Sahiden kendinizle buluştunuz mu buluşup tanıştınız mı hiç ?
Ipıssız gecenin yapayalnızlığında dinlediniz mi içinizi inceden inceye ne diyor?
Herkes herkesle birlikte siz ise kimsesizlikte
"Gün geldi ağladığım günlere ağladım" diyen Ebu Bekir'in şu murakabe derinliğine dalışlar yaptınız mı zaman zaman ?
Hem bir davalı sandalyesine oturtup kendinizi hesaba çektiniz mi katı bir savcı tavrıyla ?
Geçirdiniz mi bütün bir ömrünüzü muhasebenin hassas imbiğinden ?
Süzdünüz mü hayatınızın üsaresinin tortularından ?
Tutabildiniz mi ihlasın şefaat elini amellerin mahşerinde ?
Nasıl ümit var mı?
Bulabiliyor musunuz amel defterinizde cenneti gösteren bir işaret?
Ne dersiniz?
Yoksa kendinizi mi aldatıyorsunuz "desinlere" kurban kulluğunuza bakarak?!
Birbirine düşman düşüncelerin gel-gitlerini yaşadınız mı iki dünya arasında bazen de olsa?
Bir lahza sükut-içre yakalayıp kendinizi kulak verdiniz mi son sözüne kadar neler söylüyor?
Münakaşa yaptınız mı onunla yer yer arzuları idealleri hakkında?
"Gel ey şu kadar yılı iç içe geçirdiğimiz mecburi dost!...Söyle
nedir seni ağlatan şu ah ü zarın? Nedendir bu denlü efkar ü efganın ? Bunca heves ve iştiha da neyin nesi?"diyerek...
Kendinizle barışacaksınız önce Anlatacaksınız anlatacaksınız melekutiyete müteveccih kürsünüzde.
Susan dilinize mukabil hiç susmayacak diliniz ikna edinceye dek ya da ilzam.
Olmadı tutacaksın yakasından ;vuracaksın vuracaksın İndireceksin toprağa geçireceksin mezarlığa silkeceksin üzerinden sarhoşluğu sarsacaksın ta ayılıncaya kadar bir münker-nekir sayhasıyla
Süt-beyaz benliğine kavuşmak için buğuevinde tedaviye alacaksın...
Göynükleri kesip atacaksın bıçak gibi ameliyat masasında Bir yaka -paça olmadır gidecek Zinhar!
Pes etmeyeceksin!
Ve katiyyen bileceksin ki senin hakkından yine ancak sen gelebilirsin.
Ipıssız gecenin yapayalnızlığında dinlediniz mi içinizi inceden inceye ne diyor?
Herkes herkesle birlikte siz ise kimsesizlikte
"Gün geldi ağladığım günlere ağladım" diyen Ebu Bekir'in şu murakabe derinliğine dalışlar yaptınız mı zaman zaman ?
Hem bir davalı sandalyesine oturtup kendinizi hesaba çektiniz mi katı bir savcı tavrıyla ?
Geçirdiniz mi bütün bir ömrünüzü muhasebenin hassas imbiğinden ?
Süzdünüz mü hayatınızın üsaresinin tortularından ?
Tutabildiniz mi ihlasın şefaat elini amellerin mahşerinde ?
Nasıl ümit var mı?
Bulabiliyor musunuz amel defterinizde cenneti gösteren bir işaret?
Ne dersiniz?
Yoksa kendinizi mi aldatıyorsunuz "desinlere" kurban kulluğunuza bakarak?!
Birbirine düşman düşüncelerin gel-gitlerini yaşadınız mı iki dünya arasında bazen de olsa?
Bir lahza sükut-içre yakalayıp kendinizi kulak verdiniz mi son sözüne kadar neler söylüyor?
Münakaşa yaptınız mı onunla yer yer arzuları idealleri hakkında?
"Gel ey şu kadar yılı iç içe geçirdiğimiz mecburi dost!...Söyle

Kendinizle barışacaksınız önce Anlatacaksınız anlatacaksınız melekutiyete müteveccih kürsünüzde.
Susan dilinize mukabil hiç susmayacak diliniz ikna edinceye dek ya da ilzam.
Olmadı tutacaksın yakasından ;vuracaksın vuracaksın İndireceksin toprağa geçireceksin mezarlığa silkeceksin üzerinden sarhoşluğu sarsacaksın ta ayılıncaya kadar bir münker-nekir sayhasıyla
Süt-beyaz benliğine kavuşmak için buğuevinde tedaviye alacaksın...
Göynükleri kesip atacaksın bıçak gibi ameliyat masasında Bir yaka -paça olmadır gidecek Zinhar!
Pes etmeyeceksin!
Ve katiyyen bileceksin ki senin hakkından yine ancak sen gelebilirsin.