Fethu'l İslam üstlendi, Hizbullah kınadı
Lübnan'ın güneyinden İsrail'e atılan füzeleri Fethu'l İslam örgütü yayımladığı bildiriyle üstlenirken, Hizbullah saldırıları kınadı
09 Ocak 2009
Dün sabah saatlerinde Lübnan'ın güneyinden İsrail'e fırlatılan ve en az iki İsraillinin yaralandığı füzeli saldırılar El Kaide örgütüne yakınlığı ile bilin Fethu'l İslam militanlarınca üstlenildi.
Bildiride, "İzzettin el-Kassam Tugayları ve Ceyşu'l İslam'daki kardeşlerimizin sıkışmışlığı, bizim sıkışmışlığıdır. Onlar Gazze'de kahramanca fil ordularına karşı direnirken sessiz kalamayız. Saldırılarımız devam edecek" denildi.
Öte yandan Hizbullah liderlerinden Lübnan Çalışma Bakanı Muhammed Finiş, Güney Lübnan'dan İsrail'e atılan füzeleri kınayarak, Hizbullah'ın 1707 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına bağlı olduğunu söyledi.
Finiş, El-Arabiye kanalına yaptığı açıklamada Hizbullah'ın herhangi bir eylem gerçekleştirmesi halinde o eylemi cesurca sahipleneceğini ekledi.
Gönüllüleri Hamaney durdurdu
İran'ın dini lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, İranlı gönüllülerden İsrail topraklarında şehadet saldırıları düzenlememelerini istedi.
İran Devlet Televizyonu'nda yayınlanan habere göre, İranlı gönüllüleri eylem yapmak üzere İsrail'e gitmemeleri yönünde uyaran Hamaney, sınırdan geçmenin mümkün olmadığını ve İran'ın elinin kolunun bağlı olduğunu öne sürdü.
Hamaney, İran'ın Hamas'a başka yollardan yardım edeceğini söyledi.
Tahran'ın stratejik müttefikleri olan Suriye ve Hizbullah'ın İsrail ile geniş sınırları bulunuyor.
İsrail'in Gazze'ye saldırı başlatmasının ardından İran üniversitelerinde 70 bin öğrencinin İsrail ile savaşmak üzere gönüllü yazıldığı bildirilmiş ve kamuoyunda bu gönüllülerin Suriye veya Güney Lübnan üzerinden İsrail'e gönderileceği beklentisi doğmuştu.
Öte yandan Hizbullah liderlerinden Lübnan Çalışma Bakanı Muhammed Finiş, Güney Lübnan'dan İsrail'e atılan füzeleri kınayarak, Hizbullah'ın 1707 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına bağlı olduğunu söyledi.
Finiş, El-Arabiye kanalına yaptığı açıklamada Hizbullah'ın herhangi bir eylem gerçekleştirmesi halinde o eylemi cesurca sahipleneceğini ekledi.
SÜTUN HABER
ABD İran'ı müttefik ilan etti
Petraeus, Washington'da Obama yönetimini dış politikada bekleyen zorluklarla ilgili düzenlenen bir konferansta gazetecilere yaptığı açıklamada, Afganistan'da istikrarı sağlamanın, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya ülkeleri dahil olmak üzere bölgesel bir yaklaşım gerektireceğini söyledi.
General Petraeus, ABD Barış Enstitüsünün organize ettiği konferansta, "Afganistan, koalisyon gücü ve İran arasında bile ortak çıkarlar var, öte yandan ters düşen büyük çıkarların mevcut olduğunu söylemeye gerek yok" derken, Şiilerin çoğunlukta olduğu İran'ın, Afganistan'da Sünni Taliban'ın yeniden yönetimi ele geçirmesini istemediğini kaydetti.
İranlılar için, "Afganistan'ı, Sünni güçlerin elinde görmek istemiyorlar" ifadesini kullanan Petraeus, "Uyuşturucu sorununun da kötüye gitmesini istemiyorlar. Bu, İran'da büyük bir mesele" yorumunu yaptı.
Petraeus ayrıca, bazı İranlıların Afganistan ile ticareti artırmak istediğini sözlerine ekledi.
http://www.sutunhaber.com/haber11626...ilan-etti.html
ran Filistin'e destek mitingini dağıttı
İran güvenlik güçleri Ahvaz kentinde Filistin'e destek ve İsrail'i protesto için gösteri yapmak isteyen Arap asıllı vatandaşlarına izin vermedi.
Filistin davasına en büyük desteği verdiğini öne süren Tahran yönetimi, Ahvaz bölgesinde yaşayan Arapların Gazze'de yaşanan katliamı protesto etmelerini zorla engelledi.
Filistin bayraklarıyla cadde ve sokakları dolduran kalabalığı şiddet kullanarak dağıtan İran polisi, göstericilerden 40 kişiyi de gözaltına aldı.
Şii Fars Devleti tarafından 1925'te ele geçirildiğinden beri baskı ve zulüm altında yaşayan Arap yoğunluklu "Arabistan" bölgesi halkı, Ahvaz İslami Hareketi öncülüğünde özgürlük mücadelesi veriyor.
Ahvaz Sünni İslam Teşkilatı Genel Sekreteri ve Operasyonlar Sorumlusu Ömer Osman El-Hayavi, İslamonline sitesinde kendisiyle yapılan bir röportajda, "Ahvaz sorunu için gerçek İslam sancağının dalgalanmasından başka köklü bir çözüm yoktur" şeklinde konuşmuştu.
SÜTUN HABER
Rafızilerden Siyonistlere lojistik destek
Özet:
Siyonist Yahudilerin Kudüs ve Mescid-i Aksâ ile ilgili en tehlikeli planlarından biri de, bu kutsal kenti ve mescidi Müslümanların gözünde değersizleştirme çabalarıdır. Tüm Müslümanlara ait olan Filistin davasını önceleri sadece Arapların, daha sonra sadece Filistinlilerin ve en sonunda da sadece Hamas'ın davasıymış gibi gösterme planını uygulayan Siyonistler, diğer taraftan da Kudüs'ün ve Mescid-i Aksâ'nın kutsallığı etrafında şüphe uyandırmaya çalışmaktadırlar. Siyonistlere göre Müslümanlar Mescid-i Aksâ'nın ve Kudüs'ün kutsallığında şüpheye düşerlerse Kudüs'ün ve Mescid-i Aksâ'nın özgürlüğü tüm Müslümanları ilgilendiren global bir İslam davası olmaktan çıkacak ve Kudüs Müslümanların gözünde İslam coğrafyasındaki herhangi bir kente, Mescid-i Aksâ'da bu coğrafyada yer alan sıradan bir camiye dönüşecektir.
Siyonist Yahudilerin Kudüs ve Mescid-i Aksâ ile ilgili bu oldukça tehlikeli ve sinsi planına en büyük ve en güçlü destek İslam Dünyası'nın içerden kemiren ve tarih boyunca Müslümanları daima sırtından hançerleyen Şii Rafızilerden gelmektedir.
Rafızilerden Siyonistlere lojistik destek
Mescid-i Aksâ'nın fazileti ve kutsallığı Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'deki apaçık ifadesiyle ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sahih hadisiyle sabittir. İslam Ümmeti de Mescid-i Aksâ'nın fazileti üzerinde icma etmiştir/görüş birliğindedir. İslam Ümmeti'nin geneline Kur'an ve Sünnet dahil neredeyse herşeyde muhalefet eden Şii Rafıziler Mescid-i Aksâ konusunda da ümmetin bu görüş birliğine muhalefet etmiştir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Mekke'den Kudüs'e yürütülmediğini, bilakis Mekke'den doğruca gökyüzüne yükseltildiğini öne süren Şiiler, Filistin'in Kudüs kentindeki Mescid-i Aksâ'nın da ayet-i kerimede belirtilen mescid olmadığına, bilakis sıradan bir mescid olduğuna ve hiçbir kutsallığının bulunmadığına inanmaktadırlar.
Mevcut haliyle Mesid-i Aksâ'nın hiçbir faziletinin olmadığını, bilkakis Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir mescid olduğunu söyleyen Rafıziler, âvâm halkın Mescid-i Aksâ'yı Kudüs'teki mescid zannettiğini öne sürmektedirler.
Mescid-i Aksâ'nın konumu ve fazileti hakkında şüphe uyandırmak isteyen Yahudiler ve Oryantalistler asılsız iddialarına Şia kaynaklarında yer alan bu iddiaları ve uydurma rivayetleri deliller getirmektedirler. İslam Ümmeti'nin sabit değerlerine ve inancına darbe vurmak ve Mescid-i Aksâ'nın Müslümanların kalbindeki yerini sarsmak için kullanmaktadırlar. Şii Rafıziler, bu şekilde Kudüs'ü ebedi başkentleri olarak ilan etme ve Mescid-i Aksâ'yı yıkıp yerine sözde Süleyman Mabedi'ni yapma hayalinden asla vazgeçmeyen Siyonist Yahudilere büyük bir lojistik destek sağlamakta ve Kudüs'ü ve Mescid-i Aksâ'yı adeta onlara altın bir tepsi içinde hediye etmektedir.
Şia kaynaklarında Mescid-i Aksâ
Es-Sâfi Tefsiri:
El-Feyz El-Kâşâni'nin Es-Sâfi isimli tefsirinde, Allah Teâlâ'nın (Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, hakkıyla işitendir ve görendir) ayetinin açıklaması yapılırken şöyle denilmektedir: "Yani, rivayetlerden anlaşıldığına göre, gökyüzündeki Mescid-i Aksâ'nın ruhlar ve melekler alemine."[ii]
Sonra şu rivayeti nakleder: "El-Kummi, El-Bâkır aleyhisselam'dan rivayet eder ki, El-Bâkır aleyhisselam Mescid-i Haram'da oturuyordu. Bir kez gökyüzüne baktı, bir kez de Kâbe'ye baktı ve (Bir gece, kulunu Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir) dedi. Bunu üç kez tekrarladı. Sonra İsmail El-Cu'fi'ye döndü ve "Ey Iraklı! Irak ehli bu ayet hakkında ne diyor?" dedi. O da, "Geceleyin Mescid-i Haram'dan Kudüs'e yürütüldü, diyorlar" şeklinde cevapladı. El-Bâkır aleyhisselam, "Dedikleri gibi değil. Bilakis o, buradan oraya yürütüldü" dedi ve eliyle gökyüzünü işaret etti. Sonra, "O ikisinin (Mescid-i Haram ile gökyüzünün) arası haram bölgedir" dedi.[iii]
Nûru's-Sekaleyn Tefsiri:
El-Huveyzi[iv], Nûru's-Sekaleyn isimli tefsirinde, İsrâ Suresi'nin tefsirine savunduğu görüşü vurgulamak için daha önce bahsi geçen rivayetleri zikrederek başlar: Salim El-Hannât bir adamdan şunu nakleder: Ebu Abdullah aleyhisselam'a fazileti olan mescidleri sordum. "Mescid-i Haram ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidi" dedi. "Kurbanın olayım, ya Mescid-i Aksâ?" dedim. "O semâdadır; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oraya yürütüldü" dedi. "İnsanlar onun Kudüs'teki mescid olduğunu söylüyor" dedim. "Kûfe Mescidi ondan daha faziletlidir"!! dedi."[v]
El-Ayyâşi Tefsiri:
El-Ayyâşi, İsrâ Suresi'nin ilk ayetinin tefsirinde Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde olduğunu söyleyen şu rivayeti aktarır: "Salim El-Hannât bir adamdan şunu nakleder: Ebu Abdullah aleyhisselam'a fazileti olan mescidleri sordum. "Mescid-i Haram ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidi" dedi. "Kurbanın olayım, ya Mescid-i Aksâ?" dedim. "O semâdadır; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oraya yürütüldü" dedi. "İnsanlar onun Kudüs'teki mescid olduğunu söylüyor" dedim. "Kûfe Mescidi ondan daha faziletlidir"!! dedi."[vi]
El-Burhân fi Tefsiri'l-Kur'ân:
El-Bahrâni, "El-Burhân fi Tefsiri'l-Kur'ân"da Şia tefsirlerinin neredeyse hepsinde tekrarlanan rivayeti zikreder. Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir mescid olduğunu söyleyen aynı rivayeti, Et-Tabatabâi de Tefsiru'l-Mîzân'da nakleder.[vii]
Şia tefsirlerinin bir çoğundaki görüşler, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in götürüldüğü mescidin gökyüzünde ve Beytu'l-Mamur'da bir mescid olduğu, isminin Mescid-i Aksâ olduğu ve Kudüs'teki mescide benzediği görüşü etrafında dönmektedir. Şia'nın diğer mutaber kaynaklarında da durum bundan farklı değildir.
Bihâru'l-Envâr:
El-Meclisi, şu rivayeti nakleder: "Ebu Abdullah aleyhisselam'dan şöyle dediği rivayet edilir: Ona (Ebu Abdullah aleyhisselam'a) fazileti olan mescidleri sordum. "Mescid-i Haram ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidi" dedi. "Kurbanın olayım, ya Mescid-i Aksâ?" dedim. "O semâdadır; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oraya yürütüldü" dedi. "İnsanlar onun Kudüs'teki mescid olduğunu söylüyor" dedim. "Kûfe Mescidi ondan daha faziletlidir"!! dedi."[viii]
Muntehe'l-Âmâl:
Abbas El-Kummi'nin "Muntehe'l-Âmâl" isimli eserinde şöyle denilmektedir: "Meşhur olan, Mescid-i Aksâ'nın Kudüs'te olduğudur. Fakat birçok hadisten anlaşıldığına göre, Mescid-i Aksâ ile kastedilen, dördüncü semâdaki Beytu'l-Ma'mûr'dur ve o mescitlerin en uzak olanıdır."[ix]
Kâmilu'z-Ziyârât:
İbni Kuluveyh, "Kâmilu'z-Ziyârât" adlı kitabında Ebu Abdillah Es-Sadık aleyhisselam'dan şunu nakleder: Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam Kûfe Mescidi'ndeyken yanına bir adam geldi ve "Esselamu aleyke ey Emiru'l-Mü'minin ve rahmetullahi ve berekâtuhu" diyerek selam verdi. Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam adamın selamını aldı. Adam, "Kurbanın olayım; Mescid-i Aksâ'ya gitmeye karar verdim, sana selam vermek ve seninle vedalaşmak istedim" dedi. Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam, "Bununla ne elde etmek istiyorsun?" dedi. Adam da, "Fazilet (elde etmek istiyorum), kurban olduğum" diye cevap verdi. Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam bunun üzerine adama şöyle dedi: "Bineğini sat, azığını ye ve bu mescitte namaz kıl. Çünkü bu mescitte kılınan her farz namaza kabul olunmuş bir hac sevabı ve nafile namaza kabul olunmuş bir umre sevabı vardır. Oniki mile kadar çevresi bereketli kılınmıştır. Sağında uğur ve solunda hile vardır. Ortasında yağdan bir pınar, sütten bir pınar ve mü'minlerlerin içeceği sudan bir pınar vardır. Mü'minleri temizleyen bir pınar vardır. Nuh'un gemisi buradan yürümüştür. Nesr, Yeğûs ve Yeûg buradaydı. Burada yetmiş peygamber ve yetmiş vasiy namaz kıldı." Elini göğsüne götürerek şöyle der: "Ben de onlardan biriyim. Burada dua edip bir ihtiyacını dile getiren her dertli insanın Allah mutlaka duasını kabul eder ve sıkıntısını giderir."[x]
Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam:
Cafer El-Âmili, "Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam" (En Yüce Nebi'nin Sahih Siyeri) isimli kitabında Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir mescid olduğunu öne sürer. Görüşünü desteklemek için de hem senet ve hem de metin yönünden sahih olmayan şu uydurma hadisi Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e dayandırır: "Gökyüzüne yürütüldüğümde (lemma usriye biy ile'ssemâ), bir de ne göreyim, Arş'ın üzerinde "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed O'nun elçisidir, O'nu Ali aleyhisselam ile destekledim" (Lâ ilahe illallah, Muhammedu'r-Rasulullah, eyyedtuhu bi Aliyyin aleyhisselam) yazıyor."[xi]
"Mescid-i Aksâ nerede?" isimli kitabında ise görüşünü şu şekilde savunur: "Dil yönünden en basitinden "aksâ"nın uzaklık ifade ettiği bilinir. Kur'an-ı Kerim'in belağatı şu ayet ile buna en iyi delildir: (Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, hakkıyla işitendir ve görendir.) İsrâ, geceleyin yatay veya dikey yürümektir. Kudüs'teki mescidin Mescid-i Aksâ olduğu farzedilse, o mescid Hicaz ehline uzaktır fakat Şam ehline yakındır.. Bu nedenle, Mescid-i Aksâ'nın herkese aynı şekilde uzak olması gerekmektedir. Daha önce naklettiğimiz rivayetler bize Mescid-i Aksâ'nın dördüncü kat semâda, Beytu'l-Ma'mur'da olduğunu kesin olarak göstermektedir."!![xii]
Cuma: Mescid-i Aksâ'nın sıradan bir mescid olduğunu öne süren Şii yazara İran'dan büyük ödül!
--------------------------------------------------------------------------------
17/El-İsrâ/1
[ii] Tefsiru's-Sâfi, El-Feyz El-Kâşâni; 3/166. Muessesetu'l-A'lemi li'l-Matbûât
[iii] Age. 3/166
[iv] Abdu Ali bin Cum'a El-Arûsi El-Huveyzi. Hicri 1112 yılında vefat etti.
[v] Tefsiru Nûru's-Sekaleyn, Abdu Ali El-Huveyzi, Tashih ve talik: Haşim El-Mahallati; 3/97. Birinci baskı. 1424h. Dâru't-Tefsir, Kum (İran)
[vi] Tefsiru'l-Ayyâşi, Muhammed bin Ayyâş Es-Sülemi Es-Semerkandi. Tahkik: Haşim El-Mahallati; 2/302. Birinci baskı. 1411h – 1991m. Muessesetu'l-A'lemi li'l-Matbûât
[vii] El-Burhân fi Tefsiri'l-Kur'ân, Haşim El-Bahrani. 4/522. Birinci baskı. 1419h – 1999m. Muessesetu'l-A'lemi li'l-Matbûât
[viii] Bihâru'l-Envâr, Muhammed Bâkır El-Meclisi; 97/405. Üçüncü baskı. 1403h-1983m. Dâru İhyâi't-Turâsi'l-Arabi.
[ix] Muntehe'l-Âmâl, Abbas El-Kummi; sf. 70
[x] Kâmilu'z-Ziyârât; sf 80, Bihâru'l-Envâr; 97/404, El-Vesâil; 3/529, Furûu'l-Kâfi, Ebu Cafer El-Kuleyni; 3/491
[xi] Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam; 3/101
[xii] Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam; 3/101
SÜTUN HABER
Lübnan'ın güneyinden İsrail'e atılan füzeleri Fethu'l İslam örgütü yayımladığı bildiriyle üstlenirken, Hizbullah saldırıları kınadı
09 Ocak 2009

Dün sabah saatlerinde Lübnan'ın güneyinden İsrail'e fırlatılan ve en az iki İsraillinin yaralandığı füzeli saldırılar El Kaide örgütüne yakınlığı ile bilin Fethu'l İslam militanlarınca üstlenildi.
Bildiride, "İzzettin el-Kassam Tugayları ve Ceyşu'l İslam'daki kardeşlerimizin sıkışmışlığı, bizim sıkışmışlığıdır. Onlar Gazze'de kahramanca fil ordularına karşı direnirken sessiz kalamayız. Saldırılarımız devam edecek" denildi.
Öte yandan Hizbullah liderlerinden Lübnan Çalışma Bakanı Muhammed Finiş, Güney Lübnan'dan İsrail'e atılan füzeleri kınayarak, Hizbullah'ın 1707 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına bağlı olduğunu söyledi.
Finiş, El-Arabiye kanalına yaptığı açıklamada Hizbullah'ın herhangi bir eylem gerçekleştirmesi halinde o eylemi cesurca sahipleneceğini ekledi.
Gönüllüleri Hamaney durdurdu
İran'ın dini lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, İranlı gönüllülerden İsrail topraklarında şehadet saldırıları düzenlememelerini istedi.
İran Devlet Televizyonu'nda yayınlanan habere göre, İranlı gönüllüleri eylem yapmak üzere İsrail'e gitmemeleri yönünde uyaran Hamaney, sınırdan geçmenin mümkün olmadığını ve İran'ın elinin kolunun bağlı olduğunu öne sürdü.
Hamaney, İran'ın Hamas'a başka yollardan yardım edeceğini söyledi.
Tahran'ın stratejik müttefikleri olan Suriye ve Hizbullah'ın İsrail ile geniş sınırları bulunuyor.
İsrail'in Gazze'ye saldırı başlatmasının ardından İran üniversitelerinde 70 bin öğrencinin İsrail ile savaşmak üzere gönüllü yazıldığı bildirilmiş ve kamuoyunda bu gönüllülerin Suriye veya Güney Lübnan üzerinden İsrail'e gönderileceği beklentisi doğmuştu.
Öte yandan Hizbullah liderlerinden Lübnan Çalışma Bakanı Muhammed Finiş, Güney Lübnan'dan İsrail'e atılan füzeleri kınayarak, Hizbullah'ın 1707 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına bağlı olduğunu söyledi.
Finiş, El-Arabiye kanalına yaptığı açıklamada Hizbullah'ın herhangi bir eylem gerçekleştirmesi halinde o eylemi cesurca sahipleneceğini ekledi.
SÜTUN HABER
ABD İran'ı müttefik ilan etti
Petraeus, Washington'da Obama yönetimini dış politikada bekleyen zorluklarla ilgili düzenlenen bir konferansta gazetecilere yaptığı açıklamada, Afganistan'da istikrarı sağlamanın, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya ülkeleri dahil olmak üzere bölgesel bir yaklaşım gerektireceğini söyledi.
General Petraeus, ABD Barış Enstitüsünün organize ettiği konferansta, "Afganistan, koalisyon gücü ve İran arasında bile ortak çıkarlar var, öte yandan ters düşen büyük çıkarların mevcut olduğunu söylemeye gerek yok" derken, Şiilerin çoğunlukta olduğu İran'ın, Afganistan'da Sünni Taliban'ın yeniden yönetimi ele geçirmesini istemediğini kaydetti.
İranlılar için, "Afganistan'ı, Sünni güçlerin elinde görmek istemiyorlar" ifadesini kullanan Petraeus, "Uyuşturucu sorununun da kötüye gitmesini istemiyorlar. Bu, İran'da büyük bir mesele" yorumunu yaptı.
Petraeus ayrıca, bazı İranlıların Afganistan ile ticareti artırmak istediğini sözlerine ekledi.
http://www.sutunhaber.com/haber11626...ilan-etti.html
ran Filistin'e destek mitingini dağıttı
İran güvenlik güçleri Ahvaz kentinde Filistin'e destek ve İsrail'i protesto için gösteri yapmak isteyen Arap asıllı vatandaşlarına izin vermedi.
Filistin davasına en büyük desteği verdiğini öne süren Tahran yönetimi, Ahvaz bölgesinde yaşayan Arapların Gazze'de yaşanan katliamı protesto etmelerini zorla engelledi.
Filistin bayraklarıyla cadde ve sokakları dolduran kalabalığı şiddet kullanarak dağıtan İran polisi, göstericilerden 40 kişiyi de gözaltına aldı.
Şii Fars Devleti tarafından 1925'te ele geçirildiğinden beri baskı ve zulüm altında yaşayan Arap yoğunluklu "Arabistan" bölgesi halkı, Ahvaz İslami Hareketi öncülüğünde özgürlük mücadelesi veriyor.
Ahvaz Sünni İslam Teşkilatı Genel Sekreteri ve Operasyonlar Sorumlusu Ömer Osman El-Hayavi, İslamonline sitesinde kendisiyle yapılan bir röportajda, "Ahvaz sorunu için gerçek İslam sancağının dalgalanmasından başka köklü bir çözüm yoktur" şeklinde konuşmuştu.
SÜTUN HABER
Rafızilerden Siyonistlere lojistik destek
Özet:
Siyonist Yahudilerin Kudüs ve Mescid-i Aksâ ile ilgili en tehlikeli planlarından biri de, bu kutsal kenti ve mescidi Müslümanların gözünde değersizleştirme çabalarıdır. Tüm Müslümanlara ait olan Filistin davasını önceleri sadece Arapların, daha sonra sadece Filistinlilerin ve en sonunda da sadece Hamas'ın davasıymış gibi gösterme planını uygulayan Siyonistler, diğer taraftan da Kudüs'ün ve Mescid-i Aksâ'nın kutsallığı etrafında şüphe uyandırmaya çalışmaktadırlar. Siyonistlere göre Müslümanlar Mescid-i Aksâ'nın ve Kudüs'ün kutsallığında şüpheye düşerlerse Kudüs'ün ve Mescid-i Aksâ'nın özgürlüğü tüm Müslümanları ilgilendiren global bir İslam davası olmaktan çıkacak ve Kudüs Müslümanların gözünde İslam coğrafyasındaki herhangi bir kente, Mescid-i Aksâ'da bu coğrafyada yer alan sıradan bir camiye dönüşecektir.
Siyonist Yahudilerin Kudüs ve Mescid-i Aksâ ile ilgili bu oldukça tehlikeli ve sinsi planına en büyük ve en güçlü destek İslam Dünyası'nın içerden kemiren ve tarih boyunca Müslümanları daima sırtından hançerleyen Şii Rafızilerden gelmektedir.
Rafızilerden Siyonistlere lojistik destek
Mescid-i Aksâ'nın fazileti ve kutsallığı Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'deki apaçık ifadesiyle ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sahih hadisiyle sabittir. İslam Ümmeti de Mescid-i Aksâ'nın fazileti üzerinde icma etmiştir/görüş birliğindedir. İslam Ümmeti'nin geneline Kur'an ve Sünnet dahil neredeyse herşeyde muhalefet eden Şii Rafıziler Mescid-i Aksâ konusunda da ümmetin bu görüş birliğine muhalefet etmiştir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Mekke'den Kudüs'e yürütülmediğini, bilakis Mekke'den doğruca gökyüzüne yükseltildiğini öne süren Şiiler, Filistin'in Kudüs kentindeki Mescid-i Aksâ'nın da ayet-i kerimede belirtilen mescid olmadığına, bilakis sıradan bir mescid olduğuna ve hiçbir kutsallığının bulunmadığına inanmaktadırlar.
Mevcut haliyle Mesid-i Aksâ'nın hiçbir faziletinin olmadığını, bilkakis Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir mescid olduğunu söyleyen Rafıziler, âvâm halkın Mescid-i Aksâ'yı Kudüs'teki mescid zannettiğini öne sürmektedirler.
Mescid-i Aksâ'nın konumu ve fazileti hakkında şüphe uyandırmak isteyen Yahudiler ve Oryantalistler asılsız iddialarına Şia kaynaklarında yer alan bu iddiaları ve uydurma rivayetleri deliller getirmektedirler. İslam Ümmeti'nin sabit değerlerine ve inancına darbe vurmak ve Mescid-i Aksâ'nın Müslümanların kalbindeki yerini sarsmak için kullanmaktadırlar. Şii Rafıziler, bu şekilde Kudüs'ü ebedi başkentleri olarak ilan etme ve Mescid-i Aksâ'yı yıkıp yerine sözde Süleyman Mabedi'ni yapma hayalinden asla vazgeçmeyen Siyonist Yahudilere büyük bir lojistik destek sağlamakta ve Kudüs'ü ve Mescid-i Aksâ'yı adeta onlara altın bir tepsi içinde hediye etmektedir.
Şia kaynaklarında Mescid-i Aksâ
Es-Sâfi Tefsiri:
El-Feyz El-Kâşâni'nin Es-Sâfi isimli tefsirinde, Allah Teâlâ'nın (Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, hakkıyla işitendir ve görendir) ayetinin açıklaması yapılırken şöyle denilmektedir: "Yani, rivayetlerden anlaşıldığına göre, gökyüzündeki Mescid-i Aksâ'nın ruhlar ve melekler alemine."[ii]
Sonra şu rivayeti nakleder: "El-Kummi, El-Bâkır aleyhisselam'dan rivayet eder ki, El-Bâkır aleyhisselam Mescid-i Haram'da oturuyordu. Bir kez gökyüzüne baktı, bir kez de Kâbe'ye baktı ve (Bir gece, kulunu Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir) dedi. Bunu üç kez tekrarladı. Sonra İsmail El-Cu'fi'ye döndü ve "Ey Iraklı! Irak ehli bu ayet hakkında ne diyor?" dedi. O da, "Geceleyin Mescid-i Haram'dan Kudüs'e yürütüldü, diyorlar" şeklinde cevapladı. El-Bâkır aleyhisselam, "Dedikleri gibi değil. Bilakis o, buradan oraya yürütüldü" dedi ve eliyle gökyüzünü işaret etti. Sonra, "O ikisinin (Mescid-i Haram ile gökyüzünün) arası haram bölgedir" dedi.[iii]
Nûru's-Sekaleyn Tefsiri:
El-Huveyzi[iv], Nûru's-Sekaleyn isimli tefsirinde, İsrâ Suresi'nin tefsirine savunduğu görüşü vurgulamak için daha önce bahsi geçen rivayetleri zikrederek başlar: Salim El-Hannât bir adamdan şunu nakleder: Ebu Abdullah aleyhisselam'a fazileti olan mescidleri sordum. "Mescid-i Haram ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidi" dedi. "Kurbanın olayım, ya Mescid-i Aksâ?" dedim. "O semâdadır; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oraya yürütüldü" dedi. "İnsanlar onun Kudüs'teki mescid olduğunu söylüyor" dedim. "Kûfe Mescidi ondan daha faziletlidir"!! dedi."[v]
El-Ayyâşi Tefsiri:
El-Ayyâşi, İsrâ Suresi'nin ilk ayetinin tefsirinde Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde olduğunu söyleyen şu rivayeti aktarır: "Salim El-Hannât bir adamdan şunu nakleder: Ebu Abdullah aleyhisselam'a fazileti olan mescidleri sordum. "Mescid-i Haram ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidi" dedi. "Kurbanın olayım, ya Mescid-i Aksâ?" dedim. "O semâdadır; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oraya yürütüldü" dedi. "İnsanlar onun Kudüs'teki mescid olduğunu söylüyor" dedim. "Kûfe Mescidi ondan daha faziletlidir"!! dedi."[vi]
El-Burhân fi Tefsiri'l-Kur'ân:
El-Bahrâni, "El-Burhân fi Tefsiri'l-Kur'ân"da Şia tefsirlerinin neredeyse hepsinde tekrarlanan rivayeti zikreder. Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir mescid olduğunu söyleyen aynı rivayeti, Et-Tabatabâi de Tefsiru'l-Mîzân'da nakleder.[vii]
Şia tefsirlerinin bir çoğundaki görüşler, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in götürüldüğü mescidin gökyüzünde ve Beytu'l-Mamur'da bir mescid olduğu, isminin Mescid-i Aksâ olduğu ve Kudüs'teki mescide benzediği görüşü etrafında dönmektedir. Şia'nın diğer mutaber kaynaklarında da durum bundan farklı değildir.
Bihâru'l-Envâr:
El-Meclisi, şu rivayeti nakleder: "Ebu Abdullah aleyhisselam'dan şöyle dediği rivayet edilir: Ona (Ebu Abdullah aleyhisselam'a) fazileti olan mescidleri sordum. "Mescid-i Haram ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in mescidi" dedi. "Kurbanın olayım, ya Mescid-i Aksâ?" dedim. "O semâdadır; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem oraya yürütüldü" dedi. "İnsanlar onun Kudüs'teki mescid olduğunu söylüyor" dedim. "Kûfe Mescidi ondan daha faziletlidir"!! dedi."[viii]
Muntehe'l-Âmâl:
Abbas El-Kummi'nin "Muntehe'l-Âmâl" isimli eserinde şöyle denilmektedir: "Meşhur olan, Mescid-i Aksâ'nın Kudüs'te olduğudur. Fakat birçok hadisten anlaşıldığına göre, Mescid-i Aksâ ile kastedilen, dördüncü semâdaki Beytu'l-Ma'mûr'dur ve o mescitlerin en uzak olanıdır."[ix]
Kâmilu'z-Ziyârât:
İbni Kuluveyh, "Kâmilu'z-Ziyârât" adlı kitabında Ebu Abdillah Es-Sadık aleyhisselam'dan şunu nakleder: Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam Kûfe Mescidi'ndeyken yanına bir adam geldi ve "Esselamu aleyke ey Emiru'l-Mü'minin ve rahmetullahi ve berekâtuhu" diyerek selam verdi. Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam adamın selamını aldı. Adam, "Kurbanın olayım; Mescid-i Aksâ'ya gitmeye karar verdim, sana selam vermek ve seninle vedalaşmak istedim" dedi. Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam, "Bununla ne elde etmek istiyorsun?" dedi. Adam da, "Fazilet (elde etmek istiyorum), kurban olduğum" diye cevap verdi. Emiru'l-Mü'minin aleyhisselam bunun üzerine adama şöyle dedi: "Bineğini sat, azığını ye ve bu mescitte namaz kıl. Çünkü bu mescitte kılınan her farz namaza kabul olunmuş bir hac sevabı ve nafile namaza kabul olunmuş bir umre sevabı vardır. Oniki mile kadar çevresi bereketli kılınmıştır. Sağında uğur ve solunda hile vardır. Ortasında yağdan bir pınar, sütten bir pınar ve mü'minlerlerin içeceği sudan bir pınar vardır. Mü'minleri temizleyen bir pınar vardır. Nuh'un gemisi buradan yürümüştür. Nesr, Yeğûs ve Yeûg buradaydı. Burada yetmiş peygamber ve yetmiş vasiy namaz kıldı." Elini göğsüne götürerek şöyle der: "Ben de onlardan biriyim. Burada dua edip bir ihtiyacını dile getiren her dertli insanın Allah mutlaka duasını kabul eder ve sıkıntısını giderir."[x]
Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam:
Cafer El-Âmili, "Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam" (En Yüce Nebi'nin Sahih Siyeri) isimli kitabında Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir mescid olduğunu öne sürer. Görüşünü desteklemek için de hem senet ve hem de metin yönünden sahih olmayan şu uydurma hadisi Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e dayandırır: "Gökyüzüne yürütüldüğümde (lemma usriye biy ile'ssemâ), bir de ne göreyim, Arş'ın üzerinde "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed O'nun elçisidir, O'nu Ali aleyhisselam ile destekledim" (Lâ ilahe illallah, Muhammedu'r-Rasulullah, eyyedtuhu bi Aliyyin aleyhisselam) yazıyor."[xi]
"Mescid-i Aksâ nerede?" isimli kitabında ise görüşünü şu şekilde savunur: "Dil yönünden en basitinden "aksâ"nın uzaklık ifade ettiği bilinir. Kur'an-ı Kerim'in belağatı şu ayet ile buna en iyi delildir: (Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, hakkıyla işitendir ve görendir.) İsrâ, geceleyin yatay veya dikey yürümektir. Kudüs'teki mescidin Mescid-i Aksâ olduğu farzedilse, o mescid Hicaz ehline uzaktır fakat Şam ehline yakındır.. Bu nedenle, Mescid-i Aksâ'nın herkese aynı şekilde uzak olması gerekmektedir. Daha önce naklettiğimiz rivayetler bize Mescid-i Aksâ'nın dördüncü kat semâda, Beytu'l-Ma'mur'da olduğunu kesin olarak göstermektedir."!![xii]
Cuma: Mescid-i Aksâ'nın sıradan bir mescid olduğunu öne süren Şii yazara İran'dan büyük ödül!
--------------------------------------------------------------------------------
17/El-İsrâ/1
[ii] Tefsiru's-Sâfi, El-Feyz El-Kâşâni; 3/166. Muessesetu'l-A'lemi li'l-Matbûât
[iii] Age. 3/166
[iv] Abdu Ali bin Cum'a El-Arûsi El-Huveyzi. Hicri 1112 yılında vefat etti.
[v] Tefsiru Nûru's-Sekaleyn, Abdu Ali El-Huveyzi, Tashih ve talik: Haşim El-Mahallati; 3/97. Birinci baskı. 1424h. Dâru't-Tefsir, Kum (İran)
[vi] Tefsiru'l-Ayyâşi, Muhammed bin Ayyâş Es-Sülemi Es-Semerkandi. Tahkik: Haşim El-Mahallati; 2/302. Birinci baskı. 1411h – 1991m. Muessesetu'l-A'lemi li'l-Matbûât
[vii] El-Burhân fi Tefsiri'l-Kur'ân, Haşim El-Bahrani. 4/522. Birinci baskı. 1419h – 1999m. Muessesetu'l-A'lemi li'l-Matbûât
[viii] Bihâru'l-Envâr, Muhammed Bâkır El-Meclisi; 97/405. Üçüncü baskı. 1403h-1983m. Dâru İhyâi't-Turâsi'l-Arabi.
[ix] Muntehe'l-Âmâl, Abbas El-Kummi; sf. 70
[x] Kâmilu'z-Ziyârât; sf 80, Bihâru'l-Envâr; 97/404, El-Vesâil; 3/529, Furûu'l-Kâfi, Ebu Cafer El-Kuleyni; 3/491
[xi] Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam; 3/101
[xii] Es-Sahih min Siyreti'n-Nebiyyi'l-A'zam; 3/101
SÜTUN HABER