Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bazıları “şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” diyorlar. bu sözü nasıl anlamak gerekir? (1 Kullanıcı)

tubae

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2008
Mesajlar
179
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözüne hadis demek korkunçtur, Bayezid-i Bistamiye aittir) deniyor. O zaman adama şu soruyu sorarlar: Bu korkunç sözü ne diye Bayezid-i Bistami hazretleri söylemiştir? Bir âlimin söylemesi o sözün kötü olmasını mı gerektirir? Burada şeyh, mürşid, rehber, üstad, öğretmen anlamındadır. Din ilimlerini hocasız öğrenmek kolay mıdır? Hele tasavvufu rehbersiz öğrenmek imkansızdır. Bayezid-i Bistami hazretlerinin bu sözü, korkunç olarak vasıflandırılıp niye beğenilmez ki? Burada tasavvuf düşmanlığı mı yapılıyor? Rehbere, üstada kızılır mı? Bir talebenin, ilim öğrenebilmesi ve doğru yolu bulabilmesi için, bir öğreticiye ihtiyacı vardır. Çünkü hadis-i şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. (Taberani)



Tarikat ve tarikatçılık
Sual: Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi? Din kitaplarından, din öğrenilemez mi?
CEVAP
Eskiden hak tarikatlar vardı. Oralarda dinimizin emir ve yasakları anlatılır, bunlara kolay uymanın yolları ve tasavvuf ilmi öğretilirdi. Zamanla, bunlar çok azaldı. Belki de hiç kalmadı. Aslı olmayınca da, taklitleri çoğaldı. Her köşe başında, bir tarikat, bir şeyh türedi.

Şimdi yapılacak iş, dinimizi, o büyüklerin kitaplarından; yetkili âlimlerce, doğru tercüme edilen kitaplardan öğrenmek ve bunlara uygun yaşamaya çalışmaktır. Bu kitapları okuyan, hem bilmediklerini öğrenmiş olur, hem de kitapta ismi geçen Velileri tanıyarak, kalbi onlara meyleder, bağlanır. Bütün dünyaya saçtıkları nurları alıp, olgunlaşmaya başlar. Ham bir karpuz, güneşin ışıkları karşısında zamanla olgunlaştığı, tatlılaştığı gibi yetişerek kâmil bir insan olur. Nefsi de gafletten kurtulup, namazın tadını duymaya, ibadetlerden zevk almaya başlar. Günahlardan, haram olan şeylerden, kötü huylardan nefret duyar. İyi huylar onun âdeti olur. Herkese iyilik eder. Millete faydalı olur. Ebedi saadete kavuşur ve başkalarını da kavuşturur.

Mürşide ihtiyaç var mı?
Sual: Eskiden, insanlar neden bir mürşid-i kâmil aramışlardır? Mürşid-i kâmilsiz Allah�ın rızasına kavuşmak mümkün değil miydi?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâya kavuşturan yolu bulmak çok lüzumludur. İnsan, her bakımdan çok aşağıdır. Allahü teâlâ ise, her bakımdan yüksek ve kusursuzdur. Ondan gelen feyzlerin alınması için vericiyle alıcı arasında bir bağlantı, bir yakınlık olması gerekir. İnsanlarda bu yakınlık yoktur. Bunun için, bu yolu bilen bir kılavuz [bir mürşid-i kâmil] muhakkak lazımdır. (1/169)

Böyle bir zatı seven kimse, kitaplarını severek okur, onu edeple, sevgiyle düşünürse, bu kimsenin de kalbi, temizlenmeye ve feyz almaya başlar. Allahü teala, bedenimizi, maddemizi, yetiştirmek için güneş enerjisini sebep kıldığı gibi, ruh ve kalblerimizi olgunlaştırmak için de, Muhammed aleyhisselamın kalbini, oradan yayılan nurları sebep kılmıştır. Kalbe, ruha gıda olan, Evliyanın sohbetleri ve yazıları da, hep Resulullahın mübarek kalbinden yayılan nurlarla hâsıl olmuştur. (S. Ebediyye)

Sapık tarikatçılar
Sual: Şeyh-ül-İslam Ebussüud Efendi, tasavvuf ehline sert davranıp, idamlarına fetva vermiş mi?
CEVAP
Büyük din âlimi Ebussüud Efendi hazretlerinin tasavvuf ehline sert davrandığı iddiası doğru değildir. Ancak tasavvuf ehlinin içine karışan sapık tarikatçılar için ve (Tasavvufta yüksek dereceye varanlar için, din teklifleri kalkmıştır. Onlar için helal ile haramın farkı yoktur) diyenler için sert davranmış ve bunların, fitne çıkarma, İslamiyet�i yıkma faaliyetlerinden dolayı, idam edilmelerine fetva vermiştir.

İslamiyet�ten ve tasavvuftan haberi olmayan kimseler, dini, dünya kazançlarına alet edip tasavvufa, hatta ibadetlere, mistik bir hareket olarak müzik sokmuşlardır. Dinimizde tasavvuf müziği diye bir şey yoktur.

Keramet ve hokkabazlık
Sual: Iraktan gelip, Avrupa�da ağızlarına ateş alan, avurtlarına şiş sokup çıkartan ve bu yaptıklarına keramet diyen kimselerin halleri İslamiyet�e uygun mudur?
CEVAP
Allahü teâlâ, böyle kimselerin Musa aleyhisselam zamanında da bulunduğunu haber veriyor. Bunlara keramet değil, sihir diyor. Böyle göz boyamanın haram olduğu (Fetava-yı hadisiyye)de yazılıdır. Bunlar, müslümanları aldatmaktadır. Bu hareketleri din değil, dinsizliktir. Japonya�daki gayrı müslimler de, sirklerde bunlarınkinden daha acaip şeyler gösteriyor. İslamiyet, hokkabazlık, cambazlık, sihirbazlık dini değildir. İslamiyet, inanması, yapması, sakınması gereken şeyleri, güzel ve çirkin huyları öğrenmek, herkese iyilik yapmak dinidir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Bir kimsenin havada uçtuğunu ve deniz üzerinde yürüdüğünü yahut ağzına ateş koyup yuttuğunu görseniz, fakat dine uymayan bir iş yapsa, keramet ehliyim derse de, onu büyücü, yalancı, sapık ve insanları doğru yoldan saptırıcı biliniz!) [El-Münire]

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Nefsi cilalanan bazı kimseler, harikulade haller gösterip sapıklık uçurumuna sürüklenmektedir. Evliyayı böyle yalancılardan ayıran en bariz fark, her sözünün, her hareketinin dine uygun olması, yanında bulunanların kalblerinde Allah korkusu ve sevgisi hasıl olmasıdır ve başka şeylerden soğumalarıdır. (2/92)

Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Ahirette, Cehennemdeki ebedi, sonsuz azaptan kurtulmak için, İslam âlimlerinin bildirdiklerine inanmak gerekir. Evliyanın, bu bildirilenlere uymayan keşfleri kıymetsizdir. Tasavvuftan maksat, nefsin gizli ayıplarını anlamaktır ve dine uymanın kolay olmasıdır ve ihlasa kavuşmaktır. (1/182)

Fıkıh ve Tasavvuf
Sual: Fıkıh yerine tasavvuf kitabı okumak uygun mu ve zikir nedir?
CEVAP
Fıkhı bilmeden dine uymak mümkün olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İbadetlerin en kıymetlisi, fıkıh öğrenmek ve öğretmektir.) [İ.Abdilberr]

(Her şeyin dayandığı bir direk vardır. Dinin temel direği, fıkıh bilgisidir.) [Beyheki]

(Fıkıh öğrenmeden ibadet eden, gece karanlıkta bina yapıp, gündüz yıkana benzer.) [Deylemi]

İmam-ı Malik hazretleri buyuruyor ki:
Fıkıh öğrenmeyip, tasavvuf ile uğraşan dinden çıkar, zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid'at ehli, yani sapık olur. Her ikisine kavuşan hakikate varır. (Merec-ül-bahreyn)

İbrahim Edhem hazretlerine, gece gündüz ibadet eden, vecde gelip kendinden geçen bir gençten bahsettiler. Gencin yanına gidip üç gün misafir kaldı. Çok acaip haller gördü. Gencin bu halinin şeytandan olup olmadığını öğrenmek istedi. Yediğine baktı. Helalden değildi. Bu hallerin şeytandan olduğunu anladı. Genci evine davet etti. Gence helal yemek verdi. Gençteki eski aşk ve gayret kalmadı. Bana ne yaptın diye sordu. İbrahim Edhem hazretleri, gence, (Sendeki haller şeytandandı. Helal yiyince şeytan giremedi. Esas halin meydana çıktı) buyurdu. (Tezkiretül-evliya)

Kerameti inkâr, büyük sapıklıktır. Çünkü keramet, Peygamberin mucizesinin devamıdır. Ancak, istidracı keramet sanmamalıdır! Mucizeden başka harikulade haller, keramet, firaset, istidraç ve sihir adını alır. Velinin su üstünde yürümesi keramet, papazın su üstünde yürümesi sihir, fasıkınki ise istidraçtır.

Zikrin fazileti
Zikir, Allahü teâlâyı hatırlamak demektir. Bu da, kalb ile olur. Zikredince, kalb temizlenir, yani kalbden dünya sevgisi çıkıp Allah sevgisi yerleşir. Bazı kimselerin, bir araya toplanıp hay huy etmesi, oynaması, dönmesi, zikir değildir. Yüz yıldır, tarikat diyerek, birçok şey uyduruldu. Eshab-ı kiramın yolu unutuldu. Cahiller, fasıklar şeyh olarak zikir ve ibadet ismi altında, günah işledi. Bugün hiçbir İslam ülkesinde, tasavvuf âlimi yok gibidir. Fakat sahte mürşitler, müslümanları sömüren tarikatçılar çoktur. Din büyüklerinin, eskiden kalma, halis kitaplarını okuyup, zikri, fikri bunlara göre doğrultmalıdır. Tarikatçılık, şeyhlik, müridlik gibi isimlerin perdesi altında iş gören, mal ve din hırsızlarına aldanmamalı, bunlardan kaçınmalıdır.

Bir şeyin sahtesinden kaçın demek iyisinden de kaçın demek değildir. (Hakiki tereyağı alın, hilelisini, karışık olanını almayın) demek tereyağına hakaret olur mu? Bilakis tereyağının önemi bildirilmiş olur. Her şeyin sahtesi de hakikisi de vardır. (Tasavvuf perdesi altında iş gören, mal ve din hırsızlarına aldanmamalı) dedik. Tasavvuf âliminin yok gibi olduğunu, yani çok az olduğunu bildirdik. Zaten kıymetli şeyler az, taklitleri çok olur. Bütün yayınlarımızda tasavvuf büyüklerinin, hayatlarını, menkıbelerini anlatıyoruz. Tasavvuf, evliyalık demektir. Tasavvufa hiç kimse karşı çıkamaz. Hakiki tasavvufa karşı çıkmak Müslümanlığa karşı çıkmak demektir. Fakat sahte tasavvufa karşı çıkmak her müslümana gerekir.

Tarikat ve ilim
Tasavvufu, yani tarikatı öğrenmeden önce, ilim öğrenmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır.) [Ebu Nuaym]

Bedreddin-i Serhendi hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Rabbani hazretlerinden Buhari, Mişkat, Hidaye, Şerh-i Mevakıf kitaplarını okudum. Gençleri ilim öğrenmeye teşvik eder, Önce ilim, sonra tasavvuf buyururdu. Benim ilimden kaçındığımı, tasavvuftan zevk aldığımı görünce, hâlime merhamet ederek, (Kitap oku, ilim öğren, cahil sofu, şeytanın maskarası olur, rütbetül-ilmi aler rüteb yani, rütbelerin en üstünü, ilim rütbesidir) buyurdu. (Hadarat-ül-kuds)

Tarikat maskesi
Bir okuyucumuz, uzun mektubunda özetle diyor ki: (17 yaşında genç bir kızım. Okulda bir arkadaşım bana bir tarikata girmemi tavsiye etti. Onun tavsiyesine uyarak bir tarikata girdim. Hoca dediğimiz bu şahıs, belli tesbihler söylememi söyledi. "Sen kaza namazı kılma. Bunun sorumluluğunu da ben üstleniyorum" dedi. Sonradan hoca değil, bir büyücü olduğunu öğrendiğim bu adam, bana şeker vesaire yedirdi. Büyü yapmış. Bana yakın olmaya çalışıyor, beni kucaklıyordu. Zamanla iyi arkadaşlardan ve dinimden soğumaya başladım. Artık namazı falan bıraktım. Müziğe çok tutkun oldum. Kötü birisi olmama sebep olan bu büyüden nasıl kurtulabilirim?)
CEVAP
Buna benzer mailler çok alıyoruz. Nakşi, Kadiri, Rufai gibi isimlere sığınarak, tarikat adı altında insanları kötü yola sürükleyenler gün geçtikçe çoğalmaktadır. "Sizden namazı kaldırdım, günahınız benim boynuma" diyen sapıkların tuzağına düşmemek için, önce dinimizi iyi bilmemiz gerekir.

Eğer gülü solan bu kız, yabancı bir erkekle, yalnız bir odada kalmanın, onunla konuşmanın, elini öpmenin haram olduğunu, Peygamber efendimizin hiçbir kadına mübarek elini öptürmediğini, hiç kimsede günah affetme yetkisinin olmadığını bilseydi, başına bu felaketler gelmezdi.

Müzik, her çeşit çalgı, insanı alkolik ve morfinman gibi gaflet içinde, uyuşuk yapar. Böylece, nefsleri azdırarak, ebedi saadetten mahrum kalmasına sebep olur. İslam dini, insanları bu afetten, bu sonsuz felaketten korumak için, müziğin zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir.

Müzikten uzak durmaya çalışın. Her sıkıntının çaresi namaz kılmaktır. Namazı doğru kılarsanız, her kötülükten uzaklaşmış olursunuz. Haramların her çeşidinden kaçmanız, kötü arkadaşlardan uzaklaşmanız gerekir.[/QUOT



BU KONUYU VE KONUDAKI SIZIN DIGER YAZINIZIDA OKUDUM ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞIMINIZ İÇİN
 

zehirx

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2009
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
ya bu dedigniz sofilermi acaba
aslında çok istiyorum bi yola tabi olmayı ama nasip işi diyorlar inşaALLAH birine gönlüm yatar

Adıyaman menzildeki seyyid Abdülbaki (k.s) hz.leri Peygamber efendimizin soyundan Allah dostu bir zat.Sadece Türkiye değil dünyanın dört bir tarafından insanlar devamlı menzile geliyorlarmış. Onunla ilgili bir olayı buraya alıntı yapacağım

Menzil.net den;
Esselamu Aleyküm dostlar.Bir konuyu daha sizlerle paylasmak istedik âcizâne muhabbetimiz olur insaAllahû Teâla.Haydi Bismillah.......
Sofinin biri bir rüya görmüstür.Bu rüya öyle bir rüyadir ki Sultanimiza anlatmak ister ve Menzile gitmeye karar verir.Sofiyi SEYDA Hazretlerinin huzuruna getirirler.Sultanimiz buyurur:"Basina bir beyaz örtü örtün rüyayi öyle anlatsin" der.Ve sofi rüyayi anlatmaya baslar:
Rüyasinda mahser kurulmustur.lEfendimiz s,a,v ümmetinin basindadir.Saginda dört büyük halifeve solunda Abdulbâki HAZRETLERI yer almaktadir.Bütün sofiler bir aradadir.Ve Iki Cihan Serveri s.a.v. Abdulbâki hazretlerine dönerek:
"Ya Abdulbâki ümmetmden cömert olanlari topla Hz. Ebûbekre teslim et"der.Sultanimiz kalabaligin arasindan sofileri teker teker secerek bu görevi yerine getirir veHz. Ebûbekr Efendimize teslim eder.Efendimiz s.a.v buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden cihadi sevenleri topla Hz. Aliye teslim et"der.Sultanimz sofilerin arasina girerek tek tek secer ve Hz. Aliye teslim eder.Efendimiz s.a.v yine buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden adâletli olanlari topla Hz. Ömere teslim et"der.Yine SEYDA Hazretleri secerek sofileri Hz. Ömere teslim eder.Efendimiz s.a.v tekrar buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden Kuran-i Kerim'i cok okumayi sevenleri topla Hz. Osmana teslim et"der.Ve Sultanimiz secerek sofileri Hz.Osmana teslim eder.
Abdulbâki Hazretleri aglamaktadir.Bir geriye kalan kalabaliga bakar,bir de halifelere teslim ettigi sofilere....Geriye kalan teslim edilenden KAT KAT fazladir. Sultanimiz edebinden iki büklüm olur Efendimiz Aleyhisselâtüvesselam'a gelerek:
"Ya RasulAllah geriye hep cürük carik sofiler kaldi bunlari ne yapayim" der.Merhamet timsâli Efendimiz s.a.v. kollarini acarak:
"YA ABDULBÂKI TOPLA HEPSINI BANA GETIR"der.
Rüyayi dinleyen sultanimizin gözleri dolar cünkü sofi aglamaktan rüyayi zar zor anlatabilmistir ve orda bulunan bütün sofiler de aglamaya baslar.
Sonra SULTÂNIMIZ söyle der:
"Bu rüyayi duyan sofi duymayan sofilere anlatsin"der.

Kısa not:Sofi demek ona bağlanan tabi olan kişiler.
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Adıyaman menzildeki seyyid Abdülbaki (k.s) hz.leri Peygamber efendimizin soyundan Allah dostu bir zat.Sadece Türkiye değil dünyanın dört bir tarafından insanlar devamlı menzile geliyorlarmış. Onunla ilgili bir olayı buraya alıntı yapacağım

Menzil.net den;
Esselamu Aleyküm dostlar.Bir konuyu daha sizlerle paylasmak istedik âcizâne muhabbetimiz olur insaAllahû Teâla.Haydi Bismillah.......
Sofinin biri bir rüya görmüstür.Bu rüya öyle bir rüyadir ki Sultanimiza anlatmak ister ve Menzile gitmeye karar verir.Sofiyi SEYDA Hazretlerinin huzuruna getirirler.Sultanimiz buyurur:"Basina bir beyaz örtü örtün rüyayi öyle anlatsin" der.Ve sofi rüyayi anlatmaya baslar:
Rüyasinda mahser kurulmustur.lEfendimiz s,a,v ümmetinin basindadir.Saginda dört büyük halifeve solunda Abdulbâki HAZRETLERI yer almaktadir.Bütün sofiler bir aradadir.Ve Iki Cihan Serveri s.a.v. Abdulbâki hazretlerine dönerek:
"Ya Abdulbâki ümmetmden cömert olanlari topla Hz. Ebûbekre teslim et"der.Sultanimiz kalabaligin arasindan sofileri teker teker secerek bu görevi yerine getirir veHz. Ebûbekr Efendimize teslim eder.Efendimiz s.a.v buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden cihadi sevenleri topla Hz. Aliye teslim et"der.Sultanimz sofilerin arasina girerek tek tek secer ve Hz. Aliye teslim eder.Efendimiz s.a.v yine buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden adâletli olanlari topla Hz. Ömere teslim et"der.Yine SEYDA Hazretleri secerek sofileri Hz. Ömere teslim eder.Efendimiz s.a.v tekrar buyurur:
"Ya Abdulbâki ümmetimden Kuran-i Kerim'i cok okumayi sevenleri topla Hz. Osmana teslim et"der.Ve Sultanimiz secerek sofileri Hz.Osmana teslim eder.
Abdulbâki Hazretleri aglamaktadir.Bir geriye kalan kalabaliga bakar,bir de halifelere teslim ettigi sofilere....Geriye kalan teslim edilenden KAT KAT fazladir. Sultanimiz edebinden iki büklüm olur Efendimiz Aleyhisselâtüvesselam'a gelerek:
"Ya RasulAllah geriye hep cürük carik sofiler kaldi bunlari ne yapayim" der.Merhamet timsâli Efendimiz s.a.v. kollarini acarak:
"YA ABDULBÂKI TOPLA HEPSINI BANA GETIR"der.
Rüyayi dinleyen sultanimizin gözleri dolar cünkü sofi aglamaktan rüyayi zar zor anlatabilmistir ve orda bulunan bütün sofiler de aglamaya baslar.
Sonra SULTÂNIMIZ söyle der:
"Bu rüyayi duyan sofi duymayan sofilere anlatsin"der.

Kısa not:Sofi demek ona bağlanan tabi olan kişiler.
Selamün aleyküm kardeşim.
tarikate bağlanmak için ne yapılıyor?
bu tarikate mensup olanların sorumlulukları nelerdir neler yaparlar?
 

Ravzadakinurunkölesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,770
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Selamün aleyküm kardeşim.
tarikate bağlanmak için ne yapılıyor?
bu tarikate mensup olanların sorumlulukları nelerdir neler yaparlar?

Günlük düzenli zikirlerle Allah'a yaklaşamaya yardım eder.
Sorumlulukları şeriate bağlı kalmaktır aynen tarikatsiz insanınki gibi.
Tarikat insanı planlı yaşamayı öğrettiği için şeriate dikkat etmede çok büyük yardım sağlıyor.
Ehli sünnet bi cemaate de bağlı isen ohh bu dünyada korkun olmasın asla...
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
günlük zikir haricinde neler isteniyor mesela haftada kaç kere dışarı çıkmak gerekiyor? ne sebeple? maddi ya da fiziksel yardım talepleri var mıdır?
 

Ravzadakinurunkölesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,770
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
günlük zikir haricinde neler isteniyor mesela haftada kaç kere dışarı çıkmak gerekiyor? ne sebeple? maddi ya da fiziksel yardım talepleri var mıdır?

Sınavlara hazırlanan bir öğrenci düşünün.
Sınavı kazanmak,iyi bir meslek sahibi olmak,iyi bir hayat sürmektir amaç,tıpkı şu dünya sınavımız gibi.

Sınavlara kendi başına da hazırlanabilirsin ama bunun için kendi karakter yapında düzen,plan ve sıkı bir inanış gereklidir.Eğer bunlar yoksa sadece istemekle başarmak zor olur.
Bunun için dersane,kurs veya özel dersler ayarlanır.
Dersaneni bilgi haznesi geniş sağlam bir kadroya sahip,sınav tecrübesi ve yetiştirme yeteneği kaliteli olan bir seçim üzere yapmışsan ne mutlu,senin inancın ve gayretinle başarırsın.
Ama ticari amaç güden öğrencileri gelir kaynağı görüp,eğitimlerine önem vermeyen dersaneden başarı sağlaman zor,zor olduğu gibi de belki içindeki inancı da öldürebilirler,kaybedilen zaman ve ümit de cabası.
Bunu neden örnek verdim şunun için.
Tarikat de kısmen dersane gidibir.
Sağlam,ehli sünnet üzere bir cemaat seçersiniz.
Günlük zikriniz verilir,sohbetlerine katılırsınız,ilim öğrenir,öğretebilecek kıvama rahatça gelebilirsiniz.Sosyal bir aktivite olarak nitelendirebilir,vaktinizi hayır yolunca geçirebilirsiniz.
Dışarıya şu saatlerde şu zamanlarda çıkacaksınız diye kimse size buyrukta bulunmaz,şeriate uyduktan sonra istediğiniz zaman çıkabilirsiniz.
Dinde zorlama yoktur,ehli sünnet bir cemaat de bunu bilir.Tebliğ eder,yapacak olan sizsinizdir.Sonuçta kimse size zorla gel demez,yanlış bir bilgi de vermez,Kuran ve hadis kaynaktır.
Mürşidler peygamber vekilleridir,amaçları dine hizmettir.
Maddi bir beklentileri yoktur.Allah rızası esastır.
Bu saydıklarım dışında bir cemaate rastlamış ve sapkın fikirlere sahip olduklarına inanmışsanız uzaklaşılmalıdır ama ehli sünnet bir cemaat zaten nur gibi parlamaktadır.

Kalp de rahattır,cep de...
Yanlış kendini gösterir.
Niyetinizi temiz alıp,duanızı ediniz.
Rabbim tarkatın tadına varanlardan etsin,bunu gerçekten isterim...
 

zehirx

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Nis 2009
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Selamün aleyküm kardeşim.
tarikate bağlanmak için ne yapılıyor?
bu tarikate mensup olanların sorumlulukları nelerdir neler yaparlar?

selamün aleyküm.Kardeşim bulunduğun yerde mutlaka kardeşlerimizden vardır.Vakıfları var orada ikindi vakti ve akşamdan sonra biraraya gelirler.Efendi hz.lerinin vekilleri olur.Onlardan kısaca tevbe alacaksın elini eline veriyorsun .Tuttuğun el efendinin eli oluyor.Manevi olarak. Dediklerini tekrarlıyorsun.Bu kadar.Vaktin olursa ikindi veya akşam yatsı vakitleri vakfa gidersin.Benim vaktim pek olmadığı için hafta sonu gidiyorum.Orada sohbet ve hatme yapılıyor.Yani oraya bir defa girmen yeter.Artık ayrılmak istemezsin zaten.Manevi bir tesiri vardır.Gdebilirsen Adıyaman menzil e gidip efendi hz.lerinden de tevbe alırsan onu görürsen daha başka olur.Sofisi olduktan sonra o artık kolay bırakmaz.Allah ın izniyle.Manevi olarak zor durumda kaldığında Allah ın izniyle yardımına gelir.Bizler bunu yaşadık.
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Sınavlara hazırlanan bir öğrenci düşünün.

Sınavı kazanmak,iyi bir meslek sahibi olmak,iyi bir hayat sürmektir amaç,tıpkı şu dünya sınavımız gibi.

Sınavlara kendi başına da hazırlanabilirsin ama bunun için kendi karakter yapında düzen,plan ve sıkı bir inanış gereklidir.Eğer bunlar yoksa sadece istemekle başarmak zor olur.
Bunun için dersane,kurs veya özel dersler ayarlanır.
Dersaneni bilgi haznesi geniş sağlam bir kadroya sahip,sınav tecrübesi ve yetiştirme yeteneği kaliteli olan bir seçim üzere yapmışsan ne mutlu,senin inancın ve gayretinle başarırsın.
Ama ticari amaç güden öğrencileri gelir kaynağı görüp,eğitimlerine önem vermeyen dersaneden başarı sağlaman zor,zor olduğu gibi de belki içindeki inancı da öldürebilirler,kaybedilen zaman ve ümit de cabası.
Bunu neden örnek verdim şunun için.
Tarikat de kısmen dersane gidibir.
Sağlam,ehli sünnet üzere bir cemaat seçersiniz.
Günlük zikriniz verilir,sohbetlerine katılırsınız,ilim öğrenir,öğretebilecek kıvama rahatça gelebilirsiniz.Sosyal bir aktivite olarak nitelendirebilir,vaktinizi hayır yolunca geçirebilirsiniz.
Dışarıya şu saatlerde şu zamanlarda çıkacaksınız diye kimse size buyrukta bulunmaz,şeriate uyduktan sonra istediğiniz zaman çıkabilirsiniz.
Dinde zorlama yoktur,ehli sünnet bir cemaat de bunu bilir.Tebliğ eder,yapacak olan sizsinizdir.Sonuçta kimse size zorla gel demez,yanlış bir bilgi de vermez,Kuran ve hadis kaynaktır.
Mürşidler peygamber vekilleridir,amaçları dine hizmettir.
Maddi bir beklentileri yoktur.Allah rızası esastır.
Bu saydıklarım dışında bir cemaate rastlamış ve sapkın fikirlere sahip olduklarına inanmışsanız uzaklaşılmalıdır ama ehli sünnet bir cemaat zaten nur gibi parlamaktadır.

Kalp de rahattır,cep de...
Yanlış kendini gösterir.
Niyetinizi temiz alıp,duanızı ediniz.

Rabbim tarkatın tadına varanlardan etsin,bunu gerçekten isterim...
Allah razı olsun kardeşim ellerine sağlık.
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
selamün aleyküm.Kardeşim bulunduğun yerde mutlaka kardeşlerimizden vardır.Vakıfları var orada ikindi vakti ve akşamdan sonra biraraya gelirler.Efendi hz.lerinin vekilleri olur.Onlardan kısaca tevbe alacaksın elini eline veriyorsun .Tuttuğun el efendinin eli oluyor.Manevi olarak. Dediklerini tekrarlıyorsun.Bu kadar.Vaktin olursa ikindi veya akşam yatsı vakitleri vakfa gidersin.Benim vaktim pek olmadığı için hafta sonu gidiyorum.Orada sohbet ve hatme yapılıyor.Yani oraya bir defa girmen yeter.Artık ayrılmak istemezsin zaten.Manevi bir tesiri vardır.Gdebilirsen Adıyaman menzil e gidip efendi hz.lerinden de tevbe alırsan onu görürsen daha başka olur.Sofisi olduktan sonra o artık kolay bırakmaz.Allah ın izniyle.Manevi olarak zor durumda kaldığında Allah ın izniyle yardımına gelir.Bizler bunu yaşadık.
aleyküm selam kardeşim.
ben de tam olarak bunları merak ediyordum aslında. bir abla beni götürdü bir evdi. sohbet dinledik. gelmişken tövbe alsaydın dedi. tam olarak anlamadım ne demek? aracı olup tövbe mi edecektim? yoksa tövbe almak dedikleri tarikata girmek miydi? nasıl olacaktı? ben fazla çıkmakta istemiyorum sizinde anladığınız gibi. kendim dayanıksızım bünye olarak dışarı gidince evdeki sorumluluklarımı yapamam. yani ilk giderim haftada bir derler. sonraki yıllar iki üç mecbur tutarlar yapamam. Adıyamana da gidemem. içine girip yapamayıp çıkmaktansa önce araştırmayı tercih ediyorum. burda cemaat, tarikat çok yaygındır. yakınlarımdan da var bi yerlere bağlı olan. ama o cemaatleri tercih etmiyorum. buna kalbim kayıyor ısınıyor. ama korkuyorum sütten ağzım yandığı için. teşekkürler bilgilendirme içn. Allah razı olsun.
 

ümit bakir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ağu 2009
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
iyi güzelde gercek alim oldugunu veya olmadigini bu millete nasil anlatacagiz onu daha bulamadim
 

ümit bakir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ağu 2009
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
bir zamanlar devyolsuzlar,yollular böldüler parcaladilar,simdide su seyh,bu efendi,o abi vs.Allah askina ne zaman ÜMMET olmayi ögrenecegiz???
 

ümit bakir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ağu 2009
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
rüya ile amel olmaz diye ögrenmisdik.Sofi olanlari topladik ya sofi olmayanlar ne olacak????
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt