Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bir Peygamber Gülü Ümmügülsüm ra (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Hz. Ümmü Külsüm Peygamber Efendimizin en küçük kızı olan Hz. Fatıma'nın büyüğü idi. Bir diğer rivayette ise Hz. Fatıma'dan da küçüktü denilmekteyse de sahih olan birincisidir. Hz. Ümmü Külsüm Efendimize peygamberlik gelmeden önce, Efendimizin amcası Ebu Lehebin oğullarından Uteybe ile nişanlanmıştı.
Annesi Hz. Hatice, Müslüman olduğu zaman O da müslüman olmuş Mekkeli kadınlar Peygamberimize biat ederken o da kız kardeşleriyle beraber biat etmişti.
Daha sonra Allahu Teala "Tebbet süresini" indirince Uteybe, babası ve annesinin baskısıyla daha evlenmeden Ümmü Külsüm'den ayrılmıştı. Tabi bu nasipsiz sadece bununla da kalmamış ve Peygamberimizin huzuruna giderek "Ben Senin Dinini inkar ediyorum ve kızını da boşuyorum, bundan böyle ne Sen bana gel, ne de ben Sana geleyim" diyerek alçakça hakaretlerle bir canavar gibi Efendimize saldırdı. Gömleğinden tutarak mübarek yakasının yırtılmasına sebep oldu. Efendimiz bundan çok müteesir oldu ve "Ey Rabbim! Canavarlarından bir canavarı buna musallat et!"diye niyazda bulundu.
Efendimizin bu duasından sonra Ebu Leheb "Muhammedin oğlum hakkındaki duasından korkuyorum!" diyordu ve korktukları başlarına geldi. Şöyle ki Uteybe Kureyşlilerden bir ticaret kafilesi ile yola çıkmıştı. Ve geceleyin Zerka denilen bir yerde konakladılar. İşte o gece bir arslan gelip onların etrafında dolaşmaya başlayınca, Uteybe "Vay anam! Vallahi Muhammedin dediği gibi bu beni yiyecek!" diye endişeye kapıldı. Arslan o gece biraz daha dolaşıp dönüp gitti. Arkadaşları bir zarar gelmesinden korumak için Uteybeyi ortalarına alıp uyudular. Gece yarısı herkes uyurken arslan geri geldi, uyuyanlar arasından geçip onları koklaya koklaya Uteybenin yanına kadar vardı. Uteybeyi başından yakalayıp pençeleriyle parçaladı.
Peygamber Efendimiz Medineye hicret ettikten sonra ev halkını Medine'ye getirtmiş, Ümmü Külsüm de onlar arasında Medineye hicret etmişti.
Hz. Ümmü Külsüm'ün Hz. Osman'la evli bulunan ablası Hz. Rukayye, Bedir savaşından dönüldüğü sırada vefat etmişti. Hz. Osman buna çok üzülmüştü. Üzüntüsünden çokça ağlar, Onun kabrine gider saatlerce oradan ayrılmazdı.
Hz. Ömer bir gün hz. Osman'ın evine gitmişti. Eşi Hz. Rukiyya'nın vefatından dolayı Onun son derece üzgün olduğunu gördü, kızını Ona nikahlamayı uygun buldu Hz. Osman'dan daha iyi bir damat nereden bulacaktı, ve Hz Osman'a, çocuksuz olarak dul kalan kızı Hz. Hafsa ile evlenmesini teklif etti. Hz. Osman bu konuyu biraz düşünmek için müsaade istedi. Birkaç gün sonra birbirlerine rastladıklarında ise, o sıralar evlenmenin kendisi için doğru olmadığı kanaatinde olduğunu söyleyerek özür beyan etti.
Tabi bu durum Hz. Ömer'i üzmüştü ama yapacak bir şey yoktu. Aklına Hz. Ebu Bekir geldi. aynı teklifi Ona da yaptı. Takva ve fazilet sahibi kızını seve seve kabul edeceğini umuyordu. Fakat Hz. Ebu Bekir sustu ve hiç cevap vermedi. Tabi Hz. Ömer Ona, Hz. Osman'dan daha çok kızmıştı. Çünkü O hiç olmazsa bir cevap vermiş ve özür beyan etmişti. Oysa Hz. Ebu Bekir tek bir kelime bile etmemişti.
İki samimi arkadaşından da olumlu bir cevap alamayışı Hz. Ömer'i çok üzmüştü. Bu derdini Efendimize anlatmaya karar verdi ve yanına gitti "Ya Resülellah! Ben Osman'a şaşıyorum. Hafsa'yla evlenmekten kaçındı ve buna yanaşmadı. Ebu Bekir'de öyle... diyerek durumu beyan etti ve duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Onu dinleyen Efendimiz tebessüm ederek "Hafsa Osman'dan daha üstün biriyle evlenir, Osman'da Hafsadan daha hayırlı birini alır."buyurarak Onu teselli etti.
Peygamberimiz bir gün Hz. Osmana rastladı, çok dertli ve üzüntülüydü. "Ey Osman! Bu halin ne, niye ağlıyorsun?" diye sordu, O da "Anam, babam Sana feda olsun Ya Resülellah! Benim başıma gelen kimin başına gelmiştir? Resülüllahın kızı vefat etti. Böylece Seninle aramızdaki kaynata ve damatlık ilişkisi de kesilmiş oldu." dedi. Efendimiz ise "Hayır! Bu hısımlığı ölüm kesmez, ancak boşama keser."buyurdu ve "Ey Osman! şu Cebrail Sana Rukayyenin kız kardeşi Ümmü Külsümü aynı miktar mehirle nikahlamamı Bana yüce Allah tarafından emretti." diyerek, kızı Ümmü Külsüm'ü, Hz. Osman'a hicretin üçüncü yılı Rebiülevvel ayında nişanlamış, aynı yılın Cemaziyelâhir ayında ise onları evlendirmişti. Zaten Hz. Osman'da bunu umduğu için Hz. Ömer'e evet dememişti. Böylece Hz. Osman Hz. Hafsa'dan daha hayırlısı olan Efendimizin kızıyla evlenmişti. Rukiyye'den sonra Ümmü Gülsüm'ü almış ve Kendisine "Zinnûreyn" iki nur sahibi denilmişti.
Daha sonra da Efendimiz Hz. Hafsa'yı Hz. Ömer'den istemiş, böylece Hz. Hafsa'da, Hz. Osman'dan daha üstün biriyle yani Efendimiz aleyhissalatü vesselam ile evlenerek Müminlerin annesi olma şerefine erişmişti.
Hz. Osman'dan çocuğu olmayan Hz. Ümmü Külsüm hicretin dokuzuncu yılı Şaban ayında vefat etmişti. Hz. Ümmü Külsümü Peygamberimizin halası Safiye ile Esma binti Umeys yıkadı. Yıkama ve kefenleme işinde Ensar kadınlarından Ümmü Atiye de bulundu. Cenaze namazını Peygamberimiz kıldırdı.
Allah Ondan razı olsun!
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt