nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Bid’at, sünnete yani Muhammed aleyhisselamın bildirdiği din bilgilerine muhalif olan, ters düşen, itikat, amel ve sözler demektir.
Allahü teâlâ, kullarını kendisine ibadet etmeleri için yaratmıştır. İbadet ise, insanın, yaratanına karşı aciz, muhtaç olduğunu göstermesidir. Bu da, her aklın, her nefsin, adetlerin güzel ve çirkin dediklerine uymayıp, Allahü teâlânın güzel ve çirkin dediklerine teslim olmak, Onun gönderdiği Kitaba, Peygamberlere inanmak ve bunlara tabi olmak demektir.
Bir insan, herhangi bir işi, Allahü teâlânın izin verdiğini düşünmeden, kendi görüşü ile yaparsa, Ona kulluk yapmamış, Müslümanlığın icabını yerine getirmemiş olur. Bu iş, inanılacak ve inanılması lazım olduğu sözbirliği ile bildirilmiş olan şeylerden ise, bu inanışı, küfre sebep olan bid’at olur. Bu iş, inanılacak şeylerde olmayıp da, yalnız dinden olan sözde ve işte kalırsa, fısk yani büyük günah olur. Hadis-i şerifte; (Bir kimse, dinde olmayan bir şey meydana çıkarırsa, bu şey reddolunur) buyurulmuştur.
Dinden olmayan bir itikat, bir söz, bir iş, bir hal ortaya çıkarılır ve bunun din ve ibadet olduğuna inanılırsa, yahut İslamiyet’in bildirmiş olduklarında bir fazlalık veya noksanlık yapılırsa ve bunu yapmakta sevap beklenirse, bu yenilikler, değişiklikler, bid’at olur. İslamiyet’e uyulmamış, ona iman edilmemiş olur.
Dinde olmayıp, âdette olan yenilikler, yani yapılırken sevap beklenilmeyen değişiklikler bid’at olmaz. Yemekte, içmekte, binme ve taşıma vasıtalarında, binalarda yapılan yenilikleri, değişiklikleri dinimiz reddetmez. Bunun için, masada, ayrı tabaklarda, çatal kaşık ile yemek, otomobile binmek, her çeşit bina, ev, mutfak eşyası kullanmak ve bütün fen bilgileri, fen aletleri, fen işleri dinde bid’at değildir. Bunları yapmak ve faydalı yerlerde kullanmak caizdir, hatta, farz-ı kifayedir. Mesela radyo, hoparlör, elektronik makineler yapmak ve bunları ibadetlerin dışında kullanmak caizdir. Fakat, hoparlör ile ezan, Kur’an-ı kerim okumak, ibadeti değiştirmek olup bid’at olur.
Eshab-ı kiramın ileri gelenlerinden Enes bin Malik hazretleri, bir gün ağlıyordu. Sebebi sorulduğu zaman; “Resulullah efendimizden öğrendiğim ibadetlerden, değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı. Şimdi, bunun da elden gittiğini görüyor, bunun için ağlıyorum” cevabını vermiştir.
O zamanki insanlardan bazılarının, namazın şartlarını, vaciblerini, sünnetlerini, müstehablarını yerine getirmediklerini, mekruhlarından, müfsidlerinden, bid’atlerinden sakınmadıklarını, namaza ilaveler yaptıklarını, bazı yerlerini azaltarak değiştirdiklerini gördüğü için, Enes bin Malik hazretleri ağlamıştır. Çünkü bu hal, sünneti yani İslamiyet’i değiştirmektir ve sünneti değiştirmek de, bid’attir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir ümmet, Peygamberi öldükten sonra, dinde bid’at yaparsa, buna benzer bir sünneti kaybeder.)
Yani, küfre sebep olmayan bir bid’at yapılırsa, bunun cinsinden bir sünneti terk ederler.
İbadetlerin kabul olması için, bid’atleri terk etmek lazımdır. Çünkü Peygamber efendimiz; (Allahü teâlâ, bid’at sahibinin orucunu, haccını, umresini, cihadını, günahtan vazgeçmesini, adaletini kabul etmez. Hamurdan kılın çıkması gibi, İslam’dan çıkar) buyurmuşlardır.
Bid’at, nefse, şeytana uyarak yapıldığı için, sahibi İslam’dan, Allahü teâlânın emirlerine teslim olmaktan çıkar. İman kalb ile olur. İslam kalb ve lisan ile birlikte olur. İman kalbe mahsustur. İslam ise, kalbin, lisanın ve bedenin umumuna şamildir. Kalbdeki iman ile kalbdeki İslam birbirlerinin aynıdır. Bid’at sahibinden ayrılan, lisandaki ve uzuvlardaki İslam’dır.
Netice olarak, bid’at işlemeye devam eden kimse, nefse ve şeytana itaat eden kimse olmuştur. Günah işleyen kimse, asi, fasık olur. Buna bid’at sahibi denmez. Fakat bid’at sahibi, asi ve fasıktır. Çünkü bid’at sahibi, bu bid’atini ibadet sanmakta, buna karşılık sevap beklemektedir.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.
İlgili Konular:
http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/85107-islamiyet-nakil-yoluyla-ogrenilir.html
http://forum.islamiyet.gen.tr/sunnet-i-seniyye/48201-ibadet-yolu-olarak-kuran-ve-sunnet.html
Allahü teâlâ, kullarını kendisine ibadet etmeleri için yaratmıştır. İbadet ise, insanın, yaratanına karşı aciz, muhtaç olduğunu göstermesidir. Bu da, her aklın, her nefsin, adetlerin güzel ve çirkin dediklerine uymayıp, Allahü teâlânın güzel ve çirkin dediklerine teslim olmak, Onun gönderdiği Kitaba, Peygamberlere inanmak ve bunlara tabi olmak demektir.
Bir insan, herhangi bir işi, Allahü teâlânın izin verdiğini düşünmeden, kendi görüşü ile yaparsa, Ona kulluk yapmamış, Müslümanlığın icabını yerine getirmemiş olur. Bu iş, inanılacak ve inanılması lazım olduğu sözbirliği ile bildirilmiş olan şeylerden ise, bu inanışı, küfre sebep olan bid’at olur. Bu iş, inanılacak şeylerde olmayıp da, yalnız dinden olan sözde ve işte kalırsa, fısk yani büyük günah olur. Hadis-i şerifte; (Bir kimse, dinde olmayan bir şey meydana çıkarırsa, bu şey reddolunur) buyurulmuştur.
Dinden olmayan bir itikat, bir söz, bir iş, bir hal ortaya çıkarılır ve bunun din ve ibadet olduğuna inanılırsa, yahut İslamiyet’in bildirmiş olduklarında bir fazlalık veya noksanlık yapılırsa ve bunu yapmakta sevap beklenirse, bu yenilikler, değişiklikler, bid’at olur. İslamiyet’e uyulmamış, ona iman edilmemiş olur.
Dinde olmayıp, âdette olan yenilikler, yani yapılırken sevap beklenilmeyen değişiklikler bid’at olmaz. Yemekte, içmekte, binme ve taşıma vasıtalarında, binalarda yapılan yenilikleri, değişiklikleri dinimiz reddetmez. Bunun için, masada, ayrı tabaklarda, çatal kaşık ile yemek, otomobile binmek, her çeşit bina, ev, mutfak eşyası kullanmak ve bütün fen bilgileri, fen aletleri, fen işleri dinde bid’at değildir. Bunları yapmak ve faydalı yerlerde kullanmak caizdir, hatta, farz-ı kifayedir. Mesela radyo, hoparlör, elektronik makineler yapmak ve bunları ibadetlerin dışında kullanmak caizdir. Fakat, hoparlör ile ezan, Kur’an-ı kerim okumak, ibadeti değiştirmek olup bid’at olur.
Eshab-ı kiramın ileri gelenlerinden Enes bin Malik hazretleri, bir gün ağlıyordu. Sebebi sorulduğu zaman; “Resulullah efendimizden öğrendiğim ibadetlerden, değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı. Şimdi, bunun da elden gittiğini görüyor, bunun için ağlıyorum” cevabını vermiştir.
O zamanki insanlardan bazılarının, namazın şartlarını, vaciblerini, sünnetlerini, müstehablarını yerine getirmediklerini, mekruhlarından, müfsidlerinden, bid’atlerinden sakınmadıklarını, namaza ilaveler yaptıklarını, bazı yerlerini azaltarak değiştirdiklerini gördüğü için, Enes bin Malik hazretleri ağlamıştır. Çünkü bu hal, sünneti yani İslamiyet’i değiştirmektir ve sünneti değiştirmek de, bid’attir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir ümmet, Peygamberi öldükten sonra, dinde bid’at yaparsa, buna benzer bir sünneti kaybeder.)
Yani, küfre sebep olmayan bir bid’at yapılırsa, bunun cinsinden bir sünneti terk ederler.
İbadetlerin kabul olması için, bid’atleri terk etmek lazımdır. Çünkü Peygamber efendimiz; (Allahü teâlâ, bid’at sahibinin orucunu, haccını, umresini, cihadını, günahtan vazgeçmesini, adaletini kabul etmez. Hamurdan kılın çıkması gibi, İslam’dan çıkar) buyurmuşlardır.
Bid’at, nefse, şeytana uyarak yapıldığı için, sahibi İslam’dan, Allahü teâlânın emirlerine teslim olmaktan çıkar. İman kalb ile olur. İslam kalb ve lisan ile birlikte olur. İman kalbe mahsustur. İslam ise, kalbin, lisanın ve bedenin umumuna şamildir. Kalbdeki iman ile kalbdeki İslam birbirlerinin aynıdır. Bid’at sahibinden ayrılan, lisandaki ve uzuvlardaki İslam’dır.
Netice olarak, bid’at işlemeye devam eden kimse, nefse ve şeytana itaat eden kimse olmuştur. Günah işleyen kimse, asi, fasık olur. Buna bid’at sahibi denmez. Fakat bid’at sahibi, asi ve fasıktır. Çünkü bid’at sahibi, bu bid’atini ibadet sanmakta, buna karşılık sevap beklemektedir.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.
İlgili Konular:
http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/85107-islamiyet-nakil-yoluyla-ogrenilir.html
http://forum.islamiyet.gen.tr/sunnet-i-seniyye/48201-ibadet-yolu-olarak-kuran-ve-sunnet.html