Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Büyük Günahlar (1 Kullanıcı)

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Büyük Günah = Dünyada şer'î cezayı gerektiren, âhirette de cehenneme girmeye vesile olan her isyandır. Hakkında imanın nefyi, lanet ve benzeri tehditlerin vârid olduğu her kötülük de büyük günahtır.

1'inci Büyük Günah.- Allah'a Ortak Edinmek

Büyük günahların en büyüğü Allah'a eş tanımaktır. Eş tanımak iki türlüdür:
Birincisi: Allaha bir eş edinmek, Allaha ibadet olunurken (kendilerini Allaha yaklaştırır bozuk sanısı ile) taşa, ağaca, güneşe, aya. bir peygambere veya bir kişiye, yıldıza, melek ve daha başkalarına tapmaktır, ki Allah teâlanm Kur'anında anlattığı en büyük şirk budur.

Ayet:
«Şübhesiz ki, Allah kendisine eş tanınmasının günahını yarlıgamaz. Ondan başkasını dileyeceği kimse için yarlıgar» (Nisa/116).

Başka bir âyette:
«Şirk elbette büyük bir zulümdür» buyuruluyor. (Lokman: 13).

Yine bir âyette:
. «Zira kim Allaha eş katarsa hiç şübhesiz Allah ona cenneti haram kılar, onun varacağı yer ateştir» (Mâide/77) buyurulmuştur. Bu hususla alâkalı âyetler çoktur. Kim Allaha eş edinir ve bu bâtıl inanç üzerine ölürse o kesin olarak cehennemliklerdendir. Gerçekten iman edip bu inancıyla ölenin —cehennemde bir süre yansa bile— Cennet ehlinden olması gibi...

Hadîs-i şerifte Peygamberimiz:

«Ey Ashabım ben size günahların en büyüklerini haber vere¬yim mi?
—Evet bildir yâ Resûlallah dediler. Resûl-i Ekrem:
—Allah'a eş edinmek ile anaya babaya ezadır, buyurdu. Sonra dayanmakta iken doğrulup oturdu ve:
—Dikkat edin (bir de) yalan şehâdettir... Resûlullah bu sözü durmadan tekrarlıyordu. (Hadîsi rivayet eden sahabî derki) «Keşke sussa diye kendi kendimize söylendik.» (6).

Yine Peygamberimiz:
«Helake sürükleyen yedi şeyden kaçının» (7) hadîsinde öldüren yedi kötülükten birincisinin Allah'a eş edinmek olduğunu bildirmiş¬lerdir. Yine Peygamberimiz:
«Her kim dinini değiştirir (mürted olur) sa onu öldürün» (8) buyurmuşlardır.
Şirkin ikinci nevi: Amellerle gösteriştir. Nitekim Allah Teâla: «Artık kim Rabbine kavuşmayı ümid (ve arzu) ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine ibadette ortak tutmasın» (Kehf/110). Yâni ibadetiyle hiç kimseye gösteriş yapmasın.

Peygamberimiz de:
«Aman! En küçük şirkten sakının» buyurdular. Ashab:
—Ey Allahın Resulü en küçük şirk nedir? Resûl-i Ekrem:
—Riyadır, buyurdu (ve şöyle devam etti): Allah teâla, amellerine göre kullan mükâfatlandıracağı günde (İbadetleriyle gösteriş yapanlara):
—Haydi, dünyada amellerinizle gösterişte bulunduklarınızın yanlarına gidin, bakın onların nezdlerinde mükâfat bulabilecek misiniz?» der. (9)
Bir kudsî hadîste Allah teâla buyurur ki:
«Kim ibadet eder, ibadetine benden başkasını katarsa onun o ibâdeti şerik edindiği şey içindir. Ben ondan uzağım» (10). Peygamberimiz buyurdu:
«Riyâ edene Allahu teâlâ riyasının cezasını, süm'a edene de süm'-asınm cezasını verir.» (11).

Ebû Hüreyre'den, Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:

«Nice oruç tutan vardır ki onun orucundan kendisine kalan açlık ve susuzluk, gece ibadetinde bulunan niceleri vardır ki, onun ibadetinden kazancı da sadece uykusuzluktur» (12). Yani Allanın rızası gözetilmeden kılınan namazın, tutulan orucun, sahibi için hiç bir sevabı yoktur.

Nitekim Peygamberimizden şöyle rivayet olunmuştur:
«Yaptığı ibadetiyle mürailikte bulunan ve başkalarının duyma¬sını arzu eden kişinin hali, para kesesini çakıl taşlarıyla doldurup pazara bir şeyler almaya çıkanın haline benzer ki o, satıcının önünde kesesini açtığında satıcı taşları görünce keseyi onun yüzüne çarpar ve bunların kendisine hiç bir menfaati dokunmayacağını bildi¬rir. Riyakârlık ve başkalarının işitmesi için amel eden de böyledir ki, halkın ona âhirette hiç bir faydası yoktur, ibadetinin bir yaran olmaz» (13).

Allah Teâla şöyle buyurur:
«Biz herhangi bir amel yaptılarsa onların önüne geçtik de bun¬ları saçılmış zerreler haline getirdik.» (Furkan/23). Yâni, Allahın rızasını gözetmeden ibadette bulunanların amellerinin sevaplarını iptal ettik ve onları hebaen mensura kıldık.




(6) Buharî ve Müslim rivayet etmişlerdir.
(7) Daha önce geçti.
(8) İmam Ahmed ve Buharî.
(9) Irakî: İmam Ahmed'in İbn Abbas'tan ceyyid bir isnad ile, Beyhakî'nin de Şuab'mda, İbn Ebi'd-Dünya'nın Mahmud b. Lebid'den rivayet ettiklerini söylemiştir. Münzirî de hadîsin ceyyid olduğunu bildirmiştir.
(10) «Ben ondan uzağımdır» cümlesi hariç Müslim rivayet etmiştir. İbn Mâce, mezkûr cümlenin sahih bir senedi olduğunu ifade etmiştir. (Irakî).
(11) Buharî ve Müslim, Cündüb b. Abdullah'dan, Tirmizî Ebû Bekre'den merfu' olarak. (Irakî).
(12) İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel, îbn Ebî Hatim, Taberanî ve daha başkaları.
(13) İbn Hacer «ez-Zevâcir»de hükemadan birinin sözü olup hadis olmadığını iddia etmektedir.



Kaynak Kitabım
İmam Zehebi (KİTABÜ'L-KEBAİR)
İslam Şeriatinde Büyük Günahlar
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
1'inci Büyük Günah.- Allah'a Ortak Edinmek

1'inci Büyük Günah.- Allah'a Ortak Edinmek

Adamın biri Peygamberimize.-
— Kurtuluş nedir? diye sordukta Resûl-i Ekrem Efendimiz:
— Allah'ı aldatmamandır (aldatmağa kalkışmamandır). Adam-
— Allah nasıl aldatılır? Resûlüllah:
— Allah ve Peygamberinin sana yapmanı emrettiği ameli işlerken Allah rızasını kasdetmemenle, buyurdu. (Peygamberimiz sözlerine devamla) Riyadan korun, o en küçük şirktir. Kuşkusuz, riyakâr, kıyamet gününde bütün mahlûkatın huzurunda dört isimle çağırılacaktır: Ey mürai! Ey sözünde durmayan! Ey fâcir! Ey hâsir (zarar etmiş) ibadetin boşa gitti, mükâfatın kalmadı. Nezdimizde sana sevap yoktur. Ey hilekâr! Git, amelinin karşılığını kimin için ibadet ediyordu isen ondan al. (15)
Hükemadan birine sormuşlar: îhlâs sahibi kimdir? Cevap veriyor: «Günahlarını gizlediği gibi, iyiliklerini de gizleyendir». Yine hikmet ehlinden birine, şöyle sorulur: İhlasın amacı nedir?
— İnsanların övgüsünü sevmemendir cevabını veriyor. Fudayl b. Iyaz: «Halk görmesin (diye) ameli terketmek riya, halk görsün diye ibadet etmek ise şirktir. îhlâs: Allah Teâlanın seni her ikisinden de selâmete erdirmiş olduğu halde yaptığın ibadet ve hayırlardır, der.

Allahım bizi her riyadan da, küçük şirkten de koru ve bizi bağışla.


(15) îbn Ebi'd-Dünya rivayet etmiştir. (Iraki).
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Cana Kıymak

Allah Teâla buyurdu:
«Her kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebedî kalıcı olmak üzere cehennemdir. Allah ona gazab etmiştir, ona lanet etmiştir ve ona çok büyük bir azab hazırlamıştır» (Nisa: 93).

Allah Teâla buyurdu:
«Onlar ki Allahın yanına başka bir tanrı daha katıp tapmazlar, Allahın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar, zina etmezler... Kim bunlar (dan birini) yaparsa. cezaya çarpılır. Kıyamet Gününde azabı katmerleşir ve o (azabın) içinde hor ve hakir ebedî bırakılır. Meğer ki tevbe ve iman edip (bilâhare) iyi amelde bulunan kimselerden ola» (Furkan/68-70).

Yine Allah Teâlâ buyurdu:
«Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap’ta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.» (Mâide/32).

Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurur:
«Diri diri gömülen kızın hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman...» (Tekvîr/89). Resûl-i Ekrem Efendimiz: «Helake sürükleyen yedi kötülükten kaçının» (15) hadîs-i şerifinde bunlardan birinin haklı bir sebeb olmadan cana kıymak haramını işlemek olduğunu beyan etmiştir.

Adamın biri Peygamberimize:
— Ya Resûlailah, Allah nezdinde hangi günah en büyüktür? diye sorar. Resûlullah:
— Seni yaratan Allah olduğu halde O'na ortak koşmandır, der. Adam:
— Sonra hangisidir? Resûl-i Ekrem:
— Yemeğine ortak olur (geçimin daralır) korkusu ile yavrunu öldürmendir. Adam:
— Sonra hangisidir? Efendimiz:
— Komşunun helâliyle zina yapmandır, cevabını verir (17). Allah Teâla, Peygamberimizin bu cevaplarını tasdik sadedinde: «Onlar ki Allanın yanma başka bir tanrı katıp tapmazlar...» (Furkan/68 - 70) (biraz önce mealini yazdığımız) âyetlerini inzal buyurmuştur. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu.-
«İki mûslüman kılıçlarıyla karşılaşıp dövüştüklerinde, öldüren de ölen de cehennemdedir.» Soruldu:
— Ya Resûlallah! Öldüreni anladık (ama) ölenin suçu ne? Peygamberimiz:
— Çünkü o da karşısındakini öldürmeğe istekli idi, cevabını verdi». (18)

Resûl-i Ekrem buyurdu: «Bilmiş olunuz ki, kim müslümanlarla muahede yapmış bir zimmîyi —ki böyle biri Allah'ın ve Resulünün zimmetindedir, himâyesindedir— öldürürse Allahın zimmetini çiğnemiş, hiçe saymış olur. Bu kişi Cennet kokusunu koklayamaz. Halbuki Cennetin râyihası elli yıllık yoldan gelir.» (Tirmizî sahih olduğunu söylemiştir).

Resûl-i Ekrem buyurdu:
«Her kim bir müslüman öldürülmesine bir kelimenin bir harfiyle (de) olsa yardımcı olursa kıyamet gününde iki gözünün ortasına: «Allahın rahmetinden ümidi kesilmiştir» diye yazılmış olarak Allahın huzuruna varacaktır.» (İmam Ahmed rivayet etmiştir). (25).

Böyle bir felâketten Allah'a sığınırız.


(15)îbn Ebi'd-Dünya rivayet etmiştir. (Iraki).
(16)Buharı, Müslim, Ebû Davud, Nesaî.Hadîs-i şerifin tamamı şöyledir: Ashab-ı kiram:
—Ya Resûlallah helake götüren yedi kötü şey nedir? Peygamberimiz:
—«Allaha şirk koşmak sihir, Allanın haram kıldığı cana haklı bir sebep olmadan kıymak, yetim malını, yemek, faiz (kazancı) yemek, hücum anında harpten kaçmak, gönüllerinden dahi kötülük geçirmeyen namuslu müslüman hanımlara iftirada bulunmaktır» cevabini verdi.
(17)Âyet-i kerime bölümü hariç- Buhart ve Müslim rivayet etmişlerdir. Tirmizi ve Nesâi âtyet-i -kerime ile birlikte hadîsin tamamını EbuMes'ud eİ-Ensürf-den rivây'et etmişlerdir,
(18)îmanı Ahmed, Buhari ve Müslim.
(25)İbn Mâce rivayet etmiştir. İsfahanı Ebû Hüreyre'den merfu olarak, Beyhakî İbn Ömer'den. Münziri «Et-Tergîb»'te illet kipi «ruviye» kelimesi ile nakletmiştir.
 

~Elçi~

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2007
Mesajlar
2,893
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Esselamun aleyküm kardeşim Allah c.c. razı olsun inşaallah.
Rabbim cümlemizi kebair olan günahlardan muhafaza eylesin inşaallah.
Selam ve dua ile...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Esselamun aleyküm kardeşim Allah c.c. razı olsun inşaallah.
Rabbim cümlemizi kebair olan günahlardan muhafaza eylesin inşaallah.
Selam ve dua ile...


Ve aleykümüsselam verahmetullahi veberakatüh.
Amin ecmain kardeşim.
Allah sizden de razı olsun. Selam ve baki dua ile kalın.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Sihir. Sihirbazın Küfrü Kesindir.

Allah Teâla şöyle buyurur:
«Fakat, o şeytanlar insanlara sihri öğrettiklerinden kâfir oldular.» (Bakara. 102). Lanete uğramış şeytanm insanlara sihir yapma¬yı öğretmesindeki gaye bu yolla Allaha ortak edinmek içindir.

Nitekim Cenab-ı Hak: Hârut ve Mârut hadisesinden haber vererek şöyle buyurur:
«Halbuki onlar (Hârut ile Mârut): Biz ancak fitneyiz (imtihan için gönderilmişizdir). Sakın (sihir, büyü yapıp da) kâfir olmayın demedikçe hiç kimseye (sihir) öğretmezlerdi. İşte onlardan (o iki melekten) koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğrendiler. Halbuki (sihirbazlar) Allanın izni olmadıkça onunla hiç bir kimseye zarar verici değillerdir. Onlar ise kendilerini zarara sokacak, onlara faide vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onlar muhakkak biliyorlardı ki onu (sihri) satın alan (ona revaç veren) kimsenin âhiret-ten hiç bir nasibi yoktur.» (Bakara/102).

Halkın bir çoğunun, bilgisizliklerinden ötürü büyücülere gittiklerini görüyoruz. Onlar sihri yalnız haram sanırlar, küfür olduğunun farkında değillerdir.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü kardeşim.
Rahman c.c razı olsun, sevabınızı yazsın inşallah..Vesilenizle istifadelendik inşallah..Rabbimiz c.c bizleri kendisine layık kul eylesin, emir ve nehiylerini hakkıyla yerine getirmeyi nasip ve müyesser eylesin.. Amin.
Rabbimize emanet olunuz kardeşim. Selam ve baki dua ile...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Selamün Aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü kardeşim.
Rahman c.c razı olsun, sevabınızı yazsın inşallah..Vesilenizle istifadelendik inşallah..Rabbimiz c.c bizleri kendisine layık kul eylesin, emir ve nehiylerini hakkıyla yerine getirmeyi nasip ve müyesser eylesin.. Amin.
Rabbimize emanet olunuz kardeşim. Selam ve baki dua ile...


Ve aleykümüsselam verahmetullahi veberakatüh.
Amin kardeşim. Allah sizden de razı olsun. Selam ve baki dua ile kalın.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Namazı Terketmek

Allah Taâlâ şöyle buyuruyor:
«Sonra arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır.» (Meryem/59)

îbn Abbas «bu âyet-i kerimedeki: EZAUHA (namazı kılmadılar) kelimesinin mânası, namazı tamamıyla bıraktılar anlamında olmayıp, belki vaktinde kılmadılar demektir, demiştir». Tabiînin büyük imamı Saîd bin el-Müseyyeb de: «Namazı kılmadılar cümlesinin mânası: Öğleni ikindiye, ikindiyi akşama, akşamı yatsıya, yatsıyı sabaha, sabah namazını da gün doğuşundan sonraya kadar geciktirip namazları vaktinde kılmamaktır» diye tefsir etmiş ve sözlerine devamla, «Herhangi bir kimse bu halinde ısrar edip tevbe etmeden ölürse, Allah Teâlâ onu cehennemde, yatağı çok derin (ve içinde akan maddelerin) tadı çok pis olan «Gayya» deresine atmakla cezalandırır» demiştir.

Allah Taâlâ başka bir âyetinde şöyle buyurur:
«O namaz kılanların vay haline ki, onlar namazlarından gafildirler» (Maûn/4,5). Yâni namaza aldırış etmeyen, tembel davrananların vay hallerine!
Sa'd b. ebi Vakkas «Peygamberimize: «Onlar namazlarından gafildirler» âyetinin tefsirini sorduğumda: «Namaz vaktini geciktirmektir» cevabını verdi demiştir. (33). Yâni, simaları namaz kıldıklarını gösterir, fakat tembellik edip namazlarını geciktirdiklerinden dolayı azabın en çetini «veyl» ile cezalandırılmışlardır.

Denilmiş ki: «Veyl» cehennemde bir vadidir ki içinde, yer yüzünün bütün dağları yürütülse hararetinin yüksekliğinden eriyiverirler. îşte böyle bir vâdi, namaza karşı isteksiz, vaktinden sonraya bırakanların meskenidir. Ama, kusurlarına tevbe edip Allaha dönüş yapanlar için kurtuluş vardır. Allah Taâlâ başka bir âyetinde: «Ey iman edenler sizi ne mallarınız, ne evlatlarınız Allanın zikrinden (beş vakit namazdan) alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir» (Münâfikun/9). Müfessirler, bu âyette Allah'ın zikrinden kasdolunan mâna beş vakit namazdır, demişlerdir.

Herhangi bir kimse alışveriş esnasında malıyla ve geçimine vesile olan başka şeylerle uğraşırken namazı vaktinde kılmazsa en büyük zarara uğrayanlardan olur.

Resûl-i Ekrem bir hadîslerinde şöyle bu¬yuruyor:
«Kıyamet günü kulun amelinden muhasebeye tutulacağı ilk şey namazdır. Eğer namazı eksiksiz ise felaha ve kurtuluşa erer, noksan ise hakikaten hüsrana ve zarara uğramıştır» (34).

Allah Taâlâ cehennemliklerden haber vererek şöyle buyurur:
«Cennet ehli, günahkârlara sorarlar: Sizi cehenneme sokan nedir? derler. Onlar cevap verirler: «Biz namaz kılanlardan değildik, fa¬kirlere yedirmezdik, biz de bâtılcılarla bâtıla dalar dururduk, ceza ve hesap gününü de yalan sayardık. Nihayet bize ölüm gelip çattı...» Artık şefaat edicilerin hiç bir şefaati onlara faide vermeyecek.» (Müd-dessir: 40-48). Peygamberimiz de: «Biz müminlerle, onlar (kâfirler) arasındaki nişan namazdır. Namazı kılmayan hakikaten küfret-miştir.» (35).

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: «(Mümin) kul ile küfr arasındaki sınır namazın terkidir» (36). Her iki hadis de sahihtir.

Sahîh-i Buharî'de Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet olun¬muştur:
“Her kim ikindi namazını (kasden) terkederse ameli bâtıl olur».
Sünen kitaplarında peygamberimizden şöyle rivayet olunmaktadır: «Herhangi bir kimse kasden namaza bırakırsa Allahın zimmeti (hima¬yesi) ondan beri olur.» (37).

Peygamberimiz: «tasanlar (Lâiiâhe illallah) diye şehâdet ederek, namaz kılıp zekât verene kadar halk ile mukateleye memurum. Onlar bunları ifa ettiler mi, şerl hakları mahfuz tutulmak kaydı ile benden mallarını ve kanlarmı muhafaza etmiş olurlar. (Gizli küfür ve mâsıyyetlerinin) hesabı Allaha aiddir. » (Buhari ve Müslim) (38).

Yine Peygamberimiz: «Kim namazı muhafaza ederse Kıyamet gününde namaz ona ışık, delil ve kurtuluş vesilesi olur. Kim kılmazsa Kıyamet Gününde Firavun, Karun, Haman ve Übey b. Halef’lerle birlikte kalır. » (39)





(33)Bezzar «Müsned»inde tkrime b. İbrahim rivayetinden. Münzirt.- Bu İklime zayıf olduğu hususunda ittifak bulunan Ezdli İkrime'dir diyerek hadisin mevkuf, yani Sa'd b. Ebi Vakkas'm sözü olduğunu bildirir. Zeyd b. Ali «Tefsirül-Ga--rib»inde, Ibn Abbas, Mus'ab b. Sa'd, Mesruk ye Hasan Basri'nin bu sözün Sa'd hazretlerine aid olduğunu söylediklerini bildirir.
(34)Münziri Tergîb'inde, Taberani Evsafında. Müellif «es-Sugra»smda: Tir-mizi'nin Ebû Hüreyre'den hasen olarak rivayet ettiğini bildirir. Ahmed, Ebû Dû-vud, İbn Mâce Temim ed-Dari'den tahrio etmişlerdir.
(35)Büreyde Hadisinden: Ahmed, Ebu Davud, Nesai, Tirmizi hasenün sahihün kaydı ile, İbni Mace, İbni Hıbban sahihinde, Hakim sahihinde sahih kaydı ile Hakim: hadis için bir illet bilmiyoruz der (Münziri).
(36)Ahmed, Müslim, Ebû Dâvud, Nesai, Tirmizt birbirlerine yakın ibarelerle, İbn Mâce, Muhammed b. Nasr, Taberani Kebir'inde Enes'den merfu olarak.
(37)İbn Mâce, Beyhaki. Taberani Evsat ve Kebir'inde. Bu hadisin Muâz hadisinden şahidi vardır. İmam Ahmed isnadı sahihtir der. Taberani Ümmü Ey-men'den... Rivayetlerin çokluğu birbirlerini sıhhat yönünden güçlendirmiştir.
(38)Hz.Ömer’den rivayet edilen hadesten.
(39)Abdullah b. Amr’dan ceyyid isnad ile İmam Ahmet, Taberani Kebir ve Evsatında, İbn Hibban Sahih’in’de. Müellif «es-Sugra»sında isnadın böyle olmadığını söyler.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Namazı Terketmek

Namazı Terketmek

 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Namazı Terketmek

Namazı Terketmek

Namaz, ibadetlerin en üstünüdür, namazı doğru kılmaya çok dikkat etmeli, gevşeklik yapmamalıdır.

Namaz, müminin miracıdır. Yani dünyadan ahirete yükselten bir merdiven gibidir. Namazda sanki dünyadan çıkıp, ahirete gidilir ve ahirette kavuşulacak olan şeylerden haz, zevk alınır. Namaz kılarken hasıl olan haller, namaz dışında hasıl olan bütün hallerin üstündedir.

O halde, namaz kılan bir kimse, namazı kendine mirac yapmalı ve Allahü teâlâya yakınlığının nihayetini namazda aramalıdır.

Peygamber efendimiz buyurdu ki: (İnsanın, Rabbine en yakın olduğu zaman, namaz kıldığı zamandır.)
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Zekât Vermemektir

Allah Taâlâ buyurdu:
«Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini (infak etmekte) cimrilik edenler zinhar bunun kendileri için bir hayır olduğunu sanmasın (lar). Bilakis bu onlar için bir şerdir. Onların cimrilik ettikleri şey Kıyamet Günü boyunlarına dolanacaktır.» (Âl-i îmran: 180)

Başka bir âyette:
«Vay haline o Allaha ortak tanıyanların ki onlar zekât vermezler» buyurulmuştur. (Fussılat: 6,7). Allah taâlâ bu âyetinde, zekât vermeyenleri kendine ortak tanıyan «müşrikler» diye adlandırdı.

Allah Teâlâ buyurdu:
«Altın ve gümüşü yığıp ve biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlar (yok mu), işte bunlara pek acıklı bir azabı muştula! O gün ki bunlar, üzerlerinde (yakılacak) cehennem ateşinin içinde kızdırılacak da o kimselerin alınları böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak, işte bu, (denilecek) nefisleriniz için toplayıp sakladıklarınız. Artık, saklayıp istif ettiğiniz bu nesneler (in elemini haydi) tadın» (Tevbe: 34, 35).

Resûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur:
«Altın ve gümüşün zekâtını vermeyen her altm ve gümüş sahibi, kıyamet günü üzerlerinde yakılacak cehennem ateşinin içinde ateşte (kızdırılmış) geniş taş levhaları yapılacak bunlarla alnı, iki böğrü ve sırtı dağlanacak. Levhalar her soğuduğunda tekrar kızdırılacak. Miktarı dünya günlerinden elli bin seneye muadil olan bir günde, Allah taâlâ halk arasında hükmünü verene dek bu hal tekrarlanır. (Hüküm sonrası) yolunun ya cennete veya cehenneme gittiğini görür.»

Soruldu:
Ya Resûlallah, deve (sahipleri) için ne buyurulur?

Resûl-i Ekrem:
Develerinin zekâtını vermeyen deve sahibi düz bir araziye yatırılır. Deve de en semiz olduğu bir halde ayağıyla o kimseyi çiğner dişleriyle de ısırır, öndeki çiğneyip geçince arkadaki gelir çiğner ısırır geçer. Bu hal dünyanın elli bin senesine muadil bir günde Allah hükmünü verene kadar devam eder. Sonra ya cennetin yolunu tutar ya da cehennemin.»

Soruldu:
Sığır ve davarı olanlar için ("ne buyurursunuz) ya Resûlallah?'

«Zekât hakkını ödemeyen her sığır ve davar sahibi Kıymet Gününde düz bir sahrada yüzükoyun yatırılır. İçlerinde eğri boynuzlu veya boynuzu kırık bir hayvan bulunmayarak (yani bütün uzuvları ku¬sursuz olarak) bu hayvanlar sahiplerini süserier, tırnaklarıyla onu çiğnerler. Öndeki geçince arkadaki gelir. Bu hal dünya günlerinden elli bin seneye muadil olan günde Allah insanlar arasında hükmünü verene dek sürer. Sonra ya cennetin ya da cehennemin yolunu tutar» buyurdu. (70)

Peygamber Efendimiz başka bir hadislerinde şöyle buyurur: «Cehenneme gireceklerin ilk üçü: Zalim sultan. Malından Allah hakkını ödemeyen servet sahibi zengin. Kibirli fakirdir.» (?1). Abdullah b. Abbas: «Allah Evi'ni haccetmeği gerektiren yeterli malı olup da haccetmeyen, malı verilecek miktarda olup da zekâtını vermeyen kimse ölüm anında geri dönmeyi isteyecektir» dediğinde, (münasebetsiz) herifin biri hemen: Allah'tan kork ey îbn Abbas, geri dönmeyi kâfirler isteyecektir diye itiraz eder. îbn Abbas: Bu hususta ben sana âyet okuyayım der ve şu âyeti okur: «Her hangi birinize ölüm gelip de «Ey Rabbim beni yakın bir müddete kadar geciktirse idin de sadaka verip dursa idim, iyi adamlardan olsaydım» diyeceğinden evvel size rızk olarak verdigimizden (Allah yolunda) harcayın» (Münâfikun: 10). Âyet-i kerimede geçen «bolca sadaka verseydim» ifadesinden maksud «Vermediğim zekâtları verseydim» mânasına gelir.

Kendisine: Zekâtı gerektiren mal ne kadar olmalıdır diye soruldukta îbn Abbas:
Mal iki yüz dirheme ulaştı mı o malda zekât vâcibtir der. Haca gerektiren ne kadar olmalıdır sorusuna o «azık ve yol masraflarını karşılayacak miktarda» cevabını verir. (72).

Kullanılan ve Şeriatça mubah sayılan cinsten ziynet eşyasında zekât vacip değildir. Ticaret veya kiraya vermek için olur ise zekât gerekir. Ticaret mallarının kıymetinden zekât vermek farzdır.

Ebû Hüreyre'den Resûl-i Ekrem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
«Kim ki Allah kendisine mal verir de o malın zekâtını vermez ise Kıyamet Gününde, zekâtı verilmeyen mal, sahibi için son derece semnâk (zehirli) erkek bir yılan suretine konulur. Bunun iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu yılan Kıyamet Gününde mal sahibinin boynuna dolanır sahibinin çenesini iki tarafından yakalar. Sonra: ben senin malınım, ben senin hazinenim der»

Sonra Peygamberimiz şu âyeti okudu: «Allah'ın fazlından kendilerine verdiğini (infak etmekte) cimrilik edenler zinhar bunun kendileri için bir hayır olduğunu sanmasın (lar). Bil'akis bu, onlar için bir serdir. Onların cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır» (Âl-i îmran 180). (Buharî rivayet etmiştir). Zekâtını vermeyenler hakkında inzal buyurulmuş olan şu âyet-i kerime'nin: «O gün ki bunlar üzerlerinde (yakılacak) cehennem ateşinin içinde kızdırılacak da o kimselerin alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak» tefsirinde îbn Mes'udun şöyle dediği rivayet olunmuştur: «Dinar dinar üzerine, dirhem de dirhem üzerine konulup istif edilerek saklanmıyor. Bil'akis böyle yapan adamın cildi (derisi) genişliyor, saklayıp zekâtını vermediği bütün naralar genişleyen bu vücuduna yerleştiriliyor» demektir. (73).

Sorulsa: Dağlanmak, neden alın, böğürler ve sırtlara hastır? Karşılık şu olabilir: Çünkü cimri bir zengin, fakiri gördüğünde yüzünü ekşitir, alnını kırıştırır, yanını çevirir, fakir yaklaşacağı sıra ona sırtını, döner. Ceza amel cinsinden olsun diye bu azaların dağlanması ile 'ıkab olunur (cezalandırılır.)

Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurur:
«Şu beş (günah) karşılığında beş (çeşit ceza) verilir:

1 — Bir toplum ahdini bozduğa zaman Allah onlara düşmanlarını musallat eder.
2 — Allah'ın indirdiğinden başkası ile hükmettikleri vakit aralarında fakirlik baş gösterir.
3 — İçlerinde hayâsızlık belirince çok ölüm (başka bir nüshada delilik) zuhura gelir.
4 — ölçü ve tartıda hainlik yaptıkları zaman nebattan mahrum edilirler. Yıllarca kuraklığa maruz kalırlar


(67)Buharı ve Müslim, Ebû Hüreyre'den.
(68)Bezzar, Taberani. İbn Huzeyme de Sahih'inde...
(89)Buhari, Müslim ve Ebu Davud'un şeyhi. Hicri 235'de vefat etti.
(70)Buharl ve Müslim. (Ter ceme olunan) metin Müslim'indir. Nesâl de muhtasar olarak rivayet etmiştir.
(71)İbn Hıbban ve İbn Huzeyme Sahih'lerinde rtvayet etmişlerdir.
(72)İbn Kesir Tefsirinde TirmizVye nisbet ettirmiştir.
(73)Taberani Kebifinde sahih isnad ile rivayet etmektedir.
 

baba431

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
304
Tepki puanı
0
Puanları
0
ALLAH razı olsun bu önemli bilgileri bizimle paylaşmışsın. hep paylaşımla kalmanız dileğiyle...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
ALLAH razı olsun bu önemli bilgileri bizimle paylaşmışsın. hep paylaşımla kalmanız dileğiyle...


Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
Sizden de Allah razı olsun kardeşim. Selam ve baki dua ile kalın.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Şeriatın Muteber Saydığı Bir Özür Olmadan Ramazan Orucunu Tutmayıp Yemek

Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurulmaktadır;
«Ey iman edenler sizden evvelki (ümmet)lere yazıldığı gibi sizin üzerinize de oruç yazıldı (farz edildi). Ta ki korunasınız. (O) sayılı günlerdir. Artık sizden kim (o günlerde) hasta, yahud sefer üzerinde olur (ve orucunu yemiş bulunur) sa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutar).» (Bakara/183, 184)

Buharı ve Müslim Sahihlerinde Resûl-i Ekrem'in şöyle buyurduğu rivayet olunmaktadır:
«İslâm beş (sütun, temel, esas, şart) üzerine bina olunmuştur:
1—Allahdan başka Tanrı olmadığına ve Muhammed aleyhisselâm'm Allah'ın Resulü olduğuna şehâdette bulunmak.
2—Namazı (günde beş kere) güzelce kılmak.
3—Zekât vermek.
4—(Allah) evini (Kabe'yi) haccetmek.
5—Ramazan (orucunu) tutmak.»

Nebiy-yi Muhterem Efendimiz buyurdu:
«Kim ki özürsüz olarak Ramazan (orucundan) bir günü iftar edip (tutmasa) da (onun yerine) bütün seneyi oruç (tutarak) geçirse (yinede) o günü (hakkıyla) kaza etmiş olamaz.» (77).

İbn Abbas'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: «İslâm'ın (yapışılacak) en sağlam kulp'ları üçtür:
1—Allahdan başka Tanrı olmadığına şehadet getirmek.
2—Namaz.
3—Ramazan orucu. Kim bunlardan birini (mü-teâmmiden) terk eder ise o kâfirdir».



Kaynak Kitabım
İmam Zehebi (KİTABÜ'L-KEBAİR)
İslam Şeriatinde Büyük Günahlar
 

huzurr-evii

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Mar 2008
Mesajlar
54
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
bu guzel paylasimindan dolayi Teşekkur ederiz kardeşim
Allah razi olsun :)
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Allah Evini Haccetmeğe İstitaat Bulunduğu Halde Haccetmemek

Allah Teâlâ buyurdu:
«Ona bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti (Kabe'yi) hacc (ve ziyaret) etmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır» (ÂH-İmran/97).

Resûlullah Efendimiz:
«Her kim yol azığına ve kendisini Allah'ın Beyt-i Haramını haccetmeğe götürecek bir binite (vasıtaya) mâlik olup da haccetmezse yahudî veya hıristiyan olarak ölür. Bunun böyle olması Allah Teâlâ'nın şu âyetinden dolayıdır: «Ona bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hacc (ve ziyaret) etmesi Allahın insanlar üzerinde vacip bir hakkıdır» (Âl-i İmran/97). (78).


İbn Abbas: Haccetmeyen kimsenin ölüm anında geri dönüp haccetmek isteğinde bulunacağını, fakat bunun imkânsız olduğunu, binaenaleyh yol ve vasıta imkânına malik olanın haccetmesinin gerektiğini söylemektedir.




(78) Tirmizî ve Beyhaki Haris rivayetinden.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Anayı Babayı Üzmek

«Rabbimiz Teâlâ Hazretleri şöyle buyurur:
«Rabbin, "Kendinden başkasına kulluk etmeyin, ana ve babaya iyi muamele edin' diye hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin nezdinde ihtiyarlığa ererlerse onlara «üf» (bile) deme. Onları azarlama. Onlara çok güzel söz söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadım (yerlere kadar) indir ve 'Ya Rab, onlar beni çocukken nasıl terbiye ettiler ise Sen de kendilerini (öylece) esirge' de». (îsrâ/23 - 24).

Âyet-i kerimede geçen: (Velâ tenherhümâ) şerefli sözünün mânası: «Yâni, anne ve baban yaşları ilerleyip ihtiyarladıklarında, nasıl ki onlar sen çocukken senin hizmetini deruhte etmişlerdi, senin de daha fazlası ile onların hizmetlerini üzerine alman gerektir. Elbette ki kendilerine daha çok hizmet icabetmektedir. Faziletçe aranızda bir eşitlik nasıl olabilir ki, onlar senin yaşamanı ve yetişmeni arzu ederek her türlü eza ve cefana katlanıyorlardı. Sen de onların sıkıntılarına katlan ve onları sakın azarlama-».

Başka bir âyette:
«Bana ve anana babana şükret. Dönüşün ancak Bana'dır dedik» (Lokman:- 14) buyurulmuştur. Allah sana rahmetiyle muamele etsin bak, dikkat et! Allah kendine şükürle ana ve babaya teşekkürü nasıl bir arada zikretmiş. İbn Abbas şöyle diyor:

«Üç âyeti kerime hükümce birbirlerine bağlı oldukları üç şeyle nazil olmuşlardır. Birinin hükmü ifa edilip yerine getirilmedikçe diğeri —ifa olunsa dahi— kabul edilmez:

1—Allah'ın: «Allaha itaat edin, Peygamberine itaat edin» (Nisa: 59) mübarek emridir. Kim Allaha itaat edip Resulullaha itaat etmezse onun bu itaati kabul edilmez.
2—Kur'anın «Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin» (Bakara/ 110) hükmüdür ki, namazını kılıp fakat zekâtını vermeyen kimselerin namazı kabul edilmez.
3—Cenab-ı Hakk'uv. «Bana ve ana babana şükret» (Lokman/14) fermanıdır. Kim ki Allaha şükredip de ana ve babasına teşekkür etmezse Allah'a karşı yaptığı şükrü şayan-ı kabul değildir.
Bunun için Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurur: «Allahın rıza ve hoşnutluğu ana ve babanın memnun kalışında, Allahın gazap ve öfkesi de ana ve babanın kızmasındadır» (80).

îbn Ömer şöyle rivayet ediyor: «Genç bir adam Peygamberimize gelerek birlikte cihada gitmek için izin istedi. Resûlullah:
—Ana ve baban sağ mı? Adam:
—Evet sağ. Muhterem Efendimiz:
—O halde onlara (iyilik yapma hususunda) gayret göster, buyurdu» (Buharî ve Müslim) (81). Bak, ana ve babaya iyiliği cihad etmekten nasıl üstün tuttu!

Buhari ve Müslim Sahihlerinde Resûl-i Ekrem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir.
«Sizlere günahların en büyüklerini haber vereyim mi? (Bilin ki onlar): Allaha eş tanımak, ana ve babaya âsî olmaktır...». Bak bakalım, ana ve babaya karşı kötü davranmayı, iyilik yapıp güzel muamelede bulunmamayı şirk ile nasıl birlikte zikretmiştir? Yine Buharî ve Müslim kitaplarında Peygamberimizin şöyle buyurduğu mervi-dir:
«Ana ve babayı üzen, söz taşıyan ve içkiye devam eden cennete giremez.»



(80)Tirmizi Abdullah b. Amr hadisinden, îbn Hibban. Hâkim Müslim'in şar¬tı üzere sahihdir der.
(81)Ebû Davud, Tirmizi ve Nesâi de rivayet etmişlerdir.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Anayı Babayı Üzmek

Anayı Babayı Üzmek



Resûlullah buyurdu, «Üf demekten daha hafif bir tâbir olsa idi, şübhesiz Allah ondan da nehyederdi. Öyle ise ana ve babasına karşı gelen dilediğini (korkmuyorsa) yapsın. (Cehennem yüzü görmeden) elbette cennete giremeyecektir. Ana ve babasına iyilik yapan da istediğini işlesin, (o da) cehenneme girmeyecektir.» (82)

Resûlullah buyurdu, «Babasına sövene Allah lanet etsin, anasına sövene (kötü söz söyleyene) Allah lanet etsin.» (83).

Resûlullah buyurdu, «Allah bütün günahlardan dilediğini (n cezasını) kıyamete kadar tecil eder fakat, ebeveyne karşı gelmekten dolayı vuku bulan günahın cezasını ta'cil eder yani dünyada cezasını verir.» (84) (Hâ¬kim rivayet etmiştir.)

Kâ'bu'l-Ahbar şöyle diyor:
«Allah Teâlâ ana ve babaya âsi olan kulun ölümünü, ona vereceği azabı bir an önce vermesi için çabuklaştırır. Yine Allah Teâlâ, ana ve babaya iyilikte bulunan kulun ömrünü uzatır ki iyilik ve hayrı artsın. Kimin ki ana ve babası muhtaç olursa onlara yardım etsin.» Peygamberimize bir adam geldi (85) ve:
—Ya Resûlallah! Babam malımı elimden almak istiyor (diye şekvada bulundu). Peygamberimiz:
—Sen de, malın da babana aitsiniz, buyurdu. Kâ'bu'l-Ahbar'a, ebeveyne âsî olmanın mahiyeti sorulduğu vakit Ka'b:
—Baba ve anası onun için (ona güvenerek) yemin ettiklerinde yeminlerinin gereğini yerine getirmez, emrettiklerinde itaat etmez, bir şey istediklerinde vermez, emanet bıraktıklarında hiyânet eder, cevabını verdi.

îbn Abbas'dan, kıyamet günü'«A'raf» denilen yerde duracak kimselerin kimler olduğu soruldukta:
«A'raf cennetle cehennem arasında bir dağdır. Adının «A'raf» olmasının sebebi, cennete de cehenneme de yakın olmasındandır. Üzerinde ağaçlar, meyveler, nehirler ve gözeler (pınarlar) vardır. Bu dağ üzerinde bulunacak kimseler ise baba ve analarının rızalarını almadan harbe giden ve harpte şehid düşen bir takım adamlardır. Allah yolunda şehid olmaları cehenneme girmelerini, ana ve babalarını üzmeleri de cennete girmelerini engellemiştir. Allah Teâlâ aralarında kesin hükmünü verene kadar Araf'da kalacaklardır.» (86).

Buharî ve Müslim Sahihlerinde şöyle rivayet olunmaktadır: «Adamın biri Resûl-i Ekrem'e geldi ve: Ya Resûlallah, benimle güzel sohbete (yakınlığa, ilgiye) insanların en fazla hak sahibi olanı kimdir? Peygamberimiz: Annen. Adam.- Sonra kimdir?
—Annen.
—Sonra kimdir?
—Annen.
—Sonra kimdir?.. Resûl-i Ekrem Efendimiz:
—Baban, sonra derece derece yakınların.» Resûl-i Ekrem Efendimiz anneye iyiliği üç defa teşvik ederken, babaya iyilik yapmayı bir defa teşvik etmiştir. Bunun sebebi.- Annenin evlâda yardımı ve hizmeti daha fazla, çektiği doğum sancıları, emzirme, gece uykusuzluğuna rağmen annenin şefkatinin daha çok olmasıdır.
îbn Ömer, sırtına annesini alıp tavaf ettiren bir adamı görür. Adam:
—Anneme karşı vazifemi yapmış sayılır mıyım? îbn Ömer:
—Senin bu yaptığın onun çektiği doğum sancılarının (binde) birini bile karşılamaz. Fakat, güzel bir iş yapıyorsun. Allah az amellere karşı çok mükâfat ve sevap verir» buyurdu.

Ebû Hüreyre'nin Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu dediği rivayet edilmiştir:
«Dört kişiyi cennete sokmamak, nimetlerinden onlara tattırmamak Allahın kendi üzerine vacip kıldığı bir haktır. Meğer ki tevbe edeler.
1—İçkiye devam eden.
2—Faiz (kazancı) yiyen.
3—Haksız olarak yetimin malını yiyen.
4—Ebeveynini üzen.» (87).
Resûl-i Ekrem buyurdu: «Cennet anaların ayakları altındadır.» (88)


(82)Deylemî Ahrem b. Havşeb'den. Ahrem hezzabtır. Zeyl-ül-Leali (Süyûtl).
(83)İbn Hibban sahihinde îbn Abbas'dan.
(84)Hâkim Ebû Bekre'den rivayet etmiş ve isnadı sahihtir demiştir.
(85)îbn Mâce Yusuf b. İshah'dan, Tahavi, Taberanî Evsafında.
(86)Saîd b. Mansur■Ebû Ma'şerden, o da Yahya b. Şibîi b. Abdurrahman'ckm, îbn Merdeviye, îbn Çerir.
(87)Hâkim rivayet etmiş ve isnadı sahihtir demiştir.
(88)Benzerini İbn-Mâce, Nesâi ve Hâkim rivayet etmiştir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt