Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BEYAZIT'I BESTAMİ HAZRETLERİNİN HAYATI (1 Kullanıcı)

haram

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ocak 2010
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
beyazid-i bestami hz. ile musluman olan rahibin hikayesi

beyazid-i bestami hz. ile musluman olan rahibin hikayesi

sevgili kardeslerim bu hikayeyi isteyen bir kardesim icin gonderiyorum.istifade etmesi ve bana dua etmesi temennisiyle

EBÛ YEZÎD EL BESTÂMÎ

Ebu yezid-el Bestami bir gün Hacca gitmişti. Arafatta vakfe yapmakta iken nefsi (içinden bir ses) Ey Ebu Yezîd dünyada senin benzerin var mı? Çünkü sen kırk beş defa hac yaptın ve on bin defa Kur`an`ı Kerîm`i hatmettin dedi.
-Ebu Yezîd hemen o esnada insanlara seslenip: Ey insanlar: Kim benden bir ekmek kaşılığında kırk beş haccı satın almak ister, dedi.
-Bir kişi çıktı ve: Ben satın alırım deyip bir ekmek verdi.
-Ebu Yezîd o kişiden ekmeğini aldı ve bir köpeğe verdi. Sonra Rûm diyarına hareket edip gitti. Oraya ulaştığında ansızın bir rahip karşısına çıkı verdi. Rahip Ebu Yezîd`in elinden tutup evine götürdü ve evinden bir odayı Ebu yezîd`e ayırdı. Ebu Yezîd orada ALLAHu Teâlâ`ya ibadetle meşgul oldu. Rahip bir ay müddetle hergün sabah ve akşam Ebu Yezîd`e yiyecek ve içecek getirdi.
Ebu Yezîd nefsine: Ey nefsim ben seni kırmak istiyorum görüyorum ki sen kırılmıyorsun diye konuşuyordu ki birden rahip içeri giriverdi.
-Rahip: Adın ne? Diye sordu.
-Beyazit-i Bestami: Ebu Yezîd diye cevap verdi.
-Rahip: Abdul mesih olsa idi daha güzel olurdu dedi. Rahibin bu sözü Ebu Yezîd`e ağır geldi ve hemen Rahib`in yanından çıkmak istedi.
-Rahip: Kırk gün tamam oluncaya kadar burada kal, çünkü kırkıncı gün bizim büyük bir bayramımız var. Ben senin o bayramda bizimle beraber olmanı istiyorum. Seneden seneye bir defa vaaz eden bir vaizimiz var o bayramda bize vaaz eder, dedi. Bunun üzerine Ebu yezîd kabul etti. Kırk gün tamamlanınca Rahip Ebu Yezid`in yanına geldi ve haydi hazırlan bizim bayram günümüz geldi dedi. Ebu Yezîd hazırlanmak üzere kalkınca,
-Rahip: Bu şekilde benimle nasıl bayram yerine gidip bin tane rahib`in arasında bulunacaksın, ben sana bir kötülük yapılmasından korkuyorum. Sen elbiselerini çıkart şu bornozu giy, beline Zünnâr`ı bağla, göğsüne de İncili as, dedi. Ebu Yezîd`e Rahib`in bu sözü çok ağır geldi. O sırada Ebu Yezîd`in göğsüne (kalbine):
-Ey Ebu Yezîd, bunu yap. Çünkü bunda bizim irade ve meşiyyetimiz var, diye nida olundu. Bunun üzerine Ebu Yezîd elbiselerini çıkarttı, bornozu giydi, beline zünnârı bağladı, göğsüne de İncil`i astı. Rahiple birlikte kiliseye gitti ve rahiplerin ortasına oturdu. Rahipler onu tanıyamadılar. O sırada büyük Rahip göründü. Rahiplere doğru döndü fakat konuşmaya başlamadı.
-Rahipler: Adetin üzerine niçin konuşmuyorsun? Dediler.
-Büyük Rahip: İçinizde bir Muhammedi var. O içinizde iken ben nasıl konuşayım? dedi.
-Rahipler:Onu bize göster kılıçlarımızla onu keselim, dediler. Büyük Rahip: VALLAHi , eziyet etmiyeceğinize yemin etmedikçe onu size göstermem, dedi. Rahipler ona zarar vermeyeceklerine dâir yemin ettiler. Bunun üzerine büyük Rahip: Ey Muhammedî sana eziyet edilmeyeceğine dâir ALLAH`a yemin edildi, cemaatın arasından ayağa kalk, dedi.
-Ebu Yezîd ayağa kalktı.
Rahip: Ona bakın, dedi.
Rahipler: Evet efendimiz doğru söyledin dediler.
Büyük Rahip Ebu Yezîd`e: Adın ne? Diye sordu.
Beyazıt-i Bestami: Ebu Yezîd, dedi.
-Rahip: İlimden nasibin var mı, bir şeyler bilir misin? Dedi.
-Ebu Yezîd: Rabbim azze ve cellenin bildirdiklerini bilirim, dedi.
-Rahip:
Bana ikincisi olmayan vahidden,
üçüncüsü olmayan iki den,
dördüncüsü olmayan üçden,
beşincisi olmayan dört ten,
altıncısı olmayan beşten,
yedincisi olmayan altıdan,
sekizincisi olmayan yediden,
dokuzuncusu olmayan sekizden,
onuncusu olmayan dokuzdan,
on birincisi olmayan ondan,
on ikincisi olmayan on birden,
on üçüncüsü olmayan on ikiden haber ver, dedi.
-Ebu Yezîd:
-Melik`il Vehhâb olan ALLAH`ın yardımı ile cevabı dinle dedi ve: Vahid, Kendisinden başka ilah olmayan ALLAHü Teâlâdır. O vâhiddir. Şerîk`i yoktur.
İki, gece gündüzdür.
Üç, üç defa talâktır.
Dört, Tevrat, İncîL Zebur ve Furkandır.
Beş: beş vakit namazdır.
Altı, ALLAHü Teâlâ`nın semâvât ve arzı yarattığı altı gündür.
Yedi, yedi kat semâdır.
Sekiz, kıyamet gününde arşı taşıyan sekiz Melektir.
Dokuz, kadının çocuk için olan hamilelik müddetidir.
On, kiramı berara (insanları afattan, günahtan koruyup kalplerine hayır ilham eden veya kulların amellerini yazan veya levhı mahfûz`u koruyan melekler) dır.

-On bir, Yusuf Aleyhisselâm`ın kardeşleridir.
-On iki, bir senedir, zira sene on iki aydır, dedi.
-Rahip: Doğru söyledin bana havadan kimin yaratıldığını, havanın içinde kimin korunduğunu ve hava ile kimin helak olunduğunu haber ver, dedi.
-Ebu Yezîd: Havadan İsa Aleyhisselâm yaratıldı. Hava içinde Süleyman Aleyhisselâm korundu, hava ile Âd kavmi helak olundu, dedi.
-Rahip: Doğru söyledin, bana odundan kim yaratıldı, odun içinde kim korundu odunla kim helak olundu? bunun haberini ver, dedi.
-Ebu Yezîd: Odundan Musa Aleyhisselâm`ın asası yaratıldı, odun içinde Nuh Aleyhisselâm korundu, odun ile ALLAH`ın Nebisi Zekeriyya Aleyhisselâm katl olundu, dedi.
-Rahip: Doğru söyledin ateşten kimin yaratıldığını, ateş içinde kimin korunduğunu ve ateşle kimin helak olunduğunu bana söyle, dedi.
-Ebu Yezîd: Ateşten İblîs aleyhilla`ne yaratıldı, Ateş içinde İbrahim Aleyhisselâm korundu. Ateş ile Ebu Cehil helak olundu, dedi.

-Rahip: Doğru söyledin, taştan kimin yaratıldığını, taşın içinde kimin korunduğunu ve taş ile kimin helak edildiğini bana söyle, dedi.
-Ebu Yezîd:Taştan Salih Aleyhisselâm`ın devesi yaratıldı. Taş içinde Ashabı Kehf korundu ve taş ile Fil ashabı helak olundu, dedi.
-Rahip: Doğru söyledin. Alimler Cennette dört tane nehrin bulunduğunu, bunların bal, süt, su ve şarap nehirleri olduğunu nehirlerin aynı mecraya akmalarına rağmen birbirlerine karışmadığını söylüyorlar dünyada bunun benzeri var mı? bunu bana söyle, dedi.
-Ebu Yezîd: Evet bunun benzeri Adem oğludur. Adem oğlunun başında dört tane nehir vardır.
Kulağının suyu acıdır.
Gözünün suyu çok latiftir.
Burnunun suyu, tuzludur.
Dilinin suyu, tatlıdır, dedi.
-Rahip: Doğru dedi ve cennet ehlinden haber ver onlar yer içer fakat teğavvut etmez (büyük abdest bozmaz)lar bunun dünyada benzeri var mı? Dedi.
-Ebu Yezîd: Evet var. Annenin karnındaki cenindir. O yer içer fakat teğavvut etmez (büyük abdest bozmaz). Eğer teğavvut etmiş olsa anne vefat eder, dedi.
-Rahip: Doğru, bana İsmi Tuba olan Cennetin ağacından haber ver. Onun dalları Cennetin bütün köşk ve sarayların odaları içinde olur onun dallarının bulunmadığı hiç bir Köşk ve Saray odası yoktur. Bunun dünyada bir benzeri var mı? Dedi.
-Ebu Yezîd: Evet bunun benzeri doğduğu zaman güneştir, dedi.
-Rahip: Doğru söylüyorsun şimdi bana on iki dalı olup her dalında otuz yaprağı bulunan güneşte iki, gölgede üç yeşilliği olan ağaç nedir bunu anlat, dedi.
-Ebu Yezîd: Ağaç senedir. Dalları senenin aylarıdır. Yapraklar ayların günleridir. Yeşillikler beş vakit namazdır. Güneşte olan iki öğle ve ikindi namazı, gölgede olan üç ise akşam, yatsı ve sabah namazlarıdır, dedi.
-Rahip:Doğru söyldin bana kendisine farz olmadığı halde Beyti haramı hac edip tavaf edenden haber ver, dedi.
-Ebu Yezîd: Bu Nuh Aleyhisselâm`ın gemisidir, dedi.
-Rahip: Doğru söyledin gündüz gelince gece, gece gelince gündüz nereye gider bunu bana haber ver, dedi.
-Ebu Yezîd: Bu ALLAHü Teâlâ`nın ğâmız (anlaşılması güç olan, anlaşılmaz, karışık, kapalı) ilmindendir bundan dolayı bu ne nebiyyi mürsele ne de meleki mukarrabe bildirilmemiştir, dedi.
-Rahip:Doğru söyledin dedi.
Bundan sonra Ebu Yezîd Rahibe: Sen bana bir çok sual sordun ben de bunları cevapladım. Şimdi ben sana bir soru sormak istiyorum, dedi.
-Rahip: İstediğini sor dedi.
-Ebu Yezîd: Cennetin anahtarı nedir,, cennetin kapılarında ne yazar bunu bana bildir, dedi. Rahip sustu konuşmadı.
Bunun üzerine Rahipler: Ey babamız mağlup oldun, dediler.
-Rahip:Hayır olmadım, dedi.
Rahipler: Onun sana cevap verdiği gibi sen neden cevap vermiyorsun? Dediler.
-Rahip: Bunun cevabını verirsem beni öldüreceğinizden korkuyorum, dedi.
-Rahipler: İncîl hakkı için sana söz veriyoruz, eğer cevap verirsen seni öldürmeyeceğiz, dediler.
-Rahip: Biliniz ki Cennetin anahtarı Lâ ilahe illellah, Cennetin kapılarında yazan ise eşhedü enne Muhammeden rasûlullahtır, dedi. Bunun üzerine orada bulunan Rahipler: Neşhedü en lâ ilahe illellah ve neşhedü enne Muhammeden rasûlullah, dediler.
-Rahip: Sizi müslüman yapan ALLAH`a hamd olsun. Ben altmış seneden beri müslümandım, ancak sizden korktuğum için inancımı gizliyordum taki bu Muhammedi ile ALLAH`u Teâlâ bana yardımda bulununcaya kadar dedi. Sonra kiliseyi yıkıp orayı ALLAH için cami yaptılar ve Ebu Yezîd onlara dinlerini öğretmek üzere bir müddet orada kaldıktan sonra veda edip memleketine döndü.

Kaynak: Ebü Yezîd el Bestâmî el mecmûatü es sofiyetü el kâmiletü isimli kitaptan alınmıştır. Kitap mahtûtatı Bağdat`tandır
 

Sepia

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2012
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Beyazid-i Bestami Hazretleri (ks) şöyle diyordu bir keresinde:

"Bir dertli kul idim derman arayan...
Kalbime bir süvari gibi indim.
Bütün ellerimle Hakk'ın kapısını çaldım.

Bela eliyle çalmadıkça kapı açılmadı.
Bütün dillerle izin istedim hüzün diliyle istemedikçe izin verilmedi

Bütün ayaklarla O'na giden yolda yürüdüm
yokluk ayağıyla yürümedikçe dergahına varamadım.

Denildi ki Ey Beyazid! Nefsinde boş ol!..
Hiç ol da gel!.. Yıllarca gayret ettim...

Bir gün sükut edince baktım ve gördüm ki derdim dermanım imiş.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt