Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cemel vak'asi ile ilgili hadis hakkında soru. (1 Kullanıcı)

Şanslı Bedevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
19
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Bu başlığı iki gün evvel üç İslâmi forumda açtım.
Birisinde "cevap"(!) geldi.
Ancak; ilgili mesajın içinden tek anlayabildiğim "Vardır bir hikmeti" cümlesi idi.
Diğer forumdan henüz ses çıkmadı.
Bu forumda diğerlerine oranla daha çok ilgi oldu.
Ama bu ilgi, soruya cevap bulmak/üzerinde düşünmek yerine daha çok şahsıma yöneldi.
"Eskiyi neden deşiyorsun/sana ne/ amacın ne vs. vs..."
Bakınız, bu hususda yine ben bildiklerimi paylaşayım.
Aktardığım hadis'te sâdece Hz. Aişe geçiyor lâkin; başka hadislerde de diğer müslümanlar için tavsiyeler var.
Yanı size aktardığım hadis, fitne dönemi için söylenmiş tek hadis değil.

Abdullah İbnu Mes'ud der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim:

"İleride fitne çıkacak, o zaman uyuyan yatandan hayırlıdır; yatan oturandan hayırlıdır; oturan ayakta durandan hayırlıdır; ayakta duran yürüyenden hayırlıdır; yürüyen koşturandan (atlı) hayırlıdır. Fitnede savaşanların hepsi ateştedir."
Ben: "Ey Allah'ın Resulü, bu söylediğin fitne ne zaman olacak?" dedim.
"Bu, dedi, eyyamu'lherçtir (dahilî kıtal zamanıdır)."
Ben takrar: "Eyyamü'lherç ne zaman olur?" diye sordum.
Dedi ki: "Kişi arkadaşına itimat etmediği zaman."
O güne erişecek olsam bana ne emredersin?" dedim.
"Nefsini, elini geri tut ve mahallene gir" dedi.
Tekrar sordum: "Ey Allah'ın Resulü, eğer mahalleme de girerse ne yapayım?"
"Evine gir" dedi.
Ben tekrar : "Ya evime de girerse?" dedim.
"O takdirde mescidine gir ve şöyle yap" -dedi ve sağ eliyle bileğinden tutarak- ilave etti:
"Bu halde ölünceye kadar, "Rabbim Allah'tır" de."

İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 13/383-384

Her ne kadar bu hadisde direkt olarak Cemel vak'ası veya Sıffın savaşının işâret edildiği anlaşılmıyorsa da, fitne zamânında müslümanın ne yapması gerektiği açıklanmış. Tabii burada "nefs-i müdâfaa husûsu mühim bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, İslâm ulemâsı, "devlete ve müslümanların birliğine yönelik tehditlerde bu hadise uyulmaz" diyerek sorunu bir biçimde aşmış oluyorlar.

Hiç bir inanç sisteminde tüm sorulara kesin ve net cevaplar bulunamaz.
Zâten her şey kesin olarak bilinmiş olsaydı, imana gerek kalmazdı.
 

haşimdoğan

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2011
Mesajlar
48
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
selamun aleykum

aslında buradaki anlatımın teşbihen olması düşünülür. HZ.ALİ radıyallahu teala anhın ümmetin ilim kapısı olduğu bilinmektedir.
HZ.AİŞE radıyallahu teala anhın anlam bakımından kuran-ı hakim olduğu söylenebilir. HZ.ALİ radıyallahu teala anhaya beyan edilen husus sen kuran-ı hakimi iyice gizle yani onu koru ve yapısı hüküm olan bu kitapla korun dediği anlaşılabilir.

zira efendimiz aleyhisselatu vesselamın gelecek adına müteşabih konuşması akla ve mantığa dair kuran-ı hakimin ğaybı olarak da anlam kazanabilir.

kuran-ı hakimi gizle kimsenin ilişemeyeceği bir yere koy.

esasen sen ile kuran-ı hakim arasında bir harp yaşanacak da denebilir.
zira efendimiz aleyhisselamın kafirler hakkındaki azap hükmünü kaldırmak için geldiği muhakkaktır.
yaşanan her türlü harbinde ALLAHU tealanın emriyle olması demek ki insan savaşını kuran-ı hakimdeki azap hükmünü kaldırmak için yapar.
şedit düşman değil şedit bir hükmün can alan ihyası hakikat olur.

demek ki HZ.ALİ radıyallahu teala anh da kuran-ı hakimle karşılaşacak ve ondaki azap denen her türlü hükümle karşılaşacak ve bir ehl-i beyt olmanın ne demek olduğunu anlayacaktı. savaşın korunma ve karşılama kısmında kuran-ı hakim hem bir kala hem de bir hasım gibi olacak denmiştir. HZ.AİŞE radıyallahu teala anh ile olan bir karşılaşmanın mümkün olamayacağını da beyan etmek lazım.

bu kimseler ğayba da muttali olmuşsa artık iş kişisel olmaktan çıkar diyebilecek kadar ğaybe iman her mümminin üstüne farzdır. bu kimseler keramet velayet nübüvvet pınarlarıdır ve ALLAHU teala asla bu nişanları kendi arasında ihtilaf çıkaracak bir ehl-i beyte vermeyecektir.

insanların işlerinden olanla ehl-i beyt radıyallahu teala anhınn işlerinden olan hususlar farklıdır ve kudret-i azam sırr-ı kader denen unsurları taşır.

HZAİŞE radıyallahu teala anhın efendimizin eşi değil de kızı olması akla ve edebe daha uygun olacağından HZ.ALİ radıyallahu teala anha onu koru da demiş olması muhtemeldir.

zira bir rivayete göre HZ.EBABEKR radıyallahu teala anhtan efendimiz aleyhisselam 3 yaş büyüktür ve bu kız doğduğunda efendimiz aleyhisselamın bir rasul aleyhisselam yani seçilmiş kimse olarak bu kıza babalık yaptığı ve belki de ikameti kulağına onun aleyhisselam okuduğu düşünülebilir. bu yüzden ravilerden gelen rivayetleri akıl edeb ve mantık süzgeçinden geçirmek daha elzem ve edebidir.

buradaki harbin aslı da belki de efendimiz aleyhisselama karşı yapılabilecek gerek iftira gerekse cehalet gereği ileri geri hareketler olmalıdır.
HZ.AİŞE radıyallahu teala anhı koru yani o radıyallahu teala anh hakkında mesela efendimiz aleyhisselamın eşidir gibi bir laf söyletme eğer yapan olursa kıyımın olacağı da muhakkak bir gün kulların üstüne hak olsun.
bu bir lanetttir veyahut ğaybe dair bir mübeşşirattır ancak ne denirse densin edebin ebedi edibinin makam olan rasulluk makamına aleyhisselam laf ettirmeyeceği daha net anlaşılabilir. buradaki ahval bakımından aslı bir ehle radıyallahu teala anh yapılan saldırıyı durdur şeklinde anlaşılmalıdır.

ALLAHU teala bizlerden razı olsun.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Birincisi Hz.Aişeyi düşünmesi diğer ümmeti düşünmediği anlamına gelmez.
İkincisi Hz.Aişe bir kadındır ümmetin annesidir ve böyle bir durumda korunmaya ihtiyacı vardır.Böyle bir vaka sırasında Hz.Aişe'yi Hz.Ali gibi bir insana emanet etmesi doğru olduğu kadar, içinde başka manalar aranmamasıda (velevki olsun) doğru bir duruştur.
Üçüncüsü Hz.Aliye haksız taraf sen değilsin dediği gibi haklısında dememiştir.
En doğrusunuAllah c.c bilir.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Diyorum ki; eğer bu hadis sahih ise, ümmeti için ağlayıp göz yaşı döken elçinin, müslümanın müslümanı doğramasını "es" geçip, Hz. Aişe için Hz. Ail'ye özel tembihte bulunmasını nasıl anlamak lâzım ?

Benim yazmış oldugum hani senin nefsin geri sakat dediğin hadis var ya

işte o da bu olayın olmasını önlemek icin söylenen rivayet edilen hadistir.

Yani YA aişe böyle bir anda geri dön ki olmasın hiç kimseye bişi olmasın demektir.

Sizin dediğiniz gibi onca müslümanı es gecti dediniz bense taşı gediğine koyan hadisi verdim.

Ne hikmetse sakat hadis dediniz sanki hadis alimi buharisiniz.

benim verdiğim hadisi anlayamayan onca müslümanı es gecti diye anlar.

Bütün hadislere vakıf değilsiniz. değiliz.

Es gecmemiştir.

şimdi dediğimi tekrar düşünürseniz. anlarsınız.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ayrıca o islami forum mudur nedir ? oraya birdaha dönmeyeceğim. Beni cok incittiler onlar. kabeyi yıkar gibi kalbimi kırdılar.

Resulullahtan da sanki komşusunun oğlu RESUL der gibi bahsediyorlar.

ukela ve saygısızlar.

Benim yerim burası.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt