Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cevşen, Delalilu Hayrat, Hizbul Bahir, Kenzul Arş gibi Uydurmaları Vird Edinme Bidati (1 Kullanıcı)

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Daha önce de dediğimiz gibi bazı zatlar, el-Cevşenü’l-Kebîr okumaya verilen sevaplar ile ilgili rivâyetlerin uydurma olabileceği düşüncesiyle Cevşen’i de inkâr yoluna gitmişlerdir. Biz bunlara kısaca cevap vermiştik. Bediüzzaman’ın hayatında da aynı hâdise cereyan etmiş ve şöyle cevap vermiştir:

- "Azîz, Sıddîk Kardeşlerim,
Bir biçare vesveseli ve hassas ve dinsizlerle görüşen bir adam, meşhûr duâ-i Nebevî olan el-Cevşenü’l-Kebîr hakkında ve akıl hâricindeki sevap ve fazîletine dair bir hadîsi görmüş, şüpheye düşmüş. Demiş: "Râvî, Ehl-i Beyt’in imamlarındandır. Halbuki hadsiz bir mübâlağa görünüyor. Meselâ, içinde der: "Bu duaya Kur’an kadar sevap verilir". Hem "Göklerdeki büyük melâikeler, o duâ sahibini gördükçe kürsîlerinden inip ona pek büyük bir tevazu ile hürmet ederler". Bu ise, aklın ve mantığın mikyaslarına gelmez" diye, Risâle-i Nur’dan imdad istedi. Ben de Kur’an’dan ve Cevşen’den ve Nurlar’dan gayet kat’î ve tam akıl ve hikmete mutâbık bir cevap verdim. Size gayet kısa bir icmâlini beyan ediyorum. Şöyle ki, ona dedim:

Evvelâ: Yirmi Dördüncü Söz’ün üçüncü dalında on adet "usûl" var, böyle şüpheleri esasıyla keser, izâle eder. Ona bak, cevabını al.

Sâniyen: Her gün bütün ümmet kadar hasenât ona işlenen ve bütün ümmetin saâdetlerine yardım eden ve ism-i a’zâm’ın mazharı ve kâinatın çekirdek-i asliyesi, hem en mükemmel ve câmi meyvesi olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, o duânın kendi hakkında o azîm mertebesini görmüş, ona haber veren Cebrâîl Aleyhisselâm’dan işitmiş, başkalarını kendine kıyas etmiş veya edilmiş. Demek o pek fevkalâde sevap, zât-ı Ahmediye’nin velâyet-i kübrâsından ona gelmiş. Küllî, umumî değil, belki o duânın mahiyetinde böyle harika bir kıymet var ve ism-i A’zâm mazharı olan Zâtın tebaiyetiyle başkalara dahi o sevap mümkündür; fakat gayet ehemmiyetli şartları var, yalnız okumak kâfi gelmez. Yoksa muvâzene-i ahkâmı bozar, farzlara ilişir.

Sâlisen: O duâ, nasil ki zât-ı Ahmediye’ye baktığı vakit mübâlağadan münezzeh ve aynı hakîkat oluyor. Öyle de, o duadaki yüzer Esmâ-i Hüsnâ’nın hakikatlerine baktığı zaman, değil mübâlağa, belki onların nihâyetsiz tecellilerinden gelmesi mümkün, ve gelebilen feyizlerin nihâyetsizliğini göstermek için pek az bir kısmını Muhbir-i Sâdık Aleyhisselâm haber vermiş ve teşvik için müphem ve mutlak bırakmış. Sonra, mürûr-u zamanla o kaziye-i mümkine ve mutlaka, bilfiil vâki ve külliye telâkkî edilmiş.

Râbian: Yirminci Lem’a-i ihlâsda, bir adama beş yüz senelik bir genişlikte bir Cennet verilmesine dair olan bir hâşiye var. Ona da bak, gör ki, o koca Cennet’in verilmesi, bilmediğimiz tarzda bir mâlikiyet değil, belki insan nasıl husûsî hanesine çok cihetlerle mâliktir, sahiptir; öyle de, zemin yüzündeki şeylere çok duygularıyla mâliktir, tasarruf ve istifade edebilir. Hem, koca dünyayı, benim hanemdir, bana vermiş ve güneş lâmbamdır diyebilir.

Demek bazı fevkalhad, harika ve akıl haricindeki bir kısım sevaplar, bu mezkûr hakikate bakar.

Hem İslâmiyet’te her sevabın, her fazîlet-i a’mâlin en evvel mazharı ve bizlerin bir duada bir zerre sevabımızda, o duâda bir dağ kadar sevap ve feyzi kazanan zât-ı Ahmediye (s.a.s.), husûsî virdler ve duâlar ve şeriat ve risâlet cihetiyle değil, belki velâyet-i Ahmediye noktasında ve umûmî olmayan derslerinden kendine verilen en yüksek mertebeyi beyan eder. Kendine tam tebâiyet eden has vârislerini, o noktalara teşvik eder.

"Gerçek Allah katındadır. Gaybı ancak Allah bilir" dedim. O vesvese edip şüphelere düşen adam, lillâhilhamd, kurtuldu, tam kanaatı geldi. Belki sizin bazılarınıza faydası var diye size de gönderdim. Umûmunuza binler selâm...".


R.N.Külliyatı, II,1745-1746 (Emirdağ Lâhikası I)..
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
cevşen aslı itibariyle güzel bir munacattır , bir yaşarıştır, bir duadır .. içesinde esmaül hüsna vardır .. yani bir insanın bunu alışkanlık haline getirmesinden virt edinmesinde bir fenalık degil olsa olsa büyük bir hayır vardır ...

duada asıl maksat kabul olmasını dilemek kabul olmasını ummak degilmi güzel kardeşim ...

bu sebeble cevşeni büyük bir hayır ve mukafat umarak okumak neden sakıncalı olsun ..
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Selamünaleyküm…

Cevşen-ül Kebir muhteviyatına baktığımız zaman , Kullarına bildirdiği tüm isimleri –sıfatları ile Rabbimize yapılmış duaları içermektedir.
Kur’an –ı Kerim de Araf Suresinde "En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin . '' buyurulmaktadır.
Rabbimize , kendi acizliğimizi görüp , O’nun yüceliğini- güç ve kuvvetini kabul ederek dualarla sığınmaktan daha güzel bir şey olabilir mi?

Ancak , belirttiğimiz gibi bu bir duadır. Ve tüm dualarda olduğu gibi bu duanın da içtenliği okuyana , kabulu ise sadece Rabbimize bağlıdır.
Aksi yönde bir ifade kullanmak hiçbir kula yakışmaz.

Cevşen-ül Kebr e Sünni kaynaklarda pek yer verilmemektedir.
Ancak bunun nedeni Cevşenin içeriğinin önemsiz yada zararlı olması değildir.
Şiî imamlar yoluyla nakledilmiş olan Cevşen hadislerine , senedi yönünden Sünnî imamlar tedbir ile yaklaşmışlardır.Bu nedenle de Cevşen , Ehl-i Sünnet alimleri tarafından rağbet görmemiştir.
Ancak , bu tedbir Cevşenin doğru olmadığı anlamına gelmez.
İmam Gazali gibi büyük bir alim Cevşeni vird edinmiş ve ayrıca bir şerh yazmıştır.
Said Nursi ve İmam Rabbani gibi alimler de Cevşeni tahric etmişler ve okunmasına teşvik yönünde çalışmışlardır.

O halde diyebiliriz ki , Cevşen bir dua bütünüdür.
Okunması ilahi bir emir değildir ancak tavsiye edilebilir.
Tüm dualarda olduğu gibi , okuyan kişiye , samimiyeti ve ihlası doğrultusunda faydası vardır.

Hayırlı günler dilerim.

aleykum salam (Şebi arus kardeş uyarıktan sonra gorum selami)

yaklaşımnınız güzel...

Bakin ben anlatamadgimi düşünmekteyim...Herhangi bir duaya itirazimiz yok...olmasi da saçma olur..

demem o ki, bunu rivayet edenlerin, İddialari var bu iddialar yalandir uydurmadir..Allah adina hukum vermektir..neyse artik açiklayamacagim cunki anlatmak istedgimi anlatamadiktan sonra bir anlami yok...

sizin yaklaşımınız güzel...zaten diger kardeşler de sizin gibi dusnuyor ama bir şeye itiraz ederken ilk once karşi tarafin fikri ogrenilir ondan sonra itiraz edilecekse yalniş fikrine itiraz edilir...yoksa mahiyyetini anlamayi bir fikirn direk ona itiraz edilmez...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Fethullah GÜLEN (Hocaefendi)’nin, Cevşen ile ilgili sorulan bir soruya verdikleri cevap:

"Cevşen hakkında Müslümanlar arasında farklı görüşler var. Bazıları onu baş tacı yaparken, bazıları da alabildiğine ilgisiz, hattâ habersiz. Bu sebeble, bizleri Cevşen hakkında aydınlatır mısınız?"

Cevap: Cevşen ile ilgili pek çok düşünce ve görüş ortaya atılmıştır. Daha çok Şiî kaynaklardan gelmiş olması, Ehl-i Sünnet’in Cevşen’e karşı soğuk davranmasına sebep olmuştur. Ancak bizim Cevşen ile ilgili mülâhazamız biraz husûsiyet arz etmektedir. Onun için de başkalarına ait görüşlerin naklinden daha çok, biz burada kendi mülâhazamızı aktarmak istiyoruz:

1. Cevşen halisane yapılmış bir duâdır. Onun hangi cümle ve kelimesi ele alınırsa alınsın, damla damla ihlâs ve samimiyet yüklü duâ takattur eder. Durum böyle olunca, Cevşen kime izâfe edilirse edilsin, özdeki bu husûsiyete tesir etmemeli. Burada, "bir sözün Efendimiz’e izafesiyle bir başkasına izafesi arasında fark yoktur." demek istemiyoruz elbette. Demek istediğimiz şudur: Cevşen’in asgarî vasfı onun bir duâ olmasıdır. Başka hiçbir özelliği bulunmasa, sadece onun bu özelliği bile, Cevşen’e bir değer ve kıymet atfetmek için yeterli bir sebeptir. Halbuki onun daha nice özellikleri vardır ki, diğer maddelerde bazılarına işaret edilecektir. Öyleyse, sadece senedine âit şaibeden dolayı Cevşen’i tenkit pek haklı bir davranış olmasa gerek.

2. Efendimize ait sözlerin bütün beşer sözlerine bir rüchâniyet ve üstünlüğü vardır. Ona ait beyan ve sözleri seçip tanımada maharet kazanmışlara gizli kalmayacak bir gerçektir ki, Cevşen baştan sona peygamberane ifadelerle bezeli bir edâya sahiptir. Bu sebeple de duâda ona ait malzemeleri kullanmak hem önemli, hem de kabule daha yakındır. Fakat yine de, bu bir tercih mes’elesidir. Yoksa insan namazın dışındaki duâları hangi dille yaparsa yapsın bu durum duânın aslına tesir etmez; zira Cenâb-ı Hak bütün dilleri bilir ve duâya icâbette sadece duânın samimi ve gönülden olmasını esas alır. Zaten dillerin ve renklerin ayrı ayrı oluşu O’nun kudretini ele veren âyetlerden değil mi?

3. Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi Sünnî kaynaklar Cevşen’e yer vermezler. Sadece Hâkim’in Müstedrek’inde Cevşen’den birkaç fıkrayı görebiliriz. Onun dışındaki eserlerde ben şimdiye kadar, Cevşen’e ait ibare ve ifadelerin birkaçının bile nakledildiğini görmedim. Ancak bu tamamen senede ait bir husûsiyete dayanılarak alınmış müşterek tavrın tezâhüründen başka bir şey değildir ve Cevşen’in değerine menfî yönde etki edecek bir ağırlığı da yoktur. Nitekim Buhârî ve Müslim’in rivâyet ettiği pek çok hadîs var ki, aynı hadisleri çok küçük farklarla, hatta bazen aynı şekliyle Küleynî’nin el-Kâfî’inde yer almaktadır. Ne var ki, Ehl-i Sünnet âlimleri, Küleynî’den tek bir nakilde dahi bulunmamışlardır. Halbuki onda yer alan hadisler, Buhârî ve Müslim’de de yer aldıklarına göre hem senet, hem de lâfız itibariyle cerhi söz konusu olmayan hadislerdir. Ancak, el-Kâfî’de yer alan hadisleri daha çok Şiî imamlar nakletmişler ve bu sebeple de Sünnîlerce, daha işin başında endişeyle karşılanmışlardır. Cevşen için de aynı durum söz konusu olmuştur. Eğer Cevşen Şiî imamlar yoluyla nakledilmemiş olsaydı, öyle zannediyorum ki, bütün Sünnîlerce kabul görecek ve baş tacı edilecekti. Fakat Cevşen, sened yönüyle bir talihsizliğe uğradığı için, bunca insan sırf bu yüzden onun nurlu, feyizli ve bereketli ikliminden mahrum kalmıştır. Şu anda böyle bir talihlizliği önleyecek güçte de değiliz. Asırların birikimiyle vücut bulmuş böyle bir kanaati bertaraf etmek imkânsız olmasa bile çok zordur.

4. Bazen hadîs kriterleri ölçü olmayabilir. Ehlullah’ın Efendimiz’den keşfen hadîs alması hiç de az vaki olmuş hâdiselerden değildir. İmam Rabbânî der ki: "Ben, İbn Mes’ûd’dan, Muavvizeteyn’in Kur’an’dan olmadığına dair rivâyetini görünce bu sûreleri farz namazlarımda da okumamaya başladım. Ne zaman ki, Efendimiz’den onların Kur’an’dan olduğuna dair ihtâr aldım, ancak o zaman bu sûreleri farz namazlarımda da okumaya başladım". Bazılarının bizim kunut duâsı olarak okuduklarımızı, Kur’an’dan kabul etmesi de, yukarıda işaret etmek istediğimiz husûsa ayrı bir delil kabul edilebilir. Ve yine İmam Rabbânî’den bir misâl diyor ki: "Ben bazı hususlarda İmam Şâfiî’yi taklîd ediyordum. Ancak bana İmam Ebû Hanîfe’nin peygamberlik mesleğini temsil ettiği ihsâs edildi. Ben de Ebû Hanîfe’ye iktida ettim...".

Bu durum da elbet belli kriter ve ölçü gerektirir. Yoksa önüne gelen herkes keşfen bir şeyler aldığını söyler ve ortalık bir sürü uydurma keşiflerle dolar. Ama bazı büyük zatları bu katagoriye dahil etmek çok büyük yanılgı olur. Onlar "Keşfen aldık" dediklerini mutlaka öyle almışlardır ve dedikleri de kat’iyen doğrudur. Ne var ki, bunları belli hadîs krıterleri içinde tahlîl etmek imkansızdır. Onun için de, hadîsçiler bu tür ifadelere iltifat etmemişlerdir. Ama onların iltifat etmemesi bu ifadelerin doğru olmadığı manasına da gelmez. Bütün bu söylediklerimiz Cevşen için de aynen geçerlidir. Onun için biz kesinlikle diyoruz ki, Cevşen manası itibariyle Efendimize ilhâm veya vahiy yoluyla gelmiştir. Daha sonra da ehlullahtan birisi bu Cevşen’i keşif yoluyla Efendimiz’den almış ve Cevşen bize kadar öyle ulaşmıştır.1

Bu hususlara şunu da ilâve etmek faydalı olur kanaatindeyim. Gümüşhanevî gibi bir büyük veli ve Bedîüzzaman gibi bir sahip-kıran, Cevşen’i kabullenip onun vird edinmişlerdir. Cevşen’in me’hazindeki kuvvet ve kudsiyete ait başka hiçbir delil ve bürhân olmasa, sadece isimlerini verdiğimiz büyüklerin bu kabullenişleri ve yüzbinlerce insanın Cevşen’e gönülden bağlanıp değer atfetmeleri, Cevşen hakkında en azından ihtiyatlı konuşmaya yetecek güç ve kuvvette delillerdir. Sadece senedine ait bir boşluktan dolayı Cevşen’e dil uzatmak en ılımlı ifadeyle bir haksızlıktır.

Dipnotlar:


1- M. Fethullah Gülen, Prizma-1, İzmir 1995, s.119-122.


kardeşim hakkınızı helal edin okumuyacagınız bile bile ekliyorum bunları .. okuyan olur diye ... bin özürler kardeşim ...
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
'hayra vesile olan hayrı yapmış gibidir şer' e vesile olan şer yapmış gibidir'

peygameber efendimiz internetede girmiyordu o halde bunu yapmayıverin desem ayıp etmiş olmam herhalde bir duaya bile bu boyutu kazandırmak ne kadar doğrudur acaba bilememedim. ayrıca üzülerek söylüyorum tüm selamlar gözünüzden kaçıyor selamı almakta farzdır. anlatabildim umarım..

selametle inşa-ALLAH..

aleykum salam ve rahmetullah...

degerli şebi ars kardeş...ilk şunu açıkalayayim Selami gormedim, gorsem mutlaka karşlik veririm...Allah rizais için bilerek almiyor dige düşnmeyin..husnu zan edin ve gozden kaçmışdır dige düşünün..

bundan sonra bir kiyas yapmış ve ayip etmiş olur muyum dige sormuşsunuz...bu yalniş fikir kardeşim...burada sizi yalnişa goturen şey Bidatin ne oldugunu bilmiyor oluşunuzdur....Zira bidat dinde çıkarilan bir yenilikdir...teknolojide degil kardeşim...

salam aleykum
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Azerbaycanlı kardeşim....
sen okumayacaksan okuma da( bizler canı gönülden okuyup Amin diyoruz)
kanaat getirip okuyan insanların kafasını karıştırma istersen...

Allah kabul etsin tüm dualarinizi kardeşim...

oratada bir bidat varsa, bunu ortaya çikarmak kafa karıştirmak degil Allah in razi kalicagi bir amel olur...ole düşünün, kafanin karişmasi kişimnin inandigi şeyde yakin olmamamasini gosterir...ki Tevhidin şartlarindan biri de yakindir....inşallah maksat dedigim gibi kafa kariştirmak degil..

salam aleykum
 

ŞEB-İ ARUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Mar 2008
Mesajlar
1,904
Tepki puanı
0
Puanları
36
Yaş
37
Konum
"Lâ taknetû min Rahmetillâh"
aleykum salam ve rahmetullah...

degerli şebi ars kardeş...ilk şunu açıkalayayim Selami gormedim, gorsem mutlaka karşlik veririm...Allah rizais için bilerek almiyor dige düşnmeyin..husnu zan edin ve gozden kaçmışdır dige düşünün..

bundan sonra bir kiyas yapmış ve ayip etmiş olur muyum dige sormuşsunuz...bu yalniş fikir kardeşim...burada sizi yalnişa goturen şey Bidatin ne oldugunu bilmiyor oluşunuzdur....Zira bidat dinde çıkarilan bir yenilikdir...teknolojide degil kardeşim...

salam aleykum

aleyküm selam
ben hüsn-ü zan ederek gözünüzden kaçmış diyorum siz suizan ederek bid'atı bilmiyor oluşunuz diyorsunuz.. ve sanırım cevşen e bid'at damgasını yapıştırıyorsunuz.. rahman herşeyi gözetendir inşa-ALLAH.. mevlam bizden sizden cümlemizden ebeden razı olsun. sizin fikriniz size bizim fikrimiz bize.
konuya vakıf olamadım malesef aklımda kalan tek şey sizin cevşen-i kebir' e bidat yakıştırmanız olacaktır.konu hakkında son kez fikrimi beyan ediyorum. efendi kardeşim rahman idrakımızı arttırsın..

selametle..

 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
ferahfeza kardeşim, eklediklerinizi okudum...Bediuzzamanin yazisindan ekledginizin bir çogu anlamadigim kelimeler itibariyle karanlik kaldi bana...anladiklarim itibari ile ise bir çok şeyi kabul etmedim nakis aklimla...belki de dedgim gibi o anladgimi dusndugum yerleri de yalniş anlamişim...

diger ekledginizi de okudum Fetullah gulenin yazisini...ONu atmamile anladim ve yien diyorum duada şirk olmadigi surece Allah in guzel adlari ile dua edelim....ama ille de garanti beklemeyelim şunu okusam şu var dige...varsa bile sahih kaynaklar isterim bu konuda bu da benim en dogal hakkimdir degil mi kardeşim...

ve son olarak yazida bir şeyi kabul etmedim ama açiklamak istemiyorum ki, yalniş anlaşılmlalar olmasin...

Allah razi olsun eklemeleriniz için...

salam aleykum ve rahmetullah
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
aleyküm selam
ben hüsn-ü zan ederek gözünüzden kaçmış diyorum siz suizan ederek bid'atı bilmiyor oluşunuz diyorsunuz.. ve sanırım cevşen e bid'at damgasını yapıştırıyorsunuz.. rahman herşeyi gözetendir inşa-ALLAH.. mevlam bizden sizden cümlemizden ebeden razı olsun. sizin fikriniz size bizim fikrimiz bize.
konuya vakıf olamadım malesef aklımda kalan tek şey sizin cevşen-i kebir' e bidat yakıştırmanız olacaktır.konu hakkında son kez fikrimi beyan ediyorum. efendi kardeşim rahman idrakımızı arttırsın..

selametle..


bakin kardeiş husnu zaniniz için Allah raziolsun...

benim size bidati bilmiyor oldugunuzu guzel bir şekilde anlatma nedenim tamamen sizin yazmış oldugunuz fikriniz...

peygameber efendimiz internetede girmiyordu o halde bunu yapmayıverin desem ayıp etmiş olmam herhalde bir duaya bile bu boyutu kazandırmak ne kadar doğrudur acaba bilememedim

bakin bu benzetmeden dolayi yazdim ki, burada husnu zan olmaz zaten.. insan bir şeyi ya biliyordur, ya da bilmiyordur...Allah biliyor ki, ben hiç bir şey bilmiyorum...

siz bu fikrinizi solemeden once ben husnu zan ederim ama siz bu kiyasi yapinca artik bu sizin bilmedginizi gosterir kardeşim..

mesela 2+2=4 ama ben sizden bunu duymadim...ve sizin de vericek cevabinizin 4 olacagini zann ederim bildiginizden dolayi.... siz eşittir 3 derseniz ben hala evet kardeş dogru biliyor diyemem ole degil mi? ...ve burada husnu zan olmaz derim ki yok kardeş cevaö 4 dur 3 degil..siz hatali biliyorsunuz derim...

neyse ben de kapttim bu konuyu....hakkinizi helal edin....

salam aleykum
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
aleykum selam kardeşim .. GEVHER kardeşimizinde dedigi gibi

***O halde diyebiliriz ki , Cevşen bir dua bütünüdür.
Okunması ilahi bir emir değildir ancak tavsiye edilebilir.
Tüm dualarda olduğu gibi , okuyan kişiye , samimiyeti ve ihlası doğrultusunda faydası vardır.**


cevşen hayırlı bir tavsiyedir sadece ve nasip meselesi...


hayırla kalınız kardeşim ...
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
aleykum salam (Şebi arus kardeş uyarıktan sonra gorum selami)

yaklaşımnınız güzel...

Bakin ben anlatamadgimi düşünmekteyim...Herhangi bir duaya itirazimiz yok...olmasi da saçma olur..

demem o ki, bunu rivayet edenlerin, İddialari var bu iddialar yalandir uydurmadir..Allah adina hukum vermektir..neyse artik açiklayamacagim cunki anlatmak istedgimi anlatamadiktan sonra bir anlami yok...

sizin yaklaşımınız güzel...zaten diger kardeşler de sizin gibi dusnuyor ama bir şeye itiraz ederken ilk once karşi tarafin fikri ogrenilir ondan sonra itiraz edilecekse yalniş fikrine itiraz edilir...yoksa mahiyyetini anlamayi bir fikirn direk ona itiraz edilmez...

Azerbaycan_li kardeşimiz...

Biraz çaba ile birbirimizi doğru anlayacak ve düşündüklerimizi de doğru anlatabileceğiz inşaAllah.
Birbirimize olan saygımızı ve anlatımımızda ki güzel uslübumuzu koruyabildiğimiz sürece tüm insanların iletişimi sağlayabileceğine gönülden inananlardanım.
Yazmış olduğum mesajı yine iletiyorum . Aslında sizin konunuza binaen de cümleler kurmuştum ve bunları kırmızı ile belirtiyorum bu kez.


Selamünaleyküm…

Cevşen-ül Kebir muhteviyatına baktığımız zaman , Kullarına bildirdiği tüm isimleri –sıfatları ile Rabbimize yapılmış duaları içermektedir.
Kur’an –ı Kerim de Araf Suresinde "En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin . '' buyurulmaktadır.
Rabbimize , kendi acizliğimizi görüp , O’nun yüceliğini- güç ve kuvvetini kabul ederek dualarla sığınmaktan daha güzel bir şey olabilir mi?

Ancak , belirttiğimiz gibi bu bir duadır. Ve tüm dualarda olduğu gibi bu duanın da içtenliği okuyana , kabulu ise sadece Rabbimize bağlıdır.
Aksi yönde bir ifade kullanmak hiçbir kula yakışmaz.


Cevşen-ül Kebr e Sünni kaynaklarda pek yer verilmemektedir.
Ancak bunun nedeni Cevşenin içeriğinin önemsiz yada zararlı olması değildir.
Şiî imamlar yoluyla nakledilmiş olan Cevşen hadislerine , senedi yönünden Sünnî imamlar tedbir ile yaklaşmışlardır.Bu nedenle de Cevşen , Ehl-i Sünnet alimleri tarafından rağbet görmemiştir.
Ancak , bu tedbir Cevşenin doğru olmadığı anlamına gelmez.
İmam Gazali gibi büyük bir alim Cevşeni vird edinmiş ve ayrıca bir şerh yazmıştır.
Said Nursi ve İmam Rabbani gibi alimler de Cevşeni tahric etmişler ve okunmasına teşvik yönünde çalışmışlardır.

O halde diyebiliriz ki , Cevşen bir dua bütünüdür.
Okunması ilahi bir emir değildir ancak tavsiye edilebilir.
Tüm dualarda olduğu gibi , okuyan kişiye , samimiyeti ve ihlası doğrultusunda faydası vardır.


Hayırlı günler dilerim.



Sözün özü şudur ki...
Hiçbir kul , bir dua için ''Okursan duan kesinlikle kabul olur , dileklerin kesinlikle gerçekleşir , şu kadar mükafatı vardır '' ifadesini kullanamaz.
Dua yalnızca KUL ile ALLAH Celle Celalühü arasındadır.


Ancak ...
Bu şekilde dinimize aykırı söylemler var diyerek de , bu güzel dualardan ruhumuzu men etmemeliyiz.

Dileriz ki , samimiyet ve tam teslimiyet ile yapılan tüm dualar Rabbimiz tarafından kabul görülür ve icabet edilir.

Hayırlı akşamlar olsun inşaAllah.
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Selamun aleykum,

Azerbeycan_li kardeşte ifade etmiş Cevşenin içindekilere bir eleştirisi yok..
İçindekiler çok güzel dualardır..
Lakin eleştirisi bu cevşenin Efendimize nispet edilmesi....
Birşeyi Efendimiz'e nispet edebilmek için delilimiz olması gerekir...

Ben bu cevşen gibi güzel bir dua kitabı yazarım en güzel duaları toplarım bunda sorun olmaz.Lakin ben bu kitaptakiler Efendimizden gelmiştir vss dersem bana doğal olarak deliliniz nedir ? diye sorarsınız...
Bende delilim varsa getiririm delilim yoksa susarım...

Cevşende böyledir..İçeriği çok güzeldir dualar güzeldir yanlış olan bunun Efendimize nispet edilmesidir...

İnşallah anlaşılmıştır...
Bende Risale-i Nur okurum lakin bir beşerin kemalı olduğu için yanlış olan yerleri atarım doğruları hıfz ederim..
Taassubçuluktan Allah'a sığınırım..
Bu arada Bazı kardeşlere bir kaç nasihatım olacak özellikle ferahfeza kardeşe...
Bu beddiüzzamandan gelmişse o tavsiye etmişse vs ben alırım demek çok yanlıştır..
İmam Malik(r.a) diyor ki:Efendimiz(s.a.v) hariç herkesin sözü alınır atılır...
İnşallah bu nasihatimden nasiplenirsiniz...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt