Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bazıları “şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” diyorlar. bu sözü nasıl anlamak gerekir? (1 Kullanıcı)

efzairem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Kas 2007
Mesajlar
758
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bazıları “şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” diyorlar. bu sözü nasıl anlamak gerekir?

soru:
Bazıları “şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” diyorlar. bu sözü nasıl anlamak gerekir?

cevap:
Bazı tarîkat kahramanlarına nispet edilen bu söz, zaman zaman yanlış kullanılmaktadır. Şöyle ki: Bu söz, bir mürşide bağlanmayı ifade eder. İnsan o sınırlı aklıyla gerçekler aleminin bütünüyle kavrayamaz. Kendisinin bir yaratıcısı olduğunu bilse bile, o yaratıcının kendisinden neler istediğini, emir ve yasaklarının neler olduğunu, önündüki ölüm yolculuğunun ötesinde ne gibi alemler bulunduğunu, hangi hallerin, fiillerin ve sözlerin onu cennete, hangilerin cehenneme götüreceğini bilemez. Bu noktada Kur’anın ve o İlâhî fermanı insanlara tebliğ eden Resulullah’ın irşadına muhtaçtır.

“Âlimler peygamberlerin varisleridir” (Aclûnî, II, 64) hadisinin hükmünce, âlimler mürşittirler. Onlara uymayıp derslerini dinlemeyen bir kişi, hocadan uzak duran bir öğrenciye benzer. Bu öğrencinin cahil kalması ve kötü yollara düşmesi kaçınılmazdır.

Nefsin terbiye edilmesi ve kalbin tasfiyesi yani bütün kötülüklerden arındırılması için de büyük mürşitlerin keşfe dayalı olarak ortaya koydukları bir takım esaslar vardır. Bir kişi o büyük zatları dikkate almadan bu yola kendi başına girdiği taktirde bir takım yanlışlıklar yapabilir ve kendisine bilmeyerek zarar verir. Tıpta bir kişi nasıl diyeti kendi aklınca yapmıyor onu bir doktorun gözetimi altında ve belli kurallara uyarak icra ediyorsa, bir kişi tarikat yoluna kendi başına girmemeli ve o yolun bir safhası olan riyazeti de kendi kendine uygulamaya kalkışmamalıdır.

Bu gerçeğe ters hareket eden bazı kimselerin riyazet yoluyla kalben terakki edeyim derken, bir takım ruhî hastalıklara maruz kaldığı çok görülmüştür. Yukarıdaki sözü, gerek cehaletten, gerekse tarikat yolundaki bu gibi tehlikeli sonuçlardan kurtulmak için “insanın kendi aklına güvenerek yalnız başına hareket etmekten kaçınması, alimlerin ve mürşitlerin tavsiyelerine uyması” gerektiği şeklinde anlamak lazımdır. Yoksa, bu ifadeyi “İlla bir tarikat şeyhine bağlanmak lazım. Yoksa, şeyhin şeytandır” şeklinde kullanmak, çok yanlış olur.


Okunma Sayısı : 3866

Şadi Eren (Doç.Dr.)


selamün aleyküm arkadaşlar bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim:)
 

hüseyin-c

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Kas 2007
Mesajlar
47
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
almanya ,gaziantep
Web Sitesi
www.candemir.tr.gg
arkadasim ben sana tek birsey söylim bu konulara pek fazla deginme ..
bek simdi sen 5 vakit namazlisin kuranlisin oruclusun ama allaha inanmiyorsun varmi böyle bisey kabul olurmu o ibadet kesinlikle hayir ee .
seyh te kimisi yopldan cikaran yani namaz kilarsin iman edersin ama cikarlarin icinde yapmayacagin sey yoktur budur .ikinciside gercekten ilim sahibi allah dostu olandri ha bunun görevi ne dogru yolu bize cikarimiz olmadan gösteren dir.
simdi ben cok sükür namazim var ibadetim var dersen alllah yolunda dogru yürürsen ozaman seyhe gerek yoktur allah seyhleri bir nebi yolunu kaybetmisler icin yollamistir .
hani ben seyh inanmam demem cünkü benimde seyhim var yani önemli olan gönülden istenerek cikan ibdettir...emeginede cok saglik a.r.o
 

efzairem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Kas 2007
Mesajlar
758
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
kardeşim bu benim kendi fikrim degil ama katılıyorum sorularla islamiyet sitesinden kopyaladım burda paylaşmak istedim özellikle şu bölüme dikkat çekmek istiyorum ayrıca bu konulara ni deyinmeyelim öcümü var ? bilelim ögrenelim


insanın kendi aklına güvenerek yalnız başına hareket etmekten kaçınması, alimlerin ve mürşitlerin tavsiyelerine uyması” gerektiği şeklinde anlamak lazımdır. Yoksa, bu ifadeyi “İlla bir tarikat şeyhine bağlanmak lazım. Yoksa, şeyhin şeytandır” şeklinde kullanmak, çok yanlış olur.

"insanın kendi aklına güvenerek yalnız başına hareket etmekten kaçınması"

son zamanlarda birileri çıkıp kuranı tefsirlemeye bile başladı işte onlara cevaben bu yazıyı paylaşmak istedim henüz bir şeyhe baglı degilim ama araştırıyorum allah nasip ederse biryere baglanmak istiyorum selametle kardeşim
 

hüseyin-c

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Kas 2007
Mesajlar
47
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
almanya ,gaziantep
Web Sitesi
www.candemir.tr.gg
yok yani sana su anlamda cok deginme dedim kardes simdi .
sen böyle diyorsun bir kisi geldi senin yazini okudu etkilendei ve gitti rastgele seyhim diyen bi adamin eline düstü nolacagini bilmezsin onun nebalini sen cekersin ..benim de fikrim bu yani..
yoksa senin de bu fikrine hak veriyorum ama bide olaya bu yandan bak derim
 

ReisulKurra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ara 2007
Mesajlar
414
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
arkadasim ben sana tek birsey söylim bu konulara pek fazla deginme ..
bek simdi sen 5 vakit namazlisin kuranlisin oruclusun ama allaha inanmiyorsun varmi böyle bisey kabul olurmu o ibadet kesinlikle hayir ee .
seyh te kimisi yopldan cikaran yani namaz kilarsin iman edersin ama cikarlarin icinde yapmayacagin sey yoktur budur .ikinciside gercekten ilim sahibi allah dostu olandri ha bunun görevi ne dogru yolu bize cikarimiz olmadan gösteren dir.
simdi ben cok sükür namazim var ibadetim var dersen alllah yolunda dogru yürürsen ozaman seyhe gerek yoktur allah seyhleri bir nebi yolunu kaybetmisler icin yollamistir .
hani ben seyh inanmam demem cünkü benimde seyhim var yani önemli olan gönülden istenerek cikan ibdettir...emeginede cok saglik a.r.o


Selamun Aleykum...

Hüseyin Kardeşim Senin Anlattığın şeyler çok farklı, Yukarıda Geçen konu Çok Daha farklı...

Bikere Allah İnancı olmayan bir insan Namaz Kılmaz Oruç Tutmaz, Ki Zaten Bu Tür İbadetlerden Kaçtıkları için İman Etmezler Allah'a inanmazlar. Ayet-i Kerime de Allah Bakın Bu Konuyu Nasıl Anlatmış bizlere...

“Cennettekiler cehennemdekilere sorarlar:”

Yahu Sizin Orada Ne işiniz Var Sizin Çok Güzel davranışlarınız çok güzel konuşma adabınız vardı Hani kalbiniz çok temizdi, Sizi bu Sakar Cehennemine sokan sebep nedir?

Onlar da:

Biz namaz kılanlardan değildik, Namaz Deyince Kaçardık, Bizmi Namaz kılacağız Derdik. diye cevap verirler. (Müddesir: 40-43)

Yani Anlatmak istediğim "Namaz Kafirle Müslümanı Birbirinden Ayırd Eden bir Farikadır" Namaz kılan bir insan Allah'ı inkar edemez. "Yahut Münafıktır"

Ancak Her İnsanın Bir Rehbere İhtiyacı vardır, Şeyh Rehber Yol Gösterendir, ve Peygamber Efendimiz s.a.v "Benden Sonra 100 yılda bir Müceddit gelir buyurmuştur, Mücedditler Allah'ın yolunu bize göstermeye devam eden Peygamber Efendimizin Müjdelediği Mübarek Kullardır. "AbdulKadir GEylani" Gibi..

İnsanların Alim Kişilere Tabii Olması Gerekir Buna Sebep ise Cennete Giren Allah'a şöyle seslenir. Ya Rabb Keşke Bugün ölmeseydimde Sana daha çok İbadet etseydim her saniyemi ibadetle geçirseydim diyeceklerdir. Ama Her İbadetin bir Adabı Vardır Bu Adabıda yine Alim Kişilerden öğrenmemiz gerekir.

Yani Demem oki Sadece "Namaz, Oruç, Zekat, Hac ve Kelime-i Sahadet ile Cennete Girersek Sadece Cennette Okadar Yerimiz olur.

Peygamber Efendimiz Miracdan Döndüğünde Cennette Hiç Ağaç Yok, Oraya Ağaç dikiniz Buyrumuştur, Sahabe de Nasıl ağaç Dikeriz diyince

Tesbîh, tahmîd, temcîd ve tehlîl okuyarak) buyurdu.
Yanî, (Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber) diyerek Cennete ağaç dikiniz buyurdu.


Bir hadîs-i şerîfde,
-Bir kimse, Sübhânallahil'azîm ve bihamdihi derse, onun için Cennetde bir ağaç fidanı dikilir, buyurdu.


Görülüyor ki, Cennet ağacı, dünyâda harfler ve sesler şeklinde, bu kelimeye yerleşdirilmiş olduğu gibi, Cennetde, bu kemâller ağaç şeklinde bulunmakdadır. Bunun gibi, Cennetde bulunan herşey, dünyâdaki ibâdetlerin, iyi işlerin netîceleridir. Allahü teâlânın kemâllerinden herhangi biri, bu dünyâda, iyi sözlerde ve iyi işlerde yerleşdirilmiş olduğu gibi, bu kemâlât, Cennetde, lezzetler, nimetler perdesi altında meydâna çıkar. Bunun içindir ki, oradaki lezzetleri, nimetleri Allahü teâlâ beğenir. Bunları tadmak, Cennetde sonsuz kalmağa ve Allahü teâlâya kavuşmağa sebeb olur. Zevallı Râbi'a (rahmetullahi aleyhâ) eğer bu inceliği anlamış olsaydı, Cenneti yakıp yok etmeği düşünmezdi. Ona bağlılığı, Allahü teâlâya bağlılıkdan başka sanmazdı!

Kaynak: Mektubat, İmam-ı Rabbani, 1. Cilt 302.Mektup

Yani Bütün Bunlar Alim Kişilerden Öğrenilmiş ve Öğrenilmeye Devam Edeceğimiz Salih Amellerdir. Gerçektende Şeyhler YAni Alimler Mücedditler olmasa idi Cennetin Sermayesi olan bu Dünyada Cennette bir Gecekondu sahibi olmamız bile nede zor olurdu..

Selamun Aleykum..
 

hüseyin-c

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Kas 2007
Mesajlar
47
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
almanya ,gaziantep
Web Sitesi
www.candemir.tr.gg
Arkadsim benim isim tartisma acmak degil bir sey vardir bilirmisin..belki duymussundur
bir adam dört dörtlük bir insan namazinda niyazinda tamammi adam vefat ediyor.
allahu teale onu sinmak icin diyorki azraile söyleki ona kendi yaptigi ibadetle yargilanmak ister yoksa benim rahmetimle mi diye sorar ..tabi adam derki tabiki ne benim kendi yaptiklarimla yargilanmak isterim der.. ve allahu teale namazini kazaya bile birakmaya korkan o adami cehenneme yollar .adam sonra anlar pisman olur ve derki allahim tövbe yanlisimi anladim der allahu teale onu affeder ..
bunda kesinlikle yanlis yalan dolan yada kendi kafamdan yazdigim bir sy degil..allaha emanet ol
 

ReisulKurra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ara 2007
Mesajlar
414
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
yok yani sana su anlamda cok deginme dedim kardes simdi .
sen böyle diyorsun bir kisi geldi senin yazini okudu etkilendei ve gitti rastgele seyhim diyen bi adamin eline düstü nolacagini bilmezsin onun nebalini sen cekersin ..benim de fikrim bu yani..
yoksa senin de bu fikrine hak veriyorum ama bide olaya bu yandan bak derim

Selamun Aleykum

Burada Anlatılmak istenileni Ben Anladım Lakin,

Namaz Kılmak insanı Allaha Yöneltir, Yani Tadil-i Erkan da Namaz kılmak İnsanı Şeytanın pis Tuzaklarından uzak Tutar. Bu dünya da insana En güzel ışık Tutan Meziyet İbadet Allah'a Secde Etmektir. Ehl-i İman Olan bir İnsan Sizin Bahsettiğiniz Tuzağa Düşmez, Düşersede Allah'ın izniyle O İnsanların Yanlışları Farkedilip Yine Hak olan islam Yoluna dönecektir. Sizin Söylediğiniz gibi olursa İnsanlar Bir Mürşid'e Tabii Olmaktan Korkar Şüphe içerisinde Kalır ve Şeytana Fırsat Verilmiş olur. Şeytan Daha çokca VEsvese verip insanı o Kişinin Düşüncelerini eleştirmesine sebebiyet verir. Halbuki Bir Mürşide Tabii Olan Mürid'in ona Tam Tekmil İnanması gerekir "Allah'ın c.c Emirlerine Karşı bir Düşünceyi Hemen Farkedecek Akıl Allah Tarafından Zaten İnsana Verilmiştir" Ve Şunu Hiçbir Zaman Unutmayın En Hakiki Mürşid Kur'andır. Yani İlimdir. PEygamber Efendimiz ilim Çin'de Bile Olsa Gidip Alınız buyurmuştur..

Selamun Aleykum
 

hüseyin-c

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Kas 2007
Mesajlar
47
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
almanya ,gaziantep
Web Sitesi
www.candemir.tr.gg
tamam haklisin ama söyle düsün adaminyanlisi cahilligi o adam belki bir seyhe bagli olsa öyle olmazdi ama benim demek istedigim su insanlar cahillige kapilip herkese seyhim deyiponu övmesin bilmem duymussundru tv de adam inanc deyip kadin mürüdleri önce iliskiye girmesini teklif ediyor ver zorla taciz ediyor bu ne adamin firsatciligi kadinlarin cahilligi böyle kisilere biz firsat veriyoruz yoksa allah in melekleriyle olamazsin diyor dogrumu benim dedigim bu önce kisinin niyetini arastirin yada zaten dogru zamani allah karar verir kime tabi olup olmayacagimizi.. ama seytana nefsine uyarsan allah yoluna degil seytan yoluna girersin ..benim dedigim bu..
özür dilerim kardesim (efzairem)senin konundan cikti ama bilgilenmek lazim ..
ilim Çin'de Bile Olsa Gidip Alınız buyurmuştur..kardes sanada tsk amacim inannacagin önca allah sonra onun tain ettigi olan kullar ..
bastada söyledim benimde seyhim var bende bir yere bagliyim ..
allah firsatcilarin eline düsürmesin..
 

efzairem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Kas 2007
Mesajlar
758
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
aslında tarikat degilde cemate girmek istiyorum korkma öyle bilmedigim yeni türemiş cemeatlerle işm olmaz kardeşim zaten araştırıyorum
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
44
Konum
Gebze
selamün aleyküm...

"şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır." bu sözün aslı;

"mürşid'i olmayanın mürşid'i şeytandır" budur...mürşid dost demektir yardımcı,yolgösteren demektir...bu sözden maksat..kimin ki; hakkı gösterecek, kendisine doğru yolu gösterecek bir önderi yoktur...ona şeytan önderlik eder...demektir.ve mükemmel bir sözdür...

fakat bu sözü,,şeyh'i olmayanın, şeyh'i şeytandır'a çevirip,, bundan da bakın tarikatçılar "bir tarikat şeyh'ine uymayan şeytan'a uymuştur" diyorlar, gibi bir mana çıkarıp tasavvuf'a ifitra etmek te ancak kalplerinde maraz olanların işidir....
 

koylu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
62
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Adıyamandaki Mürşidi Kamili tanırım. O Rasulullahın Torunudur. Hz. Hüseyinin soyundandır. Oraya gidenler bağımlı oldukları kötü alışkanlıkları bırakıyor. Nasuh tövbesi yapıyor. Söylemiş oldukları bir kaç cümle ama bırakmış oldukları alışkanlıklar bırakılması çok zor olan alışkanlıklar. Demek ki o sözün ardında bir hikmet var.
Adam tanıyorum kolları beyaz beyaz izler var. Anladım bu adam önceleri jilet atmış kollarına. Adam tanıyorum uyuşurucuyu bırakmış, adam tanıyorum içkiyi bırakmış. Hepside 5 vakit namaz kılıyor. Diğer ameli salihlerini saymıyorum. Bu ne büyük keramettir.
 

koylu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
62
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Tarikatlar nefsin terbiye edildiği yerlerdir. Kimse benim nefsim terbiye oldu, artık ben tamamım diyemez. İnsan yaşlanır nefis yaşlanmaz. İnsan kendini üstün görür benim böyle şeyhlere ihtiyacım yok ben zaten doğruyum der. İşte bu sözlerde Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır sözünün doğruluğunun kanıtıdır. Şeytan insanla uğraşmak için tek yakalamak ister. Önce cemaatten ayırır. "Bugünde camiye gitmeyeyim evde kılayım dedirtir" sonra da uykuyu bastırır sonra kılarım dedirtir sonrada vaktini geçirtir namazını kazaya bıraktırır... bunun ardı arkası kesilmez. Bir cemaate girersek müslüman kardeşlerimizle tanışıp birbirimizi severiz birbirimize dua ederiz, veya bir günahı işlemeye niyet ettiğimiz zaman şimdi falancayla görüşecem ben bu günahı işleyerek onun yanına nasıl giderim deyip günahı işlemekten vazgeçeriz.
Osmanlı döneminde Tarikatların rolü büyüktür. Devlet dairesine memur seçileceği zaman Mürşidi Kamillere sorulurdu: Bu müridiniz nasıl biridir diyee. Osmanlı padişahlarına araştırın çoğunun bir Şeyhi vardır. Fatih sultan Mehmed'e kundakta çocuk iken ona "İstanbulu feth etmek bu çocuğa nasib olacak" sözünü diyenler kimdi?. Fatih sultan Mehmed Çocuk iken kendi kendine mi İstanbulun haritasını yastığının altına çıkardı?.. Batılı zihniyet bunları anlayamaz.
Bazı insanlar Osmanlı devletini, Şeyhleri neden kötülüyorlar zannediyorsun?. Onlar bu yoldan gittiler ve Osmanlı devleti 4 kıtada At oynattı. Dünyanın en güçlü devleti oldu. Bizde onların izinden gidersek bizde dünyanın en güçlü milleti oluruz. İşte öyle olmamız için İnsanları dinden, şeyhlerden, hocalardan, alimlerden soğuturlar, propaganda yaparlar.
Sahte şeyhler de vardır bunlar ergenkon davasında çıktı. O insanları piyasaya sürenlerinde maskesi düştü HALA BAZI ŞEYLERİ GÖREMİYORMUSUNUZ ?. Sahte peygamberde çıktı Sahte Peygamber çıktı diye Siz Hz. Muhammed Mustafadan yüzmü çeviriyorsunuz. O zaman sahtesi çıkıyor diye Peygamberede, Şeyhede, Mehdiyede hatta İlahada inanmamak lazım. Bu zihniyet bunu gösteriyor. İlahlık iddiasında bulunan insanlarda oldu Allaha inanmayalım mı şimdi?..
Nakşibendi yolu Mevlaya ulaşmanın en kestirme yoludur. Büyükler böyle söylemişler.
 

efzairem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Kas 2007
Mesajlar
758
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Adıyamandaki Mürşidi Kamili tanırım. O Rasulullahın Torunudur. Hz. Hüseyinin soyundandır. Oraya gidenler bağımlı oldukları kötü alışkanlıkları bırakıyor. Nasuh tövbesi yapıyor. Söylemiş oldukları bir kaç cümle ama bırakmış oldukları alışkanlıklar bırakılması çok zor olan alışkanlıklar. Demek ki o sözün ardında bir hikmet var.
Adam tanıyorum kolları beyaz beyaz izler var. Anladım bu adam önceleri jilet atmış kollarına. Adam tanıyorum uyuşurucuyu bırakmış, adam tanıyorum içkiyi bırakmış. Hepside 5 vakit namaz kılıyor. Diğer ameli salihlerini saymıyorum. Bu ne büyük keramettir.

ya bu dedigniz sofilermi acaba
aslında çok istiyorum bi yola tabi olmayı ama nasip işi diyorlar inşaALLAH birine gönlüm yatar
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözüne hadis demek korkunçtur, Bayezid-i Bistamiye aittir) deniyor. O zaman adama şu soruyu sorarlar: Bu korkunç sözü ne diye Bayezid-i Bistami hazretleri söylemiştir? Bir âlimin söylemesi o sözün kötü olmasını mı gerektirir? Burada şeyh, mürşid, rehber, üstad, öğretmen anlamındadır. Din ilimlerini hocasız öğrenmek kolay mıdır? Hele tasavvufu rehbersiz öğrenmek imkansızdır. Bayezid-i Bistami hazretlerinin bu sözü, korkunç olarak vasıflandırılıp niye beğenilmez ki? Burada tasavvuf düşmanlığı mı yapılıyor? Rehbere, üstada kızılır mı? Bir talebenin, ilim öğrenebilmesi ve doğru yolu bulabilmesi için, bir öğreticiye ihtiyacı vardır. Çünkü hadis-i şerifte, (İlim üstaddan öğrenilir) buyuruldu. (Taberani)



Tarikat ve tarikatçılık
Sual: Mutlaka bir tarikata bağlanmak gerekir mi? Din kitaplarından, din öğrenilemez mi?
CEVAP
Eskiden hak tarikatlar vardı. Oralarda dinimizin emir ve yasakları anlatılır, bunlara kolay uymanın yolları ve tasavvuf ilmi öğretilirdi. Zamanla, bunlar çok azaldı. Belki de hiç kalmadı. Aslı olmayınca da, taklitleri çoğaldı. Her köşe başında, bir tarikat, bir şeyh türedi.

Şimdi yapılacak iş, dinimizi, o büyüklerin kitaplarından; yetkili âlimlerce, doğru tercüme edilen kitaplardan öğrenmek ve bunlara uygun yaşamaya çalışmaktır. Bu kitapları okuyan, hem bilmediklerini öğrenmiş olur, hem de kitapta ismi geçen Velileri tanıyarak, kalbi onlara meyleder, bağlanır. Bütün dünyaya saçtıkları nurları alıp, olgunlaşmaya başlar. Ham bir karpuz, güneşin ışıkları karşısında zamanla olgunlaştığı, tatlılaştığı gibi yetişerek kâmil bir insan olur. Nefsi de gafletten kurtulup, namazın tadını duymaya, ibadetlerden zevk almaya başlar. Günahlardan, haram olan şeylerden, kötü huylardan nefret duyar. İyi huylar onun âdeti olur. Herkese iyilik eder. Millete faydalı olur. Ebedi saadete kavuşur ve başkalarını da kavuşturur.

Mürşide ihtiyaç var mı?
Sual: Eskiden, insanlar neden bir mürşid-i kâmil aramışlardır? Mürşid-i kâmilsiz Allah�ın rızasına kavuşmak mümkün değil miydi?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâya kavuşturan yolu bulmak çok lüzumludur. İnsan, her bakımdan çok aşağıdır. Allahü teâlâ ise, her bakımdan yüksek ve kusursuzdur. Ondan gelen feyzlerin alınması için vericiyle alıcı arasında bir bağlantı, bir yakınlık olması gerekir. İnsanlarda bu yakınlık yoktur. Bunun için, bu yolu bilen bir kılavuz [bir mürşid-i kâmil] muhakkak lazımdır. (1/169)

Böyle bir zatı seven kimse, kitaplarını severek okur, onu edeple, sevgiyle düşünürse, bu kimsenin de kalbi, temizlenmeye ve feyz almaya başlar. Allahü teala, bedenimizi, maddemizi, yetiştirmek için güneş enerjisini sebep kıldığı gibi, ruh ve kalblerimizi olgunlaştırmak için de, Muhammed aleyhisselamın kalbini, oradan yayılan nurları sebep kılmıştır. Kalbe, ruha gıda olan, Evliyanın sohbetleri ve yazıları da, hep Resulullahın mübarek kalbinden yayılan nurlarla hâsıl olmuştur. (S. Ebediyye)

Sapık tarikatçılar
Sual: Şeyh-ül-İslam Ebussüud Efendi, tasavvuf ehline sert davranıp, idamlarına fetva vermiş mi?
CEVAP
Büyük din âlimi Ebussüud Efendi hazretlerinin tasavvuf ehline sert davrandığı iddiası doğru değildir. Ancak tasavvuf ehlinin içine karışan sapık tarikatçılar için ve (Tasavvufta yüksek dereceye varanlar için, din teklifleri kalkmıştır. Onlar için helal ile haramın farkı yoktur) diyenler için sert davranmış ve bunların, fitne çıkarma, İslamiyet�i yıkma faaliyetlerinden dolayı, idam edilmelerine fetva vermiştir.

İslamiyet�ten ve tasavvuftan haberi olmayan kimseler, dini, dünya kazançlarına alet edip tasavvufa, hatta ibadetlere, mistik bir hareket olarak müzik sokmuşlardır. Dinimizde tasavvuf müziği diye bir şey yoktur.

Keramet ve hokkabazlık
Sual: Iraktan gelip, Avrupa�da ağızlarına ateş alan, avurtlarına şiş sokup çıkartan ve bu yaptıklarına keramet diyen kimselerin halleri İslamiyet�e uygun mudur?
CEVAP
Allahü teâlâ, böyle kimselerin Musa aleyhisselam zamanında da bulunduğunu haber veriyor. Bunlara keramet değil, sihir diyor. Böyle göz boyamanın haram olduğu (Fetava-yı hadisiyye)de yazılıdır. Bunlar, müslümanları aldatmaktadır. Bu hareketleri din değil, dinsizliktir. Japonya�daki gayrı müslimler de, sirklerde bunlarınkinden daha acaip şeyler gösteriyor. İslamiyet, hokkabazlık, cambazlık, sihirbazlık dini değildir. İslamiyet, inanması, yapması, sakınması gereken şeyleri, güzel ve çirkin huyları öğrenmek, herkese iyilik yapmak dinidir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Bir kimsenin havada uçtuğunu ve deniz üzerinde yürüdüğünü yahut ağzına ateş koyup yuttuğunu görseniz, fakat dine uymayan bir iş yapsa, keramet ehliyim derse de, onu büyücü, yalancı, sapık ve insanları doğru yoldan saptırıcı biliniz!) [El-Münire]

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Nefsi cilalanan bazı kimseler, harikulade haller gösterip sapıklık uçurumuna sürüklenmektedir. Evliyayı böyle yalancılardan ayıran en bariz fark, her sözünün, her hareketinin dine uygun olması, yanında bulunanların kalblerinde Allah korkusu ve sevgisi hasıl olmasıdır ve başka şeylerden soğumalarıdır. (2/92)

Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Ahirette, Cehennemdeki ebedi, sonsuz azaptan kurtulmak için, İslam âlimlerinin bildirdiklerine inanmak gerekir. Evliyanın, bu bildirilenlere uymayan keşfleri kıymetsizdir. Tasavvuftan maksat, nefsin gizli ayıplarını anlamaktır ve dine uymanın kolay olmasıdır ve ihlasa kavuşmaktır. (1/182)

Fıkıh ve Tasavvuf
Sual: Fıkıh yerine tasavvuf kitabı okumak uygun mu ve zikir nedir?
CEVAP
Fıkhı bilmeden dine uymak mümkün olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(İbadetlerin en kıymetlisi, fıkıh öğrenmek ve öğretmektir.) [İ.Abdilberr]

(Her şeyin dayandığı bir direk vardır. Dinin temel direği, fıkıh bilgisidir.) [Beyheki]

(Fıkıh öğrenmeden ibadet eden, gece karanlıkta bina yapıp, gündüz yıkana benzer.) [Deylemi]

İmam-ı Malik hazretleri buyuruyor ki:
Fıkıh öğrenmeyip, tasavvuf ile uğraşan dinden çıkar, zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid'at ehli, yani sapık olur. Her ikisine kavuşan hakikate varır. (Merec-ül-bahreyn)

İbrahim Edhem hazretlerine, gece gündüz ibadet eden, vecde gelip kendinden geçen bir gençten bahsettiler. Gencin yanına gidip üç gün misafir kaldı. Çok acaip haller gördü. Gencin bu halinin şeytandan olup olmadığını öğrenmek istedi. Yediğine baktı. Helalden değildi. Bu hallerin şeytandan olduğunu anladı. Genci evine davet etti. Gence helal yemek verdi. Gençteki eski aşk ve gayret kalmadı. Bana ne yaptın diye sordu. İbrahim Edhem hazretleri, gence, (Sendeki haller şeytandandı. Helal yiyince şeytan giremedi. Esas halin meydana çıktı) buyurdu. (Tezkiretül-evliya)

Kerameti inkâr, büyük sapıklıktır. Çünkü keramet, Peygamberin mucizesinin devamıdır. Ancak, istidracı keramet sanmamalıdır! Mucizeden başka harikulade haller, keramet, firaset, istidraç ve sihir adını alır. Velinin su üstünde yürümesi keramet, papazın su üstünde yürümesi sihir, fasıkınki ise istidraçtır.

Zikrin fazileti
Zikir, Allahü teâlâyı hatırlamak demektir. Bu da, kalb ile olur. Zikredince, kalb temizlenir, yani kalbden dünya sevgisi çıkıp Allah sevgisi yerleşir. Bazı kimselerin, bir araya toplanıp hay huy etmesi, oynaması, dönmesi, zikir değildir. Yüz yıldır, tarikat diyerek, birçok şey uyduruldu. Eshab-ı kiramın yolu unutuldu. Cahiller, fasıklar şeyh olarak zikir ve ibadet ismi altında, günah işledi. Bugün hiçbir İslam ülkesinde, tasavvuf âlimi yok gibidir. Fakat sahte mürşitler, müslümanları sömüren tarikatçılar çoktur. Din büyüklerinin, eskiden kalma, halis kitaplarını okuyup, zikri, fikri bunlara göre doğrultmalıdır. Tarikatçılık, şeyhlik, müridlik gibi isimlerin perdesi altında iş gören, mal ve din hırsızlarına aldanmamalı, bunlardan kaçınmalıdır.

Bir şeyin sahtesinden kaçın demek iyisinden de kaçın demek değildir. (Hakiki tereyağı alın, hilelisini, karışık olanını almayın) demek tereyağına hakaret olur mu? Bilakis tereyağının önemi bildirilmiş olur. Her şeyin sahtesi de hakikisi de vardır. (Tasavvuf perdesi altında iş gören, mal ve din hırsızlarına aldanmamalı) dedik. Tasavvuf âliminin yok gibi olduğunu, yani çok az olduğunu bildirdik. Zaten kıymetli şeyler az, taklitleri çok olur. Bütün yayınlarımızda tasavvuf büyüklerinin, hayatlarını, menkıbelerini anlatıyoruz. Tasavvuf, evliyalık demektir. Tasavvufa hiç kimse karşı çıkamaz. Hakiki tasavvufa karşı çıkmak Müslümanlığa karşı çıkmak demektir. Fakat sahte tasavvufa karşı çıkmak her müslümana gerekir.

Tarikat ve ilim
Tasavvufu, yani tarikatı öğrenmeden önce, ilim öğrenmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır.) [Ebu Nuaym]

Bedreddin-i Serhendi hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Rabbani hazretlerinden Buhari, Mişkat, Hidaye, Şerh-i Mevakıf kitaplarını okudum. Gençleri ilim öğrenmeye teşvik eder, Önce ilim, sonra tasavvuf buyururdu. Benim ilimden kaçındığımı, tasavvuftan zevk aldığımı görünce, hâlime merhamet ederek, (Kitap oku, ilim öğren, cahil sofu, şeytanın maskarası olur, rütbetül-ilmi aler rüteb yani, rütbelerin en üstünü, ilim rütbesidir) buyurdu. (Hadarat-ül-kuds)

Tarikat maskesi
Bir okuyucumuz, uzun mektubunda özetle diyor ki: (17 yaşında genç bir kızım. Okulda bir arkadaşım bana bir tarikata girmemi tavsiye etti. Onun tavsiyesine uyarak bir tarikata girdim. Hoca dediğimiz bu şahıs, belli tesbihler söylememi söyledi. "Sen kaza namazı kılma. Bunun sorumluluğunu da ben üstleniyorum" dedi. Sonradan hoca değil, bir büyücü olduğunu öğrendiğim bu adam, bana şeker vesaire yedirdi. Büyü yapmış. Bana yakın olmaya çalışıyor, beni kucaklıyordu. Zamanla iyi arkadaşlardan ve dinimden soğumaya başladım. Artık namazı falan bıraktım. Müziğe çok tutkun oldum. Kötü birisi olmama sebep olan bu büyüden nasıl kurtulabilirim?)
CEVAP
Buna benzer mailler çok alıyoruz. Nakşi, Kadiri, Rufai gibi isimlere sığınarak, tarikat adı altında insanları kötü yola sürükleyenler gün geçtikçe çoğalmaktadır. "Sizden namazı kaldırdım, günahınız benim boynuma" diyen sapıkların tuzağına düşmemek için, önce dinimizi iyi bilmemiz gerekir.

Eğer gülü solan bu kız, yabancı bir erkekle, yalnız bir odada kalmanın, onunla konuşmanın, elini öpmenin haram olduğunu, Peygamber efendimizin hiçbir kadına mübarek elini öptürmediğini, hiç kimsede günah affetme yetkisinin olmadığını bilseydi, başına bu felaketler gelmezdi.

Müzik, her çeşit çalgı, insanı alkolik ve morfinman gibi gaflet içinde, uyuşuk yapar. Böylece, nefsleri azdırarak, ebedi saadetten mahrum kalmasına sebep olur. İslam dini, insanları bu afetten, bu sonsuz felaketten korumak için, müziğin zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir.

Müzikten uzak durmaya çalışın. Her sıkıntının çaresi namaz kılmaktır. Namazı doğru kılarsanız, her kötülükten uzaklaşmış olursunuz. Haramların her çeşidinden kaçmanız, kötü arkadaşlardan uzaklaşmanız gerekir.
 

serhendli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Bakü�de bir sapık
Azerbaycan-Bakü�den bir okuyucumuz, uzun bir mektup yazmış. Bakü�deki sapık bir tarikat şeyhi varmış. Bu şeyhin bir çok sapık görüşlerini bildirmiş. Temiz kimselerin de bu şeyhin kurbanı olmasından korkuyor. (Birkaçına olsun cevap yazın da, şeyhin sapık olduğu meydana çıksın) diyor.

1- Sapık şeyh, (Her şey gibi günahı işleten de Allah�tır. Bunun için günah işleyenleri hoş görmelidir) diyormuş.

Allahü teâlâ, (Kötülük yapmayın, günah işlemeyin) buyuruyor. Hâşâ kendisi günah işletiyorsa, ne diye günah işlemeyin diye emretsin?

2- Sapık şeyh, (Her şey, Allah�ın bir parçasıdır) diyormuş. Böyle söylemek de küfür olur.

3- Sapık şeyh, (Çoğunluğun ayıp saymadığı şey, günah olmaktan çıkar) diyormuş.

Bu da zındıkların sözüdür. Bugün dünyanın çoğu içkiyi günah saymıyor diye, içki günah olmaktan çıkar mı? Bütün insanlar ne derse desin, Allahü teâlâ haram etmişse haramdır. Peygamber efendimiz haram olduğunu bildirmişse haramdır.

4- Sapık, (Kâfir hor görülmemeli) diyormuş. Kur'an-ı kerimde kâfirler aleyhine birçok âyet-i kerime vardır. Peygamber efendimiz, kâfirleri niçin hor görüp onlarla savaştı?

5- Sapık, (Kurban kesmek nefsi kurban etmektir) diyerek kurban emrini inkâr ediyormuş. Müslümanlıkta kurban kesmek yoksa, Peygamber efendimiz niçin kurban kesmiş ve kurban kesmeyi emretmiştir?

6- Sapık, reenkarnasyona inanıyor. Halbuki bu inancın küfür olduğunu daha önce bildirmiştik.

7- Sapık, (Cennet ve Cehennem bu dünyadadır) diyormuş. Bu görüş de Kur'an-ı kerimi inkâr etmek olur.

Birçoğu hurufilik inancına benzeyen sapık görüşlerden birkaçı bunlardır. Demek ki sadece Türkiye�de değil, her yerde insanları doğru yoldan sapıtan şeytanın adamları varmış. Dinimizi iyice öğrenmeden merak için de olsa, herhangi bir şeyh ile görüşmek doğru değildir.

Tarikat, dine aykırı olmaz. Her şeyin sahtesi çıktığı gibi, günümüzde sahte tarikatlar çoktur. Bugün yapılacak iş, eskiden yazılmış, İslam âlimlerinin kitaplarını okumaktır.

Tarikat kardeşliği
Sual: Yabancı bir erkek ile yabancı bir kadın ahiret kardeşi olur mu? Komşumuz bir kadın, bir erkek ile ahiret kardeşi olmuş. Beraber bir odada kalıp, yiyip içiyorlar. "Namahremlik şartları aradan kalktığı için bize günah olmaz" ve "Biz aynı zamanda tarikat kardeşiyiz" diyorlar. Bu hususun dinimizdeki yeri nedir?
CEVAP
Bir erkek, yabancı bir kadına "Seninle ahiret kardeşi olalım" dese veya bir erkek diğer erkeğe, "Ahiret kardeşi olalım" dese, kardeş gibi yaşasalar, biri imanlı, diğeri imansız ölse, biri Cennete öteki Cehenneme gider. İmanlının imansıza hiç faydası olmaz.

Rasgele iki kişi arkadaş olsa, biri salih, diğeri fasık müslüman olsa, salih kimse, ahirette fasık arkadaşına şefaat eder. Onun için salihlerle, haramdan kaçan kimselerle arkadaşlık etmelidir!

Bir erkek, yabancı bir kadınla "Ahiret kardeşi" olup onunla yalnız kalamaz. O kadın ona yine yabancıdır. Onunla evlenebilir. "Aradan namahremlik şartları kalkar" demek, dinsizlerin, mülhidlerin, zındıkların uydurdukları şeylerdir. Nikah olmadan hiçbir yabancı kadın, bir erkeğe helal olmaz. Beraber bir odada bulunmaları haram olur.

Abdülkadir-i Geylani, Ahmed Rufai, imam-ı Rabbani hazretleri gibi tasavvuf büyükleri zamanında, onların yolundan giden tarikat ehli var idi. Şimdi bunların ismini kullanan, tarikat adı altında çeşitli rezaletler işleyen kimseler çoğaldı. Böyle kimseler, dinimizi bozmaya, yıkmaya çalışan sapıklardır. İslam âlimlerinin bildirdiği yoldan ayrılan dalalete düşer. Dinimizin hükümleri ortadadır. Haram belli, helal bellidir. Hiç kimse, haramı helal, helalı haram yapamaz. Harama helal diyen kâfir olur. İslamiyet�te din kardeşliği vardır. Din kardeşiyle de evlenebilir. Ahiret kardeşi olmak da, din kardeşi olmak demektir. Bir kimse, ahiret kardeşiyle de evlenebilir. (Hadika)

Sahteleri çoktur
Sual: Tarikat dine aykırı olur mu? Bir yere gitmem gerekir mi?
CEVAP
Tarikat, dine aykırı olmaz. Her şeyin sahtesi çıktığı gibi, günümüzde sahte tarikatlar çoktur. Bugün yapılacak iş, eskiden yazılmış, İslam âlimlerinin kitaplarını okumaktır. Önce dinimizin emirlerini iyi öğrenmek gerekir. Bid�atleri ve haramları dinin emri gibi işleriz de haberimiz olmaz. İslam âlimlerinin kitaplarını okumaya devam etmeniz kâfidir. Bir yere gitmeniz gerekmez.

Evliyalık taslayan
Sual: Evliya ile evliyalık taslayanı birbirinden ayırmak mümkün müdür?
CEVAP
Evliyayı, evliyalık taslayan yalancılardan ayıran farkların en açığı, bütün söz ve hareketlerinin dine uygun olmasıdır. Evliyanın yanında bulunanlarda Allah sevgisi kuvvetlenir, haramlardan soğur. Fakat bugün dünyada böyle salih kimseleri bulmak zordur. Hakiki parayı bilmeyenin, kalbını, yani sahtesini ele geçirince, hakikisinden ayırması kolay olmaz. Bundan istifade eden yalancılar, sağda solda atını rahatça oynatabilmektedir. Bunları iyi tanıyabilmek için, dinimizi iyi bilmek gerekir. Sözü ve hareketi dine uygun olmayan, bırakın evliya olmayı, salih müslüman bile olamaz.

Keramet ehli mi?
Sual: Dine uymakta gevşek davranan, hatta bid'at ehli olan kimselerden keramete benzer harikulade haller zuhur ediyor. Böyle kimseler keramet ehli sayılır mı?
CEVAP
M.Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Resulullaha uymakta gevşek olanları, Onun ışıklı yolundan ayrılanları din adamı sanmayınız! Onların yaldızlı sözlerine ve ateşli yazılarına aldanmayınız! Yahudiler, Hıristiyanlar ve Budistler de, tatlı ve yanık sözlerle, hileli mantıklarla, kendilerinin doğru yolda olduklarını, insanları iyiliğe, saadete çağırdıklarını bildiriyorlar.

Ebu Ömer bin Necib hazretleri buyurdu ki:
(Kendisi ile amel olunmayan ilmin, sahibine zararı, faydasından daha çoktur.)

Bütün saadetlerin yolu İslamiyet�tir. Kurtuluş yolu, Resulullahın izinde olmaktır. Hak ile bâtılı ayıran alamet, Resulullaha "sallallahü aleyhi ve sellem" uymaktır. Onun dinine uymayan her söz, her yazı ve her iş kıymetsizdir. Harika, açlıkla ve riyazet çekmekle hasıl olur. Yalnız Müslümanlara mahsus değildir.

İbni Mübarek hazretleri, (Müstehapları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşeklik de, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da, marifete, Allahü teâlânın rızasına kavuşamaz) buyurdu. Bunun içindir ki, hadis-i şerifte, (Günah işlemek, insanı küfre sürükler) buyurulmuştur.

Evliyanın büyüklerinden Ebu Said Ebülhayra sordular; Filan su üstünde yürüyor. Buna ne dersiniz? (Bunun kıymeti yoktur. Ördek ve kurbağa da suda yüzer) dedi. Filan havada uçuyor dediler. (Sinek ve çaylak da uçuyor. Sinek kadar kıymeti var) dedi. Filan, bir anda şehirden şehre gidiyor dediler. (Şeytan da, bir solukta şarktan garba gidiyor. Böyle şeylerin dinimizde kıymeti yoktur. Mert olan, herkesin arasında bulunur. Alışveriş yapar, evlenir, ama bir an Rabbini unutmaz) buyurdu. (2/110)

En iyi insan, dinimize en iyi uyan kimsedir. Bazı iyi huylara sahip kimse de iyi insandır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tevazu eden, helal kazanan, huyu güzel olan, herkese karşı yumuşak davranan ve kimseye kötülük etmeyen iyi bir insandır.) [Berika]

Bundan bana zarar gelmez denilen, çekinmeden yanına gidilen kimse iyi insandır. Sert davranır, kalb kırar korkusu ile yanına yaklaşılmayan kimse de kötü insandır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kişidir.) [Buhari]
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözü gerçekten insanı başta şartlandıran bir ifade.Bir müslüman olarak bunun aslında uyarıcı anlamda söylendiğini varsayalım.İnsanın şeytanı içinde bulunan nefsidir bunun idrakı içinde olalım ..Bildiğimiz gibi hayatta başarıyı getiren temel kavramlardan biri de disiplindir ibadet konusunda belirli bir disipline sahip olmak amacı için insanın eksik kaldığı konularda kendisini tamamlaması için salih bir şeyh her zaman kişinin imanını koruması yönünde menfaatine dir.

Benim kişisel yorumum bu tabi ki her kul kimi benim de yanlış öngörülerim ve yorumların olabilir benimkisi sadece konuya ilişkin fikirlerim..Saygılarımla.
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
her insanin itibar ettigi sahsiyet otorite vardir
onemli olan o insanin Allaha iyi kul olmasidir
`sadiklarla beraber olun `
`insanin dini dostunun dini gibidir`


zamanimizda bir suru sapik var Musluman bile olmayan seyhlik taslayan
30 decaal cikcagini haber vermisti Resulallah sav ...anlayan anliyor anlamayan ...
 

kerkenezce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
SAHTE ŞEYH HALİD YAŞAR MUTLU

Bazı forumlara şeyh olarak eklenen Yaşar Mutlu bizim Sandıklı’dan yakın arkadaşımız olur. Burada meczub Yaşar olarak bilinir, elektrikçi çıraklığı yapar ve komik hareketleri ile bizleri güldürürdü. 1985 1990 yıllarında bir cemaat ile bir partiye gelip gitmeye başladı ancak uygunsuz hareketleri nedeniyle dışlandı. Yaptığı tesisatlarda kısa sürede arıza yapınca Sandıklıda kimse iş vermez oldu. Oda karısıyla 2 çocuğunu, geride bir yığın borcunu bırakıp Denizliye göç etti. Denizli’de cemaata yaklaşıp sakal bırakarak kendini tayin bekleyen müftü olarak tanıttı.
Dul bir kadının evine iç güveysi olarak girdi, 2 sene durumu idare etti. Hatta karısının kardeşlerinden maddi yardım aldı. Bir gün işim var deyip Sandıklı’ya gidince Denizlideki karısı bu durumdan şüphelenerek arkasından gider. Sandıklı da Karacaören köyünde müftü Yaşarı aramayı başlar. Onlarda bizde müftü yok ama elektrikçi Yaşar var deyip bahçeye götürürler. Yaşar o sırada ilk karısıyla meyve toplamaktadır. Birbirinden habersiz iki kadın karşılaşınca kıyamet kopar. Kavga büyür. Yaşar ilk karımdan boşanacaktım kem küm ederek işi pişkinliğe vurur. Denizli li karısı ikna olmuş görünerek onu geri çağırır. Bu arada kardeşlerine haber verir. Yaşar bu işten sıyrıldım diye sevinçle Denizliye gider ve kapıyı çalar. İçeri girince ne görsün eli sopalı 5-6 erkek onu beklemektedir. Dayak faslı korkunç olur. Kemikleri kırılıncaya kadar dövülür ve bayılınca sokağa atılır. Sargılar içinde hastanede uzun süre tedavi görür.
Bu arada iki karısıda kendisini terk etmiştir. Bunalıma giren Yaşar yarım olan aklını burada yitirir. Biyografisinde sıkıntılı günler yaşadım dediği vakit bu tarihlere rast gelmektedir. Ancak bu husus biyografisinde es geçilmiş ve hiç değinilmemiştir.
Sandıklı ya geri dönünce herkes kendisini tebrik eder ve bu işi bizede öğret derler. Çünkü 2 sene boyunca hiç çalışmadan geçinmek ve 2 hanımı birden idare etmek herkesin harcı değildir.
Sandıklı da birde üçkağıtçı ve dolandırıcı ünvanları eklenince fazla kalamaz. İstanbula göç eder. Orada da aynı yöntemle 2 kadının evine yerleşir ama foyası ortaya çıkınca kovulur. Bu kadınlardan da çocuğu olduğu bilinmektedir. En son aynı yöntemle Anadolu yakasına yerleşir.
Bunlara inanmayan varsa sandıklı da herhangi bir din görevlisine sorup gerçeği öğrenebilirler. Bu arada Sandıklı daki kızı başkalarının yardımıyla evlendirilir, oğlu ise babasız ve ezik büyümek zorunda kalır.
Rahmetli Esat Hocaya ait forumların altına bazı kişiler tarafından eklenti yapılarak 41. sıradan şeyh olarak lanse edilmeye başlanmıştır. Bizim Yaşarı şeyh falan diye gaza getirip bazı planlar kuranların olduğu tesbit edilmiştir.
Esat Hocanın ağzından sahte bir icazetname uydurulmuş olup, ikinci sahte şeyh ALİ Kalkancı vakası yaşanmak üzeredir. Yaşarın hiç ilmi olmadığı gibi 5 dakikalık sohbet dahi yapacak güçte değildir. Kendisiyle konuşmanızın 2. dakikasında onu çözersiniz.
Güzel ilçemiz Sandıklı nın isminin böyle bir vahim durum için kullanılmasını kimse istemez. Buradaki kişiler olaya şaka gibi bakıp Yaşarı önemsemiyor ama saf insanlarımızın kafasında soru işaretleri oluşuyor.
Bu sitelerin yöneticileri olayı ciddiye alın ve araştırın. Yaşar Mutlu ile irtibata geçin ve kendisini dinleyin. Bu sitelere yazılan sahte icazetnameyi sorun. Aksi takdirde hem manevi olarak hemde yasal olarak sorumlu olabilirsiniz. Bizden uyarması. Allah herkese akıl fikir versin. Cahille alim, deliyle veli birbirine çok çabuk karışabiliyor. SANDIKLI DAN YAKIN ARKADAŞLARI…..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt