Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ben Ne Biçim Bir Müslümanım?‏ (2 Kullanıcı)

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Eski zamanlarda insan hayatının akış çizgisini belirleyen temel prensiplerden biri, “ibadetlere göre hayatı planlama” idi. Dünyevî bütün çabalar, kulluk vecibelerinin ifasından sonra gelecek tarzda dizayn ediliyordu. Bu tutum iç huzuru kuvvetlendirerek, berekete vesile, rahmete sebepti.
Bugüne bakıp aynı reçetenin takip edilip edilmediğini teftiş ettiğimizde, maalesef tam tersi bir anlayışın hayatlarımızı sarmaladığını müşahade ediyoruz. İşlerimiz, uğraşlarımız, çabalarımız, sonra son dakikada namaz... Meşguliyetler, boş konuşmalar, saatler süren seyirler, sonra istiğfar, yakarış, tefekkür... Bu çarpıklık işin özünden, temelinden, maksadından alıp götürüyor bizi başka bir yere...

Sembolik olarak, künhüne vâkıf olma ve istifade etme derdi taşımadan ibadetlerimizi üstün körü yapıyor, bu konuda birbirimizi ayıktırmıyoruz.

Namazda tadil–i erkan, oruçta sakınma, hacda sabır, sadakada gizlilik, iyilikte sır, konuşmada bereket, susmada samimiyet esas iken, tüm bunları “Dost rızası” için yapıyorsak, dünyamızı mamur edecek işlerden daha çok özenmeli ve önceliği onlara vermeliyiz. Zira kalbi esenlik rüzgarıyla ferahlanmayanın, zahiri işleri de şeklen düzgün gider, huzuru ve bereketi olmaz.
Bu manada sıkça hatırlatmak önce, kendimize ve sonra dostlarımıza ifade etmek, ısrar etmek gerekir ki; “namazı olmayanın din direği çöker”, ibadetlerini azami hassasiyetle ve vaktinde ifa etmeyenin gidişatı hayr olmaz...
Hangi işte olursak olalım, önce besmele, sürekli Nâzır’ın takibi duygusu, secde ve istiğfar özlemi, boş ameliyelerden kaçıp O’nu memnun edecek işlere öncelik ve hız verme arzusu...

Rahman gayret sahiplerinin niyetlerini halis, çabalarını muvaffak kılsın....
Binbir rahmet ve dua niyazı ile...
Vesselam...
 

HERAKLES01

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 May 2009
Mesajlar
27
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
artur kardesime katiliyorum
egerki iyilik icin caba gösterilecekse bir cocugun hayati vede bir müslüman kadinimizin namusu sözkonusu ise iste ozaman elbete namazi ikici plana atacagiz allahin bizden istedigi haksizliga karsi koymak bir müslüman olarak paha si ne olursa olsun
dua bahane edipte kafalarimizi deve kuslari gibi gömüp te bu tür olaylara seyirci kalmak degil
evvela iyi bir insan olacaksin ilk emir budur neden bu hafife aliniyor?????
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
"Beş vakit namaz, abdestlerini ikmâl ederek ve vakitlerini gözeterek edâ eden kimse için, kıyamet gününde delil ve nûr olur. Onları, zayi ederek terkedenler ise, Firavun ve Hâmân ile haşrolunur".(İmam Ahmed ve İbn Hibban, (Abdullah b. Amr’dan).
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Niçin “kârdan ziyandan geçtim, dükkânım yağma olsun!..” diye bağıramıyorum?
Allahcc razı olsun gönüldaş...
Allahcc yar ve yardımcınız olsun...
BESMELE...SELAM...DUA...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Niçin “kârdan ziyandan geçtim, dükkânım yağma olsun!..” diye bağıramıyorum?
Allahcc razı olsun gönüldaş...
Allahcc yar ve yardımcınız olsun...
BESMELE...SELAM...DUA...

Ve aleyküm selam kardeşim,
Rabbim sizden de razı olsun İnşaAllah,
Sizin de yar ve yardımcınız olsun.



Bazı insanlar zannederler ki; müminin basit ve küçük bir dünyası var. Halbuki o namaz kılandır, namazda müşahade makamına ermeye çalışandır.

Her zaman murakabe halinde olmaya gayret sarfettiği için farkındalığı artmıştır.
Mümin murakabe halindeyken Mutlak Güzel’e, her şeyi işiten ve her şeyi gören bir iradeye teslim olmuştur. Her an yeni bir oluş içinde olan Rabbinin terbiyesinde olduğunu bilir. Mümin için her anın bir değeri ve bir sorumluluğu vardır. Müminin gayesi gafleti yıkmaktır. Bu gaye ile Allah–ü Teala’nın eşyadaki kudret ve sanatını hem baş gözüyle hem kalp gözüyle görmeye çalışır.
Bazen mümin durup alemi seyreder, bazen de alem durup onu seyreder. Mümin peygamberini örnek alır, olgunlaştıkça gönlü incelir, mahlukata olan sevgi ve merhameti artar. Kendini her zaman bir öğrenci olarak bilir. Yükseldikçe tevazuu, yürüdükçe cömertliği artar.

Mümin sık sık öleceğini aklına getirmeye çalışır. Gafleti yıkan en önemli şeylerden biridir ölümü tefekkür. Kötü huy ve alışkanlıklara da bir son verendir. Ölümü çokça tefekkür edenler dünya dertlerini dert edinmezler, kanaat ehli olurlar. Dünyaya hırsla bağlanmadıkları için üzülmelerini gerektirecek durumlar da azalmıştır. Ölümü sık sık düşünenler bir kuş gibi hafif hissederler kendilerini, say u gayretleri ahiret için olmuştur.

“Allah katında en değerliniz, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır” ( 49;13) ayetinin gereğince müminin her geçen gün takvası artar. Artmalıdır. Allah’tan hakkıyla ancak alimler korktuğu için mümin her geçen gün ilmini artırmaya gayret sarf eder.

“Kendini pak tutan, Rabbini zikredip namaz kılan, elbette umduğuna, kurtuluşa ermiştir” (87;14–15) ayeti gereğince görevlerini severek yapmaya gayret eder.

Allah (cc) bizleri de hakikilerden eylesin. Ulaşabildiğimiz her yere gönülden selam olsun. Selamun Aleyküm kardeşim, Allah'a emanet olunuz. Selam ve baki dualarım ile kardeşim.
 

kaniirfan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2009
Mesajlar
647
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
bende çok söylendim kendi kendime böyle hatta ağladım bunları söylerken ama bir kac gun sonra yıne kötü huylarımı tekrarlamaya başladıgımı fark ettım.ve anladım ki bu tür davranışlar adamı hiç bir yere götürmüyor.çözümün ne oldugunu düşünmeye başladım bu kez araştırdım araştırdım araştırdım ve anladım ki islamda bu tür haykırışlara bir yer yok ,hani her şeyi yapmışsınızdırda böyle bir sitemi yapıyorsunuzdur o zaman sizi anlarım,fakat siz boş kafanızla hiç bir çabaya girmediğiniz halde birden böyle bir konusma yapıyorsanız o zaman size ahmak derim..bu işlerin çözümü yola düşmekle başlar ve hiç bir çaba bu konuşmaları yaparak sonuclanmaz aksine her çaba allahın izniyle sonuca ulaşır....
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
bende çok söylendim kendi kendime böyle hatta ağladım bunları söylerken ama bir kac gun sonra yıne kötü huylarımı tekrarlamaya başladıgımı fark ettım.ve anladım ki bu tür davranışlar adamı hiç bir yere götürmüyor.çözümün ne oldugunu düşünmeye başladım bu kez araştırdım araştırdım araştırdım ve anladım ki islamda bu tür haykırışlara bir yer yok ,hani her şeyi yapmışsınızdırda böyle bir sitemi yapıyorsunuzdur o zaman sizi anlarım,fakat siz boş kafanızla hiç bir çabaya girmediğiniz halde birden böyle bir konusma yapıyorsanız o zaman size ahmak derim..bu işlerin çözümü yola düşmekle başlar ve hiç bir çaba bu konuşmaları yaparak sonuclanmaz aksine her çaba allahın izniyle sonuca ulaşır....


Aşağı tükürsen sakal, Yukarı tükürsen bıyık,
Cevap yazsak bir sorun, Yazmasak ayrı sorun,


Buradaki yorumunuza göre Eleştirel düşünme yorum ve değerlendirmelere gereksinme duyar. Yanıtlar siyah ya da beyaz biçiminde olmaz, daha çok grinin tonları biçimindedir.

Eleştirel düşünme, öncelikle karmaşık durumların ve olayların anlaşılması ve çözümlenerek bir karara varılması sürecinde gerçekleşen zihinsel işlemlerdir. Sözü edilen zihinsel işlemler, sorgulama temelinde akıl ve mantık yürütmeye dayalı işlemlerdir. Bilgiyi, olgular arasında ilişki kurmayı, ortaya atılan savların gerekçelendirilmesini, soruna çeşitli açılardan bakılmasını zorunlu kılar.

Eleştirel düşünmenin çok yönü vardır. Sizin şu an ki eleştiri tarzınız gibi.

Öncelikle buradaki yazılarda hata olan bir kısım varsa onu belirtin orayı düzeltelim. Neden derseniz düşündüm kendi kendime ve dedim ki kaniirfan’ı bir Müslümana boş kafalı, ahmak dedirten nedir diye. Forum ortamında kimse kimseyi tanımadığından ancak yazılarına göre karşılık cevaplarda eleştiri cevaplar yazılabilir, fakat buradaki konuda acaba boş kafalı ve ahmak tabirlerini hakedecek hangi kısım var diye merak ediyorum.

Buradaki konuya yazdığınıza göre şahsım ve şahsım adına burada bir Allah razı olsun diyen üye kardeşlerimizin boş çabalarının olduğunu ve kalplerinin içini bilecek kadar takva ehli birisiniz demek ki. Fakat siz diyerek ve karşıdaki kişiyi muhatap alarak, bu şekilde bir Müslüman bir başka Müslümana boş kafalı, ahmak tabirini kullanıyorsa o kişi de ne derece takva ehli olduğunu sorgulaması gerekir önce ve sonra karşıyı ve bu konuya yazanları sorgulaması gerekir.

Hiç bir çaba bu konuşmaları yaparak sonuclanmaz aksine her çaba ALLAHın izniyle sonuca ulaşır.... diyorsunuz ve sadece her çaba Allah’ın izni ile sonuca ulaşır kısmında size hak veriyorum, Lakin konuşma yaparak sonuçlanmıyacaksa öneriniz nedir, forumda yazıp konuşmuyalım mı? Ya da hiçbir şeyi umursamayıp Şahsım adına söylüyorum Müslümanlığımızı bile sorgulamadan her şeye boş verip te günümüzü gün mü edelim?


Eden kendine eder. İnsan, iyilik de etse, kötülük de etse kendine eder. İyiliğin karşılığı iyilik, kötülüğünkü de kötülük olur. Her zaman iyilik etmeyi tercih eden, kurtulur. İyilik de, kötülük de, kalb ile alakalıdır. Kalb, temiz, iyi olunca, beden iyi işler yapar. Kalb bozuk olunca bütün uzuvlar, hep kötü iş yapar.

Kör olana, güneşin varlığını anlatmaya uğraşılmaz. Safrası, karaciğeri bozuk olana, şekerin tatlı olduğunu anlatmak fayda vermez. Bozuk, habis ruhlara kemalat, üstünlükler anlatılamaz. Bunlara cevap vermek, başkalarının bunlara aldanmasını önlemek içindir. İlaç, hastaları ölümden korumak içindir. Ölüleri diriltmek için değildir.

İsa aleyhisselam, yahudilerin yanından geçerken, kendisine çok kötü şeyler söylediler. Onlara iyi ve tatlı cevaplar verdi. “Onlar, sana kötülük yapıyor, sen onlara iyi söylüyorsun” dediklerinde; “Herkes, başkasına, yanında bulunandan verir” buyurmuştur.


Söz ve yazı, sahibinin aynasıdır. Çok kimse, düşmanına kızdığı zaman, onda kendindeki kötülüklerin bulunduğunu söyler. Her kabdan, içinde bulunan sızar. Kişinin sözleri ve kelimeleri de, kendi gibi olur. Çirkin sözlerin karşısında kalanlar, pisliğe düşen pırlantaya benzer. Hiçbir zaman kanalizasyondan gül kokusu beklenemez.

Ben ve bu konuya yazan kardeşlerim hakkında Sui Zan'da bulunuyorsunuz. Ahirette her işten sual edilecek ve herkes, söylediğinin, yaptığının hesabını verecektir. ALLAHü teâlânın dinine ve kullarına hizmet etmek; vermekle olur, almakla değil. Bu da kalbin selamete kavuşması yani kalbde ALLAHü teâlânın sevgisinden başka bir şeyin o kalbde kalmaması ile mümkündür. Kalb temiz olursa, niyetler de, sözler de ve işler de temiz ve güzel olur. Böyle kimseden hep güzellikler meydana gelir.

Aksi halde; “Destursuz bağa giren, hesapsız dayak yer” ata sözündeki netice hasıl olur yani ahirette hesabı çok çetin olur.

Selametle.
 

Nazar57

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ağu 2008
Mesajlar
1,308
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
İyi bir müslüman değilim,hatta müslümanık vasfına tamamıyla dahil de degilim.
Gercekten ben ne bicim müslümanım?:(

Allah razı olsun yazı icin.. icim cız etti.:(
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
44
selamün aleyküm delete kardeşim...
biz aklımız bir çok şeyi kesip tartıp biçiyor..
bazı belirzilikler içinde yaşayanların hangi emmellere hizmet ettiğini merak etmiyorum artık
iki sınıf vardır
mümin olanlar ehli sünnet yani..birde diğerleri...
biz çok iyi nasipleniyoruz kardeşim.
Allah celle celalüh ecri kat kat versin inşallah..

ayrıca bu sözün çok hoşuma gitti ..
Aksi halde; “Destursuz bağa giren, hesapsız dayak yer”
kimimiz bilgisi ile...
kimimizde bileğiyle...benim bilgim şimdilik az ama
diğerine güveniyorum...

paylaşımlarının devamını bekliyoruz kardeşim..
selametle
 

kaniirfan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2009
Mesajlar
647
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Aşağı tükürsen sakal, Yukarı tükürsen bıyık,
Cevap yazsak bir sorun, Yazmasak ayrı sorun,


Buradaki yorumunuza göre Eleştirel düşünme yorum ve değerlendirmelere gereksinme duyar. Yanıtlar siyah ya da beyaz biçiminde olmaz, daha çok grinin tonları biçimindedir.

Eleştirel düşünme, öncelikle karmaşık durumların ve olayların anlaşılması ve çözümlenerek bir karara varılması sürecinde gerçekleşen zihinsel işlemlerdir. Sözü edilen zihinsel işlemler, sorgulama temelinde akıl ve mantık yürütmeye dayalı işlemlerdir. Bilgiyi, olgular arasında ilişki kurmayı, ortaya atılan savların gerekçelendirilmesini, soruna çeşitli açılardan bakılmasını zorunlu kılar.

Eleştirel düşünmenin çok yönü vardır. Sizin şu an ki eleştiri tarzınız gibi.

Öncelikle buradaki yazılarda hata olan bir kısım varsa onu belirtin orayı düzeltelim. Neden derseniz düşündüm kendi kendime ve dedim ki kaniirfan’ı bir Müslümana boş kafalı, ahmak dedirten nedir diye. Forum ortamında kimse kimseyi tanımadığından ancak yazılarına göre karşılık cevaplarda eleştiri cevaplar yazılabilir, fakat buradaki konuda acaba boş kafalı ve ahmak tabirlerini hakedecek hangi kısım var diye merak ediyorum.

Buradaki konuya yazdığınıza göre şahsım ve şahsım adına burada bir Allah razı olsun diyen üye kardeşlerimizin boş çabalarının olduğunu ve kalplerinin içini bilecek kadar takva ehli birisiniz demek ki. Fakat siz diyerek ve karşıdaki kişiyi muhatap alarak, bu şekilde bir Müslüman bir başka Müslümana boş kafalı, ahmak tabirini kullanıyorsa o kişi de ne derece takva ehli olduğunu sorgulaması gerekir önce ve sonra karşıyı ve bu konuya yazanları sorgulaması gerekir.

Hiç bir çaba bu konuşmaları yaparak sonuclanmaz aksine her çaba ALLAHın izniyle sonuca ulaşır.... diyorsunuz ve sadece her çaba Allah’ın izni ile sonuca ulaşır kısmında size hak veriyorum, Lakin konuşma yaparak sonuçlanmıyacaksa öneriniz nedir, forumda yazıp konuşmuyalım mı? Ya da hiçbir şeyi umursamayıp Şahsım adına söylüyorum Müslümanlığımızı bile sorgulamadan her şeye boş verip te günümüzü gün mü edelim?


Eden kendine eder. İnsan, iyilik de etse, kötülük de etse kendine eder. İyiliğin karşılığı iyilik, kötülüğünkü de kötülük olur. Her zaman iyilik etmeyi tercih eden, kurtulur. İyilik de, kötülük de, kalb ile alakalıdır. Kalb, temiz, iyi olunca, beden iyi işler yapar. Kalb bozuk olunca bütün uzuvlar, hep kötü iş yapar.

Kör olana, güneşin varlığını anlatmaya uğraşılmaz. Safrası, karaciğeri bozuk olana, şekerin tatlı olduğunu anlatmak fayda vermez. Bozuk, habis ruhlara kemalat, üstünlükler anlatılamaz. Bunlara cevap vermek, başkalarının bunlara aldanmasını önlemek içindir. İlaç, hastaları ölümden korumak içindir. Ölüleri diriltmek için değildir.

İsa aleyhisselam, yahudilerin yanından geçerken, kendisine çok kötü şeyler söylediler. Onlara iyi ve tatlı cevaplar verdi. “Onlar, sana kötülük yapıyor, sen onlara iyi söylüyorsun” dediklerinde; “Herkes, başkasına, yanında bulunandan verir” buyurmuştur.


Söz ve yazı, sahibinin aynasıdır. Çok kimse, düşmanına kızdığı zaman, onda kendindeki kötülüklerin bulunduğunu söyler. Her kabdan, içinde bulunan sızar. Kişinin sözleri ve kelimeleri de, kendi gibi olur. Çirkin sözlerin karşısında kalanlar, pisliğe düşen pırlantaya benzer. Hiçbir zaman kanalizasyondan gül kokusu beklenemez.

Ben ve bu konuya yazan kardeşlerim hakkında Sui Zan'da bulunuyorsunuz. Ahirette her işten sual edilecek ve herkes, söylediğinin, yaptığının hesabını verecektir. ALLAHü teâlânın dinine ve kullarına hizmet etmek; vermekle olur, almakla değil. Bu da kalbin selamete kavuşması yani kalbde ALLAHü teâlânın sevgisinden başka bir şeyin o kalbde kalmaması ile mümkündür. Kalb temiz olursa, niyetler de, sözler de ve işler de temiz ve güzel olur. Böyle kimseden hep güzellikler meydana gelir.

Aksi halde; “Destursuz bağa giren, hesapsız dayak yer” ata sözündeki netice hasıl olur yani ahirette hesabı çok çetin olur.

Selametle.
ben kimseyi hedef almadım..benım yazdıgım yazı senın ufkunda o kadar cok sebebe sonuca dönüşmüş ki şaşırdım gerçekten ..keşke şu sitede yayım yapan yorum yapan herkes senın gibi derin derin düşünerek tartışabılse..teşekkur etmenın yanında sıkıştırılan islam içeriğini bu şekilde ifade ederek ruhları tekrar diriltebilse...Keşke her müslümanın tepkisi senin ki gibi mantıklı cümlelerle karşılık doğurabilse..bana verdiğin tepkiye teşekkur ediyorum.berhudar olasın
ben ne yazıyı nede yazarı eleştirmiyorum.bu dinde karamsarlık duygusallık yoktur.bu tür davranışlar romantizm hastalığının birer uzantısıdır.hiç bir müslüman kendini bu şekilde aşalıyarak ,bizden sonraki nesillerimize içine kapalı,kaybetmişlik aşılayamaz...asla bu tür şeyleri kabul etmıyorum çünkü benim inancım bunU hakketmiyor..Ben zulme ugrayanlar için gözyaşımı dökerim duamı ederım fırsatım varsa gider savasırım.gidemıyorsam kendimi suclamam gerekmez.ımkan yoksa ne yapabılırsın..özel hayattan karşılaştırmalar var yukarıdakı yazıda ,özel hayatımdakı piknige gitme ihtiyacımı doguran durumlar yokmu ?..çoluguma cocuguma evde gunlerce oturan eşime haksızlık yapmış olmammı pikniğe gitmeyerek?.kılınan namazın durumu kılan kişinin niyetiyle belli olur kişi kendı kıldıgı namazı dogru kılmaya calısıyorssa buna ragmen namazını sorguluyorsa bu tamamen şeytanın bir aldatmacası degılmıdır?..yukarıdakı yazının her satırına sırf KARAMSARLIGI AŞILADIĞI İÇİN yüzlerce eleştiri ekleyebılırım
 

ayşe-rana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
1,732
Tepki puanı
46
Puanları
48
Yaş
51
Insanoğlu hem ruhen,hem ilmen hem de kemalen sürekli gelişmeli daha yüksek dereceleri arzulamalı.
Nefsin basamakalrı vardır.
Bu basamaklar en aşağıdan en yükseğe ulaşma çabasını öğütler her müslümana.
Eğer biz bu aşamalardan geçmeden olduğumuz yerde sayarsak ne kalbimiz,ne ruhumuz olgun insan/müslüman şahsına erer.
Islam uğruna bunca acı çeken kardeşlerimiz için birazcık yüreğimiz burkulmuş çok mu?
Kendimizi onların yerine koymak akılsızlık mı?
Resulü kibriya buyurmuyor mu:müslümanlar bir vücudun azaları gibidir diye.
Yoksa bizim yüreklerimiz kötürüm mü oldu?
Yıllar önce.bosna savaşında,o aklın hayalin almadığı işkenceleri yaşayan kardeşlerim için bir gece ilk kez döktüğüm gözyaşı ve yürek burkuntumun ruhumda bıraktığı izi unutamam.
Içten ilk kez ''ben de müslümanın'' diyebilmiştim.

Bugün üzülsek zaten yarın normal haytımıza devam edeceğiz.
En azından bir gün onların acısını düşünelim,hissedelim...........
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
İyi bir müslüman değilim,hatta müslümanık vasfına tamamıyla dahil de degilim.
Gercekten ben ne bicim müslümanım?:(

Allah razı olsun yazı icin.. icim cız etti.:(


Insanoğlu hem ruhen,hem ilmen hem de kemalen sürekli gelişmeli daha yüksek dereceleri arzulamalı.
Nefsin basamakalrı vardır.
Bu basamaklar en aşağıdan en yükseğe ulaşma çabasını öğütler her müslümana.
Eğer biz bu aşamalardan geçmeden olduğumuz yerde sayarsak ne kalbimiz,ne ruhumuz olgun insan/müslüman şahsına erer.
Islam uğruna bunca acı çeken kardeşlerimiz için birazcık yüreğimiz burkulmuş çok mu?
Kendimizi onların yerine koymak akılsızlık mı?
Resulü kibriya buyurmuyor mu:müslümanlar bir vücudun azaları gibidir diye.
Yoksa bizim yüreklerimiz kötürüm mü oldu?
Yıllar önce.bosna savaşında,o aklın hayalin almadığı işkenceleri yaşayan kardeşlerim için bir gece ilk kez döktüğüm gözyaşı ve yürek burkuntumun ruhumda bıraktığı izi unutamam.
Içten ilk kez ''ben de müslümanın'' diyebilmiştim.

Bugün üzülsek zaten yarın normal haytımıza devam edeceğiz.
En azından bir gün onların acısını düşünelim,hissedelim...........



selamün aleyküm delete kardeşim...
biz aklımız bir çok şeyi kesip tartıp biçiyor..
bazı belirzilikler içinde yaşayanların hangi emmellere hizmet ettiğini merak etmiyorum artık
iki sınıf vardır
mümin olanlar ehli sünnet yani..birde diğerleri...
biz çok iyi nasipleniyoruz kardeşim.
Allah celle celalüh ecri kat kat versin inşallah..

ayrıca bu sözün çok hoşuma gitti ..
Aksi halde; “Destursuz bağa giren, hesapsız dayak yer”
kimimiz bilgisi ile...
kimimizde bileğiyle...benim bilgim şimdilik az ama
diğerine güveniyorum...

paylaşımlarının devamını bekliyoruz kardeşim..
selametle



Ve aleyküm selam kardeşlerim. Sizden de Allah razı olsun,
Allah celle celalüh siz kardeşlerimin de ecrini kat kat versin İnşaAllah,
Yaratılışın manası kulluk şuuruna sahip olabilmektir, Allah bizleri bu şuura varan kullardan eylesin,
Allah'a emanet olun, Selam ve baki dualarım ile...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Çağdaş postmodern kafalara göre artık değişmek gerekiyor. Değişim rüzgarı her şeyimizi kuşatmalı,

Bu görüş sahiplerine göre, değişen yani güne, güncele ayak uydurması gerekenlerin başında “İslam ve de Müslüman” geliyor.

Bir Müslüman nasıl güncelleşecek? Güncellik Müslümanı nasıl kuşatacak?

Bugün Türkiye’de Müslümanların güncelleşmek diye bir sorunu yok.

Ama bazı kafalardan böyle bir sorun üretiyorlar ve ürettikleri sorunun çözümü için öneriyi de “İslam’ı güncelleştirme” olarak sunuyorlar.

Müslümanın “güncelleşmesini, çağdaşlaşmasını, Batılılaşmasını ve reforme edilmesini” en başta Batı istiyor.

Çünkü geleneksel din kalıpları içersinde, Kur’an’a ve sünnete bağlı bir Müslüman tipi, Avrupa normlarıyla uyum sağlamıyor. Vahyin tarif ettiği İslam, Batının aklı baştacı yapan rasyonalizmiyle bağdaşmıyor.


Kafalarda formülleştirilen, hayal edilen güncel Müslüman tipi bu işte: Vahyin değişmez kaidelerini ve emirlerini güncel şartlara göre değiştirmek.


Dini bilgilerin rasyonel düşünce ile sürekli geliştirilmesi, yenileştirilmesi “fikri her dönemde değişen, farklılaşan bir din anlayışı ortaya çıkarır. İslam’ı rasyonel düşünceye değil, rasyonel düşünceyi İslam’a teslim etmek doğru olan yoldur.”

Her kafadan çıkan bu tür davranışlar romantizm hastalığının birer uzantısıdır şeklindeki sesler vahye uzanan sistematik bir oryantalist dizayn olduğu endişesini uyandırıyor..




Varlık ve olayların anlamlarını ve hikmetlerini kavrayarak buradan din ve dünya hayatımız için hayırlı sonuçlar elde etmek; kalbimizi güzel duygu ve düşüncelerle, hayatımızı iyi ve yararlı davranışlarla donatmak; bütün bunlar, Allah'ın bizi biyolojik bakımdan büyük ölçüde müşterek olduğumuz öteki canlılardan onun sayesinde ayrı ve seçkin kıldığı aklımızı ve diğer bilgi araçlarımızı doğru kullanmamıza bağlıdır.



Ve işte onlar o gafillerin ta kendileridir. Tam anlamıyla gafil diye işte bunlara denilir. Zira beyinleri ve kalbleri var, fakat şuurları yoktur. Nefislerine karşı şahit olmuşlardır da kendi özlerinden haberleri olmaz, fıtratlarındaki misak ve taahhüdü duymazlar, aldırmazlar. Kendi iç gözlemleriyle, fıkh-ı nefsî denilen kendi iç dikkatleriyle duymadıkları gibi, dışarıdan gözlerine sokulan âyetlerin, kitabın ve kulaklarına okunan hak kelâmının verdiği haberlerin şahitliğiyle de duymazlar.



 

VaVeyla

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
11,102
Tepki puanı
23
Puanları
38
Konum
Mevlana diyarı
selamün aleyküm kardeşim
yazının başlığı dikkatimi çekti
doğruyu söylemek gerekirse okudukça kendimden, müslümanlığımdan utandım
gerçekten "ben ne biçim müslümanım" cvp zor
ama herkesin okuyup bu soruya vicdanıyla cvp vermesi gerekir

emeğine sağlık
allah cc razı olsun
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
selamün aleyküm kardeşim
yazının başlığı dikkatimi çekti
doğruyu söylemek gerekirse okudukça kendimden, müslümanlığımdan utandım
gerçekten "ben ne biçim müslümanım" cvp zor
ama herkesin okuyup bu soruya vicdanıyla cvp vermesi gerekir

emeğine sağlık
allah cc razı olsun


Ve aleyküm selam kardeşim, Sizden de Allah razı olsun,
Hayırlı geceler, Selam ve baki dualarım ile...
 

kaniirfan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2009
Mesajlar
647
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Aşağı tükürsen sakal, Yukarı tükürsen bıyık,
Cevap yazsak bir sorun, Yazmasak ayrı sorun,


Buradaki yorumunuza göre Eleştirel düşünme yorum ve değerlendirmelere gereksinme duyar. Yanıtlar siyah ya da beyaz biçiminde olmaz, daha çok grinin tonları biçimindedir.

Eleştirel düşünme, öncelikle karmaşık durumların ve olayların anlaşılması ve çözümlenerek bir karara varılması sürecinde gerçekleşen zihinsel işlemlerdir. Sözü edilen zihinsel işlemler, sorgulama temelinde akıl ve mantık yürütmeye dayalı işlemlerdir. Bilgiyi, olgular arasında ilişki kurmayı, ortaya atılan savların gerekçelendirilmesini, soruna çeşitli açılardan bakılmasını zorunlu kılar.

Eleştirel düşünmenin çok yönü vardır. Sizin şu an ki eleştiri tarzınız gibi.

Öncelikle buradaki yazılarda hata olan bir kısım varsa onu belirtin orayı düzeltelim. Neden derseniz düşündüm kendi kendime ve dedim ki kaniirfan’ı bir Müslümana boş kafalı, ahmak dedirten nedir diye. Forum ortamında kimse kimseyi tanımadığından ancak yazılarına göre karşılık cevaplarda eleştiri cevaplar yazılabilir, fakat buradaki konuda acaba boş kafalı ve ahmak tabirlerini hakedecek hangi kısım var diye merak ediyorum.

Buradaki konuya yazdığınıza göre şahsım ve şahsım adına burada bir Allah razı olsun diyen üye kardeşlerimizin boş çabalarının olduğunu ve kalplerinin içini bilecek kadar takva ehli birisiniz demek ki. Fakat siz diyerek ve karşıdaki kişiyi muhatap alarak, bu şekilde bir Müslüman bir başka Müslümana boş kafalı, ahmak tabirini kullanıyorsa o kişi de ne derece takva ehli olduğunu sorgulaması gerekir önce ve sonra karşıyı ve bu konuya yazanları sorgulaması gerekir.

Hiç bir çaba bu konuşmaları yaparak sonuclanmaz aksine her çaba ALLAHın izniyle sonuca ulaşır.... diyorsunuz ve sadece her çaba Allah’ın izni ile sonuca ulaşır kısmında size hak veriyorum, Lakin konuşma yaparak sonuçlanmıyacaksa öneriniz nedir, forumda yazıp konuşmuyalım mı? Ya da hiçbir şeyi umursamayıp Şahsım adına söylüyorum Müslümanlığımızı bile sorgulamadan her şeye boş verip te günümüzü gün mü edelim?


Eden kendine eder. İnsan, iyilik de etse, kötülük de etse kendine eder. İyiliğin karşılığı iyilik, kötülüğünkü de kötülük olur. Her zaman iyilik etmeyi tercih eden, kurtulur. İyilik de, kötülük de, kalb ile alakalıdır. Kalb, temiz, iyi olunca, beden iyi işler yapar. Kalb bozuk olunca bütün uzuvlar, hep kötü iş yapar.

Kör olana, güneşin varlığını anlatmaya uğraşılmaz. Safrası, karaciğeri bozuk olana, şekerin tatlı olduğunu anlatmak fayda vermez. Bozuk, habis ruhlara kemalat, üstünlükler anlatılamaz. Bunlara cevap vermek, başkalarının bunlara aldanmasını önlemek içindir. İlaç, hastaları ölümden korumak içindir. Ölüleri diriltmek için değildir.

İsa aleyhisselam, yahudilerin yanından geçerken, kendisine çok kötü şeyler söylediler. Onlara iyi ve tatlı cevaplar verdi. “Onlar, sana kötülük yapıyor, sen onlara iyi söylüyorsun” dediklerinde; “Herkes, başkasına, yanında bulunandan verir” buyurmuştur.


Söz ve yazı, sahibinin aynasıdır. Çok kimse, düşmanına kızdığı zaman, onda kendindeki kötülüklerin bulunduğunu söyler. Her kabdan, içinde bulunan sızar. Kişinin sözleri ve kelimeleri de, kendi gibi olur. Çirkin sözlerin karşısında kalanlar, pisliğe düşen pırlantaya benzer. Hiçbir zaman kanalizasyondan gül kokusu beklenemez.

Ben ve bu konuya yazan kardeşlerim hakkında Sui Zan'da bulunuyorsunuz. Ahirette her işten sual edilecek ve herkes, söylediğinin, yaptığının hesabını verecektir. ALLAHü teâlânın dinine ve kullarına hizmet etmek; vermekle olur, almakla değil. Bu da kalbin selamete kavuşması yani kalbde ALLAHü teâlânın sevgisinden başka bir şeyin o kalbde kalmaması ile mümkündür. Kalb temiz olursa, niyetler de, sözler de ve işler de temiz ve güzel olur. Böyle kimseden hep güzellikler meydana gelir.

Aksi halde; “Destursuz bağa giren, hesapsız dayak yer” ata sözündeki netice hasıl olur yani ahirette hesabı çok çetin olur.

Selametle.

dün aksam eve giderken aklıma takıldı benim bir cümlemi kavrayamamışsın onu izah için buradayım..FAKAT 'SİZ' BOŞ KAFANIZLA HİÇ BİR ÇABAYA GİRMEDİĞİNİZ HALDE....ile devam eden cümledeyki SİZ kelimesi konuşma uslubuyla alakalı bir durumdur. ama sen bunu anlayamamışsın elbette bunda bir sürü sebeb olabilir.neyse ben senın anlıycan sekilde olayı açıklayayım SİZ kelimesinden kasıt KİŞİ anlamını taşımaktadır.yani SİZ kelimesini KİŞİ kelimesiyle değiştirerek okursan ne yazıyı ne yazarı ne seni eleştirmediğimi anlarsın..burada eleştirilen sadece DÜŞÜNCEDİR ..gelelim en son yazdığın yoruma;anladım ki şimdi cevaplasam o yorumu sen yine bir şeyler yazacaksın,peşinden ben de yazacağım yani sonuç değişmeden devam edecek .yani seninle bu konuda anlaşmamız zor o yuzden emeğine saglık yureğine sağlık diyerek bu konudan ayrılıyorum.
 

uzunderebari

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
dün aksam eve giderken aklıma takıldı benim bir cümlemi kavrayamamışsın onu izah için buradayım..FAKAT 'SİZ' BOŞ KAFANIZLA HİÇ BİR ÇABAYA GİRMEDİĞİNİZ HALDE....ile devam eden cümledeyki SİZ kelimesi konuşma uslubuyla alakalı bir durumdur. ama sen bunu anlayamamışsın elbette bunda bir sürü sebeb olabilir.neyse ben senın anlıycan sekilde olayı açıklayayım SİZ kelimesinden kasıt KİŞİ anlamını taşımaktadır.yani SİZ kelimesini KİŞİ kelimesiyle değiştirerek okursan ne yazıyı ne yazarı ne seni eleştirmediğimi anlarsın..burada eleştirilen sadece DÜŞÜNCEDİR ..gelelim en son yazdığın yoruma;anladım ki şimdi cevaplasam o yorumu sen yine bir şeyler yazacaksın,peşinden ben de yazacağım yani sonuç değişmeden devam edecek .yani seninle bu konuda anlaşmamız zor o yuzden emeğine saglık yureğine sağlık diyerek bu konudan ayrılıyorum.

Bir Muslumana `senin kafan bostur ` demek kendi kafasini begenip kibirlenmek demektir .. kimin bos kafa oldugu simdi anlasildi:a21: gecmis olsun
acil islahlar diliyoruz
o bos kafaya her sey takiliyor
bu durumda biz ne deriz `ya caresizsiniz yada care sizsiniz`
bilmemek ayip degil ogrenmemektir ayip olan
arti istedigin kadar bilinclik iddiasini taslayabilirsin biz bilmiyoruz Allah biliyor
aki karayla kirletmek kitablari yuklenmek degildir asil bilgi
sen kendini bimezsen bu nice okumaktir
okumanin manasi kisi Hakki bilmektir

Mehmet Sevket Eygiye gelince acaba ABD ile AB ile isbirlikci olurken su soruyu de kendine sormus mudur ? cunku Allah boyle bir seyi yasakliyor
sizce ...?
 

uzunderebari

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Ve aleyküm selam kardeşlerim. Sizden de Allah razı olsun,
Allah celle celalüh siz kardeşlerimin de ecrini kat kat versin İnşaAllah,
Yaratılışın manası kulluk şuuruna sahip olabilmektir, Allah bizleri bu şuura varan kullardan eylesin,
Allah'a emanet olun, Selam ve baki dualarım ile...

amin amin amin

iste gercek irfan budur
neyi okuyorsak ne yapiyorsak bu bizi ibadete yaklastirmali
cunku insana sadece ibadetle Allaha yaklasabilir kul ibadet ettikce Allah kulun kalbine nazar eder ancak bu sekilde Allahi taniyabiliriz irfana sahip olabiliriz
bu bag yoksa ibadetlerimiz seklen ibadet olsada manen ibadet degildir
hala gonlumuzde ezan okunmadi demektir
Hz Muhammed sav bize bu yolu gostermeye geldi Allaha kul olmayi ogretmeye geldi okuma yazma bilmiyordu bu bir ayettir cunku asil bilgi beyaz uzerindeki karayi okumak degildir
asil bilgi Allah korkusudur `husu ` sevgi ise korku bir arada demektir
Rabbim bizi de affeyle koy bizide cennetine Muhammedin sav hurmetine
 

kaniirfan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2009
Mesajlar
647
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
bir muslumana `senin kafan bostur ` demek kendi kafasini begenip kibirlenmek demektir .. Kimin bos kafa oldugu simdi anlasildi:a21: Gecmis olsun
acil islahlar diliyoruz
o bos kafaya her sey takiliyor
bu durumda biz ne deriz `ya caresizsiniz yada care sizsiniz`
bilmemek ayip degil ogrenmemektir ayip olan
arti istedigin kadar bilinclik iddiasini taslayabilirsin biz bilmiyoruz allah biliyor
aki karayla kirletmek kitablari yuklenmek degildir asil bilgi
sen kendini bimezsen bu nice okumaktir
okumanin manasi kisi hakki bilmektir

mehmet sevket eygiye gelince acaba abd ile ab ile isbirlikci olurken su soruyu de kendine sormus mudur ? Cunku allah boyle bir seyi yasakliyor
sizce ...?

]sen ne güzel bir müslümansın..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt