Çeşm-i Bülbül
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Mar 2009
- Mesajlar
- 13,384
- Tepki puanı
- 6
- Puanları
- 0

Canım sıkkın…
Hani bunalıma giren insanlar derler ya zaman zaman
“Daralıyorum, nefes alamıyorum, içim geçiyor, dünya başıma yıkılacak gibi geliyor, vs”
öyle değilim ama sıkılıyorum işte…
Canım sıkkın…
Hani olur ya bazen, tam mide ile kalbin arasındaki yerde kuru bir sıkışma hissi oluşur, öyleyim…
Yanında da bi porsiyon iflas etmiş kafa yapısı…
Yüreğimden bahsetmiyorum bile..
Değmeyin keyfime !
Hayatı akışına bırakmak mıdır bizi yoran, yoksa akıntıya kürek çekmeye alışmışlığın getirdiği bir birikimin artık atıl şekilde beklemesi midir?
Bilmiyorum… Ama sıkılıyorum… Tek bildiğim bu…
Can sıkıntısından geçtim bu sefer klavyenin başına hırslarımı , arzularımı, hayallerimi, düşlerimi, bugünümü, yarınımı, seni düşünmeyi, onu düşünmeyi, bunu düşünmeyi her şeyimi bıraktım..Bugün ülkeyi kurtarma planları yapmak bile gelmiyor içimden…
Word belgesine derdimi anlatmaya çalışıyorum.. karalıyorum ve ne yazdığımı bilmiyorum..İlk defa beynime hükmeden akışına bıraktım parmaklarımı…
Gün boyu akşamı, sonrasında geceyi bekledim… Gündüzün başıboşluğunu atacaktım güneş batarken…
ve yıldızları sayacaktım gece düşerken gözlerimden…
Ama yağmur yağıyor…
Gökyüzü benden karanlık…
Ne ay, ne yıldız…
Gökyüzü de küsmüş sanki…
Gecelerde huzura erdirmez oldu ruhumu…
Tebdili mekanda fayda var demişler ama evin odaları yetersiz geliyor…
Kendimi atmak istiyorum uçsuz bucaksız sokaklara ama şehir üzerime gelmesin,
yağmurlar ıslatmasın beni…
Sadece rüzgarlar olsun ve alıp savursunlar beni…
Uzaklara, çok uzaklara gideyim…
Nereye, ne zaman, nasıl olur bilmeden gitmeli çok uzaklara…
Duygularım o kadar karmaşık ki…
İçinde ne olduğu belli olmayan binbir çeşit malzeme olan makarnadan farkı yok…
Üzerinde ketçap ve mayonez eksik sadece…
Midem ile küçük çaplı sorunlarımı düşününce de anlayın haleti ruhiyemi…
Alıntı…