deniz hışır
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 10 Haz 2008
- Mesajlar
- 145
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 34
BİR ADAM
“Bir adam” vardı canı sıkılan. Hiçbir şey yapmıyor bir şeyler yapmak istiyordu.
Bir gün bomboş sokaklarda yürürken eski ve yırtık bir afişte yazan o kelimeyi gördü.
Çok uğraştı. Gece gündüz demeden, yemeden içmeden o afişte yazan o kelimenin anlamını bulmalıydı. Eski gazeteleri, eski dergileri karıştırdı, karıştırdı ve sonunda hepsini çorba yaptı. Çünkü beceriksizin tekiydi. Bunu kendiside biliyordu. Son otuz senedir kimseyi tanımıyordu. İnsanlar evlerine kapanmıştı. Her türlü ihtiyaçlarını internet üzerinden karşılıyorlardı. Oturdukları yerden geziyor, tozmuyor, eğleniyorlardı.
Bizim “bir adam”da o kelimeyi internetten araştırıyordu. Eski sözlükleri inceliyordu, ancak o yazıda geçen o kelimeyi bulamıyordu. Yine bir gün bomboş sokaklarda yürürken yaşlı, üstü başı yırtık, toplumun değişiyle “çağdışı” bir adam gördü. Bizim “bir adam” ilk önce umursamadı. Fakat daha sonra çok dikkatli baktı. Adam sokağın ne kadar kedisi varsa toplamış, onlara et veriyordu.
Yaşlı adama meraklı ve sorgulayıcı bakışlarla yaklaştı. Ve şöyle dedi.
“Ne yaptığınızı öğrenebilir miyim?”
Yaşlı adam ”İYİLİK” diye cevap verdi.
“Bir adam” dondu kaldı. Ancak bir iki dakika sonra kendine gelebildi. Çok merak ettiği, gece gündüz demeden, yemden, içmeden aradığı kelime buydu.
“Bir adam”ın dudaklarından şu cümleler döküldü:
“Yazıklar olsun, yazıklar olsun. Teknolojinin böylesine yazıklar olsun.”
Kendisini derinden etkileyen bu olay karşısında “bir adam” hayatını iyiliğe adadı.:a35:
yorumlarınızı bekliyorum.........
“Bir adam” vardı canı sıkılan. Hiçbir şey yapmıyor bir şeyler yapmak istiyordu.
Bir gün bomboş sokaklarda yürürken eski ve yırtık bir afişte yazan o kelimeyi gördü.
Çok uğraştı. Gece gündüz demeden, yemeden içmeden o afişte yazan o kelimenin anlamını bulmalıydı. Eski gazeteleri, eski dergileri karıştırdı, karıştırdı ve sonunda hepsini çorba yaptı. Çünkü beceriksizin tekiydi. Bunu kendiside biliyordu. Son otuz senedir kimseyi tanımıyordu. İnsanlar evlerine kapanmıştı. Her türlü ihtiyaçlarını internet üzerinden karşılıyorlardı. Oturdukları yerden geziyor, tozmuyor, eğleniyorlardı.
Bizim “bir adam”da o kelimeyi internetten araştırıyordu. Eski sözlükleri inceliyordu, ancak o yazıda geçen o kelimeyi bulamıyordu. Yine bir gün bomboş sokaklarda yürürken yaşlı, üstü başı yırtık, toplumun değişiyle “çağdışı” bir adam gördü. Bizim “bir adam” ilk önce umursamadı. Fakat daha sonra çok dikkatli baktı. Adam sokağın ne kadar kedisi varsa toplamış, onlara et veriyordu.
Yaşlı adama meraklı ve sorgulayıcı bakışlarla yaklaştı. Ve şöyle dedi.
“Ne yaptığınızı öğrenebilir miyim?”
Yaşlı adam ”İYİLİK” diye cevap verdi.
“Bir adam” dondu kaldı. Ancak bir iki dakika sonra kendine gelebildi. Çok merak ettiği, gece gündüz demeden, yemden, içmeden aradığı kelime buydu.
“Bir adam”ın dudaklarından şu cümleler döküldü:
“Yazıklar olsun, yazıklar olsun. Teknolojinin böylesine yazıklar olsun.”
Kendisini derinden etkileyen bu olay karşısında “bir adam” hayatını iyiliğe adadı.:a35:
yorumlarınızı bekliyorum.........