
Hüzne bulanmıştı narin kalbi, insanı aciz bırakan bir hüzne
Elini uzatsa çok uzakta, unutmaya çalışsa tam bağrında..
Bir kederli beste gibiydi iniltisi çatlamış dudaklarda..
Notalar karışmış doğru sesi bir türlü çıkarmıyordu, nağmeler çirkin ve çığırtkandı,
bir türlü akord edemiyordu hayatı…
Beklediği tılsım görünmüyor, ısrarla beklediği ilham perisi bir türlü ufkunda görünmüyordu. Yana yakıla söylediği firkat türkülerine, bir vuslat bestesi eklensin istiyordu,
kainatı saracak bu ses, bahar gibi her gönlün bahçesinde çiçekler açtırsın istiyordu…
Ah ki sızlanıyor, ah ki dertleniyor, gözyaşlarının yağmurunda bir mum gibi eriyordu,
kulağı çirkin seslere maruz kalırkan, içi içini yiyor, Ol Güzelin Nâmının dillere pelesenk olacağı günün hayaliyle hüzün ve ümitle belki de son nefeslerini alıyordu.
Ne yapmalıydı daha, ne kalmıştı ki denemediği, düşünüp durdu gece ve gündüz,
düşünüp durdu..
Düşünce düşüne bir beyaz düş, hayretle takip etti onu, huzur ülkesine mi düşmüştü yolu, ne kadar beyazlıktı bu, güneş geldi aklına; ama o değildi bu, hem ne gök var, ne yer,
her yanda gözünü alan müthiş bir parıltı, acaba nur dedikleri bu muydu..
Derken yürümeye başladı beyaza, sanki adımları onu yukarılara kaldırıyordu,
sanki nurdan bir zembille usul usul göğe çekiliyordu…
İçini bir huzur kapladı, tebessümü yüzüne sığmıyordu, kabardı, kabardı..
Taştı, taştı… Sevinmek ne güzel bir histi..
Sanki mutluluğu cisme bürünse rengi apak olurdu..
Sessizce tırmandığı aydınlıkta, bir ses mesafeleri yararak kulağına kadar geldi,
yıllardır kulağını tırmalayan o beste mucizevi bir şekilde tamamlanmış,
arşın kubbelerinden meleklerce okunuyordu, bir bir “Allah!” deyişlerini işitiyordu meleklerin; ama yok melekler yalnız değildi, tüm alem inliyordu, baktı ve gördü yığınları, hep bir ağızdan “Muhammed Resulullah” diyen pürnur yüzleri gördü…
O çirkin sesler, ahenkle inleyen bir nağmeye dönüşmüş, alem Hakikati kemerbeste-i ubudiyet içerisinde haykırır olmuştu, kalbi sevinç ve heyecandan yerinden çıkacak gibiydi, şükür Alemlerin Rabbi olan Allah’adır,
sözü çıktı yorgun dudaklarından, kalbindeki tüm hüzünleri dökercesine huzur ve samimiyetle gülümsedi ve tekrar söylemeye başladı kainatın bestesini…
.
La ilahe illallah Muhammeder Resulullah..
La ilahe illallah Muhammeder Resulullah.. .
Belki bir rüyaydı, belki bir hayaldi ama hiç mi hiç uyanılası değildi… ♥