Es-Selamü Aleyküm abi başlığı görünce bir prof.yazısı geldi aklıma bir bölümünü sizinle paylaşmak istedim....
İnsanın okumaya en fazla istek duyabileceği yazılı metin, "Sevgiliden gelen mektup"tur. Okuma biliniyorsa; bu mektup, kalp atışı hızlanarak, yudum yudum içer veya teneffüs eder gibi okunur, koklanır, öpülür, muhafaza edilir.
Okumasını bilmeyen bir ana, sevgili oğlunun askerden veya uzak bir yerden gönderdiği mektubunu alınca ne kadar çok sevinir; eline alır, öper, koklar, satırları üzerinde göz gezdirir ve hemen onu kendisine okuyacak birini bulup, okunanları sevgi gözyaşlarıyla dinler. Sevdiklerinden gelen mektupları bizzat kendisi okuyabilmek için okuma kursuna giden yaşlı analar da çoktur.
O "Hakikî Sevgili"nin bize gönderdiği uzun mektub olan Kur'an'a karşı alâkasızlık; ne kadar tezat, haksızlık, vefasızlık, katı kalplilik ve yabanîlik değil midir? Hâsılı, sorması ayıp: Kur'an'la hangi zaman aralıklarıyla buluşabiliyorsunuz?
PROF. DR. MUSTAFA NUTKU