Emanet
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Nis 2008
- Mesajlar
- 3,574
- Tepki puanı
- 34
- Puanları
- 48
- Yaş
- 39
Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak ıçın yaylaya cıktığında tepeye yakın bır elma ağacının altında dınlenır ve eger mevsımıyse onunla konusarak,hadı bakalım evladım bu ıhtıyarın elmasını ver artık ,derdı.ve bır elma duserdı,en guzelınden en olgunundan.yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dılımlere ayırır ve kucuk bır tasla yoğurtla bırlıkte ekmeğıne katık ettıkten sonra ,babasından kalan KURAN'ını okumaya koyulurdu.
çoban bu ağacı 20yıl kadar önce dıktıgınde sık sık sular,bunun içinde buyukce bır güğüme doldurduğu abdest suyundan gerıye kalanı kullanırdı.elma ağacının köklerı belkıde bu sularla kuvvet bulmus ve kısa surede serpılıp meyve vermeye baslamıstı.çoban ozamanlar henüz genc sayıldığından soyle bı uzandımı en guzel elmayı şıp dıye koparırdı fakat aradan gecen bunca yıl ıcınde belı bükülüp boyu kısalmıs ağacınkı ise bır çınar gibi buyuyup göklere yukselmıstı.ama boyu ne olursa olsun,ağaç yınede yavrusu değilmıydı?onu bır evlat sevgısıyle oksarken: ver yavrum, derdı,gönder bakalım bugunku kısmetımı. ve bır elma duserdı hıc nazlanmadan.yıllar boyu hıc bır gun aksamadan...koyluler uzaktan uzağa gozledıklerı bu hadısetı bırbırlerıne anlatıp yaslı cobanın velı bır zay olduğunu soylerlerdı.
Yaslı adam ,ağacın altında dınlenıp namazını kıldığı bırgun yıne elmasını ıstedı.ancak dallar dolu olmasına ragmen nedense bısey dusmemıstı.sonra bır daha,bır daha tekrarladı ısteğini .bekledıği şey bır turlu gelmıyordu. gözyasları yenı doğmuş kuzuların tuylerını andıran beyaz sakalını ıslatırken ,ağacın altından uzaklasıp koyunların arasına attı kendını.Yavrusu meyve verdığı gunden bu yana ılk defa reddedıyordu onu.İhtıyar cobanın belı herzamankınden fazla bukulmuş, güçsüz bacakları da vucudunu tasıyamaz olmustu.hayvanlarını usulca toplayıp köye doğru yöneldiğinde ,aşağıdaki camıinın her zamankınde daha nurlu mınarelerınden yankılanan ezan sesıyle ırkıldı bırden.Yenıden doğmus gıbıydı sankı.Bir şey hatırlamıştı.Çocuklar gıbı sevınerek ağacın yanına koştu ve ona şevkatle sarılırken : CANIM, dedı hıckırıp aglayarak. Benım güzel evladım,mis kokulum , şu unutkan ihtiyarı üzmeden önce neden söylemedın bugunun RAMAZANIN ılk gunu olduğunu?......
Alıntı
çoban bu ağacı 20yıl kadar önce dıktıgınde sık sık sular,bunun içinde buyukce bır güğüme doldurduğu abdest suyundan gerıye kalanı kullanırdı.elma ağacının köklerı belkıde bu sularla kuvvet bulmus ve kısa surede serpılıp meyve vermeye baslamıstı.çoban ozamanlar henüz genc sayıldığından soyle bı uzandımı en guzel elmayı şıp dıye koparırdı fakat aradan gecen bunca yıl ıcınde belı bükülüp boyu kısalmıs ağacınkı ise bır çınar gibi buyuyup göklere yukselmıstı.ama boyu ne olursa olsun,ağaç yınede yavrusu değilmıydı?onu bır evlat sevgısıyle oksarken: ver yavrum, derdı,gönder bakalım bugunku kısmetımı. ve bır elma duserdı hıc nazlanmadan.yıllar boyu hıc bır gun aksamadan...koyluler uzaktan uzağa gozledıklerı bu hadısetı bırbırlerıne anlatıp yaslı cobanın velı bır zay olduğunu soylerlerdı.
Yaslı adam ,ağacın altında dınlenıp namazını kıldığı bırgun yıne elmasını ıstedı.ancak dallar dolu olmasına ragmen nedense bısey dusmemıstı.sonra bır daha,bır daha tekrarladı ısteğini .bekledıği şey bır turlu gelmıyordu. gözyasları yenı doğmuş kuzuların tuylerını andıran beyaz sakalını ıslatırken ,ağacın altından uzaklasıp koyunların arasına attı kendını.Yavrusu meyve verdığı gunden bu yana ılk defa reddedıyordu onu.İhtıyar cobanın belı herzamankınden fazla bukulmuş, güçsüz bacakları da vucudunu tasıyamaz olmustu.hayvanlarını usulca toplayıp köye doğru yöneldiğinde ,aşağıdaki camıinın her zamankınde daha nurlu mınarelerınden yankılanan ezan sesıyle ırkıldı bırden.Yenıden doğmus gıbıydı sankı.Bir şey hatırlamıştı.Çocuklar gıbı sevınerek ağacın yanına koştu ve ona şevkatle sarılırken : CANIM, dedı hıckırıp aglayarak. Benım güzel evladım,mis kokulum , şu unutkan ihtiyarı üzmeden önce neden söylemedın bugunun RAMAZANIN ılk gunu olduğunu?......
Alıntı