Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BİR KURAN MUCİZESİ EBU LEHEB (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Rahmân ve Rahîm olan Allahın adıyla.
Ebu Leheb’in iki eli de helâk olsun nitekim oldu da.
Ne malı bir fayda verdi ona, ne kazandıkları.
Yakında o alev alev bir ateşe girecek.
Karısı da beraber girecek: O odun hamalı,
Boynunda liften örülmüş urganıyla.
Tebbet (Mesed) Sûresi

KURÂN, hayatın en önemli gerçeklerini, yine hayatın kendisi içinden alınmış gerçek kesitler halinde bize sunar. Bunu yaparken de bir olay veya bir şahıs içinde, pek çok ibret nümunelerini birden toplar. O canlı vak’aya ibret gözüyle bakanlar, geçmişte yaşanmış bir olayın veya orada sözü edilen fâni bir şahsın kendisine takılıp kalmaz o vak’anın içinden, kıyamete kadar bütün insanlık için geçerli olacak dersler çıkarırlar.




Ebu Leheb ile ilgili sûre de Kurânın bize sunduğu canlı ibret levhalarından birisidir. Burada, biz iman ehline düşmanlıkta sembolleşen bir tiple karşılaşırız. Bir defa bu sembol kişinin adı, alev babası anlamına gelmektedir ki, onun kişiliğine de, hak ettiği âkıbete de bundan daha doğal bir isim düşünülemez. Kurân da zaten onu alev alev bir ateşle müjdeliyor.

Ayrıca bu kişi, kendisinden düşmanlık beklenebilecek en son kişilerden birisidir. Eğer Hz. Peygambere kendi yurdunun insanları da dahil olmak üzere bütün dünya karşı çıkacak olsa, herhalde onun yanında yer alacak birkaç kişiden birisi, yahut en başta geleni, kendi öz amcası olmak gerekirdi. Peygamber Efendimizin yetimliğini de dikkate alırsak, Ebu Lehebden beklenecek şeyin bir baba şefkat ve himayesinden başka birşey olmayacağı açıktır. Lâkin o, Peygambere yakınlığına hiç mi hiç yaraşmayacak ve ona nesep itibarıyla en uzak kimseden bile beklenmeyecek bir şekilde, Hz. Peygambere ve onun getirdiği dine karşı düşmanlık gösterdi—karısı da onunla beraber. Akrabalığın en yakın ve samimî noktasında düşmanlığın en uç noktası olarak beliren bu ibret levhası, bizi, hayatın çok önemli bir gerçeğiyle karşı karşıya getirir ve her zaman, her yerde görülebilecek düşmanlıklar karşısında hazırlıklı bulunmamız gerektiğini hatırlatır.

Bu dersi verirken, Kurân, aynı zamanda, mucizelerinden birini de sergiler:

Ebu Lehebin istikbalini, dosdoğru bir şekilde bize haber verir.

Bu âyetler indiği zaman, Peygamberimizin etrafındaki bir avuç Müslüman, Mekke döneminin ağır şartları altında var olma mücadelesi veriyordu. Daha sonra İslâm adım adım ilerledi. Müslümanlar birer ikişer çoğaldı. Bu arada, inkârda ve Müslümanlara düşmanlıkta en ileri giden kimselerden bile birçoğu kendi iradeleriyle İslâmı seçti. Ve tabii, bu kimseler, Allah ve Resulünün vaadlerine uygun şekilde, Müslüman olmakla geçmiş günahlarını affettirdiler. Hattâ onlardan birçoğu da hayatlarını İslâm uğruna feda ederek şehidlik mertebesine erişti.

Onların elindeki fırsat, aslında, Ebu Lehebin elinde de vardı. Diğerleri gibi, Ebu Leheb de birgün gelip Ben de Müslüman oldum diyebilirdi. Bunu içtenlikle söylediği anda da geçmiş günahları bağışlanır, anadan doğmuşçasına tertemiz bir şekilde yeni bir hayata başlardı.

Tabii ki, o zaman, Kurânın Ebu Leheb hakkındaki haberi—hâşâ—asılsız çıkmış olurdu.

Lâkin Ebu Leheb, bu sûrenin inişinden sonra on beş sene kadar daha kâfir olarak yaşadı ve kâfir olarak öldü.

Pek garip ve ibret verici bir durumdur: Ebu Leheb’in elinde, Müslüman olmak suretiyle Kurânın bir haberini yalanlamak ve kendi bâtıl iddiasını ispat etmek imkânı vardı.
Fakat o kâfir olarak yaşamak suretiyle Kur’ân’ın haberini tasdik etti.

Böyle bir istikbali, sûrenin ilk âyeti Nitekim oldu da ifadesiyle vurguluyor. Zira Kurânın âyetlerinde geçmiş zaman kipiyle geçen ifadeler, çoğu zaman, istikbale ait ince işaretler taşır. Bazan bu işaretlerde geleceğin bilimsel buluşlarına, bazan da ileride doğruluğu anlaşılacak haberlere göndermeler bulunabilir ki, burada da Ebu Lehebin istikbaldeki helâki, zamana ezel tarafından bakan Kurân tarafından, gerçekleşmiş bir hadise şeklinde haber verilmiştir.

Evet, Kurân bir haber verdiği zaman, onu yalanlayabilecek kimse olmaz.

Zaman da onu tasdik eder, dost da, düşman da.Hattâ Ebu Leheb ile karısı da.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt