nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Bâyezîd-i Bistâmî (rah) demiştir ki:
"On iki sene nefsimin başında demircilik yaptım. On beş sene kalbimin aynasını cilâlamakla meşgul oldum. Bir sene, nefisle kalbimin arasındaki vaziyeti gözetledim; bir de baktım ki belimde bir zünnar/şirk bağı var. Bu defa beş sene onu kesmek için çalıştım; onu nasıl keseyim diye düşündüm. Sonra bana işin gerçeği keşfoldu; bütün halkı ölmüş kabul ettim; hepsinin üzerine dört tekbir getirdim, cenaze namazlarını kıldım."
Yüce Allah en iyisini bilir; bu sözün mânası şudur:
O, nefsini terbiye yolunda çalıştı; onun bozuk ve kötü sıfatlarını gidermek, ucb/amelini beğenme, kibir, hırs, kin, düşmanlık, haset gibi nefsin alıştığı kötü huyları temizlemek için çok uğraştı. Bunu başarmak için nefsini korku ocağına attı; ilâhî emir ve nehiy tokmakları ile iyice ezip terbiye etti. Bu çalışma ile onun temizlendiğini düşündü. Sonra, kalbinin ihlâs aynasına baktı; orada gizli şirkten bir takım şeylerin kaldığını gördü. Bunlar riya/gösteriş, amellerine bakma, sevap ve azap düşüncesi ile amel etme, keramet ve manevî hediyelere göz dikme gibi şeylerdi. Bütün bunlar, yüce Allah'ın seçkin kulları yanında ihlâsta bir çeşit şirktir. İşte zünnar diye işaret ettiği bunlardır.
Sonra bu zünnarı, yani nefsin Hakk'ın dışındaki beklenti, korku ve bağlarını kesmeye yöneldi; bütün halktan yüz çevirdi; öyle bir hale geldi ki, nefsin gözünde diri olan şeyleri öldürdü; kalbinin içinde ölü olan şeyleri diriltti. Nihayet, kalbiyle kadîm olan ezelî sevgiliye yöneldi ve O'ndan başkasını yok konumuna getirdi. Bu hali elde edince, mahlûkatın üzerine dört tekbir getirip cenaze namazlarını kıldı ve bütün varlığı ile Hakk'a yöneldi.
Bâyezîd-i Bistâmî'nin, "Halkın üzerine dört tekbir getirdim" sözünün mânası budur; çünkü ölmüş kimsenin üzerine dört tekbir getirilir. Bir de, halkı Hak'tan perdeleyen şeyler dört tanedir: Bunlar nefis, hevâ/kötü arzular, şeytan ve dünyadır.
Hazret, nefsini ve kötü arzularını öldürdü; şeytanı ve dünyayı terketti. Bunun için, gönlünün çektiği her şeye bir tekbir getirdi. Hakikat şudur ki, en büyük olan Hak'tır; O'ndan başkası ise çok zelil ve çok küçük şeylerdir.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.
"On iki sene nefsimin başında demircilik yaptım. On beş sene kalbimin aynasını cilâlamakla meşgul oldum. Bir sene, nefisle kalbimin arasındaki vaziyeti gözetledim; bir de baktım ki belimde bir zünnar/şirk bağı var. Bu defa beş sene onu kesmek için çalıştım; onu nasıl keseyim diye düşündüm. Sonra bana işin gerçeği keşfoldu; bütün halkı ölmüş kabul ettim; hepsinin üzerine dört tekbir getirdim, cenaze namazlarını kıldım."
Yüce Allah en iyisini bilir; bu sözün mânası şudur:
O, nefsini terbiye yolunda çalıştı; onun bozuk ve kötü sıfatlarını gidermek, ucb/amelini beğenme, kibir, hırs, kin, düşmanlık, haset gibi nefsin alıştığı kötü huyları temizlemek için çok uğraştı. Bunu başarmak için nefsini korku ocağına attı; ilâhî emir ve nehiy tokmakları ile iyice ezip terbiye etti. Bu çalışma ile onun temizlendiğini düşündü. Sonra, kalbinin ihlâs aynasına baktı; orada gizli şirkten bir takım şeylerin kaldığını gördü. Bunlar riya/gösteriş, amellerine bakma, sevap ve azap düşüncesi ile amel etme, keramet ve manevî hediyelere göz dikme gibi şeylerdi. Bütün bunlar, yüce Allah'ın seçkin kulları yanında ihlâsta bir çeşit şirktir. İşte zünnar diye işaret ettiği bunlardır.
Sonra bu zünnarı, yani nefsin Hakk'ın dışındaki beklenti, korku ve bağlarını kesmeye yöneldi; bütün halktan yüz çevirdi; öyle bir hale geldi ki, nefsin gözünde diri olan şeyleri öldürdü; kalbinin içinde ölü olan şeyleri diriltti. Nihayet, kalbiyle kadîm olan ezelî sevgiliye yöneldi ve O'ndan başkasını yok konumuna getirdi. Bu hali elde edince, mahlûkatın üzerine dört tekbir getirip cenaze namazlarını kıldı ve bütün varlığı ile Hakk'a yöneldi.
Bâyezîd-i Bistâmî'nin, "Halkın üzerine dört tekbir getirdim" sözünün mânası budur; çünkü ölmüş kimsenin üzerine dört tekbir getirilir. Bir de, halkı Hak'tan perdeleyen şeyler dört tanedir: Bunlar nefis, hevâ/kötü arzular, şeytan ve dünyadır.
Hazret, nefsini ve kötü arzularını öldürdü; şeytanı ve dünyayı terketti. Bunun için, gönlünün çektiği her şeye bir tekbir getirdi. Hakikat şudur ki, en büyük olan Hak'tır; O'ndan başkası ise çok zelil ve çok küçük şeylerdir.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.