Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cezaevi..MEDRESE''İ YUSUFİYE.......... (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com

Cezaevi..
MEDRESE''İ YUSUFİYE..........
ALLAH(c.c.)ün peygamberi''ni bile koydular...
Sabrın sınanması , imtihan yeri ,inanmanın cezalandırılması ve MUTLAK''la MUĞLAK arasındaki net çizgi
ZINDAN :çağın muzdaripleri arasında ÜSTAD NECİP FAZILdan , BEDİÜZZAMANDAN , OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ ve isimleri yazılamayacak çok olan RAHMETE kavuşmuş olan bir zincir ve halen devam eden birZULÜM SÜRECİ İÇERİSİNDE F tiplerini dolduran başta KUMANDAN SALİH MİRZABEYOĞLU olmak üzere ZULME karşı duran ZALİMLER'e karşı onurlu bir dik duruşuın sembolleri........
bizim için zından BİR OKUL...........
ZINDAN İKİ HECE MEHMEDİM LAFTA.........(N.F.K.)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
untitlujed5copypg7.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
1227.jpg

ZİNDANDAN MEHMED’E MEKTUP

Zindan iki hece. Mehmed’im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta…
Halimi düşünüp yanma Mehmed’im!
Kavuşmak mı?.. Belki… Daha ölmedim!

Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli…
Git ve gel… Yüz adım… Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, almazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil…

Müdür bey dert dinler, bugün “maruzât”!
Çatık kaş… Hükûmet dedikleri zat…
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem…
Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat…
Yalnız seccademin yönünde şefkat
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksız aydan
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler…
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger… Beynimi içtin!

Sükût… Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyada nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir…
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir…
Garip pencerecik, küçük daracık;
Dünyaya kapalı, Allah’a açık

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş…
Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
1961
Necip Fazıl KISAKÜREK
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Gâh mecnun gibi çöller olur vatanımız, sürgünlerden sürgünlere… Gâh Yunus gibi hicret olur kârımız ilden ile… Gâh kuytu bir mağaradır mekânımız, inziva inziva ağırlar bizi… Belki bir kara zindandır uğruna Sevgili'nin, yıllarca katlandığımız. Kim bilir, belki boylu boyunca bir şehadettir aşk maratonunda mükâfatımız.
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
1227.jpg

ZİNDANDAN MEHMED’E MEKTUP

Zindan iki hece. Mehmed’im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta…
Halimi düşünüp yanma Mehmed’im!
Kavuşmak mı?.. Belki… Daha ölmedim!

Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli…
Git ve gel… Yüz adım… Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, almazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil…

Müdür bey dert dinler, bugün “maruzât”!
Çatık kaş… Hükûmet dedikleri zat…
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem…
Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat…
Yalnız seccademin yönünde şefkat
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksız aydan
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler…
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger… Beynimi içtin!

Sükût… Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyada nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir…
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir…
Garip pencerecik, küçük daracık;
Dünyaya kapalı, Allah’a açık

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş…
Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
1961
Necip Fazıl KISAKÜREK


Allah cc. inananın yanındadır.
Emeğinize sağlık,
Selametle...​
 

buket58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Haz 2009
Mesajlar
1,331
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
her zaamn onun rabbimin yanında olanlar mutkakki zafere istediği ulaşmışlardırr yeterki onun rabbimin varlığını hissedlim

sağolasın abi
 

Enes_Bilal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
238
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
ALLAH cc. razı olsun..Mevlam bizleri zalimlere karşı duranlardan aeylesin inşaALLAH..
Selam ve Dua ile...
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
''Bu yol
Bu uğurda
Ne dur
Ne durak
Ne rahat...
Engelcileri eze eze...''

S.Mirzabeyoğlu
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
NFK- Üstadın Hapisten Çıkışı
Necip Fazıl, hapisten çıkacağı gün Zaptiye Ahmed bir minibüs kiraladı; güzel bir çiçek buketi yaptırdı, hanımını ve çocuklarını aldı; Toptaşı Cezaevi'nin kapısına geldiler.
Damları, asfaltları döğen yağmur şakırtısına rüzgârın ıslıkları karışıyordu. Hilmi Oflaz da görünürlerde yoktu. Müdüriyete sordular; muamelesinin tamamlandığını, biraz sonra çıkacağını öğrendiler.

Saat ona doğru demir kapı açıldı; önce Necip Fazıl, arkadan Hilmi Oflaz çıktı. Saçağın altında onları bekliyorlardı. Necip Fazıl her zamanki gibi çok şıktı; siyah, çizgili takım bir elbise, beyaz bir gömlek giymiş, uyum sağlayan bir kravat takmıştı. Ayakkabıları da yeni boyanmıştı. Hilmi Oflaz'ın omuzunda yatak ve yorgandan oluşan bir denk, sağ elinde de, içinde Necip Fazıl'ın gömlek iç çamaşırı, tıraş takımı ve diş fırçası gibi eşyaların bulunduğu bir bavul vardı. Hanımı derin bir saygıyla, zarif çiçeklerin meydana getirdiği buketi uzattı.

- Geçmiş olsun, diyerek onu karşıladı.

Necip Fazıl, gözlerini şöyle bir etrafta gezdirip, hanımına çevirdi.
- Dua et Neslihan şiddetli yağmur yağıyor. Aksi takdirde kalabalığın taşkınlığından tekrar içeri girmek zorunda kalırdık.

Zaptiye Ahmed, hiçbirisine sezdirmeden gözlerini kuruladı. Yağmur yağmasa da kimsenin gelmeyeceğini Necip Fazıl da biliyordu. Ama ne yapsın; yakınlarına moral vermek mecburiyetini duyuyordu. Çileyi çeken o, yakınlarını düşünmek durumunda kalan yine o idi...

Çocukları hasretle ona sarıldılar. Necip Fazıl, onları bir bir kucağına alıp öptü ve saçlarını okşadı. Sonra Zaptiye Ahmed, "Geçmiş olsun efendim" diyerek elini öpmek istedi.
Eve geldiklerinde yağmur yine aynı hızla yağıyordu. Değişik kesimlerden, uzaktan ve yakından "geçmiş olsun" telefonları başladı. Necip Fazıl'ın herkese farklı bir üslûpla ve çok ilginç sözlerle teşekkür etmesi, Zaptiye Ahmed'in dikkatini çekiyordu. Kısa bir süre sonra ev âdeta komşularının hücumuna uğradı, misafirlere yer açmak için, şiddetli yağmura rağmen, Hilmi Oflaz'la Zaptiye Ahmed izin isteyip ayrıldılar.
Doğru Marmara Kahvesi'ne geldiler; o gün Hilmi Oflaz'ın bayramıydı; anlatılamayacak kadar neşeliydi. Her zaman ikramı severdi; fakat bugün ikramında ısrarcıydı. Masasına oturana:
- Üstad hapisten çıktı; çay, kahve, gazoz bir şey içeceksin, diyordu.
Akşama doğru gençler Marmara'da toplanmaya başladılar. Kimisi Necip Fazıl'ın bugün çıkacağını biliyor, kimisi de orada öğreniyordu. Necip Fazıl'ı ziyaret etmek "geçmiş olsun" demek arzusu dilden dile dolaşıyordu.
16570_184534261670_98105406670_3491575_3526001_n.jpg


(Mehmet Niyazi Özdemir - Dahiler ve Deliler)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
http://www.delikanforum.net/redirec...haberim.com/haberler/13-arastirma-analiz.html

n45650237306_8753.jpg


Buyrun Cenaze Namazına Hepiniz Davetlisiniz.

Son günlerde farkettimki Sözde %99'u Müslüman olan ülkemiz Sözde Müslüman imiş.Peygamber efendimizin illede ümmetim dediği ümmet bu ülkede çoktan vefat etmişde haberimiz yokmuş.Başımız sağolsun.

Kıymetli kardeşlerim şimdi muhakkaki bana soracaksınız Serdar bu kanıya nereden vardın?

Kimilerinizde diyecekki öyle şey olurmu hiç!

Vallahi de oldu.Allahtan ki Yüce Yaradan insaflı ve merhametli ,iki kişinin kıldığı namaza cemaat sevabı veriyor ve onları ümmet sayıyor.Türkiye de Durum bu kadar vahim mi? diye düşünmek gerekiyor.
Ümmet'in nesli az da olsa yinede biraz kaldığını ümit ediyorum.

Kırılma noktası Salih Mirzabeyoğlu mevzuu ile başladı;

Şöyleki;

16631_209420587047_644652047_2997339_3609536_a.jpg

İslam ile izzetlendiğimden beri (Elhamdilüllah),ona endeksli olarak okuma ihtiyacı isteğim de fazlalaştı.Her şeyi okur hale geldim.Yine haber arşivlerine daldığım bir gün Salih Mirzabeyoğlu ile tanıştım.Kendisi Türk adaleti tarafından mübbet cezaya hatta idam'a çarptırılmış bir mahkum değilde bir Mümin dir.Yanlış anlamadınız bu kardeşimizin suçu mümin olmak.Örgüt diye adlandırdıkları suç teşkilatı da Türkiyede sözde cematlerden alışıla gelmişliğin dışında son Ümmet kalıntısı.

Onda karakter olarak kendimden birşeyler buldum.Zaten mümin birbirine benzemek durumunda :).
MaşAllah bu din kardeşimiztam bir Donkişot edasında, Yüce yaradan Ona gerçekten de Yürek vermiş.
Her müminde bulunması Farz olan bir Yürek.Muhakkakki içinizde onu tanıyanlar vardır.Ümmetsizliğimizden kaynaklanarak,Çoğumuzun muhakkakki haberi bile yoktur kendisinden.

Şimdi çoğunuz merak etmiştir,bu adam kimdir diye?

Yine ben tanımayanlar için kim oldugundan bahsedeyim kıssaca;

Şeyhmi,Şıh mı,Cemaat önderimi?

Mafyaamı,Terorist mi?


Hayır Kardeşim Alakası bile yok.Bu kardeşimiz.Bir yazar aynı zamanda bir şair,hatta bir Ressam,Gazetecilik de var.On parmağında on marifet edasıyla elini her attığı işde başarılı olmuş, ilgileri üzerine çekmiş bir Mümin.İşin güzel yanıda bu ya işte, o kendisine takılabilecek bunca ünvan içerisinde kendisine Mümin ünvanını vermiştir.En çok bu ünvana sarılmıştır.



16631_209421352047_644652047_2997356_4566690_a.jpg

Bunca başarı öyküsünün altında yatan nedir? diye düşünmeden edemiyoruz.O da hemen karşımıza Necip Fazıl Kısakürek olarak çıkıveriyor.Necip Fazıl Kısakürek bizzat yetiştiriyor Salih Mirzabeyoğlu nu hemde nakış işler edasıyla bütün birikimini yüklüyor ona.

Sonra da dikey çizgisi 90 derece olan bir yazarlık hayatı başlıyor.Kısa sürede doğruluğa
16631_209420452047_644652047_2997338_7308836_a.jpg

ve doğru yola aç olan kitleler altın bulmuş edasıyla kucak açıyor O'na ,adeta Ümmet'in önderi oluveriyor bir anda.Kitapları ve Şiirleri itina ie okunuyor ve taşıdığı her anlam, muhakki aynı çizgi üzerinde olan ümmet tarafından anlaşılıyor.

Bizler kuşak olarak yetişemiyoruz tabiki bu Eserlere.

Araştırınca karşımıza çıkıyor.

Onun Kılıçdan Keskin kalemi 28 şubatçıların gözündan kaçmıyor.Hemen bir kumpas ve tezgah hazırlanı veriliyor ve oyuna konuluyor.Düzmece bir suç örgütü kuruluyor, Önderi de belli.Ortada ne Aleyhine somut bir delil, nede bir ifade olan Salih Mirzabeyoğlu Müebbet'e mahkum ediliyor.Tesadüfe bakın ki bu kararı veren hakimde Meşhur Ergenekon neferi Darbeci Avukatlarından biri olmasınmı?

Sorasını tahmin edebilirmemek için salak olmak gerkiyor.İşgence,zulüm ve çile ile dolu bir hücreye hapsedilmiş bir Mümin.






16631_209420282047_644652047_2997337_1225575_a.jpg

Buraya kadar yaşanan hiçbir olaya şaşırmıyorum.Mümin'lik zor yoldur herkez yürüyemez çetindir.Düşmanı ve belası boldur.Daha yola başlarken Şeytan'a savaş açman gerekiyor.Hesabı siz yapın artık.

Beni esas şaşırtan ve üzen olay ve Ümmetin Türkiyede vefat ettiğini, tamda bu kardeşimizin davasını öğrendikten sonra anladım.Beni tanıyanlar bilirler.Haksızlığa tahammülüm yoktur.Şöyle bir düşündüm bu Mümin kardeşimiz için yapabileceğimiz bir şeyler olmalı dedim.Kendimce Vardı da hemen işe koyuldum.Önce Cuhurbaşkanı'na bir dilekçe yazdım.

Sn Cumhurbaşkanım

Konu: Salih Mirzabeyoğlu

Kıymetli Cumhurbaşkanım, Bildiğiniz gibi Salih Mirzabeyoğlu Vatanımızın yetiştirdiği ender değerlerden olan bir Aydındır.Suçu ise inancıdır.İnancının vermiş olduğu doğruları dile getirmektir.Yargılama süreci şaibelerle doludur.Aleyhinde bir tek delil ve şahitlik olmadan Müebbet hapse (idam) mahkum edilmiştir.Sizden bu kardeşimizi makamınızın verdiği yetkiyle affederek yapılan bu haksızlığa son vermenizi bir vatandaş olarak rica ediyorum.Bu yetkinizi bir kaç terorist ve vatan hayini affederek kullandığınızı hepimiz biliyoruz.

Aksi takdirde bizde Hakimlerin En yetkilisi olan Allah katında sizden davacı olacağımızı bildiririz.Saygılarımla

Serdar GÜLŞEN

Ve hemen Cumhurbaşkanlığı web sitesinden kendisine postaladım.

16631_209420947047_644652047_2997349_1432412_a.jpg

Bitmedi bitemez de ,biz ümmetiz ya hani! Benimde tanıdığım Mümin kardeşlerim var.Onlara konuyu bildirir bir mail yolladım.Ayrıca tanıdığım Cemaat önderleri var.Hepsi ile düzenli olarak her hafta toplanır ve Yaradan konu içerikli konuşmalar yaparız.Hepsi ile konuştum.Tanıdığım,tanımadığım bütün cemmat ve ileri gelenlerine durumu izah ettim.


Sonuç:Yazıklar Olsun hepinize,Vallahi yazıklar olsun.Söz konusu Bir Mümin olduğunda herkeze her türlü hakkını helal eden ben,hepinize her vakit namazım da aksatmadan duvanızı eksik etmeyen ben, Allah katında hepinizden davacı ve şikayetçiyim.

Ve siz Şefaat için Mahşer gününde Peygamber Efendimiz S.A.V 'İN huzuruna çıkacaksınız.

Şimdi size şunuda not olarak belirteyimki ;

16631_209421477047_644652047_2997357_868667_a.jpg

Salih Mirzabeyoğlu hiçbir zaman bunu vurgulamasa da Peygamber efendimizin soyundan gelmektedir,Aynı Zamanda Ebu Bekir Sıddık'ın soyundan.Kısacası onların bize emanetidir.Emanete çok güzel sahip çıktık Türk halkı olarak.Şimdi gidin de ödülünü rica ve talep edin arkadaşlar.

Yazımı noktalamadan önce sizlere nereye gittiğinizi ve yönünüzü iyi tesbit edip tekrar kontrol etmenizi öneriyorum.İnsan bazen rotasında hafif bir sapma olduğunda bunu pek önemsemez ,yolun sonunda önemsemediği o sapma onu hedefinden çok uzaklara götürmüştür,artık zamanda yoktur geri dönülemez.
Rahmanın Vaadi hepimiz için muhakak kaçınılmaz bir sondur.Sizin onunla özel bir anlaşmanızmı var? bilmiyorum.Yoksa onunda dediği gibi Ayetlerde sizin için bir Beraatmi var?

Serdar GÜLŞEN.
Haksızlık karşısında Sessiz Kalan, Dilsiz bir Şeytandır. Muhammed S.A.V.

 

Cileli54

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ocak 2010
Mesajlar
329
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
iste sana mektup,Inanc,mücadele nedir dersen,
dününü unutma ki, yarin unutulmayasin.



Allah Razi olsun tekrar hatirlattiginiz icin
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
iste sana mektup,Inanc,mücadele nedir dersen,
dününü unutma ki, yarin unutulmayasin.



Allah Razi olsun tekrar hatirlattiginiz icin
Allahcc sizden razı olsun kardeşimiz...
Gönlüne bereket gönüldaşımız...
Rabbimiz yar ve yardımcınız olsun...
Allahcce emanetsiniz inşaALLAH...
BESMELE...SELAM...DUA...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt