İstiğfar, günahın affını istemek, Estağfirullah demektir. Estağfirullah, günahlarımı affet Allah,ım, demektir. İstiğfar etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır. Mesela Kur'an-ı kerim okumak, sadaka vermek ve diğer hayır hasenatta bulunmaktır. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir.
Hadisi şeriflerde buyruldu,ki
(Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.) [İ. Ahmed]
(Sükutu tefekkür, bakışı ibret olup çok istiğfar eden kurtuldu.) [Deylemi]
(Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalan istiğfar etsin!) [Hatib]
(Günahınız çok olup göklere ulaşsa, tevbe edince, Allahü teâlâ tevbenizi kabul eder.) [İbni Mace]
(Günah kalbde bir iz bırakır, tevbe ve istiğfar edilince, o leke kaybolur, kalb cilalanır.) [Tirmizi]
Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek lazımdır.
Hazret-i Huzeyfe, çoluk çocuğunu geçindirmekte çok sıkıntı çekiyordu. Hâlini arz edince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Ey Huzeyfe, neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim.) [Nesai]
Hasan-ı Basri hazretlerine birisi kıtlıktan şikayet etti. Başka birisi fakirlikten, diğer birisi de çocuğunun olmadığından şikayette bulundu. Hepsine de istiğfar etmesini tavsiye etti. Daha başka insanlar da çeşitli konularda sual ettiler. Onlara da istiğfar etmelerini tavsiye etti. Sebebini sorduklarında, Nuh suresi 10,11 ve 12. âyet-i kerimelerini okudu. Nasr suresinde Allahü teâlânın tevbeleri kabul edeceği bildirilmektedir. Şartlarına uygun yapılan tevbeyi muhakkak kabul eder.