Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Biz gülü geç tanıdık, Aşkı geç anladık. (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
Biz gülü geç tanıdık, Aşkı geç anladık.




Her ikisinin de farkına, mevsimi geçtikten sonra vardık.
Bilemedik gülün renginden, güzelliğinden, kokusundan…
Ayıramadık aşkın sesini yüreğimizdeki diğer seslerden…
Baskın çıktı gürültüler aşkın çağrısından…

Gülü az olan
ya da ona gerektiği kadar önem verilmeyen bir coğrafyada yaşadığımızdan mı
bütün güller (çiçekler) aynı göründü gözümüze ve onun için de böyle oldu?..
Hepsinin aynı zamanda açtığını, tomurcuklandığını
ve kokularının da aynı olduğunu sanır; gülle lâle,
menekşeyle leylâk arasındaki farkları pek bilmezdik.

Hem zaten; leylâk kokan, iğde kokan, gül kokan,
erguvan kokan sokaklardan ne zaman geçtik ki?
Kim elimizden tutup bizi bu sokaklara götürdü,
kim bunları gösterdi ki bize?
Kim kılavuzluk etti ki?
Gerçi farkına varsalar da, kimin zamanı vardı ki bunlardan söz etmeye?
Cihanı velveleye veren bu görüntüler;
çoğu karla kapla taşra günlerinin ne kadarında bulunurdu ki…

Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.

Hep beyaz gecelerde, kış mehtabına karşı haykırdık acılarımızı…
Dondurucu zemherilerde yeşile, çiçeğe, güle, ağaca hasret büyüdük.
Gül büyütemedik koynumuzda, g
ül suyu yürümedi damarlarımızda…

Gül büyütmenin ne demek olduğunu bilemedik.
Gülden bir nefes alıp, güle bir nefes veremedik.
Gülü ötelerde hayal edip, uzakları düşündük hep.
Koparılmış bir gülün başında oturup, matemini çekemedik.

Gül büyütenlere özgü bir hâlle hâllenemedik.
Gülün kokusuyla sarhoş, gülün bakışıyla meyhoş olamadık;
sitemimizi güle diyemedik.
Güle benzetsek de bazı şeyleri, tam anlamıyla gülün ne olduğunu bilemedik.
Sesimiz güle yetişmedi, elimiz güle ermedi,
yüreğimizden kopup gelen hüzün meltemleri güle değmedi.
Sokaklar acıyı serpti yüreğimize, dağlarda yankılandı sesimiz,
dağlar hüznümüzü katmerleştirdi.


Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.

Büyüdüğümüzde, aşkı az çok anlayacak çağa yaklaştığımızda,
aşkın yakıcı elini yüreğimizin üstünde hissettiğimizde,
aşk çoktan uzaktan bakar olmuş, ateşiyle yakar olmuştu bizi artık.

Gününde, zamanında bizim de içimizde bir yerlerde aşk vardı;
aşkı anlamasak da aşkı duyabiliyorduk,
aşkı okuyabiliyorduk kelimelerden…

Aşk üzerine düşünmeyi bilmesek de,
yüreğimizin kıpır kıpır etmesi bizde de bir şeylerin olduğunu,
bize de aşktan bir nefes üflendiğini haber veriyordu.

Ne var ki,
sevgi ırmağında yıkanarak
hayatı sürdürmenin önemini kavrayamamıştık.
Gelecekteki hayatımızda bunun ne derece önemli olduğunu,
onu anlamaya çalışmanın,
onunla bir kez bile birlikte olmanın,
onun da bizi önemsemesinin hayatımızın akışını nasıl değiştireceğini
hesap edememiştik.

Hep korku, hep utanma
ve hep içindekini demenin ayıp olduğu düşüncesi galip gelmişti.
Gönlü gönle katıp, ıstırabı ıstırapla karıştıramamıştık.
Belki de aşkın farkında olmayanların,
aşka kötü gözle bakanların içinde, aşkın hiç farkında olmamak daha iyiydi.

En fecisi, en kötüsü de; yaşanmış farzedilen bir zaman dilimi geride kaldığında,
acısı derinden hissedilen bu duyguya karşı koymaya çabalamak,
artık böyle bir dünyada buna yer olmadığına,
hele bundan sonra
bunun yaşanamayacağına kendini inandırmaya çalışmak.

Hele de böyle bir duyguyu hiç tanımayan,
adından bile haberdar olmayan biriyle bir ömrü paylaşmanın zorluğunu
ve bununla birlikte aşkın gelip
işte tam bu sırada sıkıştırmasının
ne denli çekilmez bir azap olduğunu varın bir düşünün.

Ve bir de hayatınıza müdahale edenler yüzünden
bu hale düştüğünüz aklınıza geldikçe,
çoluk çocuk etrafınızı sardıkça
ve bu arada da; aşkı anlama, aşkı yorumlama yanınız geliştikçe,
varın bir kez daha düşünün çekilenin ne boyutta bir azap olduğunu…


Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.

Gülü vaktinde okuyamadık.
Meramımızı gül yaprağına vaktinde yazamadık.
Gül dalına bir buse konduramadık.
Bülbülün iniltisine kulak veremedik, dediklerini bilemedik,
yâre bir gül yaprağı bile götüremedik.

Gül hep ötemizde kaldı; bizse ona uzaktan bakakaldık.
Gün geldi tanıyamadık.
Ne gülü tanıdık, ne aşkı anladık.
Bir gül bahçesinde olsak da;
cahilliğimizden, bilgisizliğimizden,
sezgisizliğimizden hep gidip dikenlere sarıldık.

“Gülü seven dikenine katlanır.” deseler de,
biz sadece dikenlerin kanattığı yerlere aldandık.
Dikenler doldurdu dünyamızı,
dikenler yok etti güle olan sevdamızı.
Korktuk artık gülün yanına varmaya,
korktuk gülden terazi tutmaya,
korktuk gülü koklamaya…
Gül bizden ırağa gitti, biz gülden ırağa…

Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.

Öyle ki,
manzara şimdi daha ağlatıcı,
daha yürek dağlayıcı,
daha gönül bağlayıcıdır.
Dilimiz dudağımız kurumuş,
hikâye bir gizliye çekilmiştir artık.
Bir manzumedir artık geceyi bağrımıza salan ve rengimizi solduran.

Dokununca solgun bir gül olan…
Dokununca sen olan..
Dokununca ben olan…
Dokununca hüzün olan…
Dokununca hüsran olan…
Dokununca heder olan…

Diyeceklerimizi diyecek durumda değiliz şimdi.
Artık ne gül çaredir derdimize, ne de aşk…
Belki mısralardır bizi bize,
bizi başkalarına anlatacak olan…
Zaman geçti gün döndü kalmadı bahçede gül
Bu sevda masalını anlatsın yine bülbül…



İsmail Bingöl
[FLASH][/FLASH]
 

ya mucib

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
1,037
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
slamun aleyküm kardeşm emegine saglıkk
ALLAH razı olsun ALLAH aemanett oll selametlee
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
503
Puanları
83
Yaş
44
“Gülü seven dikenine katlanır.” deseler de,
biz sadece dikenlerin kanattığı yerlere aldandık.
Dikenler doldurdu dünyamızı,
dikenler yok etti güle olan sevdamızı.
Korktuk artık gülün yanına varmaya,
korktuk gülden terazi tutmaya,
korktuk gülü koklamaya…
Gül bizden ırağa gitti, biz gülden ırağa…


Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.


Dokununca solgun bir gül olan…
Dokununca sen olan..
Dokununca ben olan…
Dokununca hüzün olan…
Dokununca hüsran olan…
Dokununca heder olan…

ALLAH Celle Cellalüh rızasına nail etsin sizleri
ellerinize sağlık güzel paylaşımınız için
 

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com

Rabbim razı olsun erhan abi B)





“Gülü seven dikenine katlanır.” deseler de,
biz sadece dikenlerin kanattığı yerlere aldandık.
Dikenler doldurdu dünyamızı,
dikenler yok etti güle olan sevdamızı.
Korktuk artık gülün yanına varmaya,
korktuk gülden terazi tutmaya,
korktuk gülü koklamaya…
Gül bizden ırağa gitti, biz gülden ırağa…


Biz gülü geç tanıdık, aşkı geç anladık.


Dokununca solgun bir gül olan…
Dokununca sen olan..
Dokununca ben olan…
Dokununca hüzün olan…
Dokununca hüsran olan…
Dokununca heder olan…

ALLAH Celle Cellalüh rızasına nail etsin sizleri
ellerinize sağlık güzel paylaşımınız için
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt