Argo kültüründe inat kavramı değişik ifadelerle dile getirilir. “Ölesiye sevda” gibi, “pazara kadar değil mezara kadar” gibi, “ölmek var dönmek yok” gibi ifadeler, genellikle akıl ürünü olmayan tamamen nefsî ihtiras ve inadın hakim olduğu sözler ve hallerdir. İnat, insanoğlunun nefsî hastalıklarındandır. Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (sav) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde inatçı davranışın sonunun cehennem olduğunu dile getirmiştir;
– “Kıyamet gününde, cehennemden bir boyun uzanır. Bu, der ki: ‘Benim hakkım şu üç sınıftır; inatçı ve zalim; Allah'a şirk koşanlar, haksız yere adam öldürenler" (Ramuz el-Ehadis sayfa 509/8/Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)).
***
İçerisinde inat olan ne işten ne sevdadan kimseye pek hayır gelmez. İnadına sevda; gözleri kör eder ve gerçekleri saklamaya gayret eder. İnadın genel karakterinde riya vardır, sahtecilik vardır. Burada inat etmekle sebat etmek birbirine karıştırılmamalıdır.
İnat sözcüğü dini literatürde şu manalarda kullanılır: Direnmek, muhâlefette (karşı çıkmakta) ısrar etmek, kendini büyük görüp, hakkı, doğruyu kabul etmemek...
“Allahü teâlânın en sevmediği kimse, hakkı kabûl etmemekte inâd edendir” (Hadîs-i şerîf-Berîka).
“İnâd, riyâdan (gösterişten), kin tutmaktan, haset etmekten (çekememekten) veya hırstan doğar” (Hâdimî).
Ebû Cehil ve Ebû Leheb inatlarından dolayı Hz. Muhammed Aleyhisselâmın peygamber olduğuna inanmadılar (Şeyhzâde, dini sözlük, ihlas).
***
Sebat ise farklıdır. Sebatta; doğru olan bir işte, bir yolda; sabır ve gayret göstermek vardır. Sebatta, sabır çile ve çaba iç içedir. Ortaya konan gayrette samimiyet vardır.
Bu bağlamda sosyal hayata dair yaşanan olaylara baktığımız zaman, bir çok olumsuzluğun altında kuru bir inadın yattığını görürüz. Nice kötülükler; yıkılan yuvalar, yanlış düşünce ve yanlış tercihlerde ısrar, kısa süren iş ya da hayat arkadaşlıklarının altında inat vardır.
***
Hayatı yaşanabilir kılmak için nefsanî hastalıkların mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Rabbim cümlemize; nefsimizin kötü hastalıklarından arınıp, güzel ahlakla bezenmemizi nasip eylesin. Amin.
www.ugurkepekci.com
– “Kıyamet gününde, cehennemden bir boyun uzanır. Bu, der ki: ‘Benim hakkım şu üç sınıftır; inatçı ve zalim; Allah'a şirk koşanlar, haksız yere adam öldürenler" (Ramuz el-Ehadis sayfa 509/8/Ravi: Hz. Ebû Said (r.a.)).
***
İçerisinde inat olan ne işten ne sevdadan kimseye pek hayır gelmez. İnadına sevda; gözleri kör eder ve gerçekleri saklamaya gayret eder. İnadın genel karakterinde riya vardır, sahtecilik vardır. Burada inat etmekle sebat etmek birbirine karıştırılmamalıdır.
İnat sözcüğü dini literatürde şu manalarda kullanılır: Direnmek, muhâlefette (karşı çıkmakta) ısrar etmek, kendini büyük görüp, hakkı, doğruyu kabul etmemek...
“Allahü teâlânın en sevmediği kimse, hakkı kabûl etmemekte inâd edendir” (Hadîs-i şerîf-Berîka).
“İnâd, riyâdan (gösterişten), kin tutmaktan, haset etmekten (çekememekten) veya hırstan doğar” (Hâdimî).
Ebû Cehil ve Ebû Leheb inatlarından dolayı Hz. Muhammed Aleyhisselâmın peygamber olduğuna inanmadılar (Şeyhzâde, dini sözlük, ihlas).
***
Sebat ise farklıdır. Sebatta; doğru olan bir işte, bir yolda; sabır ve gayret göstermek vardır. Sebatta, sabır çile ve çaba iç içedir. Ortaya konan gayrette samimiyet vardır.
Bu bağlamda sosyal hayata dair yaşanan olaylara baktığımız zaman, bir çok olumsuzluğun altında kuru bir inadın yattığını görürüz. Nice kötülükler; yıkılan yuvalar, yanlış düşünce ve yanlış tercihlerde ısrar, kısa süren iş ya da hayat arkadaşlıklarının altında inat vardır.
***
Hayatı yaşanabilir kılmak için nefsanî hastalıkların mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Rabbim cümlemize; nefsimizin kötü hastalıklarından arınıp, güzel ahlakla bezenmemizi nasip eylesin. Amin.
www.ugurkepekci.com