m_muaz yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN COK GÜZEL..ELİNİZE SAĞLIK COK GÜZELL...SELAM İLE...
ireme yazdı:
Büyükçe bir parkın banklarından birinde orta yaşlı bir adam uzakta oynamakta olan oğlunu seyrediyordu. Bu sırada yanındaki banka bir kadın ilişiverdi usulca. Kaydıraktan kayan kırmızı tişörtlü çocuğu işaret etti: Şu kayan benim oğlum! Allah bağışlasın, pek güzel bir çocuk! dedi adam. Salıngaçtaki mavi gömlekli de benim oğlum! Sonra saatine bakıp, oğluna seslendi, Ne dersin Ahmetçiğim eve dönelim mi? Ahmet yalvarırcasına konuştu; Nolur baba, beş dakika daha! Adam başını sallayarak onayladı. Ahmet salınmaya devam etti. Aradan dakikalar geçti, adam oğluna tekrar seslendi: Gidelim mi Ahmet? Ahmet tekrar yalvardı babasına, Nolur baba, beş dakika daha! Bu sırada, tahterevallide bir arkadaş bulmuştu kendine. Adam tebessüm etti, yerine oturdu: Tamam, tamam!
Bu sırada kadının sesini duydu. Ne güzel, pek sabırlı bir babaya benziyorsunuz! Adamın yüzünde buruk bir tebessüm belirdi, Büyük oğlum Ali ye geçen yıl tam burada sarhoş bir sürücü çarptı. Onun acısı hâlâ yüreğimde. Ali ile yeterince vakit geçiremedim. Şimdi hayatta olsaydı, bir beş dakika onunla birlikte olmak için neler vermezdim ki! O gün, aynı hatayı Ahmette yapmayacağıma yemin ettim. O her defasında sallanmak için bir beş dakika daha kazandığını düşünüyor. Ama aslında, ben onu seyretmek için beş dakika daha kazanıyorum.
Nice beş dakikayı bir sonraki saatin başına yetişmek için ayağının altına taş diye alırsın. Aradan çıkarılası, önemsiz, kayda değmez bir süredir beş dakika...Saat 10'a beş varsa, yahut 10'u beş geçiyorsa, görmezsin beş dakikayı, yuvarlarsın onu hiçliğe. Belki önce sen yuvarlanırsın iğretiliğe; saat 10 dersin kısaca. Yok gibidir beş dakika...O yok olmasa bile, sen yoksundur onun içinde& Kendini bir türlü yakıştıramazsın beş dakikanın aynasına. Gölgelik bile değildir o. Telaşların, koşturmaların hammaddesi, suskun ve uysal köşe taşları gibidir. Yontulup atılır bir köşeye. Çıkıntıdır en fazla; pürüzsüz akıp geçen zamanın içinde kendinden utanan bir tümsektir; ihmale gelir bir küsurattır.
Sığmaz ki insan beş dakikaya..
Beş dakikaya başını dayayıp uyuyamazsın. Beş dakikaya kalbini, arzularını, ideallerini sığdıramazsın. Şöyle koltuğa kurulur gibi rahatça kurulamazsın beş dakikanın içine. Hasta karyolasının ucuna bitişir gibi oturursun orada. Sanki düşecekmiş gibisindir oradan. Birkaç dakikaya kalmaz kaldırılacaksındır. Az sonra son nefesini verecek, alıp başını gidecek beş dakika..Kimsenin umurunda olmayan bir hasta gibi, kimsenin umursamadığı son nefes gibi, kimsenin şehir nüfusundan düşmeyi düşünmediği sıradan bir cenaze gibi..
Uzanamaz ki insan kalbi beş dakikaya..
Beş dakika eğreti durur. Sen de eğretileşip öyle girersin onun içine.Hatırı yoktur beş dakikanın ömründe. Zamansız bir bıçak sırtıdır o. Ne oradasın, ne burada. Sanki yastıktan kalkmış bir başın ardı sıra bıraktığı bir çukur. Uyumuşluk alameti, mahmurluk nişanesi. Beş dakika geldiği gibi gidecek bir gemi. Yandığı gibi sönecek ince bir kıvılcım. Adını bilmediğin bir dağın hiç adım atamayacağın yamacında bodur bir ağacın dalından gece yarısı düşüveren sarı kuru yaprak gibi düşer beş dakikalar ömrün rahminden...Kimsenin canı yanmaz beş dakika tükenirken. Kimsenin içinden bir şey kopmaz beş dakika daha ileri gitmişse zaman.
Göğsünden zoraki aşk emmeye çalışan üvey evladındır beş dakika...
Hiç ummadığın bir anda çıkagelirse, başını sokarsa kapıdan içeri sevinmezsin, sevinemezsin. Alıp başını giderse de aldırış etmezsin. Kaybını hesaba katmazsın. Eksikliğini eksik bilmezsin.
Ömrün cüzdanında harcanacak bozuk paradır beş dakika..
Vitrinlerin parıltısıyla dilenen, billboardların ışıltısıyla dillenen tüketim dilencilerinin ellerine bırakırsın onu umursamadan. Tesellileşirsin beş dakikalar üzerinden. Dilenciler hiç yoktan iyidir deyip rahatlar ya bozuk parayı. Sen de elini boş çevirmedim hiç olmazsa deyip rahatlarsın beş dakika ayırmakla. Hiç yoktan iyidirlerin dizi dibinde yetim bir çocuk gibi elbisesiz, süssüz, tesellisiz sürünür beş dakika..
Hayatın yırtık cebinden kayıp düşen yarı çiğnenmiş bir sakızdır beş dakika.
Köşede unuttuğun, küstüğün kırık ve puslu ayna gibi, yüzünün rengini, gözünün ışıltısını çok görürsün ona. Gövdeni koymazsın karşısına.
Oysa, ömür dediğin beş dakikalardan ibaret değil mi?
Beş dakikaların içinde saklı oysa kelebeklerin çiçekleri göğe katan kanat çırpışları.
Beş dakikaların başında bekliyor oysa hiç lekesiz tebessümü sevenlerinin.
Beş dakikaların ortasında pusu kurmuştur oysa, ömür boyu sürecek sevdaların ilk bakışı.
Beş dakikaların usulca örttüğü boşlukta kıpır kıpır yaşamaktadır sonralara sürgün ettiğin aşkların yalımı.
Orada seni bekleyen dudaklarına borçlandığın ve hiç ifade edilememiş sözlerin olmalı, ürkek ve çekingen
Tir tir titreyen bir serçedir beş dakika avuçlarının içinde. Parmaklarının arasında bekliyor, olan bitenden habersiz.Bir dokunsan gözlerinle, bir okşasan sözlerinle,Beş dakikaya kalmadan kanat çırpacak serçe. Beş dakikaya kalmadan minik bedeninden dışarı taşacak. Beş dakika içinde sonsuzun saklı olduğunu bilecek. Göklere hayat dolu bir kanat daha değecek.Varlığın göğünde bir kanat da sen olacaksın beş dakikada...Varlığın göğsüne bin can olacaksın beş dakikada... Çok geç kalıp da, Bir beş dakika daha..Nolur bir beş dakika daha demeden
Senai Demirci
desertrose yazdı:
ireme yazdı:
Büyükçe bir parkın banklarından birinde orta yaşlı bir adam uzakta oynamakta olan oğlunu seyrediyordu. Bu sırada yanındaki banka bir kadın ilişiverdi usulca. Kaydıraktan kayan kırmızı tişörtlü çocuğu işaret etti: Şu kayan benim oğlum! Allah bağışlasın, pek güzel bir çocuk! dedi adam. Salıngaçtaki mavi gömlekli de benim oğlum! Sonra saatine bakıp, oğluna seslendi, Ne dersin Ahmetçiğim eve dönelim mi? Ahmet yalvarırcasına konuştu; Nolur baba, beş dakika daha! Adam başını sallayarak onayladı. Ahmet salınmaya devam etti. Aradan dakikalar geçti, adam oğluna tekrar seslendi: Gidelim mi Ahmet? Ahmet tekrar yalvardı babasına, Nolur baba, beş dakika daha! Bu sırada, tahterevallide bir arkadaş bulmuştu kendine. Adam tebessüm etti, yerine oturdu: Tamam, tamam!
Bu sırada kadının sesini duydu. Ne güzel, pek sabırlı bir babaya benziyorsunuz! Adamın yüzünde buruk bir tebessüm belirdi, Büyük oğlum Ali ye geçen yıl tam burada sarhoş bir sürücü çarptı. Onun acısı hâlâ yüreğimde. Ali ile yeterince vakit geçiremedim. Şimdi hayatta olsaydı, bir beş dakika onunla birlikte olmak için neler vermezdim ki! O gün, aynı hatayı Ahmette yapmayacağıma yemin ettim. O her defasında sallanmak için bir beş dakika daha kazandığını düşünüyor. Ama aslında, ben onu seyretmek için beş dakika daha kazanıyorum.
Nice beş dakikayı bir sonraki saatin başına yetişmek için ayağının altına taş diye alırsın. Aradan çıkarılası, önemsiz, kayda değmez bir süredir beş dakika...Saat 10'a beş varsa, yahut 10'u beş geçiyorsa, görmezsin beş dakikayı, yuvarlarsın onu hiçliğe. Belki önce sen yuvarlanırsın iğretiliğe; saat 10 dersin kısaca. Yok gibidir beş dakika...O yok olmasa bile, sen yoksundur onun içinde& Kendini bir türlü yakıştıramazsın beş dakikanın aynasına. Gölgelik bile değildir o. Telaşların, koşturmaların hammaddesi, suskun ve uysal köşe taşları gibidir. Yontulup atılır bir köşeye. Çıkıntıdır en fazla; pürüzsüz akıp geçen zamanın içinde kendinden utanan bir tümsektir; ihmale gelir bir küsurattır.
Sığmaz ki insan beş dakikaya..
Beş dakikaya başını dayayıp uyuyamazsın. Beş dakikaya kalbini, arzularını, ideallerini sığdıramazsın. Şöyle koltuğa kurulur gibi rahatça kurulamazsın beş dakikanın içine. Hasta karyolasının ucuna bitişir gibi oturursun orada. Sanki düşecekmiş gibisindir oradan. Birkaç dakikaya kalmaz kaldırılacaksındır. Az sonra son nefesini verecek, alıp başını gidecek beş dakika..Kimsenin umurunda olmayan bir hasta gibi, kimsenin umursamadığı son nefes gibi, kimsenin şehir nüfusundan düşmeyi düşünmediği sıradan bir cenaze gibi..
Uzanamaz ki insan kalbi beş dakikaya..
Beş dakika eğreti durur. Sen de eğretileşip öyle girersin onun içine.Hatırı yoktur beş dakikanın ömründe. Zamansız bir bıçak sırtıdır o. Ne oradasın, ne burada. Sanki yastıktan kalkmış bir başın ardı sıra bıraktığı bir çukur. Uyumuşluk alameti, mahmurluk nişanesi. Beş dakika geldiği gibi gidecek bir gemi. Yandığı gibi sönecek ince bir kıvılcım. Adını bilmediğin bir dağın hiç adım atamayacağın yamacında bodur bir ağacın dalından gece yarısı düşüveren sarı kuru yaprak gibi düşer beş dakikalar ömrün rahminden...Kimsenin canı yanmaz beş dakika tükenirken. Kimsenin içinden bir şey kopmaz beş dakika daha ileri gitmişse zaman.
Göğsünden zoraki aşk emmeye çalışan üvey evladındır beş dakika...
Hiç ummadığın bir anda çıkagelirse, başını sokarsa kapıdan içeri sevinmezsin, sevinemezsin. Alıp başını giderse de aldırış etmezsin. Kaybını hesaba katmazsın. Eksikliğini eksik bilmezsin.
Ömrün cüzdanında harcanacak bozuk paradır beş dakika..
Vitrinlerin parıltısıyla dilenen, billboardların ışıltısıyla dillenen tüketim dilencilerinin ellerine bırakırsın onu umursamadan. Tesellileşirsin beş dakikalar üzerinden. Dilenciler hiç yoktan iyidir deyip rahatlar ya bozuk parayı. Sen de elini boş çevirmedim hiç olmazsa deyip rahatlarsın beş dakika ayırmakla. Hiç yoktan iyidirlerin dizi dibinde yetim bir çocuk gibi elbisesiz, süssüz, tesellisiz sürünür beş dakika..
Hayatın yırtık cebinden kayıp düşen yarı çiğnenmiş bir sakızdır beş dakika.
Köşede unuttuğun, küstüğün kırık ve puslu ayna gibi, yüzünün rengini, gözünün ışıltısını çok görürsün ona. Gövdeni koymazsın karşısına.
Oysa, ömür dediğin beş dakikalardan ibaret değil mi?
Beş dakikaların içinde saklı oysa kelebeklerin çiçekleri göğe katan kanat çırpışları.
Beş dakikaların başında bekliyor oysa hiç lekesiz tebessümü sevenlerinin.
Beş dakikaların ortasında pusu kurmuştur oysa, ömür boyu sürecek sevdaların ilk bakışı.
Beş dakikaların usulca örttüğü boşlukta kıpır kıpır yaşamaktadır sonralara sürgün ettiğin aşkların yalımı.
Orada seni bekleyen dudaklarına borçlandığın ve hiç ifade edilememiş sözlerin olmalı, ürkek ve çekingen
Tir tir titreyen bir serçedir beş dakika avuçlarının içinde. Parmaklarının arasında bekliyor, olan bitenden habersiz.Bir dokunsan gözlerinle, bir okşasan sözlerinle,Beş dakikaya kalmadan kanat çırpacak serçe. Beş dakikaya kalmadan minik bedeninden dışarı taşacak. Beş dakika içinde sonsuzun saklı olduğunu bilecek. Göklere hayat dolu bir kanat daha değecek.Varlığın göğünde bir kanat da sen olacaksın beş dakikada...Varlığın göğsüne bin can olacaksın beş dakikada... Çok geç kalıp da, Bir beş dakika daha..Nolur bir beş dakika daha demeden
Senai Demirci
NE KADAR GÜZELMİŞ BİR BEŞ DAKİKA, NE KADAR DEĞERLİYMİŞ..
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM B)B)B)
aasude yazdı:
Rabbim razı olsun B)
VEYS yazdı:
BEŞ DAKİKA BİLE FAZLA BUNA
1 SANİYE İLE DEĞİŞTİRMEK LAZIM.
ireme yazdı:
VEYS yazdı:
BEŞ DAKİKA BİLE FAZLA BUNA
1 SANİYE İLE DEĞİŞTİRMEK LAZIM.
TAMAM SİZ BİLİRSİNİZ....SİZ 1 SANİYE OLARAK DEĞİŞTİRİN...
evindar yazdı:
selamünaleyküm ireme kardeşim,
5 dakika çok kısa gibi gelsede o zaman içersinde yapacağımız o kadar çok şey var ki ZAMAN hepimizin en büyük hazinesi inşaALLAH en güzel şekli ile değerlendirenlerden olabilir ALLAH-Ü TEALA'nın izni ile.
selamünaleyküm
Bir dakikanın önemi
BİR DAKİKAYI EN İYİ ŞEKİLDE NASIL DEĞERLENDİRİRİM
* 1 dakikada 5 defa FATİHA suresini seri bir şekilde okuyabilirsin.FATİHA suresini bir defa okumak 1400 sevaptır.5 defa okununca bir dakikada 7000 sevap elde edebilirsin.
* 1 dakikada on defa İHLAS suresini okuyabilirsin 10defa İHLAS suresi 3 kuran hatmine bedel sevap kazandırır.Her gün bir dakikanı İHLAS suresine ayarsan ayda 300 defa senede 3600defa İHLAS okumuş olursun.Buda 1200 hatme bedel olur.
* 1 dakikada Yüzüne bir dakikada ALLAHIN KİTABINDAN bir sahife okuyabilirsin.
* 1 dakikada kısa bir HADİS ,kısa bir AYET ezberleyebilirsin.
* 1 dakikada 30 defa KELİMEYİ TEVHİD getirebilirsin.
* 1 dakikada 100 defa SÜBHANALLAHİ VE BİHAMDİHİ dersin.Denizlerin köpüğü kadar günah da olsa bağışlanır.
* 1 dakikada 40 defa LA HAVLE dersin cennet hazinelerinden 40 hazine elde etmiş olursun.
* 1 dakikada 60 defa ESTEĞFİRULLAH EL AZİM dersin bağış ve affa nail olursun.
* 1 dakikada 25 defa SALATU SELAM söylersin 250 sevabı, 250 bağış ve 250 dereceye nail olursun.Şefaati MUSTAFA ' YA S.A.V nail olursun.
* 1 dakikada DUA,TEFEKKÜR,TEZEKKÜR kalbini inceleyen taatlerle olursun.Kalbin 1 dakikada ameli yerine göre ömre bedel olur.