Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BU YÜKÜ TAŞIMAK NİYE? (1 Kullanıcı)

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.

selamunaleyküm...ALLAH c.c. razı olsun güzel bir paylaşım :evet
ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Selamunaleyküm KAAN Kardeşim

"Patetes"lerle 3 günden fazla dolaşmamak lazım:K

Zaten 3 günlük dünya...onu da iyi-hoş geçirmek lazım

değil mi? Kardeş hayırlı sabahlar..Allah(CC)'a emanet ol..

Selam ve dua ile..Ve de Selametle..
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
:K aleykümselam abim..çok haklısın..ALLAH cc razı olsun güzel bir yaklaşım..selam ve dua ile kal abim...selametle...

Selamunaleyküm KAAN Kardeşim

"Patetes"lerle 3 günden fazla dolaşmamak lazım:K

Zaten 3 günlük dünya...onu da iyi-hoş geçirmek lazım

değil mi? Kardeş hayırlı sabahlar..Allah(CC)'a emanet ol..

Selam ve dua ile..Ve de Selametle..
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
:K aleykümselam abim..çok haklısın..ALLAH cc razı olsun güzel bir yaklaşım..selam ve dua ile kal abim...selametle...
Esselamunaleyküm Kardeş..

Hayrola?..nerelerdesiniz ?...Özledik ya ahi?..Gülen similer den dolayı keyfin iyidir inşaAllah..
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
aleykümselam abim....yine iş....:evet ALLAH cc razı olsun..iyiyim abim..daha yeni geldim ve hemen siteye girdim...sizde iyisiniz inşALLAH..selam ve dua ile abim...

Esselamunaleyküm Kardeş..

Hayrola?..nerelerdesiniz ?...Özledik ya ahi?..Gülen similer den dolayı keyfin iyidir inşaAllah..
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
aleykümselam abim....yine iş....:evet ALLAH cc razı olsun..iyiyim abim..daha yeni geldim ve hemen siteye girdim...sizde iyisiniz inşALLAH..selam ve dua ile abim...

Kardeş sağlığın sıhhatin yerinde olsun da..gerisi mühim değil..
Aile içi yaşananlar biraz(..aslında hayli) üzdü bizi..ama umuyorum ki düzelecek inşaAllah..Habersiz bırakma bizi Kardeş..yardım edilecek bi durum olursa..hiç çekinme..:K Selam ve dua ile Kardeşim..
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
:K tamam sağ ol abim..siz de ALLAH c izni ile varlığınızı siteden eksik etmeyin..selam ve dua ile kalın abim...selametle...

Kardeş sağlığın sıhhatin yerinde olsun da..gerisi mühim değil..
Aile içi yaşananlar biraz(..aslında hayli) üzdü bizi..ama umuyorum ki düzelecek inşaAllah..Habersiz bırakma bizi Kardeş..yardım edilecek bi durum olursa..hiç çekinme..:K Selam ve dua ile Kardeşim..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Affetmek… Yani, hata yapabilirliğini kabullenmek… Hani kimi zaman derin bir öfke besleriz içimizde birine; güya bizi kızdırdı diye. Affetmeyiz onu, affedemeyiz. “Nasıl olur da böyle bir hata yapabilir?” diye düşünürüz. Bu öfkenin ağırlığının sırtımıza, nasıl da ağır geldiğini bilmeyen yoktur sanırım. Ama muhatabımızı ‘gerçekten’ affettiğimizdeki ruh dinginliğini de biliriz elbette. Affın inanılmaz hafifliğini…

İnsan küçücük, dünyadan habersiz olarak biçare ve zavallı olarak doğar. Oysa bütün kainatı içine alabilecek ve yeryüzünün efendisi olabilme yeteneği ile donatılmış olarak yaratılmıştır. Dünyaya gözünü açmasından itibaren, daha farkına bile varmadığı, aklının göremediği ama kabiliyet gözünün çok iyi gördüğü kemaline, mükemmelliğine doğru ilerlemeye başlar. Hem de ne başlangıç… Her kemale karşı duyulan iştiyakın, arzunun insana layık olan haliyle beliren bir inkişaf, bir ilerleyiş belki bir yüceliş...
Fıtri süreç içinde o küçük çocuk büyümektedir ve büyürken insanlığının gereklerini yerine getirmektedir; farkına varmasa bile. İnsan olmanın bir gereği gibi, önümüzde duran, “hata yapma hürriyetini” kullanır insan büyüdükçe. Oysa mükemmelliğe istidat gözünü dikmiş olan insan, bilerek ya da bilmeyerek yaptığı her ‘hata’da derin yaralar almaktadır. Zaman içinde, benliği kusursuzluk ve kusur-hata ikilemi arasında kalakalır. Sonrası hepimizin yakından bildiği derin iç çekişmeler, bitmeyen iç çatışmalar, huzursuzluk, sıkıntı, helecen-kaygı ve karanlık, karamsar, ümitsiz bir ruh hali… İnsana Yaratıcısı, İmam-ı Gazali’ye göre, Rabbe ait sıfatları da verdiği için, insan benliği gerçek mahiyetini unutup, Rab gibi, kendini kusursuz, hatasız, günahsız görmeye, hissetmeye başladığında, inkar edemediği hataları belirir durur içinde. Çünkü “biz neyin fitneye sebep odlunu, neyin takva olduğunu ilham ettik” buyurur Rab Teala. Ama bir taraftan da insan inanılmaz bir gayretle inkara çalışmakta, yok saymaktadır hatalarını. Bilinç düzeyinde, hayatı boyunca öğrendikleriyle doğru orantılı olarak kabullenmektedir kişi hatalarını ve istiğfarını çekmektedir devamlı diliyle. Oysa bu kabulün bilinç değil, ancak bilinç dışı seviyesinde, yani bütün benliği ve kalbiyle olması, bu dertten kurtarır kişiyi. Bitmeyen iç çatışmaların derdinden...
Oysa yapılacak şey, kendini var olan hatalarıyla birlikte kabullenmektir. Belki bir başka ifadeyle kendi kendini affedebilmektir. Affetmek… Yani, hata yapabilirliğini kabullenmek… Hani kimi zaman derin bir öfke besleriz içimizde birine; güya bizi kızdırdı diye. Affetmeyiz onu, affedemeyiz. “Nasıl olur da böyle bir hata yapabilir?” diye düşünürüz. Bu öfkenin ağırlığının sırtımıza, nasıl da ağır geldiğini bilmeyen yoktur sanırım. Ama muhatabımızı ‘gerçekten’ affettiğimizdeki ruh dinginliğini de biliriz elbette. Affın inanılmaz hafifliğini… Aslında affetmekle, hata yapabilirliğini kabul etmiş oluruz onun.
İşte aynen kişiler arasındaki bu hata-af yaklaşımı ve bu yaklaşımın faydası kişinin kendi içindeki dünyası için de söz konusudur. Derin veya yüzeysel ruhi bunalım yaşayan bir kişi kendini affedebilirse yani hata yapabilirliğini kabul ederse, yani eksik olduğunu ve kusursuz bir tanrı olmadığını kabullenirse, ruhunu ezici gerginlikten sükûnete geçişi yakalayabilir. Yani gerçekten affederse, mükemmelliğine doğru şevkli istekli yolculuğuna devam edebilir. “Gerçek, gerçekten af;” yani kendini hatalarıyla kabullenebilmesi kişinin… Pür kusur olduğunu itiraf ve kusursuzluğun bir Zata ait olduğunu idrak hali… Bir başka ifadeyle kişinin kendini bağışlayabilmesi…

"İnsan olmanın bir gereği gibi, önümüzde duran, “hata yapma hürriyetini” kullanır insan büyüdükçe."
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
Ders alınması gereken bir hikaye, Allah razı olsun :)
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Ne garip değil mi? Libya’nın devrik liderinin son anlarını televizyonlarda izleyen çoğu insanın gözünden kaçmamıştır. Bir taraf ortaya aldığı eski liderini linç etme girişiminde bulunurken tekbirler getiriyor. Yaptığı işi İslam adına yaptığını ispatlamaya çalışırcasına. Linç girişimini engellemeye çalışan devrik lider ise “Durun yapmayın! Yaptığınız dine aykırıdır” derken arkasına İslam dininin gücünü almaya çalışıyor. Ortaya da böylesine trajik ve yorumlaması zor bir durum çıkıyor haliyle. İnsanlar başları şıkıştı mı ilk sarılacakları şey Kuran oluyor çoğunlukla. Yaptıklarını Kuran ile legalleştirmeye çalışıyorlar fakat sürekli Kuran adına eylemler yaptıklarını iddia edenler ya da Kuran’ı kılavuz edindiğini söyleyenler acaba gerçekten de Kuran’ı hakkıyla okuyup üzerine biraz olsun düşünmeye çalışıyorlar mı? Oysa ki Allah ne diyor? “Yahut buna biraz ekle! Ve Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku!” (Müzzemmil Suresi-4) Kuran’ı ağır ağır okuyan insanların, üstüne azıcık olsun düşünecek insanların yapacağı iş ekranlarda gördüğümüz bu tezat sahnelerine yol açar mı? Hiç sanmıyorum. Yaptığı yanlışlıkları Kuran ile örtmeye mi çalışırlar yoksa Kuran’da dendiği gibi kendilerini kınama yolunu mu seçerler? Bir başka ayeti ele alalım: Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim. (Kıyamet Suresi-2) Allah ne güzel ifade ediyor. Bazı tercümeler de “Kendini kınayan nefse andolsun” şeklinde bulabileceğimiz bu ayet de üzerine düşünülmesi gerekli önemli ayetlerden biridir kanımca. Her an, her birimiz hatalar yapıyoruz. Bizleri yaratana karşı veya birbirlerimize karşı. Peki sonucunda kendimizi kınama erdemini kaçımız gösterebiliyoruz? İşte Kuran’ın ayetlerini yalap şalap okumayan inananlar bu ayeti de okuduğunda ya da hatırına getirdiğinde bilmeli ki yaratan kendisini kınayan nefse önem veriyor. Zaten insanlar kendilerini kınamayı bilseler ya da bunu bir davranış biçimi haline getirebilseler inanıyorum ki kavgalar hatta savaşlarda şimdikine oranla çok daha az olurdu. Neden mi? Düşünsenize! Her insan yaptığı kötü eylemler neticesinde kendini kınamayı akıl edebiliyor. Sonucunda ne yapacaktır. Muhakkak özür dileme ya da af dileme yolunu seçecektir. Peki bunun sonucunda da bir diğer Kuran ayetini esas almayı bilenleri karşısında bulunca ne olacaktır? Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir. (A’raf Suresi- 199) Evet, kendini kınamayı bilip de af dileyen, özür dileyen insanlar karşılarında bir de affetmeyi esas almış inançlı insanlarla karşılaşırlarsa dünya şu ankinden daha mı kötü olur sizce? İnsanlar daha mı çok egolarıyla hareket edip, içlerindeki kin ve nefret tohumlarını büyütürler yoksa huzur ve mutluluk içinde birlikte yaşama yolunu mu tercih ederler
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Belki de hayatımız boyunca başkalarına karşı yaptığımız hatalarda en çok beklediğimiz ama bize karşı yapılan hatalarda ise en az yapabildiğimiz şey affetmektir. Allah kitabında biz insanlara birçok defa “affetme”yi salık vermektedir. Ahlaki bir öğüt olarak aldığımız ve uygulamaya çalıştığımız bu tavsiye, aslında ahlakın da yanında sağlıklı bir bedene ve ruha sahip olabilmek için de reçete hükmündedir.
Affetmenin fiziksel ve ruhsal anlamda olumlu etkilerini gösteren araştırmalara göre hem ruhen hem de bedenen daha sağlıklı olmak için affetmek şart. Yani insan sağlığında affetmenin önemi büyük.
“Stanford Üniversitesi’nde görevli bilim adamı Fred Luskin ve ekibi, San Francisco kentinde oturan 259 kişi üzerinde bir araştırma yaptı. Denekleri 6 kez 1,5 saatlik oturumlara çağıran bilim adamları, bu oturumlarda katılımcıların affetmeyi öğrenmesini sağladılar. Araştırma çerçevesinde kötü anılarını konuşarak paylaşan denekler, daha sonra kendilerine zarar veren kişileri canlandırarak içlerinden onlarla konuştular.
Kendilerine zarar veren kişileri affeden katılımcıların çoğu, deney sonrasında daha az acı duyduğunu belirterek, stresten kaynaklanan sırt ağrısı, uykusuzluk ve mide ağrısı gibi ruhsal ve fiziksel belirtilerin de önemli ölçüde azaldığını kaydetti.”
Benzeri araştırmalara göre öfkesini çözemeyen, affedemeyen insanlarda kalp krizi geçirme olasılığı, bu duyguyu kontrol edebilen insanlardan üç kat daha fazla!!
Yani kısaca affetmemenin insanı esir alan negatif duygularına teslim olup, beden ve ruh hastalığına bir çeşit vize vererek yaşamak bir seçim. Veya Allah’tan gelen Kur’ani bir tavsiye olması dolayısıyla, affetmeyi esas alarak bunu şiar edinmeye çalışmak diğer bir seçim. Ki ikincisi ruhtan bedene, baştan aşağı, dıştan içe kendimize yaptığımız bir iyilik ve tabii yaşadığımız çevremize güzel bir örnek olması bakımından bir başka iyilik.
Kendinize sorar mısınız dualarda, namazlarda af af diyip iltica ettiğimiz Allah’ımızdan, af umarken, af beklerken, af isterken, “affetmek” hayatımızın neresinde? Öyle ya çok büyük hata ve günahlarımızın bile affı için dualar ile çabalarken, falancanın o çok büyük hatasını! affedemediğiniz oldu mu? Böyle bir dostunuz, akrabanız, tanıdığınız var mı, sırf inanan olduğu ve Kur’an’ı rehber edindiği için öfkesini kontrol etmeye çalışan, affetmeyi ve barışı esas alan? Ben böyle birini tanıyorum.. Affedilmeyi önce kendi nefsimize yakıştırsak da, affetmek müslümana yakışan güzel bir takva giysisi.
Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir.
ARAF 199

Sizin lütuf ve imkân sahibi olanlarınız; akrabaya, çaresizlere, Allah yolunda hicret edenlere bir şey vermemeye yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler. Allah’ın sizi affetmesini istemez misiniz? Allah Gafûf’dur, Rahîm’dir.
NUR 22


…İçlerinden çok azı hariç, sen onlardan hep hainlik görürsün. Bununla birlikte onları affet, ellerini tut. Çünkü Allah güzellik sergileyenleri sever.
MAİDE 13

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt