Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Beş Dakika Çay Molası. (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com

[h=3] [/h]
[FONT=&quot]Bir Bardak Çay Gibi Ömür… [/FONT][FONT=&quot]
Kiminin bardağı bir dikişte biter.
Kimi bardaktan yudumlar…
Dibinde kalan çöpler ise hayattan kalan kalıntılar… [/FONT]
[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot]Üç şeye dikkat etmek gerekir yaşamda…
Göz, dil ve gönül…
Göz ve dile hâkim olmak zor ama gönül’e hâkimiyet daha güç…
Gönlü sakınmak lazım; kin, nefret ve kıskançlık yatağı olmaktan…
Tereddütte kalmamak istiyorsak eğer!
Ne istediğini bilmek gerek.
Yahut neyi isteyeceğimizi bilmek gerek…
[/FONT]
[FONT=&quot]İnsanın içinde... [/FONT]
[FONT=&quot] Küstahlığa düşmek korkusu da varsa...
Bekliyeceksin!
Bu hislerini terbiye için.
O Zaman!
Davaya, hayata, ilme,[/FONT]
[FONT=&quot] küfre[/FONT][FONT=&quot] karşı hizmette başarırsın.…
Yoksa!
Övünmek, gurur, korkusu yenemezsin.
Sanki canavarın esiri gibi bir sağa bir sola çarparak, istikrarsız ekonomi gibi bir ileri bir geri gidersin…
Enflasyonun canavarı oluruz da haberimiz olmaz… [/FONT]
[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot]Karanlıkta kaybolan gölge misali Silinmiş hayattan, ayrılmak zor ama sonu bilmek insana daha zor…
Hazan mevsiminde dökülen yapraklar gibi, tek atımlık kurşunu kalmış kovboy gibi, ölümün soğukluğunu hisseden gladyatör gibi, hızlı adımlarla çıkan ve yine hızlı adımlarla düşen başarısızlıktan korkan, başarınca başarısızlığı Unutan, başarısız bir başarılı gibi… [/FONT]
[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot]Ben mutluluk sınırlarını aşıyorum…
Asım’ın nesliyiz acıların içinde…
Acılarımı anıyorum devamlı günbegün…
Dost görünen düşmanlar, düşman olan dostlar ile…
Aklımın duru olması zihnimi karmakarışık yapıyor, her bölgesi neden ve niçinler ile dolu…
Toprakta çürüyen beden ve saç, yoldaş olan kefenle nefis, peşime düşen sessiz gölgeler…
Karanlık sokaklarda sessiz ve çaresiz şikâyetname hazırlamaktalar hakkımda…
Öldü dersiniz…
Ölümü hak edecek yeterlilikte de değilim Ama medet bekleyecek tek bir kabı, Felaha çıkacak bir yol vardır belki… [/FONT]
[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot]Rengârenk hayatın renksiz yaşamı...
Sonsuz zamanın ruhsuz ecdadı...
Yaşanmış An'ın yaşanmamış saati...
Susuz bahçenin solmuş gülü…
Hayatın acımasızlığı ile ruhum tevafuklar ile ayakta…
Gül yüzlülerin hayranlığı var sana…
Bunu düşün sükût et…
Et ki en azından adam bilinesin Sükûtsuzlar arasında… [/FONT]
[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot]Arkadaşlık, dostluk önemlidir...
Değerini bilmek gerekir...
Sırrını paylaşabileceğin, derdini anlatabileceğin,
Üzüntünü dile getirebileceğin,
Sevincini haykırabileceğin bir kişinin Çevrende olması insana hem güven hem de mutluluk verir...
Sende taşın altına elini koyacaksın ama her şeyi başkasından beklememelisin… Kılıç üzerinde yürüyeceksin ama kılıç hayatı ve seni kesmeyecek…
Yok, öyle yağma…
Kalbini açık tutacaksın hayata…
Kalbin kör olursa gözler görür mü ki hiç…
Gözü kör, kalbi kör, yaramaz bir beden… [/FONT]
[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot]Palyaçolara özendim…
Yüzüm sırıtırken içime kan akıtıyorum…
Metafizik alemde takılıyor,
Patlamaya hazır bombaya dönüşüyorum…
Saniyeler var patlamaya…
İyiler arasında kötülük yüklü bir bombayım…
Bütün kötülükleri yok etmek adına…
İyiliğin değerini anlamak için bu yapılanlar…
Kötülük olmasaydı iyiliğin hiçbir özelliği kalmazdı...
Onun değerini ortaya çıkarır kötülük… [/FONT]
[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot][/FONT]
cay-zindeligi-artiriyor-1169971.Jpeg

[FONT=&quot]Bir bardak çay gibi ömür…
Kiminin ki bir dikişte biter kimininki ise yudum yudum…
Dibinde kalan çöpler ise hayattan kalan kalıntılar… [/FONT]


 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
Hayırlı sabahlar diliyorum.
Emeğinize yüreğinize sağlık.
Selametle kalın.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=&quot]Çay muhabbeti

Efsaneye göre “zamanın birinde büyük bir imparator yaşarmış. Bu imparator çok uzak bir diyarda, Çin’de, hükmünü sürermiş. Güzel bir günün, güneşli bir öğle vakti, çiçeklerle bezeli bahçesinde dolaşırken, o zamana kadar hiç duymadığı esrarengiz bir kokuyla karşılaşmış. Bu koku öylesine hoşuna gitmiş ki, hemen yanına hizmetlilerini çağırıp, kokunun kaynağını bulmalarını buyurmuş. Meğerse koku, kaynayan bir suyun içine kazara düşen yemyeşil ve küçük yaprakçıkların haşlanması sonucu oluşmuş. “Kokusu bu kadar güzelse, tadı kim bilir nasıldır?” diye düşünen imparator, çayın tadına bakmış…” çok hoşuna gitmiş. Böylece çay içeceği keşfedilmiş.

[/FONT]
caylar_devrim_2011_ile_toplanacak.jpg

[FONT=&quot]
[/FONT]
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=&quot]İstanbullu bir gelin, Erzurumlu bir komşuya gitmiş.

[/FONT]

[FONT=&quot]
Kıtlama çay içmeyi öğrenmek istemiş.
Şekeri ağzına almış, şeker hemen erimiş.
İkinci bir şeker istemiş, o da hemen erimiş.
Üçüncüyü istemiş, daha bardakta çok çay var.
Ev sahibi de dayanamamış;
“Gurban gelin hanım, ben senin çayı şimdi tatlı edim de, sen kıtlamayı evinde öğren” demiş. [/FONT]
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
KIRTLAMA ÇAY KEYFİ
Bilindiği üzere ülkemizde ve dünyanın bir çok ülkesinde çay yaygın olarak tüketilmektedir. Her ne kadar Çinlilerin bulduğu söylensede en büyük çay tiryakileri ülkemizde bulunmaktadır. Gelelim yöremize. Yöremizde çayın yeri bir başkadır. Yöremize yolunuz düşerde tanıdık veya tanımadık birine misafir olursanız size çay içirmeden göndermez. Ancak şunu hatırlatmakta fayda var, eğer çay kaşığı gelmezse paniğe kapılmayın. Çünkü Erzurumlular çayı ''Kırtlama Şeker'' adını verdikleri, küp şekere benzeyen ama oldukça sert olan bir şeker ile beraber içerler.

Şayet ''Kırtlama Şeker'' ile çay içmeyi bilmiyorsanız iki yöntem var. Birincisi ''Kırtlama Şekeri'' çaya karıştırıp dakikalarca erimesini beklersiniz ki bu sürede çayınız soğuyacağından bu pekde tavsiye edilen bir yöntem değildir. İkinci yöntem ise ''Kırtlama Şeker'' ile çay içmeyi bir an önce öğrenmelisiniz. İnanın çok daha güzel bir tat kazanıyor çay.

Tortum'a yolunuz düşerse cağ kebap yedikten sonra tadacağınız ikinci şey mutlaka ''Kırtlama Şekerle'' içeceğiniz çay olmalıdır. Eğer ''Kırtlama Şekerle'' çay içerken koyu bir sohbetin ortasında iseniz ikinci demliğin bittiğinin farkına bile varmazsınız. Daha sonra üçüncü demlik ocağa koyulur ve doyum noktasına ulaştığınızı düşündüğünüz anda ''Cırıldım Çayı'' ikram edilir size. ''Cırıldım Çayını'' içmemek ev sahibine karşı büyük bir hakaret anlamına geleceğinden size ikram edilen bu son bardağıda bitirmelisiniz. Son bardaktaki çayı da içtikten sonra çay bardağını çay tabağının üzerinde yan yatmış vaziyette bırakmalısınız. Bizden size tavsiye bunu mutlaka yapın yoksa gözlerinizi hastanede açabilirsiniz :)

Son olarak ''Kıtlama Şeker'' ile çay içmek ve bunun tadını çıkarmak istiyorsanız mutlaka ince belli çay bardağı kullanın. Çünkü kupa ve fincan türü bardaklarla içtiğinizde tat alamazsınız.
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Kitlamayi bende yaptim ama gercekten cok hos oluyor :)
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
"Çay (Kimin Ağrıyır Canı)" Türkü Sözü

Kimin ağrıyır canı
Okşayıptı mercanı
Her bir derdin dermanı çay çay çay

Armudu istikanda çay
Üregimiz yananda çay
Aranlısan dağlısan çay çay çay
Etirlisan dağlısan çay çay çay

Herkese gelse gonah
Lazım değil soruşmah
Gelsin yemehten gabah çay çay çay

Gışın garlı savunda
Yayda gırda bayırda
Gezir ne sorağında çay çay çay

Armudu istikanda çay
Üregimiz yananda çay
Aranlısan dağlısan çay çay çay
Etirlisan dağlısan çay çay çay

A gülüm ey
Alın gelin elleri
Kimin yohtur heberi
Okşayıptı mehmeri çay çay çay

Armudu istikanda çay
Üregimiz yananda çay
Aranlısan dağlısan çay çay çay
Etirlisan dağlısan çay çay çay

Üregim çay çay çay
Etirim çay çay çay
Mehmerim çay çay çay
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
Bir bardak çay gibi ömür…
Kiminin ki bir dikişte biter kimininki ise yudum yudum…
Dibinde kalan çöpler ise hayattan kalan kalıntılar…

Teşekkürler abi..
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
268765_190926704299312_154879944570655_518978_73357_n.jpg


Çay ve çay sohbetleri


Porselen demlikte güzel demlenir,
Rengi kıpkırmızı gören imrenir,
Herkes sohbetlerde ilim öğrenir,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Önemini bilen sohbete gider,
Maksat ilim, çayı bahane eder,
Sohbetlerin feyzi bırakmaz keder,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Cam bardaklar sıra sıra dizilir,
Çöpü düşmez, bir cam gibi süzülür,
İşi olup içemeyen üzülür,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Memba sularıyla yapılanına,
İçmeyen çıkarsa, değsin canına,
Rengi benzetilir tavşankanına,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Çay ikram edeni, ehli unutmaz,
Uykusu geleni hemen uyutmaz,
Ihlamur, çayların yerini tutmaz,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Rize’mizin nefis olur çayları,
İçilir, yaz, bahar ve kış ayları,
Zinde tutar bayanları bayları,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Tozları elenir, sonra demlenir,
Bardak boşaldıkça, çay tazelenir,
Çayların yanında nevale yenir,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Garipler, dervişler çaya bayılır,
Çay, evliya içeceği sayılır,
Çay kokusu her tarafa yayılır.
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Çaydanlık az gelir, konur semaver,
Hizmet eden kişi, olur cengâver,
Rahatça içeriz, dar olsa da yer,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Kimisi, çay içer, nargile çeker,
Bazen teker teker kırılır şeker,
Çünkü kimileri kıtlama içer,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Çay sohbeti dile destan bir olay,
Her molada getirilir taze çay,
İtiraz edilmez, herkes der hay hay,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Sohbetlere edep ile girilir,
Uykusu gelenler içip dirilir,
Boşalınca tazelenip verilir,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Kimi üç bardağın adını anmaz,
Beş bardak olsa da, çay içtim sanmaz,
Dokuz bardak içer yine de kanmaz,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Yemeğin hazmını kolaylaştırır,
Sohbete renk katar, olaylaştırır,
Dostluğu, sevgiyi hep paylaştırır,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Çaylarımız her ülkede vizeli,
Rize’de yetişir çayın güzeli,
Piyasaya sürer onu Rizeli,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Göz alıcı renge kimler vurulmaz,
Taze demlenmişse, geri durulmaz,
Filiz varken başka çaylar sorulmaz,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.

Gönül ne çay ister, ne de çayhane,
Gönül sohbet ister, çaysa bahane,
Bu çaylı sohbetler olur şahane,
Bizde bir başkadır çay sohbetleri.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Sizde hayatınızın önemli kısmında bu büyülü sıvıyı içmişseniz.
Sabah uyanır uyanmaz düşüyorsa aklınıza. İnce bel çaybardağı denilince başka şey
düşünemez oluyorsanız, tavşan kanı dediğinizde dönüyorsa başınız .
Söyleyin bakalım çay nasıl karıştırılır ?
Şaire kulak verirseniz:
Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!
Hele iyi demlenmiş ise hele Ramazan, sa ve hele karnımı az da olsa doyurmuşsam iftarda, sahura dek dostlar hazırsa muhabbete söyleyin bakalım çay nasıl karıştırılır ?
Uzun-kısa bayram için düşmüş isem yollara bilmem hangi karayolunun bilemem hangi kilometresindeki dinlenme tesisinde kasetmi canlı mı diye merak ettiğim “.......... turizmin sayın yolcuları kaptanınız 30 dk (neden 30 dk) ihtiyaç molası vermiştir” anonsu ile uyanmış isem aklıma gelen hayati ihtiyacım sallama değil demlenmiş, durulmuş , öneminin ve benim için değerinin farkında ince belli bardakta kırmızı beyaz desenli tabağı ile her yolcuda olan yolda olmanın mahzunluğunu kaldıran bir bardak çay….

Karıştır çayını zaman erisin;

Çay tek başına zihin açıcıdır, uzun süren öğrenciliğin ürünü sinavlara en yakın destekcimdir çay….Bitmeyen sınavlar, fotokopiler, bezmişim, ALLAH’ım biter mii çaysız bu okul ?

Öğrencisiniz, çekyat denen yüzyılın icadına sahipsiniz, üstelik memleketten koli göndermiş anneniz, hazine sandığı açar gibi açmışsınız, yüzünüzde güller açmış, anneniz kokan reçeller, poğaca, kurabiye, erişte ve ve ve ve…..

Akşam ev arkadaşlarınızla gazeteleri sermişsiniz (ki bu gazeteleri o halde okumak ne güzeldir) odaya, en becerikliniz menemen yapmış acılı, taze ekmek, tabak kirletmemek için 500 gramlık plastik kabında yoğurt, o mutlu sofrada en büyük sıkıntı içine şeker doldurulmuş sarelle kasesine ıslak çay kaşığını daldırıldığında nemlenen şekerlerdir.

Bilmem kaç defa ocakta unutulan çaydanlık, isli, eski....

Karıştır çayını zaman erisin;

Terk edilmişlik, yalnızlık, gariplik çökmüş içinize, kanayan yüreğinize merhemdir sallanmış, poşetlenmiş değil demlenmiş, kendine gelmiş bardak bardak çay.
Kışın soğuk gecelerde üşümüşseniz, gökler gürlerken, bardakta huzur dolu değil mi ?
Dudaklarınızda dua gibi çay…

Ne mutlu çay demleyenlere, hayatı da çayı da sallamayıp, namuslu çay demleyenlere, yarenliklere, ne yazık hayatı da poşet çayın ince ipliği ile ancak bağlayanlara. Çaydanlıktan yükselen buğuya karışan hayallerimize, şekerin erimesi gibi eriyen geçmişimizin hayatımıza verdiği tada ...

Karıştır çayını zaman erisin...

Dostlar şimdi düşünün çay nasıl karıştırılır ?
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Çay Kimi Çağırır???
Vakti vardır…
Ve can çeker.
Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır.
Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir.
Yalnızlığa hüzün taşır çay…
Sohbete muhabbet…
…..
Hayatın neresinde, ne şekil ve görüntüde olursak olalım; mesele şudur:
Bir bardak demli çayın yanında ne kıymetimiz var?
Hangi dostun bir bardak demli çayı için “hasretin adı” ve “katma değer”iyiz?
…..
Vakti vardır..
Ve can çeker.
Can, çayı bahane edip dost ister.
Profesör istemez, genel müdür hiç istemez…
Makam ve mevki…
Ve dahi şan ve şöhret…
Ve dahi mal ve mülk sahibi istemez.
Aradığı insandır.
“İnsan” sıfatının yanında, som altına şekil katmak için sokuşturulmuş bakır kadar ehemmiyeti olmayan unvanları hesaba katmaz…
Ve can, insan çeker.
Bir bardak demli çayın her yudumunu, ab-ı hayata dönüştüren insan!
…..
Bir daha mesele şudur:
Canımız kimi çeker ve kimin canı bizi çeker?
Ve neden?
…..
Hayattan aldığımız ve hayata kattığımız can sıkıntılarının çoğunun sebebi, maalesef değersiz şeylerden ibarettir.
Ne bu dünyadan çekip giderken bizimle birlikte gelirler.
Ne sonrası için işe yararlar.
Üstelik, bir bardak demli çayın yanında bile, sahibini “beş kuruş” sahiplenmezler
…..
Su kaynar…
Aşk ateşinde…
Bir tutam çay yaprağıyla karışmak, vuslattır.
Bu sıcaklığa…
Bu buhara ram olur ve yayılır duygular.
Sonra aşkın rengidir ve demidir görünen.
Ve aşkın rayihası.
…..
Söyleyin şimdi:
Can kimi çeker?
Kimin canı bizi çeker?
Bu şiire kim bir mısra katar gönlünden?
Sohbeti kim demler?

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com

Sabah, henüz, kapağı açılmamış bir gazoz kadar sakin dururken; çayın canı ‘beni’ çeker!.. [FONT=&quot] [/FONT]
Çayın demi; demliğin ağzından bardağın içine, bardağın ağzından içime dökülür...
Ben, fısıldarım; içine!..
Duyuyor musun?.......
Kim duyar, kimbilir; ben konuştukça!
Susmak;
[FONT=&quot]Dağlar gibi konuşmaktır!..
[/FONT]
Sabah, henüz, kapağı açılmamış bir gazoz kadar sakin dururken; çayın canı ‘ben’ çeker!..
[FONT=&quot]Bense hâlâ; üstünde dumanlar, ve altında dalgalar oynaşan, ak saçlı bir ulu dağ kadar sessizce otururum, hayâlinin başında!..
Başımda yeller, dışımda eller dolaşır...
Tırmalanırım; tırmanıldıkça!..
İçim kanar; Sızarım çaylara doğru!..
Bir kızıl çay akar denize kadar; içimden gelip...
Bir kızıl çay akar demliğin dudağından...
Bir kızıl çay bulaşır dudağıma, bardaktan...
Durur çarkı saatlerin; Kurur dudağım!..
Kurur; dudağımda ne varsa, ve kurur kelimeler!..
Durdukça vakit, ve senin hayâlin durdukça karşımda.
Bir martı; son caklamasının tam ortasında durdukça heykel gibi, kaskatı; Salacak’la Sarayburnu arasında...
Ben çözülemem...
Çözülmez kelimeler! ..
Bu sabah, yine çayın canı beni çeker! ..
Bir kızıl çay akar denize doğru içimden, bir kızıl çay akar demliğin dudağından, bir kızıl çay bulaşınca dudağıma, bardaktan...
Durur saatler...
Kurur kalır dudağım; tadı bilinmez!..
Ben, konuşurum kendi kendime; duymazsın...
Bilmesem dekimler duyar, ben konuştukça...
Bilirim...
Bilirim ki susmak; Dağlar gibi konuşmaktır!.. [/FONT]
[FONT=&quot][/FONT]
Muammer Erkul
[FONT=&quot] [/FONT][FONT=&quot][/FONT]
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Çay, M.Ö. 2737 yılında Çin İmparatoru Shen Nung tarafından tesadüfen keşfedilmiştir. Shen Nung, bir gün bahçede ağzı açık bir kapta su kaynatırken, çalılıklardan bir kaç yaprak, kaynayan suyun içine düşer. Nung, yaprakları suyun içinden çıkaramadan yapraklar suda kaynamaya başlar, etrafa hoş bir koku yayar. İmparator, merak edip suyun tadına bakınca çay keşfedilir.

Çay, Avrupa’ya 17. yüzyılın başlarında gelir. Portekizliler, Çin’in kıyı kesimi olan Macao’dan gemiyle, Hollandalılar da Endonezya yolu ile Avrupa’ya çayı getirmiştir. Türklerin çayla Orta Asya’da tanıştıkları, Türkler arasında çayı ilk olarak Hoca Ahmet Yesevi’nin içtiği sanılıyor. Türkler, batıya doğru göçleri ve ticari ilişkileri esnasında çayı da getirmişler ve kullanmışlardır. Cumhuriyet döneminde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çay tarımı başarılı olunca Türkiye’de çay, içecek olarak yaygınlaşmıştır. Günümüzde çay, en çok tüketilen alkolsüz içecektir.
Ya Çay Olmasaydı?
• Çay keşfedilmeseydi, çaydanlık, çay fincanı, çay kaşığı, işyerlerinde çay paydosu, şehirlerarası otobüslerde çay molası olmayacaktı.
• Kahvehaneler, çay ocakları olmayacaktı. İnsanlar miskin miskin kahve köşelerinde oturmayacak, çalışarak ekonomiye katkıda bulunacaklardı.
• Kahvehaneler olmasaydı, kâğıt ve taş oyunları, kumar da yaygınlaşmayacaktı.
• Kahve ülkesi olarak bilinen Türkiye’de insanlar kahve içmeye devam edecekler, “bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” demeye devam edecektik.
• Kahvaltılarımızda çayın vazgeçilmez bir yeri olmayacak, evimize gelen misafirlere başka şeyler ikram etmek zorunda kalacaktık…
• Türkiye, kişi başına yıllık çay tüketiminde 2,3 kg ile dünyada birinci sıraya yerleşmeyecekti.
• Çayın demi için “tavşan kanı” deyimi ortaya çıkmayacaktı, ince belli cam çay bardaklarından tavşan kanı çayı sohbetle içenlerin tavşan uysallığına kavuşacağını ummayacaktık.
• Tatsız, bulanık, rengi bozuk ve soğuk çay getiren çaycıya: “Ne bu yahu! İmamın abdest suyuna benzemiş.” diye sitem etmeyecektik.
• Liselerde çay partileri yapılmayacaktı. Aslında, şimdi bu partilerde çaydan başka her şey içiliyor ama adı yine de “Çay Partisi”.
• Çay olmasaydı, sigara içenlerin sayısı da giderek artmayacaktı belki de… Yemekten hemen sonra yakılan sigaralar tiryakilere ilaç gibi gelirken akabinde başlayan çay servisi de vücuda su ve dolayısıyla da canlılık getirir.
• İngiltere’de Çay falına bakılmayacak, 20. yüzyılın başından ortalarına kadar, salgın halinde çay partilerinde bayanlar arasında çay falına bakmak yaygınlaşmayacaktı.
• Kadınlar, “Beş Çayı” diye kendilerine vakit ayırıp, çay içmeyi ve dedikodu yapmayı alışkanlık haline getirmeyecekler, çay yüzünden ev işlerini ihmal etmeyeceklerdi. Çalışmaya harcanacak zaman çay içmekle tüketilmeyecekti.
• Çayın tiryakileri için 5 duyu organına hitap ettiği: çayın rengiyle göze, kokusuyla burna, şekerini karıştırırken kulağa, sıcaklığıyla tene, tadıyla ise dile iyi geldiğini ileri sürülmeyecekti.
• Çok çay içenlerde “Çarpıntı, göğüs anjini, sinir bozukluğu, baş ağrısı, sıkıntı, mide bulantısı, el titremesi ve uykusuzluk” gibi hastalıklar artmayacaktı.
• İngilizler, klasik beş çayında çaya süt eklemeyi; Çinliler, “yeşil çay içmeyi; Kuzey Afrikalılar, çayı nane ile aromalandırmayı; Orta Doğulular, çayı genellikle limonla içmeyi; Ruslar, çayın içine reçel koymayı ya da “kıtlama” şeker ile içmeyi; kahve tutkunu Amerikalılar ise çayı demleyip buz gibi soğuttuktan sonra keyfini çıkarmayı alışkanlık haline getirmeyeceklerdi.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
%2525C3%252587aydanl%2525C4%2525B1k.jpg

[FONT=&quot]
[/FONT]
[FONT=&quot]Çayla ilgili olarak bakın ne demişler..... [/FONT][FONT=&quot]

Çayın alt demliği evdeki kaynanadır; devamlı kaynar durur..
Üst demlik evdeki gelindir; alt demlik kaynadıkça o olgunlaşır, demlenir...
Gelinin kocası ise bardaktır; biraz kaynana doldurur biraz da gelin...
Çocuklar çayın şekeridir; tat verir...
Görümce ise çay kaşığıdır, arada bir gelir ve karıştırır gider...
Kayın babaya gelince; o da bardak altıdır; dökülenleri bir araya toplar...[/FONT]
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Türk Çay Kültürü

caytar1.jpg

5000 yıllık tarihe sahip çay her ne kadar Türklerin yaşamına geç girmişse de temiz girmiş. Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz gözardı edilemez. Bunlardan ilki, iyi bir çay demlemenin olmazsa olmaz kurallarından biri olan demliğin sıcak olması şartını, demliği çaydanlığın üstüne oturtularak, ustaca ve güzelce çözümlememizdir.
Buna karşın; çayın acıyıp tadının bozulmasını önlemek için; demledikten sonra, çayı süzdürüp başka bir demliğe boşaltmıyoruz o da işin ayrı bir yanı.
Peki Türk çay kültüründe olmayan; Amerikan icadı poşet çay, çay topları ve ağları, fazla aromalı çaylar, çaya çok süt ve limon koymak, çayı metal demlikte demlemek yani çaya karşı özensiz davranmak.
Türkler, Anadolu'ya gelmeden öncede çayı bilmelerine karşın; çayın Türkiye'ye gelmesi ancak birkaç yüz yıl önceye dayanmaktadır. Çay içiminin Anadolu'da yaygınlaşması 19. yüzyıldan itibaren olmuştur. Türklerde çayın yaygınlaşmasına ilişkin şöyle bir hikaye anlatılır:
Hoca Ahmet Yesevi bir gün Hıtay sınırında Türkistan karyelerinden birine misafir olur. O gün hava çok sıcak olduğu için çok yorulmuştur. Evine misafir olduğu Türkmenin komşusunun zevcesi doğum yapmak üzeredir. Türkmen, Hoca Ahmet Yesevi'den dua ister, Ahmet Yesevi de dua eder. Allah'ın izniyle Türkmenin isteği hemen olur. Türkmen bu duruma çok memnun olur. O yörenin önemli bir ikramı olan çay kaynatıp getirir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak sıcak içince terler ve yorgunluğu gider. Sonra, "Bu şifalı bir şey imiş, hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar. Allah kıyamete kadar buna revaç versin" diye dua etmiştir. İşte çay bundan sonra bütün Türkler arasında kullanılmaya başlamış ve şifa verici bir içecek olmuştur.
Halk kültürü ve etnografyasında çay önemli bir yer tutar. Çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun etrafında oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır.
deren1.jpg
Sabah kahvaltısından gecenin geç saatlerine kadar hayatımızın içinde bulunan çay, değişik kültürel değerlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.



Çayla ilgili; tekerlemeler, bilmeceler, mani ve türküler, ilahiler, efsaneler, fıkralar, gelenek ve görenekler başlı başına kültürel değerlerdir. Hatta, çay kelimesi Çince olduğu halde, sözlüklerde ve deyimlerde yerini bulmuş geniş bir kelime ve deyim sayısına ulaşmıştır. Çay, Çay Bahçesi, Çay Bardağı, Çay Demlemek, Çay Fincanı, Çay Fidanı, Çay Fidesi, Çay Kaşığı, Çay Takımı, Çay Vermek, Çay Molası, Çaycı, Çaycılık, Çaydanlık, Çay Parası, Çayevi, Çaygiller, Çayhane, Çay Kazanı gibi kelimelerin yanında; Tavşan Kanı Çay, Çay İçmek, Kıtlama Çay, Çayı Höpürdetmek, Çay İkram Etmek, Paşa Çayı gibi deyimlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Yetiştirilmesinden, hazırlanıp tüketilmesine varana kadar olan çay kültürü, bir çay etnografyasını da ortaya çıkarmıştır. Çay kesilmesine yarayan makaslar, sepetler, kutular, demlikler, semaverler, çay kazanları, bardaklar, fincanlar, kaşıklar, tepsiler vb. hepsi çay kültürünün etrafında oluşan etnografik maddelerdir.

Bunlardan en önemlisi, çayın kendisinden ayırd edemeyeceğimiz semaver kültürüdür. Semaver 19. yüzyıldan itibaren Ortaasya'da yaygın olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Ahmet Yesevi'den gelen mirasla çayın şifalı olduğuna inanıldığı gibi, semaverin de şifa dağıtıcısı olduğuna inanılır hale gelmiştir. İnsanlara bir hayat, muhabbet verici, dertlere deva olarak görülür. Semaverin şifa dağıttığına o kadar inanılırdı ki hamam çıkışında ve mevlitlerde insanları rahatlatmak için semaver kaynatılır ve çay içilirdi. Semaver edebiyatımızda da başlı başına bir yer tutmaktadır. Semaver şifahaneye benzetilmiştir.

Daha düne kadar yurdumun kahve ve çay bahçeleri "cafe"lere özenerek cam bardağı ortadan kaldırmış, porselen ya da cam fincanlarda servis yapmaya başlamıştı. Bir de tabii poşet çay girdi ki yaşamımıza, "cafe"lerin dışında kimi evlerde de yüz yıllık çay demleme usullerimiz hemen rafa kaldırıp demlik poşeti çaylar fincanda sunulmaya başlandı. Allah'tan şimdilerde, turistlere porselen/seramik fincanda poşet çay sunmanın pek de zekice bir şey olmadığı kavranmaya başlandı. Bunda "Yunanlılar ince belli cam bardakta çay veriyormuş" haberinin etkisi oldu mu bilmiyorum ama son zamanlarda, "cafe"lerden başlayarak, çay bahçelerinde de çay severlerin ısrarı üzerine ideal boyutta olmasa da cam bardaklar kullanılmaya başlandı. Hani şu nedense "Ajda Pekkan bardağı" denen iri bardaklar. Ama gerçek çay severlerin gönlünde yatan küçük, ince belli bardaklar tabii ki.
Gün boyunca çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi katkılarımızla çayın kültür tarihine eklediklerimiz yadsınamaz, hele destanlarımıza, türkülerimize, ilahilerimize ve manilerimize de girdiği hatırlanırsa...
Çay'dan bahsedilirde Erzurumlu'dan bahsedilmez mi? Çayi Rizeliler yetiştirir. Ama çayi da Erzurumlular içer. Erzurum'da çay bir başka içilir. Herkes çay içer ama Erzurumlu bir başka çay içer. İçer içer de... neler der neler...

Oğul[FONT=&quot]Posoflu Aşık Zülali[/FONT]
[FONT=&quot]1
Şekerim kalmadı kahvem tükendi[/FONT][FONT=&quot]
[/FONT][FONT=&quot]Bilmem gidem hangi attara oğul
Takatım kesildi gönlüm bulandı
Cebimde de yoktur on para oğul
[/FONT]
[FONT=&quot]2
Bir gün çay içmezsem tutar isitma
Hem de bana dersin doktora gitme
Takdirin bu diye iftira etme
Tedbirime ara bir çare oğul

[/FONT]
[FONT=&quot]3
Fakirler bağinda baykuşlar öter
Bu nasil zamandir gün günden beter
Billurlar fincanlar yüzüstü yatar
Çay takimi oldu kapkara oğul
4
Der Zülâlî tiryakilik bilindi
Gözlerimin işiklari silindi
Bu sebepten semaverim delindi
Kaynadi döndü pinara oğul
[/FONT]

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Erzurumlu ve Çay (5)

Yaptiğimiz yöreyle ilgili toplamalarda, 1895 yilindaki kolera salgininda bölgenin vali paşasinin insanlara, şehrin kavşak noktalarina koydurduğu dev kazanlarda kaynattiği dev kazanlarda demlettiği çayi içirdiğini kaydetmişiz. Kolera savaşinda, hele ilaçlarin olmadiği devirlerde tek çare mikroplari öldürerek insanlarin hastalanmalarini önleyebilmekteydi.


Böylece hastalikla başa çikabilmişler. Sonra çay içme bir alişkanlik olmuş bu şehirde. Sebze meyve de olmadiğindan vücudun su ihtiyaci çayla karşilanmiş. Demiryolu gelip, üretim merkezleri yakinlaşinca çayin önemi azalmiş ister istemez.



Çayin kültür tarihini yazanlar ne yazik ki Erzurum'daki çay adetlerinden bahsetmiyorlar. Erzurum'da yaşayan insanlar yazıyor mu ki bu konuları?



Eski devirlerde bir kantariye mağazasinda şunlar bulunurdu: şeker, çay, kahve, sigara, kibrit, sabun, tarçin, havlucan, kara ve kirmizi biber, baharat, kova ve inşaat malzemesi. O zamanlarda Erzurum'da kantariye üzerine iş yapan kuvvetli müesseseler mevcuttu. Nemlizadeler, Rum Kabayanidi gibi koskaca birer hani işgal ederek kantariye ticareti yapan büyük tüccarlar dahi bulunmakta idi. Erzurum'un ithal ettiği şeker; büyük miktarlara baliğ olur, şekr nakliyati deve, at, mekkareleri, çift atli, dört atli arabalarla yapilirdi. Van, hakkari, Bitlis, Muş gibi vilayetlerin şeker ihtiyaci, Erzurum'dan gönderilen ikiyüz, üçyüz çuvallik partilerle temin olunurdu.


Şeker ithalati hassaten Fransa'dan ve bir miktar da Rusya'dan yapilirdi. Rusya'dan gelen mallar arasinda semaver de sayilmaktadir. 1914 senesinden evvelki ithalat: Trabzon iskelesine transit çikartilan ithal mallari: Şeker, çay... İstanbul'dan mübayaa edilen... şeker, çay, kahve... Rusya'dan Kötek kapisi tarikiyle ithal olunan...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com

Semaver......

bir kısım sahil halkı da at ve katırları vasıtasıyla Erzurum'un tütün, şeker, çay... gibi mübrem ihtiyaçlarini karışılamışlardır. Ruslar ile yapilan ticari anlaşmada Erzurum tüccarları Ruslarin Erzurum'daki mümessili
olan Zorkorstorg şirketiyle anlaşmalar yapmişlardir. Ruslara canli hayvan ve hayvan mahsülleri satarak onlardan şeker, tuhafiye ve manifatura almişlardir. Komşu vilayetlerin ticaret adamlari ... kantariye... ihtiyaçlarini Erzurum'dan karşilarlardi. Kantariyecilerin büyük çoğunluğu Kongre Caddesi ve Hacilar Hani civarinda yerleşmişlerdi.


Nasil bağlayalim bunu? Rize'de üretilen, siyah Doğu Karadeniz çayindan bahsediyoruz. Yaylalardan, kartal yuvasi benzeri yerlerden aşaği bakarsin, islanmakta olan çay bahçelerini görürsün. Hani oralar yurdumuzun yağmur turizmi bölgeleridir.

"... bu havali ahalisi çay istimaline be-gayet mümhemikdirler. Zengin fukara her kim olursa olsun umumiyet üzre sabahları hanelerinde çay istimal ettikleri gibi; kıraathanelerde kahveden fazla çay sarfiyatı vuku buluyor. Arabacılar, kiracılar yollarda konak mahallerde rençberler dahi hanelerinden ma'ada tarlalarda, harmanlarda tedarik ettikleri teneke semaverler ile çay kullanırlar. Bu havalide çay otuz 30 seneden beri taammün etmiştir. Bir iki seneden beri darçın menku'u çay makamında istimale başlamış ise de adem-i taammümü hakkında verilen müzekkere-i acizanem üzerine bir dereceye kadar önü alınmaktadır. (6)

Dr.Şerif Soylu
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Çayname[FONT=&quot][/FONT]
İhsan Coşkun Atılcan
[FONT=&quot]1
Bir mübarek nesnedir ki övülür
Erzurum'da her şeyden çok sevilir
Sıra sıra tepsilere çevrilir
Yakut renkli pırıl pırıl demli çay

2
Akar gider Akpınar’ın suları,
Yazıcısı daha birçok pınarı,
Tabakhane, cennet çeşme suları,
İçmezler de ‘İlle olsun taze çay’

3
Dilde destan kışları ve Barları
Yaylasında kısrakları, tayları
Sularında nefis olur çayları
Dadaşların tutkusudur burda çay

4
Erzurum’un mutfakları düzenli,
Biçim biçim semaverle bezeli,
Eksik olmaz sofrasında ezeli,
Lavaş ekmek, civil peynir, birde çay

[/FONT]
[FONT=&quot]5
Açma çörek, bohçe kete yenilir
Yenildikçe daha var mı denilir
Tazelenir tazelenir verilir
Ömürleri tazeleyen taze çay[/FONT]

[FONT=&quot]6
Ufak ufak kırılmakta şekerler
Dil üstünde kıtlamasın içerler
Limon, çayın namusunu lekeler
Bakiresi bir bardakta sade çay

7
Düğün dernek, çalgı ahenk kurulur
Zurna çalar, davullar vurulur
Çok bar tutar, dadaşları yorulur
Her ne molada getiriler demli çay

[/FONT]
[FONT=&quot]8
Gandara'da söğürtleri gövdeli
Gövdesinin altı koyu gölgeli
Küme küme çay içerler neş'eli
Her muhabbet aleminde vardır çay
[/FONT]
[FONT=&quot]
9
Bir tarafta tarla çayır biçilir
Bir tarafta buğday saman seçilir
Şeker yoksa zararı yok içilir
Kişmiş ile, temas ile orda çay

10
Mantı ile turşu yedim yanmışam
Otuz içtim, şimdi ancak kanmışam
Semaverin tekendiğin sanmışam
Tazesinden hele doldur ver bir çay[/FONT]

[FONT=&quot]11
Semaverler sıra sıra dizili
Demlikleri nakış nakış yazılı
Akşam sabah Erzurum'da hasılı
Fokur fokur buğu buğu hazır çay

12
Şair değil aşinadır fırçaya
Neler yazdı tiryakisi bu çaya
Gönül ister düşsem yollara yaya
Orda içsem birkaç bardak doğru çay

13
İçkileri biraz sertçe taşladım
Çay içmeye kıtlamaya başladım
İhsan der ki vah ederim, yaşlandım
Doktor dedi: Açık olsun senin çay [/FONT]
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Oflu Hızır
Çay Destanı
1
Yarum gitti çaylığa
İslatti fistanuni
Dinle Ofli Hizirdan
Bu çayun destanini
2
Evde parkta bahçede
Seyrettum içenleri
Hiç birisi pilmeyu
Eziyet çekenleru
3
Mayis ayi geldi mi
Başlayi bir curcuna
Onlari durduramaz
Ne yağmur ne furtuna
4
Ev işin hallettu
Doğru çayluğa sapti
Yetmiş kiloluk sepet
Sirtindan yara yapti
5
Boş arazimuz yoktur
Heryeri doldurduk çayluk
Kalmadi köyümüzde
Ne misirluk ne findukluk
6
Oradaki ekisperler
Torpilinun ajani
Fazla çay veremezsun
Uygularlar kontenjani
7
Morali bozuldi mi
Çaylari seçtirecek
Arkanda dayun yoksa
Eziyet çekturecek
8
Her sene devam eder
Mayis Temmuz arasi
Bu kadar eziyete
Helaldur çay parasi
9
Bütün Rize bitecek
Sira Of'a gelecek
Zaten alduğun para
Borcuna yetmeyecek
10
Yolu yok yordami yok
Her tarafi tik bayir
Bu çilekeş bacimi
Kayir Allahum kayir
11
Senelerdur yük taşir
Rahatsuzdur belunden
Ne yapsun Ofli Hizir
Bir şey gelmiyu elinden

 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Kemenceci Hasan Yazıcı
Çay Destanı
1
Biraz da anlatayim
Başima gelenleri
Bu yaz çay güldürecek
Bizim Rizelileri
2
Gelirimiz bu çaydi
Zata evvelden beri
Arka isti yatayi
Fabrika işçileri
3
Çay kesmek bir iş değil
Muhim olan satmasi
Nerden çikti ortaya
Bu kontenjan davasi
4
Kimun aklina geldi
Bu Allah'in belasi
Hiç hoşuma gitmeyi
Ekisperin havasi
5
Ekisper bakti çaya
Ben de yaktim sigara
Dedi çayin bozuktur
Bunu bi temiz ara
6
Her sene iyi idi
Şu Rize'nin havasi
Bu yaz güneş görmedi
Soğuk geçti burasi
7
Yağmur çamur çalişir
Zengin fukarasi
Cebumuze girmedi
Mubarek çay parasi
8
Aradiim iki saat
Gine temiz olmadi
Dedum ulan Yazici
Sana akil kalmadi
9
Benim darlandigimi
Ekisper de anladi
Çayi koydu kantara
Baktilar bir deftere
10
Dediler bir kilo fazla
Al koy oni bir yere
Zaten kafam dumanli
Döktüm oni deereye



 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt