SEVGİ YAŞAMAKTIR !
Yaratılmış her şeyin atom ve zerrelerinin mayasında, bunları birbirine bağlayan bir bağ vardır. Kâinat bu bağ sayesinde dengede durur. Ve her şey bu bağa bağlı olarak görevini yerine getirir. İşte bu bağın adı; dinin ve imanın aslı olan sevgidir. Zira sevgi olmadan iman, bu sevgi yaşanmadan da din olmaz. Bu anlamda iman ve dinin yapı taşı, sadece sevgidir.
Yaratıcımız, bizleri severek yaratmıştır. Bize rızk vermiş, karşılığında rızk istememiştir. Bizlere mal mülk vermiş, karşılığında malımızı mülkümüzü istememiştir. Kısacası Cenab-ı Hak bize ne vermişse, verdiğine karşılık bir madde istememiş, ancak verdiklerine karşılık bizden sevgi istemiştir. Mal vermiş, malımızdan çok, can vermiş, canımızdan çok kendisini ve peygamberini sevmemizi istemiştir.
Bize verdiği imanın derecesini de bu sevgiye bağlamıştır. Ve bu sevginin altına iman ve ibadeti yatırmıştır. Çünkü sevdası olmayanın imanı olmaz, çünkü sevdası olmayanın ibadeti de olmaz.
Bugün, biz Müslümanız deyip te; Allah'a düşmanlık edenler ne kadar imanlıdırlar dersiniz?. Bugün, biz mü'miniz deyip te; ibadet tanımayan, namazsız, niyazsız ve amelsiz insanlar, ne kadar Müslümandırlar dersiniz?.
Her şeyin bir ispatı vardır. İman da bir ispattır, ispatlanmayı ister ve ispatı ameldir. Allah'ın yarattıklarını, Allah'tan daha çok sevenler, imanlarını nasıl ispat edebilirler ki? Allah'ı sevmeyenleri ve Allah'ın sevmediklerini sevenler, imanlarını ne kadar ispat edebilirler ki?
Bakınız Allah (c.c) kendisini sevmemizin derecesini Bakara suresinin 165. ayetinde nasıl bildirmiştir: "İnsanlar içinde Allah'tan başkasını (O'na) denk tutan ve onları, Allah'ı sever gibi sevenler bulunmaktadır. Ama inananlar en çok Allah'ı severler."
Al-i İmran suresinin 31. ayetinde ise: "(Ey Muhammed!) De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah'ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın."
“Kişi, sevdiğiyle beraberdir” [3] buyuran peygamberimiz, insanın sevdiği işlerle arasındaki sevdasından bahseder.
Bankeri banker eden, para sevdası değil midir? Ağayı ağa eden ağalık sevdası değil midir? Sanatkârı sanatkâr eden sanatının sevdası değil midir?
Gülü gül eden bülbülün sevdası, insanı aya çıkaran bilimin sevdasıdır.
Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı bugün yaşıyorlarsa, sevdalarından dolayı yaşıyorlardır.
Ebu Cehil’i ve Fir'avun’u günümüze taşıyan, yine sevdalarıdır, adı küfür bile olsa.
Proton ve nötronda çekirdek sevdası olmazsa, atom olmayacak, atomun olmadığı bir yerde madde olmayacak ve kâinat geldiği yere geri dönecek, yok olacaktır. Demek ki; koskoca kâinatı ayakta tutan, küçücük zerrelerin büyük sevdalarıdır.
Peygamberimiz (s.a.v.)'i geceleri ayakta tutan; Allah'ın sevdası, secdede ağlatan; ümmetinin sevdası değil midir? O'nu Allah'a habib eden Allah'ın sevdası, Allah'ı O'na mahbub eden kulunun sevdası değil midir?
İnsanları dünyaya getiren, hayatın sevdası; ölüme götüren, ahiretin sevdasıdır.
Saati çalıştıran, zamanın sevdası, mahpusu hapishanede bekleten, özgürlük sevdasıdır.
Her şey bir şeye gebedir. Bu gebeliğin temelinde sevgi varsa, hayat bulacak, yoksa, yok olup gidecektir.
Görüyoruz ki, Kâinat sevgiyle yaratılmış ve Cenab-ı Hak sevgisinden insana da ilham etmiştir. O sevgiyle rızasına ulaşmaya ümit, azabından korunmaya da, korku adı verilmiştir. İman ise, severek ümitlenmenin ve severek korkmanın tam ortasına konulmuştur.
Böylelikle ümit ve korku imandır. İmanın tek dayanağı da sevdadır. Sevdasını kaybeden imanını kaybeder. Bildiğimiz her yerde bir sevda vardır, ancak geçerli tek sevda ilâhi sevdadır.
Sevdasız; dağ delinmez, çöller aşılmazken, nasıl olur da cennet yolları aşılır dersiniz ?...
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Bakara Suresi: 165
[2] Kütüb-i Sitte : 10 /143 (3348)
[3] Kütüb-i Sitte : 10 /143 (3348)
Cumamız Mubarek Olsun