüteceksin. Bir gün Kur’ân etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten, ah*lâk*tan kale*ler di*keceksin. Kaleler fedâi ister, nasıl olsa sen de içinde fedâi ola*cak*sın. Bu mektubu okuyunca, Mesnevî’yi okuyan Yunus Emre gibi, “Uzun olmuş” di*ye*ceksin. “Onun gibi ben olsa idim, ete kemiğe büründüm, Yunus diye gö*rün*düm, derdim” dediği gibi, sen de “Ne lüzum vardı uzun uzun yazmaya, kısaca Kur’ân tale*besi olacaksın de*seydin yeterdi” diyeceksin. Haklısın, zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince, kılıçtan keskincedir. Her kişinin yolu değil, “er” kişinin yoludur. Seni bütün ruh u canımla kucaklar, gözlerinden öper, du*a*larına mukabele eder, Allah’ın rızası dairesinde buluş*mak üzere mektubuma son verirken, dalâlete düşen din kardeşlerimin kısa bir zamanda sizin gibi hidayete ermele*rini Ce*nâb-ı Vacibü’l-Vücud olan Hazret-i Allah’tan niyaz ederim. Âmin! Pür kusur kardeşiniz

Zübeyir GÜNDÜZALP

Allah CC. razı olsun kardeşim...
Zübeyir abimizin ruhuna El-Fatiha...
...
AMİNNN...
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
DAVA ADAMI NASIL OLMALI
Bir ferdin, bir müslümanın, karakter ve kabiliyeti ne boyutta ise, ilmi ve irfanı hangi seviyede ise, o boyut ve seviyede bir cemaat meydana getirirler. Şuurlu ve basiretli fertler, şuurlu ve basiretli cemaatleri oluştururlar.

Dâva ve gâyesini iyi bilen fertler, onun yeryüzüne hakim olması için gayret gösteren kişiler, dâva ve gâyesini iyi bilen ve onu yeryüzüne hakim kılacak cemaatleri meydana getirirler.

Unutmamamız gerekir ki dâva ve gâyesine gönül veren gerçek dâva erleri, dâvasına gönül veren ve onu samimiyetle omuzlayan cemaatleri meydana getirirler

Madem ki "Cemaatsiz İslâm olmaz" ve "Cemaate bağlanmak şart" ise, o halde cemaate bağlanacak olan fertlerin konumu ve yapısı da o derece önemlidir.
İşte bunun içindir ki biz de bu yazımızda gerçek bir dâva erinde bulunması gereken vasıfların neler olduğunu izah etmeye çalışacağız.

Gerçek bir dâva erinde bulunması gereken önemli vasıflardan birisi:
"....DÂVA VE GÂYESİNİ İYİ BİLMELİDİR..."
Gâyesini iyi bilen kimseler, gâyesini iyi bilen cemaatler meydana getirirler.Onun için, akıllı ve basiretli bir müslüman dâva ve gâyesini iyi bilen bir müslüman olmalıdır. Dâvasına, bir başkası veya tâbi olduğu cemaatin lideri doğru dediği için doğru demesinden ziyâde, o dâvanın Kur'an ve Sünnet çizgisinde, doğru olduğuna kanaat ve delil getirmelidir. İyi bilmelidir ki delilsiz, körü körüne takip edilen gâye ve dâvaların akibetleri de kördür.Yine iyi bilmelidir ki; sâdık dâvaların muhakkak ki sâdıklığına dâir delilleri olur. Rabbimizin bir âyeti celilesinde buyurduğu gibi:

"...De ki: Eğer davanızda sâdıklar iseniz delilinizi getirin." (Bakara Sûresi: 111)

Şu halde dâva ve gâyesini iyi bilen bir fert, dâva ve gâyesinin doğru olduğunu iddiâ etmekle birlikte isbatını da yapmalıdır.Birçok kimsenin yaptığı gibi, hangi gâye ve dâvayı temsil ettiğinden habersiz olmamalıdır.Attığı adımın ve tuttuğu yolun nereye vardığını iyi bilmelidir.

İkinci olarak, gerçek bir dava adamında bulunması gereken vasıflardan birisi de:
"...DÂVASINI DERT EDİNEN BİR YAPIYA SAHİP OLMASIDIR..."
Gerçek bir dâva adamı, dâvası uğruna uykularını kaçırdığı gibi, onu başkalarına anlatma ve aktarmada da rahatını kaçırmalıdır. Dâvasına karşı yapılan saldırılara set olduğu gibi, onu ortadan kaldırmaya yönelik her türlü vesileye de set olmalıdır.İyi bilmelidir ki, dert edinilen gâye ve dâvaların yüceldiği gibi, davasını dert edinen fertlerin de makam ve şerefleri yücelir.

Ve yine iyi bilinmelidir ki, dert edinilip uğruna gayret gösterilmeyen gâyeler yerinde durduğu gibi, dâvasını dert edinmeyenlerin makam ve dereceleri de yerinde sayacaktır.

Dâvasını dert edinen bir ferdin en büyük gâyesi, Kur'an ve Sünnet'in yaşanması ve yaşatılması olmalıdır.Bu uğurda koşmalı ve yorulmalıdır.

Dâva erinin vasıflarından biri de:
"....BÂTILIN KARŞISINDA SUSMAMASI..."
Gerçek basirete sahip olan dâva eri, bâtılın karşısında asla susmaz.O, hakkı haykırdığı gibi, hakka yardımdan da geri durmaz.Dinin sevmediği şeyleri sevmediği gibi, onların toplumunda yayılmasına da râzı olmaz.O her zaman münkeri değiştiren biri olmaktan geri durmaz.O, bu görevi terkeden korkaklara gelecek ilâhî belânın kendisine de isâbet edeceğinden korkar.O, Allah Rasûlü-sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu hadisini aklından çıkarmaz:

"Hakkı gördüğünde söylemekten ve o büyük günü hatırlamaktan sizi insanlara olan korkunuz engellemesin.Çünkü bu,ecelinizi yaklaştırmayacağı gibi,rızkınızı da daraltmaz."(İbn-i Mâce ve Tirmizi)

Evet, sâdık bir dava adamı hakkı anlatmada onu bir başkasına ulaştırmada aktiftir. O, soru sorulunca cevap verilir diye beklemez.O her an bir sohbet ortamı oluşturmayı arar.Oturduğu meclislerdeki gayri islamî sohbet ortamlarını "acaba bunu nasıl islami bir sohbete çevirebilirim" diye gayret sarfeder, bunu yapamazsa oradan uzaklaşır.Çünkü çok iyi bilir ki, münkeri işleyen bir toplulukla, sadece tebliğ için yanyana gelinir.Bunun aksi ise Allah Teâlâ’nın onların kalplerini yanyana getirmesi demektir.

Yine, gerçek bir dâva erinde bulunması gereken vasıflardan biri de:
"....CİDDÎ OLMASIDIR...."
Dâvasını seven, dâvasına gönül veren bir insan kayıtsız ve laçkalıktan uzak ciddi bir yapıya sahip olması gerekir.Gereksiz yere konuşmayan, konuştuğunda ise hakkı konuşan olmalıdır.Soru sorulmadan ortaya atılan, başkalarına sorulan sorulara cevap vermeye çalışan biri olmaktan uzak durmalıdır.O, ciddiyeti her zaman ön planda tutmalıdır.İyi bilmelidir ki, ciddiyetten uzak fertlerin oluşturdukları cemaatler, kayıtsız ve laçka cemaatlerdir.

Dâva ve gâyesi istikametli olan bir ferdin ciddiyete kayıtsız kalması düşünülemez.Dâva ve gâyesi şerefli olan her ferdin, ciddi ve şerefli olma mecburiyeti vardır.Çünkü inandığı dâva ile o çirkin vasıf, birbirine yakışmayan şeylerdir.Dâva adamı ciddi olmalıdır,diğer bir vasfı kendisinden kaybetmiş ise, dâvasını bir başkasına ulaştırmada etkili olmayacağını unutmamalıdır.

Ağır başlı olmalıdır. Söz ve davranışlarıyla başkasını rahatsız etmemelidir.Şakalarında haddi aşmamalıdır.
"....KORKMAMALIDIR...."
Şuurlu bir dâva adamı, Allah'tan başkasından korkmamalıdır.Dâvasını yaşamada, onu bir başkasına anlatma ve aktarmada, hiç kımseden çekinip korkmamalıdır.Şeytanın vesveselerine kulak verip 'Aman ben bunu söylersem bana' şöyle derler, şunu yaparsam bana eziyet ederler..." gibi şeylerden etkilenmemelidir.

Onun korkusu mahluktan değil, hâlıktan (yaratıcıdan) olmalıdır.Çünkü mahluk'un değil hâlıkın cennet ve cehennemi vardır.

Gerçek bir dâva eri, her zaman atak ve cesur olmalıdır.Dinine yapılan saldırılara karşı koymalı, onlara engel olmalıdır.

Dâva, erinin meziyetlerinden birisi de:
".....UYANIK OLMALIDIR....."
Dâvasını dert edinen bir insanın mutlaka uyanık olması gerekir.Cin ve insan düşmanlarının çok olması hasebi ile o, girişinde çıkısında, tebli¬ğinde, münazarasında çok uyanık olmalıdır. Anlatacağı konuların yerini ve zeminini iyi ayarlamalıdır.Her gördüğüne her meseleyi anlatmamalıdır. Uyanık bir muvahhid, sorulan sorularla karşı tarafın niyetini iyi keşfetmelidir. O, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu hadisini aklından çıkarmamalıdır.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:

"Mü'min bir yılan deliğinden iki defa sokulmaz"

Uyanık müslüman, her an tedbirli olmalıdır. Takdiri ise Allah'a bırakmalıdır. O'ndan yardım beklemelidir, ne kadar gayret sarf ederse etsin, ne kadar tedbir alırsa alsın daimâ Allah'ın kuvvet, yardımcı ve desteğine muhtaç olduğunu da unutmamalıdır.

Yine, dâva erinde muhakkak ki şu meziyetin de olması gerekir.
"...YUMUŞAK VE LATİF OLMALIDIR..."
Dâva ve gâyesini İyi bilen, onu dert edinen, bâtılın karsısında susmayan, Allah'tan başkasından korkmayan ciddi ve uyanık dâva adamı muhakkak ki yumuşak ve lâtif olması gerekir.

O, iyi bilmelidir ki yumuşak ve latif muamele, her iyiliğin başıdır.Yine iyi bilmelidir ki bu, hasletler ahlâkı güzelleştirdiği gibi insanı diğer insanlara yaklaştırır ve onu sevdirir.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- yumuşaklık ve letafetten o kadar sözetmistir ki, onun bu konudaki sözlerini burada zikredecek olsak inanın sayfalarımız yetmeyecektir. Hatta bu meziyete o kadar önem vermiştir ki, onu her şeyin süsü kılmış ve bulunduğu her şeyi süslediğini beyan etmiştir. İşte İslâm, gerçek bir dâva erinde bunların bulunmasını ister ve sever.Çünkü, dâva adamı muhakkak ki dâvasını bir başkasına tebliğ edeceği için kendisini bu meziyetlerle süslemesi gerekir. Hepimizin de bildiği gibi, insanlar tabiatları gereği yumuşaklığa ve letafete sınırlar. Yine tabiatları gereği sertlik ve kabalıktan da nefret ederler.

Allah Teâlâ bunu bir âyet-i celilesinde şöyle dile getirmektedir:

"...Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi..." (Ali İmrân:159)

İşte dâvasını dert edinen, onu insanlara ulaştırmaya gayret gösteren her dâva erinin düsturu bu olmalıdır.
"......DAVASINA DESTEK OLMALIDIR."
Samimi bîr dâva adamı, dâvasını mânevi olarak desteklediği gibi, maddî olarak da desteklemesi gerekir.Yapılan hizmette muhakkak ki maddi harcamalar eksik olmaz. O halde samimi dâva erleri bunu gözününde bulundurup "yarım hurmayla da olsa, nefsini ateşten satın almaları" gerekir. Eğer arabası varsa, onunla o çorbada bir tuz olmayı arzu etmesi gerekir. Eğer yemek vermeye gücü varsa, onunla bir sohbet ortamı ayarlamayı arzu etmesi gerekir.

Küçük bir kitapçıkla olsun, ister bir fotokopi seklinde olsun, insanlara dâvasını anlatmada ve aktarmada cemaatine yardımcı olması gerekir.

Sözün özü, samimi bir dâva eri hayır çeşitlerinin hiç birisinde cimrilik etmez. Zira Allah için ne harcarsa onun karşılığını kat kat alacağını çok iyi bilmesi gerekir.

"Mallarını Allah yolunda infak edenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren bir tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfü geniştir, (her şeyi) hakkıyla bilendir." (Bakara Sûresi: 261)

" (Allah yolunda) harcadığınız şeyin yerine O (Allah) daha iyisini koyar.O rızık verenlerin en hayırlsısıdır." (Sebe Sûresi: 39)

"Gece ve gündüz, gizli ve açık olarak mallarından infak edenler, işte onlar için Rabları katında mükafatlar vardır; onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar." (Bakara Sûresi: 274)

Dâvasını dert edinen bir fert, Allah yolunda yapmış olduğu harcamaların, malından hiçbir şeyi eksilttiğine inanmaz ve bu konuda hiçbir tereddüt ve şüphesi olmaz.O, Rabbinin şu âyet-i celilesini aklından çıkarmaz:

" (Allah yolunda) harcadığınız şeyin yerine O (Allah) daha iyisini koyar.O rızık verenlerin en hayırlsısıdır." (Sebe Sûresi: 39)

Evet, ey dâvasını dert edinen onun sorumluluğunu omuzlarında hissedenler unutmayın ki, gerçek kalıcı mal, karlı kazanç, Allah yolunda yapılan harcamalardır.

Dâva erinde bu bulunması gereken vasıflardan biri ele;
".....CEMAATÇİ BİR YAPIYA SAHİP OLMASIDIR...."
Cemaat olayı bütün beşeriyetin üzerinde hassasiyetle durduğu önemli bir olaydır. Bu konunun önemini kavrayan tüm dâva erleri şunu iyi idrak etmelidir ki; fertlerin ulaşmadığı ve elde edemediği birçok iyilik ve sevaba, ancak cemaatler ulaşır ve elde ederler.Hatta bundan dolayıdır ki sadece İslâm dîni değil, bütün bâtıl din ve fikirler, cemaat olayı üzerinde titizlikle dururlar. Tabi ki İslâmın istediği cemaat anlayışıyla diğer fikirlerin istemiş olduğu cemaat anlayışı farklıdır.

İslâm, kuru bir kalabalıktan, kelle topluluğundan ziyâde, az ve öz olsun, ihlaslı, samimi, ciddi fertlerin yanyana gelmesine önem vermiştir. Yani çokluk ve kalabalıktan ziyâde bir kişi olsun, iki kişide olsun eğer onlar tevhidi çizgide iseler, onlara önem vermiş ve onları cemaat saymıştır. Aynen İbrahim-aleyhisselâm-ı tek başına bir ümmet, bir cemaat saydığı gibi. (Nahl Sûresi: 120).

İşte bu noktadan hareketle,tevhidi anlayıp kavrayan bir ferdin mutlaka cemaate bağlanmada bir sorumluluğu vardır. Hatta bu onun içina önemli farizalardan birisidir. Çünkü Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:

"Cemaate sarılın (cemaate yapışın).Fırkalaşmadan, bölünmeden sakının.Çünkü şeytan tek kişiyle beraberdir. İki kişiden daha uzaktır" ( Tirmizi: 4c.2254 - Beyhaki : Şuabul,Îmân )

Başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:

"...Her kim cennetin ortasını ve yüksek olan yerini istiyorsa, cemaate sarılsın.” ( Tirmizî C. 4 2254 )

Yine bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:

"Allah'ın eli cemaatin üzerindedir (yani müslümanlar bir olurlarsa, Allah’ın koruması ve yardımı onlarla beraber olur)." ( Tirmizi 4.C.2256 )

Cemaat halinde yaşamanın gerçekten zikredilemeyecek kadar yararları vardır. Bunların en önemlisi bilindiği gibi bir şahsi manevi teşekkül ettirmesidir.Çünkü insanoğlu gerek cüssesi itibari ile, gerekse iradesi itibariyle çok zayıf ve cılız bir yapıya sahiptir.Bundan dolayıdır ki, yanyana gelmeleri, maddi olsun manevi olsun her iki konuda da yardımlaşmaları zaruridir.

İşte dâva ve gâyesine samimiyet gösteren bir ferdin mııhakkak ki cemaati bağlılık gâyesi taşıması gerekir.

Artık bu zikredilenlerin dışında samimi bir dâva erinde bulunması gerekli olan meziyetler vardır. Biz inşaallah bu kadarı ile şimdilik iktifa edelim.

Rabbimiz bizleri bu zikrettiğimiz meziyetlerle donatıp, kendi yolunda ve uğrunda bize verdiği canı alsın. (Âmîn )


alıntı​
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Selemu alaykum,güzel bir konu üzerine hayırlı paylaşımdı,istifadelendik Allah c.c. sizden razı olsun kardeşim.İslam davasını omuzlayabilmek,yürütebilmek ne güzel bir rütbe,islam davasını dert edinenlerden olmak duasıyla.Allah c.c. emanet olun,hayırlı günler...
 

inam_9

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Nis 2008
Mesajlar
271
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
öyle yaşanıyorki mevsimlere,tüm varlıklara,tabiata aksettirilen hayat...Bazen,günü karla geçirmişliğin verdiği tatlı bir sedayla,dua etmişliğin,ve kabul edilme umudunun verdiği edayla,bir bahar çiçeği benzerliğinde.Umudun kesildiği anda iman etmişliğin en büyük,en derin hürmettarlığı giriyor kalbe,Umut etmenin,edebilmenin,etmek gerektiğinin ince lakin hoş sızını duyarak...Bugün haklı yere aktıysa bir damla gözyaşım hamd Alemlerin Rabbine,bügün iyi bir insansam,olabiliyorsam,olabileceksem binlerce hamd sana,bugün imanımın en büyük hediyem olduğunu düşünüyorsam varlıklar adedince şükürler sana


selam ve dua ile
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Selemu alaykum,güzel bir konu üzerine hayırlı paylaşımdı,istifadelendik Allah c.c. sizden razı olsun kardeşim.İslam davasını omuzlayabilmek,yürütebilmek ne güzel bir rütbe,islam davasını dert edinenlerden olmak duasıyla.Allah c.c. emanet olun,hayırlı günler...


______aleykum selam kardeşim teşekkür ederim sizinde degerli katkılarınızdan dolayı mevlam razı olsun.. duanıza kalbi aminler ecmain inşaALLAH
SELAM VE DUA İLE_____-
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
İslamı yaşamaya çalışanlar tarih boyu, özellikle de bu son yüzyılda bu tarz olaylara karşı maruz kalmışlardır.. Sanki okurken gençliğe hitap ediyormuş gibi hissettim...Aklıma Bediüzzaman hazretlerinin yaşadıkları geldi.. Çok güzel ve günümüz zorluklarını yansıtıyor... Rabbim razı olsun...Selam ve dua ile...
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
Makamlar, servetler verirlerse, nefsini unutacaksın.
Selamun aleykum kardeşim.Şu cümleleri okurken aklıma şuanki mevcut hükümet geldi.ömer ibni vakkas mal mülk için hz hüseyinin şehit edilmesine seyirci kaldı,komutan oldu.Şimdilerde ırakta,gazzede binlerce insan ölüyor bizler seyirciyiz ki hükümette.Emeklerine sağlık.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
öyle yaşanıyorki mevsimlere,tüm varlıklara,tabiata aksettirilen hayat...Bazen,günü karla geçirmişliğin verdiği tatlı bir sedayla,dua etmişliğin,ve kabul edilme umudunun verdiği edayla,bir bahar çiçeği benzerliğinde.Umudun kesildiği anda iman etmişliğin en büyük,en derin hürmettarlığı giriyor kalbe,Umut etmenin,edebilmenin,etmek gerektiğinin ince lakin hoş sızını duyarak...Bugün haklı yere aktıysa bir damla gözyaşım hamd Alemlerin Rabbine,bügün iyi bir insansam,olabiliyorsam,olabileceksem binlerce hamd sana,bugün imanımın en büyük hediyem olduğunu düşünüyorsam varlıklar adedince şükürler sana


HAMDOLSUN!!

selam ve dua ile


________degerli kardeşim yine çok anlamlı bir yorum .. yüreginize saglık
rabbim razı olsun
selam ve dua ile_________
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Makamlar, servetler verirlerse, nefsini unutacaksın.



Selamun aleykum kardeşim.Şu cümleleri okurken aklıma şuanki mevcut hükümet geldi.ömer ibni vakkas mal mülk için hz hüseyinin şehit edilmesine seyirci kaldı,komutan oldu.Şimdilerde ırakta,gazzede binlerce insan ölüyor bizler seyirciyiz ki hükümette.Emeklerine sağlık.


________aleykum selam güzel kardeşim...
ben bu siyeset işlerinden politika işlerinden anlamam...
rabbim sonumuzu hayırlara çıkarsın inşaALLAH
selam ve dua ile___________
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
İslamı yaşamaya çalışanlar tarih boyu, özellikle de bu son yüzyılda bu tarz olaylara karşı maruz kalmışlardır.. Sanki okurken gençliğe hitap ediyormuş gibi hissettim...Aklıma Bediüzzaman hazretlerinin yaşadıkları geldi.. Çok güzel ve günümüz zorluklarını yansıtıyor... Rabbim razı olsun...Selam ve dua ile...


________evet degerli kardeşim çok hakklısınız...
son asrın sultanları çok çileler çekmiŞtir bunlardan birside sizin de bahsettiginiz üzere bediüzzaman hazretleridir... inananların okuyacak kuran-ı kerim bulamadıgı bir zamanda . islamiyet düşmanlarının iman hakikatlerini zayıflatıp yıkma planlarının yaptıgı..imanın teklikede oldugu zor bir zamanda diger hakaşıklarıyla beraber bunu dava edinmiş ömrünü hayatının canının bu yolda feda etmiş.. ömrü hapisanelerde türlü işkencelerle geçmiş... dava imanı kurtarma davasıydı...
rabbim cümle hak aşıklarından razı olsun .. onların izlerinden gitmek bizim gibi (benimgibi) nasipsizlere kısmet olsun inşaALLAH...

teşükkür edrim kardeşim
SELAM VE DUA İLE__________
 

EL-CAMİ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2008
Mesajlar
186
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
27
Rabbim bizi bu yolda yalnız bırakmasın inşallah.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt