- Kitab göndereceğiniz mahkûmları görüşlerine göre mi seçiyorsunuz?
-Hayır! Böyle bir ayrımı ahlâkî de bulmuyoruz ve İslâm kardeşlik hukukuna da uymayacağını inanıyoruz. Hapishanelerdeki mahkûmların çoğu sistem tarafından mağdur edilmiş insanlar. Onlar ortak değerlerimiz uğruna esir düşmüşler, onlar arasında ayırım yapmak bizim üzerimize vazife değil.
Ümmetin bu gün zillet içinde olmasının temel sebeblerinden biride bu taassub ve basiretsizliktir. İslâm beldelerinin kâfirler tarafından işgal edilip kaynaklarımızın sömürülmesi ve daha da vahimi namuslarımız kirletilip bunu tüm dünyaya gösteren kâfirler varken bizim kardeşliğin önüne başka değerler koymamız bu ümmet için helâktan başka bir sonuç vermeyecektir.
Kâfir sistemlerin, mücadele eden kardeşlerimizi terörist görmesi biz Müslümanları ilgilendirmez. Bizler kardeşlerimize sahib çıkmak zorundayız. Bazı Müslümanlar esir kardeşlere yardım etmeye korkuyorlar, bunu teröre yardım sanıyorlar. Hâlbuki hukuken böyle durum söz konusu değil, zira tutuklu bir insan ne yapabilir ki? Bunu bahane edip kardeşine sahib çıkmayan bir Müslüman için utanç verici bir durumdur. Hiçbir Müslüman’a bu durum yakışmaz.
Düşünün, esir olmuş bir kardeşimizin üç beş yaşlarındaki çocuklarına sahib çıkmaya korkuyoruz. Bu durum hiçbir Müslüman’a yakışmaz. Zira bedel ödemeyi göze alamayanlar başarıya ulaşamazlar. Biz tüm Müslümanların bu rehaveti bırakıp ahiretlerini kurtarmalarını ve izzetli günlere talib olmaları gerektiğine inanıyoruz. Mağdurlar arasında da ayrım yapılmaz. Zaten böyle bir ayrım yapmak bizim üzerimize vazife de değil. Bizim vazifemiz, sistem tarafından mağdur edilmiş mahkûmlara yardımcı olmak. En azından bir kitab yollayarak onların yalnız olmadıklarını, unutulmadıklarını göstermek istiyoruz. Bazı kardeşler kendilerine gönderdiğimiz birkaç kitab ve üç beş kuruştan dolayı kendilerini mahcub görüyorlar, hâlbuki biz yapmamız gerekeni yapmadığımız için onlara karşı mahcub olmalıyız.
Bugün birçok Müslüman esir bir kardeşine ayda elli TL gönderebilir. Onların çocuklarının hâl hatırını sorabilir. Böylece onların gönüllerini alabilirler. Bu kalblerimizin yumuşaması ve dualarımızın kabulüne vesile olabilir.
Biz rahat ortamlarda oturup; kardeşlik, dayanışma, ensar-muhacir-cemaat, Tevhid, Cihad gibi kavramları çokça dillendiriyoruz. İçimizden bir kardeş esir düşünce de bu kavramların gereğini yapmıyoruz. Hâl böyle olunca o kardeşimizin de tüm bunların lafta kaldığını görüp hayal kırıklığı yaşadığını ve çıkınca da işe güce dalıp gittiğine şahid oluyoruz. Bizim bu tür durumlara fırsat vermememiz gerekir.
- İstenilen her kitabı gönderebiliyor musunuz?
- Temin edebildiklerimizi gönderiyoruz. Tek sıkıntımız kaynak eserlerde. Özellikle de Arabça eserler. Sizin aracılığınızla Müslüman kardeşlerimize seslenelim: Kitablıklarınızda süs eşyası gibi duran kitablarınızı kardeşlerimizden esirgemeyin. Zira okumak onlar için temel bir ihtiyaçtır. Ayrıca her istenilen kitabı göndermeyi doğru bulmuyoruz, insanların aracılığımızla yanlış bilgilenmelere vesile olmalarını istemiyoruz.
- Kitab gönderme dışında ailelerle de ilgileniyor musunuz?
- Hapishanelerdeki mahkûm kardeşlerimizi ailelerinden önde tutuyoruz. Ailelere çevreleri bir şekilde yardımda bulunuyor. Tabiî ki mağdur olanlar da oluyor. Biz o aileleri tesbit edip yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ama öncelik esir kardeşlerimiz. Bu kardeşlerimizin gönlünü almak gerekiyor. Çünkü hapishanedeki kardeşlerimiz unutulup gidiyor. Bir vefasızlık var! Onları unutmadığımızı göstermek için çabalıyoruz. Onlara ayda, az da olsa maddî yardım yapmayı düşünüyoruz. Cüzî olsa da yapmaya da başladık. Hapishanedeki kardeşlerimizi ayda elli-yetmiş lira idare edebilir. Dışarıdaki Müslümanların bilgisine… Ayrıca ailelerle ilgili olarak kardeş aile projemiz var. Hapishanedeki kardeşlerimizin aileleriyle dışarıdaki kardeşlerimizin ailelerini tanıştırıp, mağdur ailenin ihtiyaçlarını gidermeyi düşünüyoruz.
- Kitab gönderdiğiniz mahkûmlardan size ulaşan tepkiler nasıl?
- Bize yazdıkları bazı mektublarda, Asr-ı Saadet Müslümanlığının örneğini günümüze taşıdığımızı yazıyorlar… Bizler bir kitab veya cüzî miktarda para göndermenin mahcubluğunu yaşarken onların bu minvaldeki ifadeleri bizleri daha da mahcub ediyor.
- Kitab göndermek isteyenler veya mahkûm ailelere ulaşmak isteyenler adresleri sizlerden alabilir mi?
- Tabiî… Biz de bunu istiyoruz. Dernek ve vakıf işlerinde istismara müsait zeminler var, bunu önlemek için biz birebir ilişkilerin bu olumsuz durumu engelleyeceğini düşünüyoruz. Böyle zannın altında kalmamak için, yardım yapacak kişilere adresleri veriyoruz. Bizim, “Al şu parayı gönder” diyen kardeşlerden ziyade, mahkûmlarla ve ailelerle birebir ilgilenecek, dertlenecek kardeşlere ihtiyacımız var. Böyle bir durum fitneleri önleyebilir ve insanların kalbleri daha rahat olur inancındayız.
- Yeni Akit Gazetesi’nde sizinle yapılmış bir röportajda derneğinizin faaliyetlerinden bahsedilirken, evli mahkûmları eşleriyle bir araya getirdiğinizden de bahsediliyordu. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de böyle bir uygulamaya izin veren bir yasa yok. Ailelerle buluşmayı nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
-Bunu hatırlattığınız için Allah razı olsun. Bu yazıya tekzib yazmayı düşünüyorduk ancak bunu nasıl yapalım diye bir yöntem bulmaya çalıştık, sizin vesilenizle bunu izah edeyim.
Bu asılsız haberin nasıl meydana geldiğini anlatayım.Gazeteden (Akit) bir muhabir gelmişti derneğimize. Muhabir bizimle röportaj yapmak ve faaliyetlerimizi haber yapmak istedi. O sıralar derneğimizle ilişkisi olup gelip giden bir avukat (O.K.) o an oradaydı ve gazeteciyi o çağırmıştı. “Derneğin faaliyetleri bu yazıda var” diyerek kendi yazdığı bir yazıyı muhabirin flaş belleğine attı. Biz de kendisine güvendiğimizden dolayı yazıyı kontrol etme ihtiyacı görmedik. Yazı gazetede çıktıktan sonra avukatın yazdıklarından haberdar oldum. Öyle vaatler verilmiş ki, bizim o vaatleri yerine getirmemiz mümkün değildi.
- Nedir o vaatler?
- Gazeteden okuyayım:
Cezaevlerinde inancından dolayı esir olan Müslümanlara hukukî yardım etmek, avukat temini etmek, aylık harçlıklarını yatırmak, geride kalan ailelere maddî ve mânevî yardımda bulunmak. Ayrıca cezaevlerindeki mahkûm ve tutukluları ayda bir gün ev ortamı gibi görüştürerek nesillerin devamını sağlıyoruz gibi ve daha başka vaatler.
Meşguliyetten dolayı yazının gazetede çıkıp çıkmadığını takib edememiştim. Ankara’dan gelen bir telefonla yazının yayınlandığından haberdar oldum. Telefondaki şahıs, “Benim ağabeyim de cezaevinde, aile buluşmasını hangi cezaevinde gerçekleştiriyorsunuz” diye sorunca şaşırıp kaldım. Kendisine, böyle bir uygulamamızın olmadığını, bir yanlış anlamanın olduğunu söyledim. Ama haber yayılmıştı ve hapishanelerden mektublar yağmaya başladı. Kendimi bir cenderenin içinde buldum. Sonra mezkûr avukatın derneğimizle olan hukukunu bitirdik. Kendisine, bu yaptığının ahlâkî bir davranış olmadığını, bir Müslüman’ın sorumsuzca bu tür vaatlerde bulunamayacağını söyledik.
Bizim vermediğimiz ama resmimizin ve adımızın altında yazılan bu vaatlerden hangisini gerçekleştirebiliriz diye gayret göstermek zorunda kaldık ve araştırma yapmaya başladık.
Katıldığımız bir Ramazan iftarında Mazlum-Der’in İstanbul şubesi başkanıyla tanıştık. Kendisi, “Ramazan’dan sonra bir cezaevi komisyonu kurmayı planladıklarını ve bizimle de, bu mevzudaki tecrübelerimizden faydalanmak için temas hâlinde olmak istediklerini” söyledi. Nasib olursa Garib-Der olarak kurulacak komisyonun içinde yer alacağız. İnşaallah bu hususta duyarlı avukatlarla görüşüp bir neticeler almaya çalışacağız.
Hapishanede aile hayatının sağlanabilmesi için dernek olarak bu hususu dillendirip kamuoyunun gündemine taşımaya çalışacağız. Bu bir zulümdür; evlenmemiş bir genci mahkûm edip müebbet hapis verdiğinde onun neslini de kurutuyorsun, evli ise onun ailesini de cezalandırıyorsun. Dünyanın birçok ülkesinde bu aile hayatı uygulamaları mevcut; örneğin Özbekistan’da bir mahkûm durumuna göre üç ayda bir 72 saat ailesiyle beraber olabiliyor, ona göre altyapı oluşturulmuş. Bu konuda hassasiyet sahibi insanları bu meseleyi dillendirmeye çağırıyoruz.
- Aslında evli mahkûmların aileleriyle ev ortamında görüşebilmeleri gerekir. Maalesef ülkemizde bu mevzu ara sıra gündeme gelse de bir sonuç yok. İnşallah gerek bu mevzuda ve gerekse diğer mevzularda derneğinizin vesilesiyle hayırlı sonuçlar alınır.
- İnşallah… Evli mahkûmların aileleriyle ev ortamında görüştürülmeleri birçok ülkede var. Mademki Türkiye ‘çağdaş’ bir ülke olduğunu iddia ediyor, sadece mahkûmları değil aileleri de cezalandıran uygulamadan vazgeçmek ve hem evliliklerin hem de nesillerin devamını sağlamış olur. Dualarımızın sonu VELHAMDULİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN
Furkan Dergisi, Ekim-Kasım 2011, s.41
GARİPLER YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
Guraba Muslims Association
جمعية الغرباء المسلمين
İskenderpaşa Mah. Fevzi Paşa Cad.
Binaemini Sok. Şelale Apartmanı 4/4
Kıztaşı Fatih / İstanbul / Türkiye
Tel:0212 534 73 87 Faks: 0212 534 73 97 7