Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı

B)idrak'ın yüceliğine eremiyorsanız
inkar'ın basitliğinden sıyrılınızB)
Çağımızın siyasal gücünü elinde bulunduran Nemrutları ile kapital gücüne sahip Karunlarının dünyayı ne hale getirdikleri ortada.
Güç adâletin, insanlığın hizmetinde olursa bir değer taşır.
Güç zalimlerin eline geçerse bu bir felâketin başlangıcı olur.
“Kuvvete dayanmayan adâlet acizdir; adâlete dayanmayan kuvvet ise zalimdir.”
Güç, kuvvet denilince ne aklımıza geliyor?
Güç, kuvvet kimde veya nelerde bulunur?
Mutlak güç sahibi kimdir?
Gelin hep birlikte zihin jimnastiği yapalım.
Önce insandan başlayalım. İnsanı güçlü yapan faktörler nelerdir?
Eğitimli, kültürlü, bilgili ve mala/mülke, mevki/makama sahip olmak diye sıralayabiliriz. Bunların yanı sıra kişinin kendine güven duyması denilen özsaygıyı da eklemek gerekir.
Güç, kuvvet denilince ne aklımıza geliyor?
Güç, kuvvet kimde veya nelerde bulunur?
Mutlak güç sahibi kimdir?
Gelin hep birlikte zihin jimnastiği yapalım.
Önce insandan başlayalım. İnsanı güçlü yapan faktörler nelerdir?
Eğitimli, kültürlü, bilgili ve mala/mülke, mevki/makama sahip olmak diye sıralayabiliriz. Bunların yanı sıra kişinin kendine güven duyması denilen özsaygıyı da eklemek gerekir.
Eğer kişi yeteneklerine, bilgi ve görgüsüne güven duymuyorsa sahip oldukları ona güç vermez. Çünkü o, bunların kendisine neler kazandıracağının farkında değildir.
Kendine güven, sahip olduklarını potansiyel güce dönüştürmede fevkalade önemlidir.
Aksi halde, birçok şeyi yapmaya cesaret bulamaz. Bunun için de gerçek gücünü, potansiyelini ortaya koyamaz.
Kişi, kendine, değerlerine derin bir bağlılıkla inanmalıdır. Bu körü körüne bir inanma değildir elbette.
Kendine güven, sahip olduklarını potansiyel güce dönüştürmede fevkalade önemlidir.
Aksi halde, birçok şeyi yapmaya cesaret bulamaz. Bunun için de gerçek gücünü, potansiyelini ortaya koyamaz.
Kişi, kendine, değerlerine derin bir bağlılıkla inanmalıdır. Bu körü körüne bir inanma değildir elbette.
Sağlam bir bilgiye, derin bir analize dayanmalıdır. Herhangi bir engel, manipülasyon karşısında vazgeçemeyeceği değerler bütününe sahip olmalıdır. Verilen tavizlerin altında, değerlerine, prensiplerine tam güvenmeyiş yatmaktadır.
Yoksa insanı gönülden bağlandığı davasından hangi güç vazgeçirebilir?
Dışarıdan gelen baskılar, insanı inancından, davasından vazgeçiremez. Eğer içinde bazı zaaflar bulundurmuyorsa…
Dışarıdan gelen darbeler davasında sâdık birini, inancından, ideallerinden vazgeçirmek şöyle dursun; aksine güçlendirecektir. Bilenmesine, ona daha çok sarılmasına neden olacaktır.
Dışarıdan gelen baskılar, insanı inancından, davasından vazgeçiremez. Eğer içinde bazı zaaflar bulundurmuyorsa…
Dışarıdan gelen darbeler davasında sâdık birini, inancından, ideallerinden vazgeçirmek şöyle dursun; aksine güçlendirecektir. Bilenmesine, ona daha çok sarılmasına neden olacaktır.
Eğer inancı tam değilse, şüpheleri varsa veya bazı tutkuların esiri olmuş ise bu durum onun davranışlarına da yansıyacaktır. Davayı sahiplenmede gevşeklik, zorlukla karşılaşınca geri adım atma, fazla riske girmeme şeklinde tezahür eden hal ve tutumlara (ki bunlara pekâlâ modern kılıflar da uydurulabilir) şahit olmaktayız.
Bunu, iki arada bir derede kalma diye de tanımlayabiliriz. Pek tehlike görülmeyen zamanlarda davaya biraz sarılmak, tehlike hissedildiği ortamlarda ise farklı bir psikoloji ile hareket etmek bunun en bariz örneğidir.
Hatta, karşı tarafa ‘ben de sizdenim’ mesajı verebilmek için çabalar sarf edilir.
Hatta, karşı tarafa ‘ben de sizdenim’ mesajı verebilmek için çabalar sarf edilir.
İnsanlar olur olmaz yerlerde kendilerini ve davalarını tehlikeye atacak basiretsiz davranışlar içerisinde olmamalılar. Elbette konumlarını ve güçlerini hesaba katarak adım atmak zorundadırlar. Kendilerini tanımadan atacakları adım onları geriye götürecek ise bu düşüncesizlik olur.
Davası hakkında asgari bir bilgiye bile sahip olmadan ortaya atılanlar, bir mukavemet ile karşılaştıklarında hemen pasifize olurlar. Ve davaya en büyük zararı da böyleleri verirler. Çünkü bulundukları toplumda kötü örnek oluştururlar. Başlarına gelenleri diğerlerine anlatarak korku ve güvensizlik ortamı oluştururlar. Tedbir adı altında insanlar sindirilmeye çalışılır. Bunun da zincirin zayıf halkaları eliyle yapılması sağlanır.