Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Beş Dakika Çay Molası. (2 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Mani ve Atma Türkülerde
Çay
Geliyi mayis ayi
Toplayalim çaylari
Gidelim fabrikaya
Alalim paralari
Giderdi Şam'a şarka
Irizenin ketani
Şimdi cana can katar
Çayinin bir fincani
İnce kalem kaşlarin
Kemençe yayi gibi
Kirimizi dudaklarin
Rize'nin çayi gibi
Kiz idin oldun kadin
Hiç eksilmedi tadin
Çay filizi kirmaya
Olayim mi irgadin
[FONT=&quot]Yekün Rize dağlari
Verilmiş çay güline
Çay fidanlari benzer
Esmer güzellerine[/FONT]
Kiz idin oldun kadin
Hiç eksilmedi tadin
Çay filizi kirmaya
Olayim mi irgadin
Çay makasi elune
Çaylari toplayisun
Nişanu ettuk bitti
Duğuni bekleyisun
Hep topladuk çaylari
Daha geri kalmadi
Çokda uzun kesmişuk
Ekisperde almadi
[FONT=&quot]Rize cüzel memleket
Çay kokayi gül gibi
Rize'ye doymak olmaz
Parlayi yulduz gibi[/FONT]
Çay mahsuli çoğalmiş
Rizenun her yerine
Çay tamilari benzer
Esmer güzellerine
Yağmur yağar islanir
Çay fidaninin dibi
Anan seni sevmeyi
Benim sevdiğim gibi
Gel çikalum çıkalum
Ha buradan yukari
Çay topliya topliya
Belum oldi kukari
Bir bak hele bak hele
Kar yağmiş yaylalara
Yaşasun Karadeniz
Çay dolmuş tarlalara
İki taş atacağum
Bahçenuzdaki nara
Çay paralari gider
Raki ile komara
Rize bağluklarinda
Pembe güller açayi
Gel gidelim Rize'ye
İçelim Rize çayi
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Türkülerde
Çay
[FONT=&quot]1
Kimin ağriyir cani çay
Okşayipti mercani çay
Min bir derdin dermani
Çay, çay, çay
Tüm dertlerin dermani
Çay, çay, çay[/FONT]
[FONT=&quot]2
Armudi istikanda çay
Üreğimiz yananda çay
Yaranlisan dağlisan
Çay, çay, çay
Etirlisen bağlisan
Çay, çay, çay[/FONT]
[FONT=&quot]3
Her kime gelse konak çay
Lazim değil soruşmak çay
Geler yemekten kabak
Çay, çay, çay
Versin yemeşten kabak
Çay, çay, çay[/FONT]
[FONT=&quot]4
Kişin karli çağinda çay
Yayda gün kabağinda çay
Gelsinler sorağinda
Çay, çay, çay
Gezir her dudağinda
Çay, çay, çay[/FONT]
[FONT=&quot]5
A gülim heyyyy!
Adin gezir elleri çay
Kimin yoksa heberi çay
Okşayipti mehmeli
Bolca isin demleri
Çay, çay, çay[/FONT]
[FONT=&quot]6
Üreğim çay, çay, çay
Etirim çay, çay, çay
Mehmedim çay, çay, çay
Gözelim çay, çay, çay
Çay Destanı[/FONT]
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com

İlahi
lerde
Çay
İçin Aşıklar İçin


1
Gül bülbülü çok sever
Daima Hakk'ı över
Çayı koyu demleyin
Şeyhim çayı çok sever
2
Gül bülbülsüz açılmaz
Çay lüzumsuz içilmez
Nakşiler, Kadiriler
Sohbetinden geçilmez
3
Çayın rengi güldendir
Doldurması sizdendir
İçin aşıklar için
Çay sahibi bizdendir

Bu Sohbetin İçinde


[FONT=&quot]1
Semaveri yakınız
Hemen kalbe bakınız
Kalbe kandil takınız
Bu sohbetin içinde[/FONT]
[FONT=&quot]2
Verin çayı içelim
Bu alemden göçelim
Hak batılı seçelim
Bu sohbetin içinde[/FONT]
[FONT=&quot]3
Bunda çayı içtiler
Bu cihandan geçtiler
Kanatlanıp uçtular
Bu sohbetin içinde[/FONT]

Çay Sohbetine


[FONT=&quot]1
Kimselerin aklı ermez
Çay sohbeti hikmetine
Çünkü ezelden uğramış
Mürşidinin ülfetine[/FONT]
2
[FONT=&quot]Lezzeti cennet şarabı
Şad eder içen harabı
Gönülde hikmet kitabı
Dolar bu çay sohbetine[/FONT]

3
[FONT=&quot]Lezzetini içen bilir
Dü cihandan geçen bilir
Türlü mercan saçan bilir
Gelin bu çay sohbetine[/FONT]


Doldur Aşık


1
[FONT=&quot]Bülbül aşkin cenginde
Dök çayi gül renginde
Erenler meclisinde
Doldur aşık çay doldur[/FONT]
2
[FONT=&quot]Çay piştiyse getirin
Aşiklara içirin
Çok selavat getirin
Doldur aşık çay doldur[/FONT]

3
[FONT=&quot]Çaylar gelsin içelim
Sirati asan geçelim
Cennetine göçelim
Doldur kardeş çay doldur[/FONT]

[FONT=&quot]4
Çaylar afiyet olsun
Kalbimiz nurla dolsun
Hak bizden razi olsun
Doldur aşık çay doldur[/FONT]
5
[FONT=&quot]Çaylarin içi baldir
Şeytani ortadan kaldir
Kevser şarabina daldir
Doldur kardeş çay doldur[/FONT]

6
[FONT=&quot]Demliğin kendi sari
Üç bardaktir karari
Fazla iç yok zarari
Doldur canim çay doldur[/FONT]



163line.jpg

163line.jpg

163line.jpg

163line.jpg





Kaynaklar

1) Çayın Kültür Tarihi, Stephan Reimertz, Dost Kitabevi
2) Çay Kitabı, Okokura Kakuzo
3) Çay Kültürü, Tuğrul Şavkay, Hürrüyet Gazetesi, 28 Kasım 1999
3) Radikal Gazetesi, 4 Eylül 1999
4) Kültürümüzde ve Folkorik Tıpta Çay, Hayrettin İvgin
5) Yağmur Damlası
6) Dr.Şerif Soylu: Erzurum Sıhhi Cografya Kitabı, 1913
7) Çay Kitabı, Mustafa Duman, Kitabevi, Mayıs, 2005
8) Sivas'ta Geleneksel Mutfak Kültürü, Gül Şerbeti, Kahve, Çay, Müjgan Üçer, Türk Folkloru, 86.sayı
9) Geleneksel Türk İçecekleri Meşrubatlar, Mahmut Tezcan, Türk Halk kültürü Araştırmaları, 1990/1, HAKAD Yayınları, 1990
10) Çay Sohbeti, Ömer Naci Bozkurt, Standart, Mart, 1992
11) Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre ağızları, Sabri Özcan Sarı, Türk Folkloru, 86.sayı
12) Türkçenin Oyaları, Nail Tan, Ankara, 1999
13) Erzurumlu. net
14 Karadenizden Sesler, Hasan Sözeri, Ankara, 1947
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
ÇAYIN HİKAYESİ
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, çay ilk olarak tıbbi nedenlerle içilmiş. Çay içerek zihni uyanık tutmak, her derde deva özelliklerinden yararlanmak mevzu bahis edildi. Çinliler ve çayı onlardan 16. yüzyılın sonuna doğru aldıkları söylenen Japonlar, kendi dini ve milli adetlerine uygun bir çay içme töresi geliştirdi. Çay Avrupa'da 17. yüzyıldan beri keyif Maddesi olarak içildi. Türkiye'de çay yetiştirme konusunda ilk girişimin Tanzimat devrinde 1888 yılında yapıldığı, dönemin yazılı belgelerinden anlaşılıyor. Çayın yaygınlaşmasına ilişkin hikaye ise şöyle anlatılıyor:

"Hoca Ahmet Yesevi bir Gün Türkistan illerinde birine misafir olur. O gün Hava çok sıcak olduğu için yorulmuştur. Evine misafir olduğu Türkmen'in komşusunun eşi doğum yapmak üzeredir. Türkmen, Hoca Ahmet Yesevi'den dua etmesini ister, Ahmet Yesevi de dua eder. Türkmen'in isteği olur. Türkmen bu duruma çok sevinir. O yörenin önemli bir ikramı olan çayı kaynatıp getirir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak içince yorgunluğu gider. Sonra da 'Bu şifalı bir şeymiş, hastalarınıza bundan içirin ki, şifa bulsunlar' diye nasihat etmiş. Çay o Günden sonra tüm Türk illeri arasında kullanılmaya başlamış ve şifa verici bir içecek haline gelmiş."
4000 yıllık tarihe sahip çay Türklerin hayatına geç girmişse de pir girmiş. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra kendimize özgü demleme usulü, ince belli Cam bardaklar, Erzurum şekeriyle kıtlama çay içmek milli kültür tarihimizin inkar edilemezlerinden.

cay.jpg


 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
japon_bahcesi_cay8.jpg


Japonya'da Çay Töreni

Samuraylarla anılan en büyüleyici sanatlardan biri çay törenidir. Çay töreni, Japonya’da “cha no yu” ismiyle bilinir. Bir çok aktivitesi arılaştırılmıştır. Düşünce üzerine kuruludur ve zamanla geliştirilmiştir. Çay töreninde karmaşık düşünceler, sade duruş, dürüst, derin, huzurlu ve etkileyici bir hava vardır. Bu hava sadece samuraylar için değil, tüm Japonya için söz konusu olmuştur.

Önceleri çay törenleri soyluların yüz verdiği bir aktiviteydi ve çay, her şeyden önce yüksek sınıfın iksiri gibi görülüyordu. Bu durum, Sen no Rikyu’nun katkılarıyla değişmeye başladı. Sen no Rikyu, Sakai’li bir tüccardı ve daha çok Soeki olarak bilinir. Çay töreni ustası olmak konusunda, 15 yaşından küçükken, zarif Aşikaga stilinde çay ustası eğitimi almıştı. Soylu sınıfların çay törenlerinde zarif Çin takımlarını kullanması, bazı incelikler sergilemesi, törene katılan soyluların sıkıntılarını hafifletmekte ön ayak olması ve törene katılanların huzurlu bir ortamı bulmasını sağlayacak değişiklikleri sağlaması, onun ismini değerli kılmıştır. Daha kullanılır ve sade görünümlü kapları pahalılarına tercih etmiş, soylu sınıf için gösterişli, şatafatlı evlerdense, yeşillikler arasındaki huzur verici sade çay evlerinde törenler yapma faaliyetini ortaya koymuştu.

Çay evinin çay içilen odasına, nijiriguchi adı verilen ufak bir kapıdan giriliyordu. Kapı, bir buçuk-iki adımlık bir kare şeklindeydi. Konuklar genellikle emekleyerek içeri girebiliyorlardı ve kasten mütevazı, çok sade kaplar tercih edilmişti. Bunun sebebi; çay evinden içeriye giren herkesin, çay içme odasında kim olursa olsun hepsiyle eşit olmasını sağlamaktı. Rikyu’nun çay törenlerinde tasarladığı en önemli noktalar; insanların tören esnasında dünya sorunlarından, dünya işlerinden uzaklaşmasını, kendi kendilerine olmalarını, huzurla dolmalarını, ince şeyleri düşünmelerini ve yaşamlarını sorgulamalarını sağlamaktı. Çay törenleri bir nevi huzur veren ve kalpleri huzurla dolduran ayin halini almıştı.
Tokonoma

Çay töreni chachitsu denilen çay odalarında yapılmıştır. Konuklar nijiriguchi adı verilen kapıdan içeri girerdi ve samuraylar kılıçlarını içeri sokamazdı. Kural, Rikyu tarafından geliştirilmiştir. Kılıcın dışarı bırakılmasından maksat, çay odasında herkesin eşit olduğunu göstermekti. Son kişinin odaya girmesinin hemen ardından kapı kapatılırdı. Çay odasının tokonoma denilen köşesine, hemen giriş kısmında, fark edilecek bir pozisyonda rulo şeklinde bir kağıt asılırdı. Bu kağıt, çok özlü düşünceleri yansıtan güzel el yazılarını barındırırdı. Yazı, ev sahibi tarafından o anki dönemi, mevsimi ve havayı yansıtacak şekilde seçilir. Konuklar odanın ortasında, küçük bir şöminenin çevresine oturmadan önce yazıyı okur, minnettarlık duyar ve takdir ederlerdi.

Sonra ev sahibi içeri gelir. Misafirler prensip olarak ona daveti için teşekkür eder ve yazı hakkında nazikçe bilgi alırlar ya da diğer konuları konuşurlar. Çay odasında geçen zaman boyunca muhabbetler, ortaya konulan duygu ve düşünceler kısadır. Konuşulan şeyler törene ters olmaz, kabalık söz konusu olamazdı. Misafirlere kaiseki denilen hafif bir yemek sunulur. Yuvarlak bir tas içinde makul düzeyde sake ikram edilir, bunu meyveler ve hafif bir tatlı takip ederdi. Ev sahibi çay hazırlamaya başlamadan önce konuklar dışarı çıkar. Eve ilk girdikleri sırada üzerinde konuştukları rulo şeklindeki kağıt kaldırılarak, içinde tek bir çiçeğin bulunduğu vazo koyulur. Konuklar döndüğünde, ev sahibi demir çaydanlık içindeki suyu ısıtır, kap ve tasları durulayıp temizler. Bambudan yapılmış kepçeyle yeşil çayı kaplara koyar. Kap içindeki çay hafif köpürünceye kadar bambudan yapılmış çırpma aletiyle çayı döver, sonra da misafirlerine servis yapar.

Kaiseki

Çay iki türlü verilir: Daha sert ve koyu biçimde resmi olarak verilmesi koicha, hafif ve gayri resmi olarak verilmesi usucha diye adlandırılır. Koicha ilk servistir ve bütün misafirler aynı kaseden ufak miktar çay içer. Usucha ikinci servistir ve herkesin kendi kasesine çay koyulur. Çay kaseleri, mevsime ve ev sahibinin düşüncesine göre değişik şekillerde olabilir. Kış mevsimi çay kaseleri daha derindir ve sıcaklığın korunmasına yardımcı olur. Yaz mevsimi kaseleri daha sığ ve geniştir, bu yönüyle sıcaklığı çabuk giderilir.

Tören boyunca ev sahibi ve misafirler sükunetli düşüncelere yönelirler. Rahip Takuan söz konusu durum için şunları söylemektedir: “Çay odasında doğayı düşünür, nehirleri, dağları, akan suları hissedebilir, fikirlerimiz üzerinde düşünebilir, uyumlaştırmalara gideriz. Çiçekler, ağaçlar, ay ve karın değerini anlarız. Mevsimlerin değişimlerine gider, var olur ya da yok oluruz, çiçek gibi açar ya da solarız. Misafirler burada derin bir saygıyla karşılanır. Dünyevi kederlerden uzak olarak, çam ağaçları arasında esip geçen rüzgar sesi hissi veren, çaydanlıkta kaynayan suyun sesini dinleriz.”

Sen no Rikyu, Cha no Yu için ortaya koyduğu yüz kural hakkında bir öğütte bulunmuştur: “Bu kuralları değiştirebilecek ve yıkacak, gayri ciddi karşılayacak durumda olsanız da söz konusu kuralları tamamen unutmayın.”

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com






Vakti vardır…
Ve can çeker.
Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır.
Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir.
Yalnızlığa hüzün taşır çay…
Sohbete muhabbet…
…..
Hayatın neresinde, ne şekil ve görüntüde olursak olalım; mesele şudur:
Bir bardak demli çayın yanında ne kıymetimiz var?
Hangi dostun bir bardak demli çayı için “hasretin adı” ve “katma değer”iyiz?
…..
Vakti vardır..
Ve can çeker.
Can, çayı bahane edip dost ister.
Profesör istemez, genel müdür hiç istemez…
Makam ve mevki…
Ve dahi şan ve şöhret…
Ve dahi mal ve mülk sahibi istemez.
Aradığı insandır.
“İnsan” sıfatının yanında, som altına şekil katmak için sokuşturulmuş bakır kadar ehemmiyeti olmayan unvanları hesaba katmaz…
Ve can, insan çeker.
Bir bardak demli çayın her yudumunu, ab-ı hayata dönüştüren insan!
…..
Bir daha mesele şudur:
Canımız kimi çeker ve kimin canı bizi çeker?
Ve neden?
…..
Hayattan aldığımız ve hayata kattığımız can sıkıntılarının çoğunun sebebi, maalesef değersiz şeylerden ibarettir.
Ne bu dünyadan çekip giderken bizimle birlikte gelirler.
Ne sonrası için işe yararlar.
Üstelik, bir bardak demli çayın yanında bile, sahibini “beş kuruş” sahiplenmezler
…..
Su kaynar…
Aşk ateşinde…
Bir tutam çay yaprağıyla karışmak, vuslattır.
Bu sıcaklığa…
Bu buhara ram olur ve yayılır duygular.
Sonra aşkın rengidir ve demidir görünen.
Ve aşkın rayihası.
…..
Söyleyin şimdi:
Can kimi çeker?
Kimin canı bizi çeker?
Bu şiire kim bir mısra katar gönlünden?
Sohbeti kim demler?

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
images


Bir Bardak Çay Gibi Ömür…
Kiminin ki bir dikişte biter kimininki se yudum yudum…
Dibinde kalan çöpler ise hayattan kalan kalıntılar…


Üç şeye dikkat etmek gerekir yaşamda… göz, dil ve gönül…
Göz ve dile hâkim olmak zor ama Gönül’e hâkimiyet daha güç…
Gönlü sakınmak lazım; kin nefret ve kıskançlık yatağı olmaktan…
Tereddütte kalmamak, ne istediğini bilmek veyahut neyi isteyeceğimizi bilmek…
Küstahlığa düşmek korkusu da var tabi İnsanın içinde davaya, hayata ve ilme karşı…



images


Övünmek korkusu da var tabi insanın küfre, cisme ve an’a karşı…
Sanki canavarın esiri gibi bir sağa bir sola arpıyor, istikrarsız ekonomi gibi bir ileri bir geri gidiyorsun…

Enflasyonun canavarı olmuşuz haberimiz yok…


Karanlıkta kaybolan gölge misali Silinmiş hayattan, ayrılmak zor ama sonu bilmek daha zor…

Hazan mevsiminde dökülen yapraklar gibi, tek atımlık kurşunu kalmış kovboy gibi, ölümün soğukluğunu hisseden gladyatör gibi, hızlı adımlarla çıkan ve yine hızlı adımlarla düşen başarısızlıktan korkan, başarınca başarısızlığı Unutan, başarısız bir başarılı gibi…




images

Ben mutluluk sınırlarını aşıyorum… Asım’ın nesliyiz acıların içinde… Acılarımı anıyorum devamlı günbegün… Dost görünen düşmanlar, düşman olan dostlar ile…

Aklımın duru olması zihnimi karmakarışık yapıyor, her bölgesi neden ve niçinler ile dolu…

Toprakta çürüyen beden ve saç, yoldaş olan kefenle nefis, peşime düşen sessiz gölgeler…

Karanlık sokaklarda sessiz ve çaresiz şikâyetname hazırlamaktalar hakkımda…

Öldü dersiniz…
Ölümü hak edecek yeterlilikte de değilim Ama medet bekleyecek tek bir kabı, Felaha çıkacak bir yol vardır belki…


images


Rengârenk hayatın renksiz yaşamı... Sonsuz zamanın ruhsuz ecdadı... Yaşanmış An'ın yaşanmamış saati... Susuz bahçenin solmuş gülü…
Hayatın acımasızlığı ile ruhum tevafuklar ile ayakta…
Gül yüzlülerin hayranlığı var sana…
Bunu düşün sükût et…
Et ki en azından adam bilinesin Sükûtsuzlar arasında…


Arkadaşlık, dostluk önemlidir...
Değerini bilmek gerekir...
Sırrını paylaşabileceğin, derdini anlatabileceğin,
Üzüntünü dile getirebileceğin,
Sevincini haykırabileceğin bir kişinin Çevrende olması insana hem güven hem de mutluluk verir

images


Sende taşın altına elini koyacaksın ama her şeyi başkasından beklememelisin… Kılıç üzerinde yürüyeceksin ama kılıç hayatı ve seni kesmeyecek…

Yok, öyle yağma…
Kalbini açık tutacaksın hayata…
Kalbin kör olursa gözler görür mü ki hiç… Gözü kör, kalbi kör, yaramaz bir beden…


Palyaçolara özendim…
Yüzüm sırıtırken içime kan akıtıyorum… Metafizik alemde takılıyor,
Patlamaya hazır bombaya dönüşüyorum…
Saniyeler var patlamaya…





images




İyiler arasında kötülük yüklü bir bombayım…
Bütün kötülükleri yok etmek adına… İyiliğin değerini anlamak için bu yapılanlar…
Kötülük olmasaydı iyiliğin hiçbir özelliği kalmazdı...
Onun değerini ortaya çıkarır kötülük…


Bir bardak çay gibi ömür…
Kiminin ki bir dikişte biter kimininki ise yudum yudum…
Dibinde kalan çöpler ise hayattan kalan kalıntılar…
images

ALINTI............


 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Can, candan dost ister
Can, kendi gibi olanları çeker
Aynada sen, sen olan seni çeker
Sohbeti aynı olan iki CAN, bir olup demler
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Sen rüyalara inanır mısın?

Anlatabilir misin hiç gitmediğin bir ormanı ?

Uyku tutmayan gecelerde hayal kurar mısın?
Sonra o hayallerin peşinden koşar mısın?

Karanlığı ya da aydınlığı tarif edebilir misin ?

Hatırlayabilir misin her gözyaşının sebebini?

Kimsesizliğe katlanabilir misin ?

Sebepsizce sevdiğini arayıp "canımsın" der misin?

Yağmurda umarsızca ıslanır mısın?
Ve inanır mısın her yağmurdan sonraki gökkuşağına?

Bilir misin unutmayı ya da hiç aklında yokken hatırlamayı?

Sahi sen "AŞK" a inanır mısın?

Şiir tadında yaşamak, duyguların dillenişine şahit olmak, sevginin, aşkın dizelerden, sözlerden uzanıp yüreğinize dokunduğunu hissetmek ve hislerinizde yalnız olmadığınızı anlamak adına...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmaz...
Hayat dediğin 1 çay,
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın,
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın!!!
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt