Eski zamanlarda insan hayatının akış çizgisini belirleyen temel prensiplerden biri, “ibadetlere göre hayatı planlama” idi. Dünyevî bütün çabalar, kulluk vecibelerinin ifasından sonra gelecek tarzda dizayn ediliyordu. Bu tutum iç huzuru kuvvetlendirerek, berekete vesile, rahmete sebepti.
Bugüne bakıp aynı reçetenin takip edilip edilmediğini teftiş ettiğimizde, maalesef tam tersi bir anlayışın hayatlarımızı sarmaladığını müşahade ediyoruz. İşlerimiz, uğraşlarımız, çabalarımız, sonra son dakikada namaz... Meşguliyetler, boş konuşmalar, saatler süren seyirler, sonra istiğfar, yakarış, tefekkür... Bu çarpıklık işin özünden, temelinden, maksadından alıp götürüyor bizi başka bir yere...
Sembolik olarak, künhüne vâkıf olma ve istifade etme derdi taşımadan ibadetlerimizi üstün körü yapıyor, bu konuda birbirimizi ayıktırmıyoruz.
Namazda tadil–i erkan, oruçta sakınma, hacda sabır, sadakada gizlilik, iyilikte sır, konuşmada bereket, susmada samimiyet esas iken, tüm bunları “Dost rızası” için yapıyorsak, dünyamızı mamur edecek işlerden daha çok özenmeli ve önceliği onlara vermeliyiz. Zira kalbi esenlik rüzgarıyla ferahlanmayanın, zahiri işleri de şeklen düzgün gider, huzuru ve bereketi olmaz.
Bu manada sıkça hatırlatmak önce, kendimize ve sonra dostlarımıza ifade etmek, ısrar etmek gerekir ki; “namazı olmayanın din direği çöker”, ibadetlerini azami hassasiyetle ve vaktinde ifa etmeyenin gidişatı hayr olmaz...
Hangi işte olursak olalım, önce besmele, sürekli Nâzır’ın takibi duygusu, secde ve istiğfar özlemi, boş ameliyelerden kaçıp O’nu memnun edecek işlere öncelik ve hız verme arzusu...
Rahman gayret sahiplerinin niyetlerini halis, çabalarını muvaffak kılsın....
Binbir rahmet ve dua niyazı ile...
Vesselam...
Bugüne bakıp aynı reçetenin takip edilip edilmediğini teftiş ettiğimizde, maalesef tam tersi bir anlayışın hayatlarımızı sarmaladığını müşahade ediyoruz. İşlerimiz, uğraşlarımız, çabalarımız, sonra son dakikada namaz... Meşguliyetler, boş konuşmalar, saatler süren seyirler, sonra istiğfar, yakarış, tefekkür... Bu çarpıklık işin özünden, temelinden, maksadından alıp götürüyor bizi başka bir yere...
Sembolik olarak, künhüne vâkıf olma ve istifade etme derdi taşımadan ibadetlerimizi üstün körü yapıyor, bu konuda birbirimizi ayıktırmıyoruz.
Namazda tadil–i erkan, oruçta sakınma, hacda sabır, sadakada gizlilik, iyilikte sır, konuşmada bereket, susmada samimiyet esas iken, tüm bunları “Dost rızası” için yapıyorsak, dünyamızı mamur edecek işlerden daha çok özenmeli ve önceliği onlara vermeliyiz. Zira kalbi esenlik rüzgarıyla ferahlanmayanın, zahiri işleri de şeklen düzgün gider, huzuru ve bereketi olmaz.
Bu manada sıkça hatırlatmak önce, kendimize ve sonra dostlarımıza ifade etmek, ısrar etmek gerekir ki; “namazı olmayanın din direği çöker”, ibadetlerini azami hassasiyetle ve vaktinde ifa etmeyenin gidişatı hayr olmaz...
Hangi işte olursak olalım, önce besmele, sürekli Nâzır’ın takibi duygusu, secde ve istiğfar özlemi, boş ameliyelerden kaçıp O’nu memnun edecek işlere öncelik ve hız verme arzusu...
Rahman gayret sahiplerinin niyetlerini halis, çabalarını muvaffak kılsın....
Binbir rahmet ve dua niyazı ile...
Vesselam...