Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bütün hastalıkların kökü soğuktur (1 Kullanıcı)

politrade

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2006
Mesajlar
307
Tepki puanı
0
Puanları
0
Peygamber efendimiz boğaz ağrısında ödağacını tavsiye ederdi. Ödağacı (Ud-i Hindi) hoş kokulu bir şeydir, buharını nefeslenmek iyi gelir. Bu, boğaz ağrısına faydalıdır.

Ümmü Kays binti Muhsin'in anlatır: "Peygamber efendimiz, çocukların üzerine allak asmaktan ve boğazını bastırmaktan men edip:

- Ödağacı kullanın. Zira onda yedi türlü derde şifa vardır. Bunlardan biri zatülcenb'dir, diye buyurmuştur."

Allak, çocukların boynuna astıkları bir nesnedir.

Hz. Cabir bin Abdullah'dan rivayet edilmiştir ki, Fahr-i alem hazretleri bir gün Hazret-i Aişe'nin yanına girdi. Hasta bir çocuk gördü:

- Bunun nesi var? diye sordu.

- Ya Resulallah! Boğazı ağrıyor, diye cevap verdiler.

Evladınızı katletmeyin! Abes ilaçlarla helak etmeyin. Herhangi bir kadının çocuğuna boğaz ağrısı yahut baş ağrısı arız olsa o kust-ı Hindi'yi (topalak denilen otu) alsın da su ile ezip burnuna damlatsın, diye buyurdu.

Hz. Aişe validemiz, Fahr-i alem efendimiziden işittiği üzere emretti, o çocuğa öyle ettiler şifa buldu.

Bazıları boğaz ağrısına kust'un iyi gelmesinin sebebi de şöyle izah edilmiştir:

Kust'ta kurutma hassası vardır, rutubeti kurutarak ortadan kaldırır. Bu hastalığa iyi gelmesinin bu özelliğinden dolayı olması mümkündür.

Efendimiz soğuktan korunma üzerinde çok dururdu. Soğuktan sakınmak hakkında:

"Aslu külli dain el-berdu Bütün hastalıkların kökü soğuktur", buyurmuştur.

Ebu Nuaym, Abdullah bin Abbas hazretlerinden mezkur hadisin bir benzerini rivayet etmiştir.

Zira hastalıkların çoğu soğuktan olur. Bu cihetten çoğu, bütün yerine geçirip "Bütün hastalıklardır" diye buyurmuşlardır. Yahut hakikati üzere öyledir. Şu cihetten ki, o beldelerin halkı sıcaktan zarar görmeyip hakikatte bütün hastalıkları soğuktan olur..

Efendimiz Hulbe'yi de medhederdi. "Ümmetim hulbenin faydasını bilse, ağırlığı kadar altın verip, satın alırdı" buyururdu. Hulbe öksürüğe iyi gelir. Kuru öksürük için, hulbe tohumu beş ayrı su ile kaynatılır, her def'asında suyu dökülür. Aynı mikdar un koyup, süt, şeker ve tereyağı ile macun yapılır. Sabah, akşam bir çay kaşığı yinir. Zeytin yağı ve bÂdem, muz ve taze süt, meyan kökü balı iyidir. Hulbe buy tohmu olup, taze fasulye gibi olan meyvelerinin içinde, kırmızı, buğday gibi tohumlar bulunur. Pastırmaların üstüne sürülen çemen ismindeki macun (sarmısak, kırmızı biber ve buy tohumu unu)dur. Bunun için hulbeye çemen otu da denir. Ekmek ile çemen yimek de öksürüğü keser. Hulbe tohumu, un, bal karışımı da iyidir. Hulbe, kereviz tohumları ve kimyon tozları karışımından (bir çay kaşığı), aç iken su ile içilince göğüs hırıltısına, mide ve karın ağrısına iyi gelir.
 

politrade

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2006
Mesajlar
307
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "Ölüm hariç her hastalığın ilacı vardır"

RE: "Ölüm hariç her hastalığın ilacı vardır"

Peygamber efendimiz kendisi ilaç kullanır, Eshabına da , "Ey Allahın kulları! İlac kullanın!" buyururdu. Bir kere de, "Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare yoktur" buyurdu. İlac, kaza ve kaderi değişdirir mi dediklerinde, "Kaza ve kader, insana ilacı kullandırır" buyurdu. Bir defasında da, "Bütün Meleklerden işittim ki, ümmetine söyle, hacamat yaptırsınlar. Yani kan aldırsınlar dediler" buyurdu.

İlac üç türlüdür: Birinci kısm ilacların tesiri, faydası katidir, meydandadır. Ekmeğin açlığı, suyun susuzluğu gidermesi böyledir. Ölmiyecek kadar ve namazı ayakda kılabilecek kadar yemek, içmek farzdır. Bu kadar yememek büyük günahdır. Faydası kat'i olan ilacları kullanmak farz olmaktadır. Tesiri kati olan sebeblere yapışmanın vacib bunları kullanmayıp zarar görmek günahtır. Tesiri muhakkak olan bu gibi ilacları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır ve haramtır.

İkinci kısm ilacların tesiri kati olmadığı gibi, zan ile de değildir. Fayda ihtimali vardır. Fen yolu ile tecribe edilmemiş maddeler ve Kur'an-ı kerimden olmayan, manasız yazılar kullanmak ve ateşle dağlamak ve uğurlu sanarak kullanılan şeyler böyledir. Tevekkül etmek için, bunları kullanmamak lazımdır. Peygamber efendimiz, bunları kullanmak, sebeblere fazla düşkün olmak alametidir, buyurdu.

Üçüncü kısm ilaclar, birinci ve ikinci kısm arasında olanlardır. Bunların faydaları kati değilse de, fazla zan olunur. Damardan kan alma, deriden hacamat yapmak, müshil almak, tesirleri şübheli olan ilaçları kullanmak böyledir. Bazan bunları kullanmamak daha iyi olur. Peygamberimiz, "Arabi ayın onyedinci veya ondokuzuncu veya yirmibirinci günleri hacamat olunuz ki, kan artarsa (ya'ni tansiyon yükselirse), ölüme sebeb olur" buyurdu. Bir defasında da "Allahü teâlânın ölüme sebeb yapdığı hastalıklardan birisi, kanın artmasıdır" buyurdu.

Peygamberimiz, Sa'd bin Mu'az için, fasd yani damardan kan aldırmasını emir buyurmuştu. Hazret-i Alinin mubarek gözü ağrıdığı zaman da, taze hurma yememesini, pancar yaprağı, yoğurt ve pişmiş arpa yimesini söyledi. Peygamberimiz, her gece sürme sürerdi. Her ay hacamat olurdu. Vahy geldiği zaman, mubarek başı ağrırdı. Mubarek başına kına bağlardı. Bir yeri yara olsa, oraya kına kordu. Birşey bulunmadığı zeman, temiz toprak tozu ekerdi. Daha nice ilac kullanmıştır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt