tevbeYA-HAK
Kayıtlı Kullanıcı
Amerika ve müttefiklerinin Irak'ta yaptıkları zulmü önceki Firavun, Nemrut ve Neronların hiçbiri yapmadı. Akıl almaz tecavüzler, akılları durduracak felâket fiilleri işlediler ve ne yazık ki, facia her geçen gün boyut değiştirerek devam ediyor.
Facialara mâruz Irak'lı Müslüman kadınların çığlıkları ayyuka çıkıyor. Bu çığlık sahiplerinden bir mazlumun, feryat ve sitem eden mektubu basında yayınlandı. Bu mektubu bir Müslüman hassasiyetiyle okuyucularıma duyuruyorum:
Facialara mâruz Irak'lı Müslüman kadınların çığlıkları ayyuka çıkıyor. Bu çığlık sahiplerinden bir mazlumun, feryat ve sitem eden mektubu basında yayınlandı. Bu mektubu bir Müslüman hassasiyetiyle okuyucularıma duyuruyorum:
Bizi öldürün
Işte tecavüz kurbanı Iraklı kadınların çığlığı… Ibretle okuyalım:
Bismillahirrahmanirrahim…
Allah için bizleri öldürün!
Halkıma, Ramadi'nin, Halidiye'nin ve Felluce'nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara...
Bu size, AmerikanSiyonist hapishanesi Ebû Garib'ten kardeşiniz Nur'un mektubudur.
Inanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum.
Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken, sizler derin uykuda iken Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim!..
Ey kardeşlerim!
Amerikalıların elinde ne ıstıraplar çektiğimizi, ne acılar yaşadığımızı, Allah aşkına, nasıl anlatıp nasıl kelimelere dökeyim!
Kardeşlerim!
Allah'a yemin ederim ki, yaşadıklarımızı dile getirmekten acizim. Bundan ar ediyorum. Ama yine de kelimelere sığınarak olanları size anlatacağım. Amerikalıların bizlere yaptığı haysiyetsizlikleri, çektirdiği eziyeti, işkenceyi ve aşağılanmaları elimden geldiğince anlatacağım...
Hayvanî zevklerinin aracı olmadığımızda, kendimizi şehvetlerine teslim etmediğimizde bizi nasıl öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin...
Siz ey bizim dinî liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler!
Amerikalıların bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvanî eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?!
Peygamber Efendimiz'in "en değerli hazineniz" buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.
Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?..
Amerikalılar, Ebû Garib'te namusunuzu her gün ayaklar altına alıyor. Mektubumu okuyanları, Allah adına, Ebû Garib Hapishanesi'ndeki vahşiliklere dur demeye çağırıyorum. Buradaki insanlığa sığmayan işkenceleri durdurmak için sesinizi yükseltmeye dâvet ediyorum. Burada yapılanlar, Siyonistlerin hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadınlara yaptıklarından daha berbat.
Orada fizikî işkence yapıyorlardı. Oysa burada her gün ırzımıza geçiyorlar. Vahşi, kana susamış hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz; ama kimsenin bizi duyduğu yok!..
Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün!!!
Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin!
Hepimizin karnında onların piçleri var! Çoğumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme razıyız!
Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalıları ve onların piçlerini öldürün!
Allah rızası için! Size yalvarıyoruz...
Bacınız...
Bismillahirrahmanirrahim…
Allah için bizleri öldürün!
Halkıma, Ramadi'nin, Halidiye'nin ve Felluce'nin insanlarına; erdem ve onurlarını kaybetmeyen tüm dünyadaki insanlara...
Bu size, AmerikanSiyonist hapishanesi Ebû Garib'ten kardeşiniz Nur'un mektubudur.
Inanın buradaki aşağılanmayı, sefaleti ve haysiyetsizliği size nasıl anlatacağımı, kelimelere nasıl dökeceğimi bilemiyorum.
Siz sıcak evlerinizde karınlarınızı doyurup, sevdiklerinizle bir arada otururken, sizler derin uykuda iken Amerikalıların bize yaşattığı uykusuz geceleri, sizler giyinikken bizim yaşadığımız çıplaklığı, bizi soyup önlerinde sıraya dizmelerini nasıl anlatabilir, nasıl kelimelere dökebilirim!..
Ey kardeşlerim!
Amerikalıların elinde ne ıstıraplar çektiğimizi, ne acılar yaşadığımızı, Allah aşkına, nasıl anlatıp nasıl kelimelere dökeyim!
Kardeşlerim!
Allah'a yemin ederim ki, yaşadıklarımızı dile getirmekten acizim. Bundan ar ediyorum. Ama yine de kelimelere sığınarak olanları size anlatacağım. Amerikalıların bizlere yaptığı haysiyetsizlikleri, çektirdiği eziyeti, işkenceyi ve aşağılanmaları elimden geldiğince anlatacağım...
Hayvanî zevklerinin aracı olmadığımızda, kendimizi şehvetlerine teslim etmediğimizde bizi nasıl öldüresiye dövdüklerini ifade etmeme izin verin...
Siz ey bizim dinî liderlerimiz olarak ortalarda tozup gezenler!
Amerikalıların bize reva gördüğü bu cinsel ve hayvanî eziyetler karşısında hâlâ nasıl oluyor da açık alınla ortalarda görünebiliyorsunuz?!
Peygamber Efendimiz'in "en değerli hazineniz" buyurduğu haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.
Bizi ve kendinizi birkaç dolar kırıntısı karşılığında pazarlardaki köleler gibi Amerikalılara ve Siyonistlere mi sattınız? Haysiyet ve şerefinizi ne çabuk kaybettiniz?..
Amerikalılar, Ebû Garib'te namusunuzu her gün ayaklar altına alıyor. Mektubumu okuyanları, Allah adına, Ebû Garib Hapishanesi'ndeki vahşiliklere dur demeye çağırıyorum. Buradaki insanlığa sığmayan işkenceleri durdurmak için sesinizi yükseltmeye dâvet ediyorum. Burada yapılanlar, Siyonistlerin hapishanelerde Filistinli gençlere ve kadınlara yaptıklarından daha berbat.
Orada fizikî işkence yapıyorlardı. Oysa burada her gün ırzımıza geçiyorlar. Vahşi, kana susamış hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz; ama kimsenin bizi duyduğu yok!..
Elinize geçen bütün silahlarla bu hapishaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün!!!
Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin!
Hepimizin karnında onların piçleri var! Çoğumuz hamileyiz! Biz dünden ölüme razıyız!
Size yalvarıyoruz; gelin ve kurtarın bizleri! Size, ailelerimize ve ülkemize daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Bizi öldürün! Size yalvarıyorum; Allah için bizleri, Amerikalıları ve onların piçlerini öldürün!
Allah rızası için! Size yalvarıyoruz...
Bacınız...
Firavunlar ve şeddatlar
mumla aratılıyor
mumla aratılıyor
Bu mektuptan sonra ne yazılabilir? Hangi söz, hangi cümle bir anlam ifade edebilir? Dünya, ABD ve Ingiliz basınında birkaç resim yayınlanınca Irak'ta yaşananları dikkate aldı. Oysa yüzlerce resim, yüzlerce işkence, yüzlerce tecavüz, yüzlerce trajedi var. Bu resimler yeni değil. Ama kimse bunları yayınlamaya cesaret edemedi. Tecavüzlerle ilgili haberlere yoğun baskı uygulandı. Diplomatik misyonlar harekete geçirildi. Işkence ve tecavüz haberlerini okuyunca kaleme sarılıp böyle bir şey olmadığını kanıtlamaya çalışanlar! Hadi şimdi bir şeyler yazın! Irakta yaşananlarla ilgili Ebû Garip'ten yükselen çığlıktan daha net kanıt olabilir mi? Biz bu resimleri aylar önce gördük. Daha yüzlercesi var.
Irak'taki kadın ve erkek kardeşlerimiz, gerçekten çok acı içindeler. Tarihte hiçbir toplumun çekmediği/görmediği zulmü bu kardeşlerimiz bütün ağırlığıyla yaşıyorlar.
Günümüzün Neronları, Şeddatları, Firavunları öncekilere rahmet okutacak kadar zulümlerini artırdılar. Irak'tan mektup yazan Nur kardeşim:
"Allah'ın bizi sizlere bir emanet olarak verdiğini ne çabuk unuttunuz? Amerika, Ingiliz ve müttefiklerinin bizlere yaptıkları cinsel eziyetler karşısında nasıl oluyor da açık alınla ortalarda dolaşabiliyorsunuz? Haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.
Hani bizleri koruyacak, namusumuzu asla çiğnetmeyecektiniz?
Burada bizim dayanılmaz derecede ırzımıza geçiyorlar, hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz; ama kimse bizi duymuyor.
Size yalvarıyorum; Müslümanlığa daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Öldürün bizleri!" diye feryat ediyor. Ağlamaktan göz pınarları kurumuş, Iraklı kadınların durumları böyle. Dirençleri kırılmış, onurları yıkılmış. Analık nezafetleri kirletilmiş.
Müslümanlar! Bari seherlerde kalkıp zâlimlerin ve yardımcılarının kahrı için dua edelim. Bu da mı gelmiyor elimizden?
Muhterem okuyucu! Dünyanın gözü önünde süren bu vahşete, işgale, işkenceye, zulme sessiz kalmayalım. Susan dil olmayalım. Nefretimizi haykıralım. Bütün insanî değerler ayaklar altına alınıyor. Insan onuru, uygarlık haysiyeti, Cenevre Sözleşmeleri, Insan Hakları, bütün erdemler insan sûretindeki habis ruhların işlediği ihlallerden ötürü bugün utanç duyuyor. Bu utancı insanlara yaşatan zalimlere lânet olsun. Elimizden hiçbir şey gelmiyorsa, hiç olmazsa Islâm'ın ve Müslümanların aziz ve mansur olması için dua edelim. Islâm'a ve Müslümanlara hatta bütün insanlığa zulmeden bu zâlimleri Allah Teâlâ'ya havale edelim, beddua edelim. Unutmayalım ki, zulüm ile âbâd olunmaz, zulmün sonu berbat olur. Bütün zâlimler, kâfirler iyi bilmelidir ki, bu dünyada iki kuvvet vardır: Birincisi insanların kısıtlı gücüdür. Ikinci asıl kuvvet ise Kâdiri Mutlak olan Allah'ın gücüdür. Allah zulmü sevmez. Zâlimler bir miktar zulmederler, sonunda ilâhî sille ile yıkılırlar. Tarihte hep böyle olmuştur.
Irak'taki kadın ve erkek kardeşlerimiz, gerçekten çok acı içindeler. Tarihte hiçbir toplumun çekmediği/görmediği zulmü bu kardeşlerimiz bütün ağırlığıyla yaşıyorlar.
Günümüzün Neronları, Şeddatları, Firavunları öncekilere rahmet okutacak kadar zulümlerini artırdılar. Irak'tan mektup yazan Nur kardeşim:
"Allah'ın bizi sizlere bir emanet olarak verdiğini ne çabuk unuttunuz? Amerika, Ingiliz ve müttefiklerinin bizlere yaptıkları cinsel eziyetler karşısında nasıl oluyor da açık alınla ortalarda dolaşabiliyorsunuz? Haysiyet ve şerefinizi çiğnetmekten pek sıkılmış gibi görünmüyorsunuz.
Hani bizleri koruyacak, namusumuzu asla çiğnetmeyecektiniz?
Burada bizim dayanılmaz derecede ırzımıza geçiyorlar, hayvanlar gibi bedenlerimize saldırıyorlar. Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz; ama kimse bizi duymuyor.
Size yalvarıyorum; Müslümanlığa daha fazla utanç vermemek için ölmek istiyoruz! Öldürün bizleri!" diye feryat ediyor. Ağlamaktan göz pınarları kurumuş, Iraklı kadınların durumları böyle. Dirençleri kırılmış, onurları yıkılmış. Analık nezafetleri kirletilmiş.
Müslümanlar! Bari seherlerde kalkıp zâlimlerin ve yardımcılarının kahrı için dua edelim. Bu da mı gelmiyor elimizden?
Muhterem okuyucu! Dünyanın gözü önünde süren bu vahşete, işgale, işkenceye, zulme sessiz kalmayalım. Susan dil olmayalım. Nefretimizi haykıralım. Bütün insanî değerler ayaklar altına alınıyor. Insan onuru, uygarlık haysiyeti, Cenevre Sözleşmeleri, Insan Hakları, bütün erdemler insan sûretindeki habis ruhların işlediği ihlallerden ötürü bugün utanç duyuyor. Bu utancı insanlara yaşatan zalimlere lânet olsun. Elimizden hiçbir şey gelmiyorsa, hiç olmazsa Islâm'ın ve Müslümanların aziz ve mansur olması için dua edelim. Islâm'a ve Müslümanlara hatta bütün insanlığa zulmeden bu zâlimleri Allah Teâlâ'ya havale edelim, beddua edelim. Unutmayalım ki, zulüm ile âbâd olunmaz, zulmün sonu berbat olur. Bütün zâlimler, kâfirler iyi bilmelidir ki, bu dünyada iki kuvvet vardır: Birincisi insanların kısıtlı gücüdür. Ikinci asıl kuvvet ise Kâdiri Mutlak olan Allah'ın gücüdür. Allah zulmü sevmez. Zâlimler bir miktar zulmederler, sonunda ilâhî sille ile yıkılırlar. Tarihte hep böyle olmuştur.
alıntı.......